Körfez turunun son gününde
Katar'a geçen
Başbakan Tayyip Erdoğan,
heykel tartışmalarından yeni anayasaya, tahliyelerden
seçimlere kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
Toplumun tepkisini çeken
Hizbullah tahliyelerini 'iktidarın değil, yargının tasarrufu' olarak değerlendiren Erdoğan, asıl sorunun "İlk
mahkeme ve
Yargıtay neden 10 yıldır karar veremiyor?" olması gerektiğini söyledi. Çözüm için Yargıtay ile Danıştay'daki daire ve üye sayısının artırılacağını belirten Başbakan, "Geçmişte talepleri vardı, onları yerine getireceğiz. Yargıtay'ı rahatlatacağız." dedi. Seçimlerin haziranda yapılacağını yineleyen Erdoğan,
seçim güvenliği konusunda özellikle YSK'ya önemli görevler düştüğünün altını çizdi. Seçimlerin ardından yeni anayasayı gündemlerine alacaklarını vurgulayan Başbakan, toplumun bütün kesimlerinden katkı beklediklerini kaydetti.
Kars'taki insanlık anıtı için kullandığı 'ucube' ifadesinin arkasında duran Erdoğan,
Kültür Bakanı
Ertuğrul Günay'ın dile getirdiği 'Bunu heykel için değil, çevredeki gecekondular için kullandı.' sözlerine de karşı çıktı: "Sağa sola çekmeye gerek yok. Heykel için kullandım."
Başbakan Tayyip Erdoğan, Orta
doğu gezisinin son ayağı Katar'dan dönmeden önce Türkiye'nin gündemindeki konuları değerlendirdi. Kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularını cevaplandıran Erdoğan, genel seçimlerin ne zaman yapılacağından 'ucube heykel' tartışmasına, yargıdaki son tahliyelerden kamudaki başörtüsü yasağına, yeni anayasa çalışmalarından
Kürt sorununa kadar birçok konuda önemli mesajlar verdi. Erdoğan'ın açıklamaları özetle şöyle:
Genel seçim tarihi mayısa alınacak mı?
Asla. Hiç öyle bir planımız yok. Haziranda yapmayı planlıyoruz. Arkadaşlarımız çalışıyor.
Şubat sonu ya da mart başında kararı alacağız.
'Ucube' ifadesini heykel için mi, çevresindeki gecekondular için mi kullandınız?
Sağa sola çekmeye gerek yok. Heykel için kullandım. Oradaki olayı değerlendirenler, TV'lere çıkanlar, o heykeli ve yeri gidip görmemişler. Heykelin olduğu yerde tarihî eserler var. Heykelin içeriği ile ilgilenmiyorum. Heykelin ne olduğunu az çok bilirim. Heykel ile ilgili takdir yetkisi kullanmak için illa güzel sanatlar mezunu olmak şart değil.
Şarkı türkü için yoldan geçen vatandaşa "Beğendin mi?" diye soruyorlar. 'Konservatuar mezunu musun?' diye sormuyorlar. O heykelin bulunduğu yeri biz iktidara geldiğimizde temizlemeye başladık. Kamulaştırmalarla Seyyit Hassan el Harkani Türbesi ve Camii ortaya çıkarıldı. Caminin kubbesi ile heykelin bulunduğu tepenin yüksekliği adeta eşit. Üzerine bir de 48 metrelik heykel var. Tarihî eseri gölgeleyecek bir inşaata izin veremezsiniz. O heykel yapılmaya başlandığında belediye başkanını uyardım. Nitekim Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu "yıkılsın" kararı verdi. Belediye başkanı uygulamakla sorumlu.
Bugün konuşanların tarihe, sanata saygıları yok. Bize sanat dersi vermeye kalkıyorlar. Ama ben belediye başkanıyken Karacaahmet'te 106 tarihi
mezar ve
mezar taşı söküldü. Ben yapılmak istenen
cemevi için 46 ayrı yer gösterdim. Ama dediler ki, 'Bizi mezara gömersiniz, ama engelleyemezsiniz.' İnşaatı dozerlerle yıkmaya başladık. O dönemin başbakanı
İstanbul Valisi'ni aradı ve durdurdu. Allah'tan resimleri çekmiştik. Başkanlıktan sonra cezaevindeyken, 'tarihi eserleri yıktırmaktan hakkımda
dava açıldı." Avukatım resimleri
dosyaya koydu,
beraat ettim.
Yabancı basın heykelin yıkılması ile ilgili 'Taliban' göndermesi yapıyor, ne diyorsunuz?
Hedef saptırmaya hiç gerek yok. Ben 4 buçuk yıl İstanbul Belediye başkanlığı ve 7 buçuk yıl da başbakanlık yaptım. Bir tane ne heykel ne de eser yıktım. Yasaya uygun olduğu sürece bir eseri yıkma gayretine girmem. Birileriyle yakıştırma gayretine girmesinler. Ayrıca kendileri de söylüyorlar. Binlerce
Atatürk heykeli var.
Sanat değeri olan 5'i 10'u geçmez. Bu ne perhiz bu ne
lahana turşusu... Kaldı ki Kars
halkı da
hizmet bekliyor. Altyapı üstyapı bekliyor. 1 milyon 200 bini o heykele harcadı. Halk onu yeniden başkan seçmedi.
