Bakan
Ergün,
Türkçe bilmeyen annesiyle
telefonda
Kürtçe konuştuğu için dayak yiyen asker gördüğünü belirterek, annesine telefonda
Kürtçe konuşmaya izin verilmemesinin maliyetinin çok pahalıya patladığını söyledi.
Van'da bulunan
Sanayi ve
Ticaret Bakanı
Nihat Ergün, Van İş Geliştirme Merkezi (İŞGEM), Van
Organize Sanayi Bölgesi (OSB)'de incelemelerde bulundu. Akşam saatlerinde Van Sanayi ve Ticaret Odası (VATSO) Salonu'nda Van İli Değerlendirme Toplantısı'na katılarak Bakan Ergün, bir konuşma yaptı.
Türkiye'nin demokratik standardını yükseltilmesi gerektiğine belirten Bakan Ergün, artık hızlı bir şekilde bütün vatandaşların yaşadığı sorunları çözmeye odaklanmış bir devlet istediklerini söyledi. Sorunların çözümü konusunda samimi bir çaba gösteren bir
yönetim için çalıştıklarını anımsatan Ergün, bu samimiyet görüntüsünü bütün Türkiye'ye kazandırmak için çalıştıklarını kaydetti. Devletin yönü çözüm istikametinde değiştiğini anımsatan Bakan Ergün, Türkiye'de artık sorunları doğru algılayan ve bunu çözmek isteyen bir devlet anlayışının var olduğunu vurguladı.
Bakan Ergün, "Toplumun etnik veya dini kimlik kaygılarından kaynaklı sorun yaşanıyorsa bunu doğru algılayıp çözelim. Niye bizim insanlarımız etnik ve dini kimlik sebebiyle sorun yaşasın. Bu sorunun yaşanmasının mantıklı bir izahı varsa birisi kalkıp söylesin. Niye insanlar kendi varlıklarını ortaya koyma noktasında sıkıntı yaşasınlar. Bu sorunların hepimizin yaşandığını görmedik mi? Yaşanan sorunu senelerce doğru algılayamadık, anlayamadık. Ama yeter artık, yeter. Bu sorunları Türkiye taşıyamaz bir an önce çözüme kavuşturulması gerekir" dedi.
Her sorun insanda yaralar açtığını ancak etnik ve
inanç kimlik ayırımının insanda derin ve iz bırakan yaralar açtığını ifade eden Ergün, şunları söyledi: "Zengin bir nüfus yapımız ve potansiyelimiz var. Her şey aynı olacaksa, her şey aynı kokacaksa, o dünya yaşanmaz o zaman. Bırakın herkes kendi rengiyle var olsun. Neyin yaşamasını istedik. 'Siz Kürt değilsiniz, kendini Kürt zannedenler var' denildi. Bunun mantıklı bir izahı var mıydı? Bunu söyleyenlere göre tek bir izahı vardı. O da kışın dağlarda yüründüğü için Kart-Kurt seslerinden çıkan bir kavim ismiydi. Bırakın
Allah aşkına. 30 yıl önce de buna insanın gülesi geliyordu ama ihtilal ortamı gülemiyordu insan. İçimizden gülüyorduk. Bunun üzerinde bir
politika yapmak mantıklı olur mu? Değil. Bunun üzerinde politika inşa eden devlet,
toplumun sorunlarını çözme yerine topluma sorun çıkarır."
TÜRKÇE BİLMEYEN ANNESİ İLE KÜRTÇE KONUŞAN ASKER DAYAK YEDİ
Bu tür sıkıntılar sebebiyle Türkiye'de kötü muamelelerin yaşandığına işaret eden Bakan Ergün, yaşadığı bir askerlik anısını anlattı. Bakan Ergün, "Turgut Özal'ın
iktidar dönemiydi. Bütün köylere telefon bağlanıyordu. Hangi ilden olduğunu bilemediğim ama bu
bölgeden bir asker arkadaşımızın köyüne de telefon gitmişti. Hafta sonu nizamiyeden annesine telefon ediyordu. Ama Türkçe bilmeyen annesiyle Kürtçe konuştuğu için dayak yediğini gördüm. Annemle telefonda anlaşabileceğim bir devlet istiyorum diyen delikanlıya bu devleti vermek çok mu zordu. Çok zor değildi ama çok zorlandık. Annesine telefonda Kürtçe konuşmayı veremediğimiz için maliyeti çok pahalıya patladı. Bu faturayı millete ödetenler, şimdi keşke yapmasaydık diyorlar."
