Erdoğan, partisinin
TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, önemli bir sürecin başında olduklarını ifade ederek, ''bundan tam 5 yıl önce bugünlerde
Türkiye, büyük bir girdabın içindeydi. Türkiye'nin en sıkışık, en dar zamanlarında 'her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı var' diye yola çıktık ve Türkiye'ye başarılarla dolu tam 4.5 yıl kazandırdık'' diye konuştu.
Yüzlerinin ve alınlarının ak olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
''Şimdi yeniden milletimize gidiyoruz.
Milletimizin vicdanına, aklına, iradesine gidiyoruz. Türkiye'nin çağdaş
medeniyet hedeflerinden bir tek geri adım atmadan, Cumhuriyetimizin, milletimizin, devletimizin, gücüne güç katarak yolumuza devam ediyoruz. En doğru karar verici olan aziz milletimize gidiyoruz.
Yolun başında milletin emanetine bağlı kalarak, bu yolda emin adımlarla ilerleyeceğimizi, milletimizin iradesinden bir an olsun sapmayacağımızı söylemiştik. Sözlerimizin ardında durduğumuzun şahidi, 70 milyonu aşkın vatandaşımızdır. Vaatlerimizin ardında durduğumuzun şahidi, 81 vilayetimizdeki
ekonomik canlamadır, kalkınmadır. Şahidimiz, yükselen adalettir, derinleşen kardeşliktir, bütün dünyada yükselen itibarımızdır, onurumuzdur. Ne mutlu bize ki bu itibarla, özgüvenle, sadakatle milletimize gidiyoruz.
Biliyoruz ki 22 Temmuzda Türkiye gücüne güç katacaktır. Biliyoruz ki 3 Kasımdan bugüne büyüyen, gelişen bir Türkiye, 22 Temmuzda çok daha yüksek basamaklara çıkacaktır.''
-DEMOKRASİ-
Son bir kaç ay içinde yaşananlarla
AK Parti'nin, Türkiye'nin değişimi, kalkınması için özellikle de Türk
siyaseti ve
demokrasisi için ne kadar önemli olduğunun bir kez daha anlaşıldığını kaydeden Erdoğan, ''Olup biten her şeyi milletimiz, ayan beyan gördü. Canlı yayınlarda izledik, kimin demokrasiyi içine sindirdiği, kimlerin
halka güvenmediği açık, seçik ortaya çıktı'' dedi.
-CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ SÜRECİ-
Erdoğan, başta
CHP olmak üzere, AK Parti dışındaki siyasi partilerin milletin geleceği ve ülkenin prestiji açısından büyük öneme sahip olan
cumhurbaşkanı seçim sürecinde iyi demokrasi sınavı veremediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bazıları
küçük hesaplar peşinde koştu. Bu ülkenin son 3 cumhurbaşkanı nasıl seçildi, bundan önceki cumhurbaşkanları nasıl seçildi, hepsi ortadayken, yasaları zorlayarak, bunların neticesinde bir tabloyu yakaladıklarını ve bununla beraber bu işi başardıklarını konuşmayı başladılar.
Öyleyse kalan neydi? Millete gitmekti... 'Haydi millete' dediğimiz zaman, bu defa her zaman olduğu gibi, milleten kaçmaya başladılar. Dün ne söyledilerse, ertesi gün değil, 2 saat sonra tam aksini söylediler. Hepimizin varlık zemini olan demokrasiyi el üstünde tutma konusunda gereken hassasiyeti gösteremediler.
''...BÜTÜN AĞIRLIĞINI TAŞIMAK ONURDUR''-
Biz, AK Parti olarak, milli iradenin hakimiyeti için, demokrasinin kök salması için, tek başımıza da kalsak mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.
Türk milletinin demokratik kazanımlarını korumak ve geliştirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Bu arada çok açık söylüyorum; altını çiziyorum, duyanlar duymayanlara, görenler görmeyenlere bunu muhakkak ulaştırsın diyorum. Ne kadar ağır olursa olsun, demokrasinin bütün yükünü, bütün ağırlığını taşımak, bizim için onurdur.''