Hizbullah tahliyeleri tepki yarattı?
Neden hep Hizbullah'a takılıp kaldık?
Çünkü halay çekildi?
Bazen halaylı olur bazen alaylı olur. Bu iktidarın değil yargının tasarrufudur. Bu bizden, o değil, mantığı ile olaya yaklaşmak yanlış. Asıl soru, 10 yıldır bunlar neden orada duruyor? İster ilk mahkeme ister Yargıtay olsun, karar neden sonuçlandırılamıyor?
Çözüm konusunda ne planlıyorsunuz?
Yargıtay'da ve Danıştay'da daire ve üye sayısını artırmak için çalışmalar sürüyor. Geçmişte talepleri vardı, onları yerine getireceğiz. Ayrıca İstinaf Mahkemeleri'ni devreye soktuğumuzda, Yargıtay'ı rahatlatacağız. Aşağıdan gelen dosya sayısı azalacak. Seçime kadar ilerleme olacak.
Yüksek yargının bazı dosyaları hükümeti zora sokmak için öne almadığı iddiaları var. Katılıyor musunuz?
Ben öyle düşünmek istemiyorum ama bu dediğinizden öyle anlaşılıyor. Mecelle'de var "Ehemm mühimme
tercih olunmalı"... Neden önemli dosyaları öne almıyorlar? Ben bizzat yaşadım. Benim dosyamı bir günde Diyarbakır'dan getirtip, karar alıp, beni seçime sokmadılar. Madem o kadar mahirdiniz, neden şimdi yapmıyorsunuz?
Üniversitelerde başörtüsü bu sene fiilî olarak serbest. Ama başörtülü mezunlar akademisyen olmak ya da kamuda çalışmak isterse ne olacak?
İleri
demokrasi,
özgürlük diyorsak, bu sorunu ele almalıyız. Batı'da hak ise biz de bu hakkı vermek zorundayız. ABD'de, Japonya'da, Avrupa'da var. Türkiye'de yok. Çünkü kendine özgü şartları var deniliyor. Bu çok zorlama; dürüst ve samimi bir
savunma değil. Şimdi
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı geliyor. Mahkeme nasıl yasal olmadığı halde bir engel koyduysa, bireysel başvuru da yeni bir süreç başlatacak. Bu hak mücadelesinde er ya da geç bir noktaya varılacak.
Yeni anayasayı hocalar değil halk yapacak
Yeni anayasayla ilgili çalışmalar yapılıyor. 12 Eylül'de 'ileri demokrasi ve özgürlükler' dedik. Şimdi daha geniş ele alınmalı. Bu anayasayı anayasacılar yapmayacak; toplumun geniş katmanları yapacak. Anayasacılardan son aşamada
teknik yönden istifade edeceğiz. STK'lar,
gençlik, kadın, ekonomistler ve sosyal bilimciler bu anayasayı yapacak. En geniş anlamda
katılım sağlayacağız. Toplumun anayasayı anlamak için tercümana ihtiyacı olmayacak. Seçimden sonra bunu gerçekleştirebileceğimiz bir
Meclis tablosu arzu ediyoruz. Şu anda STK'larda başlayan çalışmalar var. Bundan gurur duyuyoruz. Kısa ve ileri demokrasiyi
hedefleyen, özgürlükleri ve temel hakları teminat altına alan anlaşılabilir bir metin hayal ediyorum.
Kadın hakları konusunda çok adım attık ama bu anayasa kadın haklarını teminat altına alacak. Aile yapımızı muhafaza altına alacak bir anayasa olacak. Şu andaki Anayasa'da da bu koruma var ama daha somut bir teminat olması gerekiyor.
Kürt meselesinde cesaret edilemeyen adımları attık
Benim Kürt vatandaşlarımın sorunu var.
AK Parti Cumhuriyet tarihinde görülmedik ilgi gösterip hiç kimsenin cesaret edemediği adımları attı. OHAL'i kaldırdık. Çekiç Gücü gönderdik. Ana dilde öğrenmenin yolunu açtık. 24 saat
Kürtçe yayın yapan devlet kanalı TRT şeş var. Doğu ve Güneydoğu'ya 20 milyar dolara civarında alt yapı yatırımı yaptık. Bunlar görülmüş şeyler değil. Benim Kürt kökenli kardeşlerim yaptıklarımızı zaten değerlendiriyorlar. Ama benim Abhaz, Roman kardeşlerimin de sorunları var. Onları da bir bir çözmeye çalışıyoruz. Bunlar bizim zenginliğimizdir. Kesrettir. Tek
bayrak, tek dil, tek vatan üst kimliğinde vahdettir.
Millet ya da kavim ya da ırk değildir.
Seçim sürecinde
tansiyon yükselmesin diye gerekli
tedbirleri alıyoruz. Kolluk kuvvetleri gerekeni yapıyor.
Yüksek Seçim Kurulu(YSK)'na da düşen görevler var. Özellikle
sandık kurulları konusunda tedbir almaları lazım. Geçmişte oy kullanmayan herkesin oylarını bu kurulların istedikleri gibi kullandıkları tespit edilmişti.