Roller değişirken
İktidara geldiğinden beri AKP'yi hiç bu kadar çaresiz, sıkıntılı, derbeder görmemiştik.
Her zaman projelerle ortaya çıkan, değişimin öncülüğünü yapan, somut önerileri ortaya koyan AKP'ydi,
CHP ise saçma sapan "
laiklik elden gidiyor, şeriat geliyor" laflarıyla bu değişikliklere karşı çıkar, kendi kemikleşmiş taraftarından başkasını da ikna edemezdi.
Şimdi ise derli toplu, aklı başında önerilerle siyasi bir atak başlatan CHP.
Anlamsız, hiçbir şekilde inandırıcı olamayan, demagojik laf salatalarıyla bu önerilere direnen de AKP.
Bundan sonraki günlerde AKP toparlanabilir mi bilmiyorum ama şu anda fevkalade hazırlıksız görünüyor.
Sanki kişisel karizmasına güvenen
Başbakan Erdoğan, "iki şiir, üç atasözü, bir
şarkı, iki de duble yolla ben bu işi götürürüm" diyerek
seçimlere kadar "top çevirmeye" dayalı bir seçim stratejisi oluşturmuş.
Yıllardır süren CHP'nin "ataletine" alıştığı için onlardan böyle bir atak beklememiş.
CHP,
bedelli askerliğe "yoksulları" da dahil eden çok hakkaniyetli ve zekice bir çözümle bir anda AKP'yi kontrpiyede bıraktı.
AKP sözcülerinin bu konudaki karşı çıkışları, televizyonlarda sık sık boy gösteren
emekli generallerin militarist zırvalıklarının bir
parmak ötesine geçemiyor.
Bir anda iki parti yer değiştirdi.
Askerî vesayeti geriletmek için muhteşem işler yapan AKP bugün "zorunlu askerlik" için bastıran ordunun sözcüsü...
Yıllarca ordunun sözcülüğünü yapan CHP ise "demokrat ve değişimci" bir parti.
Eğer bu iki parti, bugün ortaya çıkmış olsaydı, geçmişleri olmasaydı, şu andaki performansıyla CHP, AKP'yi ezer geçerdi.
AKP, yatsın kalksın, CHP'nin "
Ergenekon yandaşlığına" dua etsin.
Kılıçdaroğlu'nun, "nerede bu Ergenekon, Ergenekon'a üye olacağım," lafları,
Oda Tv ile ilişkileri, bu partinin iktidara gelir gelmez Ergenekon davasının üstünü örtüp, kontrgerillayı serbest bırakacağı korkusunu insanların içine yerleştirdi.
Danıştay ve
Yargıtay değişikliklerine karşı çıkması da "statükocu yargıyı" sürdürme isteğini ortaya koydu.
Bu handikaplarla, kendi kitlesi dışında birilerinden oy alabilir ama hiçbir zaman onu iktidara taşımaya yetmez bu oylar.
Eğer
aile sigortası,
bedelli askerlik, hakikatler komisyonu gibi önerileri, CHP'nin geçmişine ve günahlarına sahip olmayan bir parti savunsaydı...
Ya da CHP bu önerileri dile getirirken Ergenekon'la, statükoyla, devletçi yargıyla bağlarını koparabilseydi AKP çok zorlanırdı.
Ama CHP bunu yapamaz, bunu yapmaya kalktığında eski oylarını kaybeder çünkü.
Zaten AKP de buna güveniyor.
Güveniyor ama bu çok "zavallıca" bir güven.
Seçim kazanmak için kendi önerilerinize ve gücünüze değil de, rakibinizin hatalarına ve güçsüzlüğüne yaslanmak zorunda kaldığınızda "düşüş" başlamış demektir.
AKP, şu andaki çizgisini, tavrını,
siyasetini, tutuculuğunu değiştirmezse, bu seçimi de kazanır ama bu onun kazandığı son seçim olur.
Bir dahaki seçime, CHP'nin dezavantajlarına sahip olmayan partiler, bu tür ilerici ve değişimci önerilerle ortaya çıkar ve AKP'yi iktidardan indirirler.
İnsanlar, seçime yaklaştıkça demokratlıktan ve ilericilikten vazgeçip, milliyetçiliğe ve tutuculuğa sahip çıkan AKP'yi uyarmaya çalışıyorlardı.
AKP dinlemedi.
Geldiği nokta bu işte.
Şu anda ringde sürekli dayak yiyen bir
boksör durumunda.
CHP'nin bir tek siyasi atağını bile aynı güçte bir atakla karşılayamıyor.
En aklı başında önerilere bile, sırf CHP önerdi diye karşı çıkıyor.
Herhalde Erdoğan, çok küçümsediği Kılıçdaroğlu karşısında "demagojiye" sığınan bir siyasetçi durumunda kalabileceğini hiç tahmin etmezdi ama şu anda başına gelen bu.
CHP, önerilerini hayata geçiremeyecek, Ergenekon tavrı yüzünden bunları gerçekleştirmesine yetecek oy alamayacak ama bütün bunlara rağmen bambaşka bir
ümit yaratıyor.
O da, özellikle AKP tabanının
tartışma zemininde sürekli CHP'ye yenilmeye, bedelli ve
aile sigortası nedeniyle bir kısım oyun CHP'ye kaymasına tahammül edemeyip, yönetimini daha cesur ve daha ilerici bir politikaya zorlaması.
Belki, böyle bir zorlama AKP'ye yeniden bir dinamizm kazandırır.
Ya da...
Erdoğan tabanını dinlemez ve "
başkanlık" hayalleri kurarken CHP'den bile geri bir mevziye düşerek siyaset hayatını bir hayal kırıklığıyla kapatır.
Bu seçimde oy alsa da, bu politikadan vazgeçmemesi halinde ne başkanlık ne de başbakanlık için bir daha oy alabilir.
Ona oy verenlerin, "göbeğini kaşıyan şaşkınlar" olmadığını, her şeyin farkında olduğunu ve ilerici politikalar talep ettiğini üzülerek öğrenir.
AHMET ALTAN - TARAF