Başbakan Erdoğan, Suudi
Arabistan'ın, ''Kral Abdullah'ın dirayetli önderliğinde uluslararası alanda saygınlığını ve etkinliğini her geçen gün daha da pekiştirdiğini'' ifade ederek, ''
Suudi Arabistan'ın
bölgemizde barış ve istikrarın sağlanması ve bölge halklarının refahının artırılmasına yönelik katkılarını takdirle takip ediyoruz ve bundan da büyük memnuniyet duyuyoruz'' dedi.
Erdoğan, şunları kaydetti:''Bakınız, şunu tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum: Bu bölgedeki
ülkeler, bu bölgenin halkları, tarih boyunca iç içe geçmiş birbirine dost olmuş, kardeş olmuş hatta birbirine akraba olmuş ülkelerdir ve ülke olmanın ötesinde halklar olarak bir ailenin bireyleri olmuşlardır. Farklı bir dili konuşuyor olabiliriz. Aramızda yaklaşık 3 bin kilometrelik fiziki bir mesafe bulunuyor olabilir ama bunlar, bizim dost olma vasfımızı, kardeş olma, akraba olma vasfımızı asla ve asla ortadan kaldırmıyor. Çünkü bizi tarih, inançlarımız, ortak kültürümüz, ortak geleneklerimiz, ortak kaderimiz ve ortak ideallerimiz birbirimize kardeş yaptı.''
-''SUUDİ ARABİSTAN'IN SEVİNCİ BİZİM SEVİNCİMİZ''-
''Bu bölgede nasıl ortak bir tarih inşa ettiysek, emin olunuz ki geleceği de hep birlikte inşa edeceğiz, hep birlikte inşa etmek zorundayız'' diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''
Allah aşkına, İstanbul'un kaderi,
Ankara'nın kaderi, Riyad'ın kaderinden ayrı görülebilir mi? Mekke'nin, Medine'nin, Cidde'nin, Taif'in, Tebuk'ün kaderi İstanbul'dan, Konya'dan, Adana'dan, Diyarbakır'dan ayrı çizilebilir mi? Mesafelerin, sınırların bizi birbirimizden ayırması, bizi birbirimize uzak tutması hiç mümkün olabilir mi? Açık söylüyorum, Suudi Arabistan'ın sevinci bizim sevincimiz, hüznü bizim hüznümüzdür. Aynı şekilde,
Türkiye'nin sevincinin Suudi Arabistan'ın sevinci, Türkiye'nin hüznünün Suudi Arabistan'ın hüznü olduğunu biliyorum ve buna tüm kalbimle inanıyorum.''
Erdoğan, gerek Türkiye'nin, gerekse Suudi Arabistan'ın dünyanın en zorlu coğrafyasında bulunduğunu hatırlatmakta fayda gördüğünü ifade ederek, şunları söyledi:
''Bölgemizdeki meseleler, sadece bölgesel özellik arz etmiyor, tüm dünyayı etkiliyor ve yakından ilgilendiriyor. Yaklaşık bir asırdır devam eden tüm bu meseleleri çözmek bizim elimizde ve inanın bunu
dayanışmayla yapabiliriz. Zaten kardeş olmanın gereği de budur. Bir sofra etrafında toplanmış kardeşlerden birinin başı ağrıyorsa diğer tüm kardeşlerin iştahı kaçar. Bir kardeşin sevinci, coşkusu, başarısı sofra etrafındaki her bir kardeşi mutlu ve mesut eder. Bizim, bu anlayışla hareket etmemiz, bu anlayışla tam bir dayanışma ve
işbirliği içinde olmamız artık kaçınılmaz hale gelmiştir.
Irak'taki meseleler sadece Iraklıların değil, bizim hepimizin meselesi ve hepimizin yüreğini burkuyor.
Filistin meselesi sadece Filistinliler'in meselesi değil, hepimizin meselesi ve hepimizin vicdanını acıtıyor.
Komşu ülkelerdeki
yoksulluk, sadece o yoksulların değil, hepimizin ortak derdi olma özelliğini taşıyor. Öyleyse dayanışmayı artırmamız gerekiyor. Öyleyse paylaşmayı, istişareyi, işbirliğini ve iletişimi daha da artırmamız gerekiyor.''
