Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, İkizdere'deki hidroelektrik santralinin açılış töreninin ardından helikopterle
Rize il merkezine gelerek
AK Parti İl Başkanlığı'nda partililerle toplantı yaptı. Erdoğan daha sonra partisinin il başkanlığı tarafından düzenlenen
iftar yemeğine katıldı ve ilk iftarı hemşehrileriyle yaptı. İftara
sivil toplum örgütü temsilcileri ve partililer katıldı.
Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmada
Ramazan ayının hayırlara vesile olmasını diledi ve bu ayın bir paylaşım,
dayanışma ayı olduğunu söyledi.''Dayanışmanın ve paylaşımın faziletini anlamamız gereken bir ay. Benim hemşehrilerim, benim milletim bu noktadaki hassasiyetini, özellikle Ramazan aylarında adeta zirveye taşımak suretiyle gerçekleştirmektedir'' diyen Erdoğan, Ramazanın ilk gününde Rize'de bulunmaktan duyduğu mutluluğu da ifade etti.
Bugün Rize'de elektrik santrali açılışı yaptığını anımsatan Başbakan Erdoğan,
Anayasa değişikliği paketi için yapılacak
halk oylamasına değindi.
Rize'de dün ''güzel bir miting'' gerçekleştirdiğini, coşku ve heyecanı nedeniyle millete minnettar olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''
Anayasa değişikliği sürecinin sivil toplum örgütlerimiz ve muhtarlarımız tarafından çok anlamlı olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bu bir dönüm noktasıdır, bu sıradan bir Anayasa düzenlemesi değildir. Bu, bütün çıkar şebekelerinin, çetelerin, mafyaların engellemek isteyip de şu ana kadar engelleyemedikleri ama şimdi de millete götürmeye muvaffak olduğumuz, çünkü onlar millete götürmenin de yolunu kesmek istiyorlardı. Çünkü Parlamentodan halk oylamasına gidecek yolu açamasaydık bu iş yatacaktı. Onu başaramadılar. Bir çok oyunlara başvurdular muvaffak olamadılar. Düşünün
arkadaşlarını oy kabinine dahi göndermediler. Niye çünkü arkadaşlarına güvenmeyecek kadar bunlar antidemokratlar. Bunların yolunda
demokrasi diye bir şey yok aslında. Madem güveniyorsun arkadaşına bırak gitsin, oyunu kullansın. Ama kullandırmadılar.
Hepsi de aynı direnci ortaya koydu. Fakat sonuç, onların istediği gibi olmadı, milletimin beklediği gibi oldu.
Çünkü milletimiz bize diyordu ki 'madem bu iş parlamentoda olmuyor bunu bize getirin, bunu bize getirin biz halledelim'. Biz de bunu milletimize getirdik, şimdi milletimizin önünde. Şurada 30 gün sonra, 120 günün 90'ı gitti, 30'u kaldı ve sandığa gidiyoruz. Milletimiz burada Anayasa değişikliğinin, bir kısım Anayasa değişikliğinin oylamasını yapacak. Burada sivil toplum örgütlerimizi, muhtarlarımızı ilgilendiren konular var, burada milli iradenin egemenliğini güçlü kılacak konular var.''
''
Yargıyı arka bahçesi olarak görenlere, 'hayır yargı kimsenin arka bahçesi değildir'' dediğini ifade eden Erdoğan, ''Yargının bağımsız olması gerekir, bağımsız olduğu kadar da tarafsız olması gerekir, bunu getiren bir anlayış... Fakat burada yargıyla ilgili atamalardan bahsedenlere bir şeyleri hatırlatmak istiyorum. Yargıyla ilgili burada atama yok. Yargıyla ilgili burada
seçim var. Anamuhalefet atamadan bahsediyor. Ne ataması? Kim, kimi nereye atıyor. AB ülkelerinde
HSYK nasıl oluşuyorsa ve
Anayasa Mahkemesi nasıl oluşuyorsa bundan sonra da
Türkiye'de de bundan böyle bu şekilde oluşacak'' dedi.
-''BİR KİŞİNİN DUDAKLARI ARASINDAKİ MUKADDERAT''-
Burada milletvekilleri olarak herhangi bir atamanın söz konusu olmadığını anlatan Başbakan Erdoğan, siyasi
iktidar olarak böyle bir atama yapmalarının da söz konusu olmadığını dile getirdi.
Erdoğan, ''Düşünebiliyor musunuz. İlk derece mahkemelerinin, tüm hakimlerin savcıların -ki 10 bin civarında- bunlar oylama yapacaklar. Bunların oylaması neticesinde HSYK'ya 10 tane üye seçilecek. 'Biz istemiyoruz, olamazlar' diyorlar. Niye? Onlar da hakim ve savcı arkadaş. Çünkü bugüne kadar
Yargıtay ve
Danıştay buradaki üyeleri onu seçiyordu. Orada atama yapılmıştı'' dedi.