Şimdi yapmaya çalıştıklarının bu tür yanlış
uygulaması yönünde olduğunu dile getiren Ergün, bu yanlış uygulamalar ve kararların önemli bir maliyeti olduğunu kaydetti. Devlet vatandaşların dilini, kimliğini, kültürünü ve tarihi yok sayan anlamsız, mantıksız yaklaşımlar içinde olmasın diye çaba içinde olduklarını anlatan Ergün, bütün mesele vatandaşını anlamayan bir devlet yerine vatandaşını anlayan bir devletten ibaret olduğunu vurguladı.
SUZAN İSMİ KONULUNCA OLUYOR DA ZOZAN KONUNCA DEVLET Mİ BÖLÜNÜR
İnsanlara yöresel isimlerinin
yasaklanmasının mantıksızlığına işaret eden Bakan Ergün, "Böyle bir uygulama yaparsa devlet iyi mi olur. İnsanlar neden Zozan ismini koyamadı evlatlarına. Devlet bölünür. Yayla koyabilirdi değil mi? Suzan konunca bölünmüyor da, Zozan konunca mı bölünür? Niye kızına Berivan ismini koymayı yasakladık.
Nüfus memuru niye yazmadı. Yasak kardeşim. Bölünürüz. Perihan koyuca bölünmedik de Berivan konunca mı bölünecek miydik" diye sordu.
ANADİLİN KULLANIM ALANI GENİŞLEMELİ
Anadilin kullanım alanının genişlemesi gerektiğini ifade eden Bakan Ergün, bir insan kendini nasıl ifade edebiliyorsa öyle ifade edebilmenin önünü açılması gerektiğini söyledi. Bu durumun sadece
Kürtler için geçerli olmadığını anımsatan Ergün, bu durumun herkese lazım olduğunu kaydetti. Ergün, "İnsanlar anadillerini öğrenebilmeli, öğretebilmeli, televizyon seyredebilmelidir. Böyle olursa insanlar vatanlarına milletlerine memleketlerine sahip çıkarlar. Anadil başka,
resmi dil başkadır. Resmi dil ortak dildir. Bu bütün ülkelerde vardır. Devleti bu tip sorun çıkaran konumdan uzaklaştıralım. Aksine varsa sorunlara çözüm üretebilen bir devlet haline getirelim ve bu yönde samimi bir gayretin sürdürülebiliyor olması gerekiyor. Bu sorunu çözdüğümüz zaman Türkiye şaha kalkacak. Zaman kaybetmekten kurtulmamız lazım. Hepimizin daha huzurlu ve zengin olması için devleti buna odaklamak istiyoruz. Bu devlet çözmeyen devletten daha iyidir. İstediğimiz ve yapmaya çalıştığımız şey de budur" dedi.
VATSO BAŞKANI KANDAŞOĞLU: AÇILIMA KARŞI ÇIKAN SİYASİLERİN SONUCU NE OLACAK BEN BİLİYORUM
Van'ın bölge içindeki önemine değinen VATSO Başkanı Zahir Kandaşoğlu,
İthalat ve ihracata konu olan her türlü malı ve hizmeti sınır ticareti kapsamında yapılması istedi. Hükümete güvenlerinin tam olduğu, iyi ve samimi niyetlerin
ucuz siyaset ve ucuz politika yapan insanlara takıldığını söyledi. Bankaların esnaf ve sanayiciye
kredi vermemesinden yakınan Kandaşoğlu,
teşvik yasasından sonra 40 kadar firmanın yatırım için müracaatlarının olduğunu kaydetti. Kandaşoğlu, hükümetin başlattığı demokratik açılıma bölgede herkesin
destek verdiğini ifade ederek, "Bu sürece herhangi bir destek vermeyen bir siyasetçinin sonucunun ne olacağını ben biliyorum" demesi salonda gülüşmelere neden oldu.
Toplantıya
Vali Münir Karaloğlu,
AK Parti Van Milletvekilleri Kayhan Türkmenoğlu,
Kerem Altun,
Gülşen Orhan, YYÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Ceylan,
sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile kamu kurumlarının müdürleri katıldı.