Samanyolu Haber TV Canlı Yayın'da izlediniz
Başbakan Tayyip Erdoğan TÜSİAD'ın toplantısında yaptığı konuşmada, "Demokratik istikrar olmadan,
ekonomik istikrar olmaz. 1946'dan bugüne kadar 6 kez
erken seçim olmuştur. Ak Parti üçlü koalisyonun mecbur kaldığı erken seçim sonrasında gelmiştir. 45 hükümet gelmiştir. İktidarların ortalama süreleri 17 ay olmuş.
Hükümetler 17 ayda ne verebilir. Hedefimiz gelişmiş
ülkeler ise demokratik istikrarı oturtmalıyız.
Anayasa 5 yılı ön görmüş. Ama hiç biri süresini tamamlayamamış. İlk kez Ak parti 5. yasama yılını dolduruyor. Bu
demokrasimiz için bir kazançtır. Üçlü koalisyonlar döneminde bakanlar kurulu toplanamadığı günler olmuştur. İktidarımız döneminde gitmediğim il kalmadı. Ak Partiye zarar vereceğiz diye ülkeye zarar veriyorlar. Muhalefet etmek, meşruiyet çizgiden çıkmak demek değildir.
Türkiye'ye yeni bedeller ödetmeye kimsenin hakkı yok. Niye millete gittiğimizi belki bilmiyorsunuzdur. Bu ülke filancanın söyledikleriyle yönetilemez. İdeolojik yaklaşımlarla yönetilen bir Türkiye olamaz. Anayasa Mahkemesinin kararı kesinleşti. Şimdi bunun hakkında konuşulamaz deniliyor. Bal gibi konuşulur. Muhalefet
cumhurbaşkanını seçtirmemek kapıları tuttu, partilerinde kilitlendi." dedi.
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü; "Yeni bir cumhurbaşkanı krizi yaşamamak için
Köşk seçimini halka seçtirelim istiyoruz. Yeni meclis cumhurbaşkanını seçemez ise üç ayda bir seçimi yapacağız? Azınlığın çoğunluğa tahakkümü yaşanıyor. Cumhurbaşkanı 15 gün hakkını kullanıyor. Ne kadar geciktiririz derdinde. Cumhurbaşkanı çözüm makamıdır. Demek ki Cumhurbaşkanı halka gidilmesini istemiyor... "
'AK Parti'nin avantajlı olduğu muhakkak'
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, 5 yıllık icraat döneminin ardından AK Parti'nin hedeflerini ve yaklaşımını seçmene ifade edebilmesi konusunda avantajlı olduğunu belirterek, ''Ancak Türkiye gibi dinamik bir ülkede geçmiş 5 senenin
tercih ve yöntemlerinin önümüzdeki 5 sene için yeterli olmayacağını ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin de yeni
politikalarla seçmenin karşına çıkacağını
ümit ediyoruz'' dedi.
22 Temmuz 2007'de yapılacak milletvekili seçimleri öncesinde siyasi partilerinin genel başkanlarını ağırlayan TÜSİAD'ın ilk toplantısında konuşan Yalçındağ, sözlerine Türkiye'nin birlik, beraberlik ve istikrarına yöneltilen Ankara'daki alçakça saldırıyı lanetleyerek başladı.
Yalçındağ, bu saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dileyerek, ''Ülkemiz
dayanışma, birlik, beraberlik ve demokrasi ruhu içinde bu acı olayın üstesinden gelecektir. Terör eylemlerine verilecek en doğru
cevap hayatı hızla normalleştirmektir. Bu yüzden acımızın henüz taze olmasına rağmen bugün burada demokratik bir platformda ülkenin gelişme çizgisini tartışmak için bir arada olmamızı yerinde ve anlamlı buluyorum'' diye konuştu.
TÜSİAD'ın seçim dönemlerinde siyasi parti başkanlarını davet etmesi ve onları dinlemesinin bir gelenek haline geldiğini ifade eden Yalçındağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a bu davete geldiği için teşekkür etti.
Yalçındağ,
iş dünyası olarak seçim süresinin sağlıklı geçmesini, tüm gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi ülke için bir yenilenme ve atılım vesilesi olmasını arzu ettiklerini belirterek, bunu başarabilmek için geçmişten
ders çıkartarak, geleceğin planlarına odaklı analitik politika çözümlerine dayalı bir
siyaset anlayışının ve
gündem tespitinin gerekli olduğuna inandıklarını dile getirdi.
''Siyaseti bir slogan görüntüsünün dışına çıkarmak, ülkenin gerçek sorunlarına odaklamak ve çözüm önerilerini oluşturmak mecburiyetinde olduğumuzu sanırım bu salonda bulanan herkes benimle paylaşacaktır'' diyen Yalçındağ, dolayısıyla Türk siyasi parti programlarının bu anlayışı ve gündemi yansıtacağı ümidini de taşıdıklarını söyledi.
Yalçındağ, şunları kaydetti:
''22 Temmuz 2007'de gerçekleştirilecek olan milletvekili genel seçimleri siyasi partilere bu anlamda farklı ve yetkin olduklarını topluma gösterebilmek için önemli bir fırsat sunuyor. 5 yıllık icraat döneminin ardından Adalet ve Kalkınma Partisi'nin hedeflerini ve yaklaşımını seçmene ifade edebilmesi konusunda avantajlı olduğu muhakkak. Ancak Türkiye gibi dinamik bir ülkede geçmiş 5 senenin tercih ve yöntemlerinin önümüzdeki 5 sene için yeterli olmayacağını ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin de yeni politikalarla seçmenin karşına çıkacağını ümit ediyoruz.''