Başbakan Erdoğan’ın AKŞAM’a
Avusturya ve
Finlandiya örnekleriyle açıkladığı “güçlendirilmiş başbakanlık” hedefi, gündeme damga vurdu.
Almanya’daki şansölye
sistemi, eyalet sistemiyle işlediği için
Türkiye gerçeğine uymuyor. AKP
seçim sonrası
TBMM’de uzlaşma sağlanması durumunda, hükümetin daha fazla güçlendirilip cumhurbaşkanlığının sembolik konuma indirgendiği bir sistem üzerinde çalışıyor.
AKŞAM
Ankara Temsilcisi İsmail Küçükkaya’ya yeni
Meclis’te
cumhurbaşkanı adayları konusunda muhalefete seçenekli bir listeyle gideceğini söyleyen Erdoğan, “Gücü daraltılmış bir cumhurbaşkanı, güçlendirilmiş bir başbakanlık sistemi geliyor” dedi. Erdoğan, bu
modele ilişkin daha önce yaptığı bir açıklamada da, “Avusturya’da olduğu gibi şansölyelik şeklinde” ifadesini kullanmıştı.
AKP’li hukukçuların
Anayasa değişiklik çalışması
Çankaya Köşkü’nün yürütmeyle ilgili
yetkilerini daraltmayı hedefliyor. AKP Anayasa’yı değiştirecek çoğunlukla
iktidar olur ve TBMM’de uzlaşma sağlarsa, Avusturya, Finlandiya,
Romanya,
Estonya,
Litvanya ve
İzlanda’da olduğu gibi devlet başkanını
halkın seçtiği, ancak yarı
başkanlık veya başkanlık modelinin uygulanmadığı
ülkelerdeki sistemlere benzer bir
düzenleme yapılacak.
ATAMALAR TEKELDE OLMAYACAK
Yeni cumhurbaşkanının
kararnameleri imzalama yetkisi daraltılacak. Üst düzey bürokratlar için üçlü kararname zorunluluğu kalkacak. YÖK üyeleriyle rektörlerinin atanmasında kademeli sistem getirilerek hükümete söz hakkı tanınacak.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin tamamının cumhurbaşkanınca atanması usulü de değişecek.
Danıştay üyelerinin bir bölümünü de
Bakanlar Kurulu atayacak.
Cumhurbaşkanının yasaları inceleme ve iade hakkına dokunulmayacak; ancak cumhurbaşkanının konumu “devletin varlığını ve milletin birliğini temsil” konusunda sembolik düzeye getirilecek. “Güçlendirilmiş başbakanlık” ilkesi gereği, cumhurbaşkanının “gerektiğinde Bakanlar Kurulu’nu toplantıya çağırma” yetkisi kaldırılabilir.
İMPARATORDAN SONRAKİ İSİM
ŞANSÖLYE, Avusturya ve Almanya’da başbakanlar için kullanılsa da, Fransızca “chancelier” kelimesinden geliyor. Roma İmparatorluğu’ndan beri imparatordan sonra gelen kişi için (konsül) kullanılan bu kavramı yüzyıllar boyunca “imparatorluk şansölyesi” olarak veliaht prensler taşıdı.
1919’dan beri Finlandiya’da, 1929’dan bu yana Avusturya’da, 1975’ten beri
İrlanda, İzlanda,
Portekiz’de ve 1962’den bu yana
Fransa’da devlet başkanı halk tarafından seçiliyor. Avusturya’da cumhurbaşkanının yetkileri daha geniş; başbakanın önerisini alarak Meclis’i feshedebiliyor, hükümeti veya başbakanı azletme yetkisi var. Buna karşılık meclislerin de cumhurbaşkanının görevden alınması için referanduma gitme hakkı var.
Dünyada eşimiz benzerimiz yok -Prof. Dr. Burhan Kuzu (TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı):
Şansölye dediğiniz aslında Başbakan anlamında. Şansölyelik deyince hükümetin biraz daha yetkili olduğu bir modeli tanımlıyor.
Avrupa’da 10-15 ülkede yarı başkanlık olmadığı halde halk seçiyor. Mesela devlet başkanlarının atama yetkileri yok. Bizimki dünyada eşi benzeri olmayan bir model. Cumhurbaşkanı yetkilerle donatılmış ama sorumluluğu yok. Türkiye’de siyasetin alanı dar. Hesap verecek makam dediğimiz Meclis ve hükümetin alanları her şeye rağmen dar. Bir nevi davul siyasetçinin sırtında, tokmak başkasının elinde. Dünyada Meclis’in Anayasa Mahkemesi üyesi seçmediği bir tek ülke bulamazsınız, Türkiye hariç. Dünyada idari denetimi yapan yerlere hükümetin yetkisi var, yasayı denetleyen yerlere parlamento yetkisi var.
Anayasa Kenan Evren için düzenlendi - Prof. Dr. Zafer Üskül (İstanbul milletvekili adayı): Cumhurbaşkanı, yürütme organının sorumsuz kanadıdır. Bu nedenle de sadece temsili yetkilerle donatılması esastır. Devleti, milleti temsil eden bir devlet başkanı olarak düzenlenmesi doğrudur. 1982 Anayasası’nda cumhurbaşkanlığı kurumu
Kenan Evren için biçimlendirilmiştir, bu doğru değil. Bunun sıkıntıları da çok yaşandı. Yetkilerinin dağıtılması gerekir. İlke şu; yetki kimdeyse
hesap ondan sorulacak.
Akşam