-''SUUDİ ARABİSTAN, TÜRKİYE VİZELERİ KALDIRDIĞI ANDA...''-
Suriye'nin, Türkiye'nin en uzun sınıra sahip komşusu olduğunu anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''
Tarihte Suriye ile çok sorunlu dönemler yaşadık, çeşitli
sanal meselelerden dolayı savaşın eşiğine geldiğimiz dönemler oldu. Ama biz iktidara geldik, şu meseleler nedir bir bakalım dedik ve gördük ki tamamı sanal, yapay meseleler, tamamı çözümü mümkün olan meseleler. Hemen istişarelere başladık, yoğun temaslarımız oldu, karşılıklı üst düzey ziyaretlerimiz oldu. En son kısa bir süre önce Şam'a yaptığım ziyarette tam 51 ayrı
anlaşmaya
imza attık. Bu bizim tarihimizde yok, 51 ayrı anlaşma. Sınırdaki mayınları temizliyoruz.
Az önce, sevgili kardeşim dedi ki 'İş adamlarına havaalanında vizeleri kaldırdınız.' Ben bunu yeterli görmüyorum ki... Ben bunu yeterli görmüyorum, ne zaman yeterli olacak biliyor musunuz? Suudi Arabistan, Türkiye vizeleri kaldırdığı anda yeterli olacak, o zaman yeterli olacak. Bakın, biz şimdi Suriye ile vizeleri kaldırdık. Ürdün'le kaldırdık, aynı şekilde
Libya ile vizeleri kaldırdık. Şimdi
Rusya vizeleri kaldırmaya hazırlanıyoruz. Tüm bunlar olurken Suudi Arabistan ile vizeleri niye kaldırmayalım? Burayla da kaldıralım.
Şimdi Suriye ile karşılıklı
tren seferlerini başlattık, ekonomide, ticarette önümüze çok yüksek hedefler koyduk. Şu anda iki kardeş, dost ülke olarak bölgemizin huzuru ve istikrarı için ortak çaba harcıyoruz.''
-''KAZANAN ÜLKELERİMİZ OLACAK''-
Erdoğan, aynı şekilde Irak'la bir kalemde 48 ayrı anlaşmaya imza attıklarını belirterek, şöyle konuştu:
''Irak'ın yeniden inşası, kalkınması, imar edilmesi için ortak çalışmalara başladık. Ürdün'le Libya'yla çok geniş çaplı anlaşmalar yaptık. Şu anda, Ankara–
Beyrut–Şam–Amman hattında sadec
e pasaport göstererek, sadece pasaporta damga vurdurarak
seyahat etmek ülkelerimiz için mümkün hale geldi.
Değerli arkadaşlarım, korku üzerine, kaygı üzerine; sanal tehditler, sanal meseleler üzerine huzurlu bir gelecek inşa etmek mümkün değildir. Sorunlarla yüzleşmek zorundayız. Sorunların üzerine gitmek zorundayız. Nihayetinde kazanan biz olacağız. İnanıyorum ki kazanan ülkelerimiz olacak, halklarımız olacak.''
''Türkiye olarak bizim dış politikamızda bir yön değiştirme, bir eksen kayması asla yok'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bulgaristan'la işbirliğimizi artırmamız ne kadar tabii ise Suriye ile işbirliğimizi artırmamız da o kadar tabiidir. Gürcistan'ın zor zamanlarında nasıl yanında olduysak, kimse sağa sola çekmesin, aynı şekilde Irak'ın da zor zamanlarında yanındayız ve yanında olacağız. Rusya ile ticaret bizim için ne kadar önemliyse Ürdün'le, Mısır'la, Libya ile ticaret de o kadar önemlidir.
Avrupa Birliği'ne üyeliği ne kadar önemsiyorsak, kimse kalkıp sağa sola çekmesin, Suudi Arabistan'la işbirliğimizi artırmayı da o kadar önemsiyoruz. Buna da kimse farklı bir tanım getirmesin.''
AA