Türk siyasetinin 60 yıllık aktörlerinin demokratik olgunluktan ne kadar uzak olduklarını, milleten ne kadar çekindiklerini milleten gizleme gereğini bile duymadıklarını öne süren Erdoğan, ''inanıyorum ki onların siyaset sahnesinde sergiledikleri hüzün verici bu tablo, milletimizin yüreğinde ayniyle yankısı bulmuştur'' diye konuştu. Bunların halktan hak ettikleri cevabı alacaklarının şimdiden aşikar olduğunu savunan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Milli iradeyi bir yük, milletin tercihlerini bir
tehlike, halkoyunu bir sıkıntı olarak görenler, milletimizin sandıkta vereceği cevabı görecek, milli iradenin ne demek olduğunu seçimlerde anlayacaktır.
Fakat bunlar öyle bir bakışın içindedirler ki demokrasiye bile kendilerine göre, evrensel tanımın dışında tanım getirmeye de cüret edebilirler. Yani otoriter, totaliter mantıkla da demokrasiyi tanımlayabilirler. Bunların anlayışında bu da var. Bunları biliyoruz, görüyoruz.
İşte cumhurbaşkanı seçimi sürecinde
Meclis çatısı altında sergilenen tutum, aslında AK Parti grubuna değil, milli iradeye yöneliktir. Hazımsızlıktır. Milletin temsilcilerine yönelik bir tahammülsüzlüktür. Cumhurbaşkanının Mecliste seçilmesini bloke edenler, 'halk seçsin' dediğimizde, gerçek düşünlerini ortaya koymuşlar, 'millet seçerse rejim tehlikeye girer' demişlerdir. Bu alışkanlık, bugün başlamadı. Bu alışkanlığın geçmişi var.''
-VALİ İL BAŞKANLARI-
CHP'nin bu zihniyetinin, il başkanlarını vali yapacak kadar ''demokrat'' olduğunu savunan Erdoğan, ''hem il başkanı olacaksın, aynı zamanda da valilik yapacaksın. Soruyorum sizlere? Haşa, böyle bir şey bizim aklımızın ucundan, kenarından geçmez de AK Parti böyle bir delalete düşse, böyle bir yanlış yapsa, acaba CHP zihniyeti ne yapar? Önce bu günahlarından temizlenmeli bunlar.
İl başkanı aynı zamanda gidiyor valilik yapıyor. İşte Türkiye, bunlardan arına arına bugünlere geldi'' şeklinde konuştu. Erdoğan şöyle devam etti:
''Bunlar şimdi şu parlamentonun içinde seçime tahammül edemiyor. 'Hadi millete gidelim', ona da tahammül edemiyor. Ne istiyorsunuz
arkadaş, ne istiyorsun? yan yana koyuyoruz olmuyor, alt alta koyuyoruz, olmuyor. Ne istiyorsunuz yahu? Şunu söyleyin: Bana göre, bunlar demokrasiyi hazmedebilmiş değiller. Ve şu anda bunlar, demokrasiyi hazmedememenin maalesef, istikametini bu noktada belirleyememenin şaşkınlığı içindeler.
Çok açık anlaşılmaktadır ki asıl tahammül edilemeyen milli iradedir, milletin söz sahibi olmasıdır. Çok partili hayata geçildiğinde o zaman 'yeter söz milletindir' diyenler, bu ülkede gümbür gümbür iktidara gelmişti
Menderes ile birlikte. Şimdi biz 3 Kasımda ne dedik hatırlayın. Önce 'yeter söz milletindir' süreci başlamıştı, şimdi 'yeter karar milletindir' dedik ve yola böyle devam ettik. Şimdi bunu söylüyoruz; yeter, karar milletindir... Millete gideceğiz. Cumhurbaşkanlığında da genel milletvekilliği seçimlerinde de...''
CİHAN