Geçmişte, ''CHP'nin Adalet Bakanının oralara atama yaptığını'' ifade eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Rakamlar 2 ila 5 bin rakam arasında bir atama yapmışlardı. Şimdi tabii görüyorlar ki bu ilk derece mahkemelerinde atılan adımlar aynen çıkmayabilir. Çıkmazsa durum iyi olmayacak. Bundan rahatsızlar. Biz de diyoruz ki, 'bu ülkede geciken
adalet değil, zamanında adalet istiyoruz'. Çünkü bizler bu işin sıkıntısını yaşadık hala da yaşıyoruz. Düşünebiliyor musunuz, parlamentonun yüzde 65'ine sahip siyasi parti, bir kişinin dudaklarının arasında bir mukadderata sahip. Bir kişi hakkında
dava açtı mı bitti? Ondan sonra senin istediğin kadar milletvekilin olsun, hiç... Ondan sonra sen hükümeti yönetmeyi bırakıyorsun patin nasıl kapanmayacak, onunla uğraşıyorsun. Böyle şey olur mu yahu? İşte son o
kapatma davasında ülkem çok ciddi kayba uğramıştır. Ama bunların böyle bir derdi yok.''
TELEKOM'un
özelleştirme olayında 25 milyar dolar kaybettirildiğini,
İzmir Limanı'nın özelleştirmesinde ise 30 ay
cevap verilmediğini ve bu nedenle ''1.5 milyar dolar kaybettirildiğini'' anlatan Başbakan Erdoğan,
''Ama geçenlerde Tam Gün Yasası ile ilgili biliyorsunuz Sağlık Bakanımızın basın açıklamasını gerekçe göstererek 24 saatte karar verdiler. Ne çalışkanmış bunlar yahu? Bir yerde 30 ay sürüncemede bırakıyorsun, cevap vermiyorsun öbür tarafta 24 saatte cevap veriyorsun. Olmaz böyle iş. Biz birbirimizi seveceğiz, 'her şey Türkiye için, her şey Türk Milleti için' diyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bizim ortak paydamız olacak ve bu paydada biz, milletimizi ileri seviyelere nasıl taşıyacağımızın gayreti içinde olacağız'' dedi. Bunun başarılamaması halinde, Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmanın zor olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan,
ekonomik gelişmeleri anlattı.
-''KAYMAK TAKIM, PARA BABALARI''-
Göreve geldiklerinde, devletin borçlanma faizinin yüzde 63 olduğunu, bugün ise yüzde 8'e düştüğünü belirten Erdoğan, ''İstikrar ve güven olmayan bir Türkiye'de kalkıp da yüzde 8'le devlete kim borç verir?
Enflasyon yüzde 30'du, şimdi 7.6, devamlı iniyoruz. Bu süreci aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz, ettireceğiz'' diye konuştu.
''Kaymak
takımın, para babalarının'' kendilerine
akıl verdiğini, ''Sakın IMF ile işi bozmayın'' dediğini kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bir önce 'IMF'den ne alacaksanız alın' diyorlardı. Alıp da ne yapacağız, '
Adres belli, bize vereceksiniz'. 2.5 yılı aştık IMF'den bir şey almadık. IMF ile işi bitirdik. Yani
stand-by anlaşması yapmıyoruz,
kredi almıyoruz sadece cüzi bir ortaklığımız var o
ortaklık devam ediyor. Ama herhangi bir ilişkimiz bu anlamda yok. Biz DSP, MHP,
ANAP iktidarından 23.5 milyar borçla devraldık. Ama şimdi 6.9 milyar dolar borcumuz var. Buraya kadar düşüyor. MB'nin kasasında ne vardı? Tüm kalemleri söylüyorum 26.5 milyar dolar vardı. şimdi 75 milyar dolar kasada para var.
Allah'ınızı severseniz, yolsuzlukların olduğu Türkiye'de
Merkez Bankasının kasasında böyle bir para olur mu, IMF'ye bu kadar borç ödenebilir mi, bu kadar yatırım yapılabilir mi? 15 senede sahil yolunun yüzde 35'ini kaptı bunlar. Geri kalanı 7-7.5 yılda bitirdik...
Eğitime, sağlığa, enerjiye, KÖYDES, BELDES'e girmiyorum. Bunlardan da daha iyi olacağız. 7.5 yıl önce samimi olanlara şu çağrıyı yapıyorum, şu bulunduğumuz yerlen bir
kasaba görüntüsünde değil miydi? '20 asrın şehrine bu yakışır mı' dediğimde bizimle dalga geçiyorlardı. Şimdi gururlanacağımız bir yer meydana getirdik. Daha
modern bir Rize var.
30 günümüz var. Burada ne iktidarı ne muhalefeti oylayacağız. Sandıklardan partilere oy çıkmayacak. Sandıklardan, bir
darbe demokrasisi mi, yoksa milletin demokrasisi mi, bu oylanacak. Ben sizi milletin demokrasisine, milletin Anayasasının şu andaki
hazırlık paketine '
evet' demeye davet ediyorum. Bundan önceki halk oylamasında Rize 'yüzde 81' demişti. Ama şimdi bunun üzerine çıkmamız lazım. Buna hazır mıyız? Rize inşallah 12
Eylül 2010'de bu cevabı verecek...Bereket ayının inşallah sonunda, Rabbim bize iki bayramı kutlamayı nasip etsin. ''