Erdoğan, çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği Belçika'nın Hasselt
bölgesinde Türklerle yaptığı toplantıda,
Türkiye'nin
Gazze kurbanlarına
yardım ve desteği sürdüreceğini vurguladı.
Erdoğan, konuşmasının başında,
Avrupalı Türklerin siyasette, sanatta, sporda başarıları ile gurur duyulduğunu belirterek, şunları söyledi:
''Çok köklü bir medeniyetin mensuplarıyız. Orta
Asya'dan Avrupa'ya, Afrika'ya uzanan geniş bir coğrafyada kültüre, sanata, dünya medeniyetine katkılarımız oldu. Barışa, diyaloğa, hoşgörüye katkı verdik.
Sevgi, saygı, merhamet, hoşgörü gibi bizi biz yapan değerleri yüzyıllar boyunca gururla taşıdık, taşıyoruz.''
Mevlana'nın, Yunus'un,
Hacı Bektaş Veli'nin, Pir Sultan Abdal'ın sevgi çağrılarını ve mesajlarını hatırlatan Erdoğan, ''Biz atalarımızdan, dedelerimizden, anne babamızdan hep bunları dinledik. Kin ve çatışmalara karşı sevginin, barışın,
adaletin sesi olmaya çalıştık'' dedi.
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
''
Balkanlarda, Orta Doğu'da yüzyıllarca huzur ve barış içinde yaşadık. Ama son 100 yıldır bu bölgeler ne acı ki birer kan gölüne dönmüştür.
Bosna Hersek'te olanları hatırlamak bile istemiyoruz. Benzer senaryoyu, 3 haftadır Gazze'de yaşıyoruz. Aynı suskunluk, aynı acı tekrar tekrar yaşanıyor. Ne
insan hakları, ne hak, ne hukuk. Hiçbiri 3 haftadır insanlığın gündeminde yer bulamıyor. BM
Güvenlik Konseyi karar alıyor,
İsrail bu kararı tanımıyor. İsrail, bugüne kadar 100'ü aşkın
Güvenlik Konseyi kararını tanımamıştır. Var mı bir
yaptırımı? Yok. BM Güvenli Konseyi kararı bağlayıcıdır, deniyor. Nerede bu yaptırım? BM'nin okulu vuruluyor. BM Genel Sekreteri bir şeyler söylüyor ama netice yok. Bize netice lazım. Bu çifte standart nedir? Bu vurdumduymazlık, bu aymazlık nedir? Bu gece İsrail
ateşkes ilan etti. 'İstediğimizi elde ettik' diyor. Ne yaptın? Yavrular, savunmasız
sivil insanlar öldürüldü, bu mudur elde ettiğin?''
Türkiye'de
tedavi gören bir yaralının ailesinin hazin öyküsünü de anlatan Erdoğan, Filistinlilerin son nefeslerine kadar bu mücadeleyi her koşulda sürdürmekteki kararlılıklarını gördüğünü belirtti.
Gazze'den gelen feryatlara karşı duyarsız kalmanın mümkün olmadığını belirten, kendisini duygusal konuşmakla suçladıklarını hatırlatan Erdoğan, ''Doğru söylüyorlar. Ben olaylara değil, o yavrulara duygusal yaklaşıyorum'' diyerek, şunları kaydetti:
''Bu sadece benim
Müslüman oluşumdan değil, insan oluşumdan kaynaklanıyor.
Gürcistan vurulduğu zaman da insanı yardımı o
ülkenin kapılarına dayayan ilk ülkeyiz. Bizim mayamızda bu var. Yaratılanı, Yaradandan ötürü seviyoruz. Birçok ülkeyi aradım,
telefon diplomasisi kurduk. Gürcistan'da gösterdikleri hassasiyeti maalesef Gazze'de göstermediler. ABD de göstermedi. Batı da göstermedi. İsterdik ki, medeniyetler ittifakını kurduğumuz böyle bir dönemde Batı, mazlumların olduğu yere elini atsın. Sınırsız, orantısız bir güç kullanımı var. Temenni ederim ki, İsrail bu ateşkese uyar.
Hamas, iki madde ilavesi ile bu ateşkesi kabul etti. Bu ateşkes, bizim ortaya koyduğumuz projeyle örtüşüyor. Ambargolar kaldırılmalı, insani yardım için kapılar açılmalıdır dedik. Yardımları ulaştıramıyoruz. İsrail birlikleri Gazze'den süratle çekilmelidir.
Ulusal uzlaşı çalışmalarına hemen geçilmelidir.''
Erdoğan, Türkiye olarak Gazze'ye her türlü yardıma devam edileceğini belirterek, ''Türkiye her zaman barışın, adaletin, huzurun, güvenliğin, istikrarın yanında oldu. Bölgesel ve küresel barış için elimizden geleni yaptık. Hiçbir sorunu tribünden izlemiyoruz. Hiçbir trajediye sessiz kalmıyoruz, kalamayız'' dedi.
