Ekonomideki faturanın giderek kabardığını,
yabancı sermayenin yatırımları ertelediğini vurgulayan Erdoğan, "Bu olaylar olmasaydı 25 milyar dolar çekerdik." dedi.
Yeni
cumhurbaşkanının
yemin törenini izlemek için
Lübnan'a giden
Başbakan, dönüş yolunda gazetecilerin sorularını cevapladı.
AK Parti hakkındaki
davanın bir an önce sonuçlanmasını isteyen Erdoğan, "Bir tarafta
terörle mücadele, bir tarafta mart ayında seçimler var. Ne olacaksa olsun. Herkes adımını ona göre atsın." ifadesini kullandı. Ekonomik ve siyasî olarak dünyaya açılmak gerektiğini anlatırken, çarpıcı bir değerlendirmede bulundu: "Dünyada demirperde
ülkesi kalmadı; ama bizde perde örme gayreti içinde olanlar var."
Erdoğan, "
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a 27
Nisan bildirisi sebebiyle
Türkiye'nin uğradığı
ekonomik kaybı hatırlatmıştınız. Bu seferki kayıp ne kadar?" sorusunu ise şöyle cevapladı: "O, anlık bir olaydı, yaşandı, bitti. Ama bu süreç,
bıçak sırtında devam ediyor. Daha ne olacağı belli değil."
Yargı sürecinin hızlı işlemesini isteyen Erdoğan, gerekçesini şöyle anlattı: "Dava bir an önce sonuçlansın istiyoruz. Türkiye, zarar görmesin. Bizim elimizde değil. Bize verilen süreleri en kısa zamanda kullanmaktan yanayız. Ülke sıkıntı yaşamasın. Bir tarafta terörle mücadele, bir tarafta mart ayında seçimler var. Ne olacaksa olsun. Herkes adımını ona göre atsın. Şimdi savcı mütalaasını verecek, ardından bizim cevabımız ve sözlü
savunma var."
Erdoğan, son gelişmelerin yurtdışındaki algısını değerlendirirken herkesin şaşkınlık içinde olduğunu vurguladı. Bu olayların yaşanmaması halinde Türkiye'ye 25 milyar dolarlık sermaye gelebileceğine işaret etti. Erdoğan, "Şimdi dil döküyoruz. Bu olaylar patlayınca herkes ertelemeye başladı. Biz devlette devamlılık esastır, gelin diyoruz, ikna etmeye çalışıyoruz." şeklinde konuştu. "İkna olup gelen var mı?" sorusu üzerine de şunları kaydetti: "Örneğin bir
Fransız otomotiv şirketi Türkiye'de 800 milyon dolarlık yatırım yapacak.
Fransa ile sıkıntılarımız olduğu için etkilenir mi diye sordular. '
Hayır, ama Fransız yönetimi ile konuşun' telkininde bulundum. Ayrıca Avusturya'nın alüminyum devi Türkiye'ye yatırım kararı aldı."
Buğday verip petrol alacağız
Körfez ülkeleri ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştiğini söyleyen Erdoğan, "Çok iddialı söylemeyeyim ama yakında petrol, gaz neyse
buğday ve pirinç de öyle olacak. Belki buğdayı verip petrolü alacağız.
Konya Ovası'ndaki Mavi Tünel'i bitirince Türkiye'nin bütün buğday ihtiyacı karşılanır.
İhracat bile yaparız." dedi. Diyarbakır'da 12,5 milyar dolarlık yatırım paketini açıklayacağını hatırlatan Erdoğan,
Suriye sınırındaki 780 bin kilometrelik alandaki mayınların temizlenerek organik tarım yapılacağını belirtti.
Başbakan, Lübnan'da Mişel Süleyman'ın cumhurbaşkanı seçilmesiyle başlayan yeni dönemi, "Uzlaşma bir umuttur. Ama her şey bitmiş değil. Tam bir sene sonra mayısta seçimler var. Seçimin öncesi ve sonrası önemli. Temenni ederiz ki; seçimlere
dayanışma içinde gidilir." diye yorumladı.
Mişel Süleyman'ın isminin öne çıkmasında Türkiye'nin etkisi var
Lübnan'da taraflar arasında sağlanan uzlaşmada Türkiye önemli bir rol oynadı. Erdoğan, bizzat devreye girdi.
Ahmet Davutoğlu, özel misyon üstlendi. Erdoğan, süreci anlatırken Mişel Süleyman isminin ortaya çıkmasında Türkiye'nin etkisinin olduğunu söyledi. Erdoğan şöyle devam etti: "
Katar öncesi yoğun
trafik yürüttük. Davutoğlu'nu gönderdim. Suriye ile Lübnan arasında
telefon görüşmeleri yaptık. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'la, Nebih Berri ile görüşmelerim oldu.
Beyrut Büyükelçisi
Serdar Bey diğer büyükelçilerin evlerine çekildiği zor süreçte görüşmeler yaptı.
Hariri'nin ofisine gitti.
Hizbullah, Serdar Bey'i engellemedi. Hariri ile evinde konuşurken
silah seslerinin geldiğini söyledi bize. Ortak bir isim olabileceği kanaatine vardık. Beşşar'la konuştuk, olumlu baktı. Bir ara Mişel Süleyman'dan çark etme havası belirmişti. Sonradan toparlandı."
Dış politikada aktif
siyaset izleyen Türkiye, sadece Lübnan'da değil, Suriye ile
İsrail arasında da arabuluculuk yapıyor. Arabuluculuk teklifinin İsrail Başbakanı Olmert'ten geldiğini anlatan Erdoğan şunları söyledi: "Olmert, konuyu kendisi açtı. Senin Beşşar'la aran iyi, arabulucuk yaparsan 'ben hazırım' dedi. Beşşar da 'Türkiye'nin arabuluculuğuna hazır' olduklarını iletti. İki tarafa da, "Bu görüşmelerin
Filistin ve Lübnan'a olumsuz yansımasını istemiyoruz." dedik. Her ay 3 kez bir araya gelme kararı verdiler. Mekik diplomasisi yürüyor. Birinci toplantıdan sonra iyi ayrıldılar. Tek endişem, İsrail'in kendi içinde sorun yaşaması. Bildiğiniz gibi Olmert'e tepkiler var.
Peres de olumlu bakıyor. Sabırla bu sürecin işletilmesini istiyoruz."
Başbakan Erdoğan, bu gelişmenin uluslararası camiada olumlu karşılandığını belirtti.
Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa'nın da gelişmelerden memnun olduğunu aktardı. Türkiye'nin girişimiyle başlayan görüşmeler dünya medyasında geniş yer buldu. Erdoğan, konuya Türk medyasının ilgi göstermemesinden yakındı: "Dünya basınında 300'ü aşkın haber yer aldı. Türkiye'nin
gündem olduğu yayınlar yapıldı. Türk basınında neredeyse hiç yer almadı. Vurdumduymazlıkla geçti. Dış politikada bir ülkenin şanı bu. Türkiye, dünyada gündem belirledi. Bunu görmezlikten gelmek doğru değil."
ZAMAN