"TÜRKİYE'DE TEMİZ ELLER OPERASYONU YAPANLARA SAYGI DUYSUNLAR"
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, Türkiye'de
temiz eller operasyonu yapanlara saygı duyulması gerektiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği Belçika'nın Hasselt bölgesinde Türklerle yaptığı toplantıdaki konuşmada, "Arı kovanına çomak sokulduğu için rahatsız olanlar var. Her şey hukuk içinde olacak. Ancak İtalya'da
temiz eller operasyonu olduğu zaman İtalya'yı, Türkiye'ye örnek gösterenler şu anda da Türkiye'de temiz eller operasyonunu yapanlara saygı duysunlar" dedi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" anlayışıyla hareket eden Türkiye'nin, bir barış medeniyeti mensubu olarak tüm dünyada varlık gösterdiğini anlatan Erdoğan,
Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Projesi'ni,
Azerbaycan-
Ermenistan sıkıntısında devreye girilmesini, Gürcistan'da, Somali'de, Afganistan'da etkin katkı ve katılımları örnek gösterdi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Altı yıl önce önemli bir hedefimiz olduğunu söyledik. Yurt içinde ve dışında vatandaşımın başı öne eğik olmayacak. Türkiye'yi çok farklı bir konuma taşıdık. Kişi başına
milli gelir 750 milyar dolara ulaştı. İç politikada, dış politikada, ekonomide, sosyal yaşamda tarihi reformlar gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz. Türkiye'yi bir uçtan bir uca yeniden inşa etmek için gece gündüz çalışıyoruz."
"Dört temel taş" olarak "eğitim, sağlık, adalet ve
emniyet" unsurları üzerinde duran Erdoğan, hükümetin bu alanlarda çalışmaları hakkında bilgiler verirken üniversitesi olmayan il kalmadığını, sağlık sisteminde büyük reformlar yapıldığını, ulaştırmada ciddi adımlar atıldığını anlattı. Türkiye'nin 7-8 yıl sonra elektriğini nükleer enerjiden elde edeceğini belirtti.
"Değişim süreci yaşayan" Türkiye'nin
modern ve çağdaş bir ülke olma yolunda hızla ilerlediğini ifade eden Erdoğan, Avrupa'nın altıncı büyük ekonomisi olan Türkiye'nin büyümesinin her alanda devam edeceğini söyledi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"
Karanlık odaklarla mücadeleden hiçbir zaman yılmayacağız. Kim Türkiye'yi geriye döndürmek, o karanlık çukurlara çekmek isterse karşısında bizi ve milletimizi bulacaktır.
Türkiye büyüdükçe, reformlarını gerçekleştirdikçe, içerden ya da dışardan engeller çıkarmaya çalışıyorlar. Terörün asıl hedefi de bu. Doğu ve güney
doğu illerimize yatırım yaptıkça, kalkınmaya güç kattıkça bundan rahatsız olanlar var.
Barajlar yapıldıkça rahatsız olanlar var. Bunları engellemek için büyük gayretler var. Yola devam edeceğiz.
Kimlik siyasetine asla
prim vermeyeceğiz. Üç kırmızı çizgimiz var. Etnik, bölgesel, dinsel milliyetçiliğe karşıyız. Benim ülkemde farklı etnik kimliklere sahip vatandaşlarım var. Birini bir diğerine
tercih edemeyiz. Her birine saygı duyacağız. Bizim bir üst kimliğimiz var. Bu, vatandaşlık bilinciyle oluşan
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Bizi birleştiren üst kimlik budur. Bunda birleşeceğiz. Bölgesel milliyetçilik olmaz. 780 bin kilometre karelik vatan topraklarının tamamı bizim için kutsaldır. Her yer modern ve yaşanır hale getirilecek. Ülkemizde farklı dinlerden insanlar var, bunları dışlayamayız. Onların da inançlarını yaşamaları bizim güvencemiz altındadır. Devlet budur, bunu yapmakta kararlıyız."
TRT'de
Kürtçe yayınların başlamasına değinen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"
TRT 6 devreye girdi. Memnun olanlar var, rahatsız olanlar var. Ben niye rahatsız olduklarını anlamakta zorlanıyorum. Önemli bir boşluk dolduruldu. Memnuniyetin oranının yüksekliğini gördüğümüz için memnunuz.
Alevi vatandaşlarımızla alakalı olarak, TRT muharrem ayı boyunca programlar yaptı, bazı çevreler bundan da rahatsız oldu. Bu talebe
cevap verdik, vermeye devam edeceğiz. TRT daha sonra
Farsça ve
Arapça yayın da yapacak. Bölge geniş, bunları da yapmak durumundayız."
Erdoğan, TRT'nin Avrupa,
Orta Asya ve Balkanlar gibi Türklerin ve soydaşların bulundukları bölgelerde yeni bir
Türkçe yayın programı başlatacağını, TRT-INT kanalının da yeni bir yapılanmaya gideceğini bildirdi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda Belçika'daki Türklere şu çağrıyı yaptı:
"Sizler temsilcilerimizsiniz. Ülkemizde çok şeyler artık farklı yaşanıyor. Ben sizden bir şey istiyorum. Bunu geçen yıl Almanya'da konuştum. Aynı şeyi söylüyorum, nereye çekerlerse çeksinler. Biz asimilasyona karşıyız. Entegrasyonun yanındayız. Sizden şunu istiyorum. Belçika'ya veya yaşadığınız diğer ülkelere entegre olmakta asla sorun çıkarmamalısınız. Aynı zamanda, vatandaşlık müracaatını yapın, çifte vatandaşlık var burada, neden olmuyorsunuz?
Dil, din değişmesini kimse bizden beklemesin. Burada yaşayan vatandaşım Fransızca, Flamanca çok iyi konuşmalı. Yavrularımız burada iyi yetişmeli, gerilerde kalmamalı. AB sürecinde yürüyen bir ülke olarak müzakereci bir ülkeyiz,
aday ülkeyiz. Türkiye, er geç AB üyesi olacaktır. Medeniyetler ittifakı bunu gerektirir."
Erdoğan, bu konuşmasının ardından Hasselt kentinden Brüksel'e hareket etti.