Başbakan Erdoğan, 19
Mayıs Spor Salonunda gerçekleştirilen
AK Parti Trabzon İl Kongresinde yaptığı konuşmada,
Türkiye ile
Suriye arasındaki
mayınlı araziyi temizlemek için çıkartılan yasaya değindi. Erdogan, ''Tamamen milletimizin menfaatine, tamamen mayınlı arazileri mayınlardan temizlemeye, tamamen Türkiye'ye
toprak kazandırmaya yönelik bir tasarı. Şimdi muhalefet partilerinin öyle keskin gözleri var ki tasarının içinde nasıl olduysa
İsrail'i buldular, İsrailli firmalar buldular. Öyle keskin zekaları var ki. Tasarıyı '
ihanet tasarısı,
kıyamet tasarısı' olarak nitelediler'' diye konuştu.
Erdoğan, bu yasayla Türkiye'nin bölüneceğini, topraklarının peşkeş çekileceğini iddia ettiklerini ifade ederek, şunları söyledi:
''Bu kadar uzak görüşlü, bu kadar keskin görüşlü, bu kadar keskin zekalı beyefendiler. Önceki hafta çıkardıkları yasanın altındaki imzalarını, kendi imzalarını göremediler. Mayın meselesinde soruyorum, 'ya bunun neresinde İsrail yazıyor, var mı böyle bir şey?', yok. Peki sen bunu nereden uydurdun? At çamuru, tutmasa da iz bırakır, mantık bu ne yazık ki... Muhalefet partisi durumunda olan üç partinin üçü de burada iyi koordine oldu. Ama biz kararlıydık. Suriye sınırını temizledi, tertemiz hale getirdi. Bizim sınırda ise mayın döşeli, dedik ki (biz bunu temizleyeceğiz).''
Erdoğan, konuşması sırasında bir kişinin, ''her doğru her yerde söylenmez,
Davos Fatih'i'' diye bağırması üzerine, şöyle konuştu:
''Beyefendinin ifade ettiği konu çok ilginçtir. Sana dokunmayan yılan bin yaşasın, mesele orada işte. Bizi böyle aldattılar, yıllarımızı, ömrümüzü böyle çaldılar. Sana dokunmayan yılan bin yaşasın, ya dokunursa ne olacak? Biz sessiz kalamayız. Onun için biz istiklal şairimiz Akif gibi sesleniyoruz, 'Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum, kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim'. Bu mesele. 'Adam aldırmada geç, git diyemem. Aldırırım, çiğnerim, çiğnenirim. Hakkı tutar kaldırırım, zalimin hasmıyım amma severim mazlumu'. Biz buyuz, öyle olacağız. Er veya geç
ölüm bizi bulmayacak mı? Haysiyetsiz ölmektense haysiyetli ölmek çok önemlidir. Bunu böyle bileceğiz. Eğer böyle bilirsek, bizim ülkemiz Türkiye, o tarihteki şanlı, şerefli yerini yeniden alır.''
'MAHKEME KAPILARINI SU YOLU HALİNE GETİRDİLER'
Muhalefetin her hafta
mahkeme kapılarında olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Türkiye'nin yollarını bir türlü göremediler, 'gidelim de halkla bütünleşelim' diyemediler. Ne diyor 'ben Ergenekonun avukatıyım.' Haydi güle güle avukatlığa. Biz milletin avukatıyız. Mahkeme kapılarını su yolu haline getirdiler. Elbette gidecekler, elbette mahkeme kapılarında hak arayacaksınız. Buna diyeceğimiz yok. Ama oralarda
siyaset yaptığınız kadar biraz da gelin Anadolu'nun yollarında, Trakya'nın yollarında siyaset yapın.
Önce bu milletin vergisinden, sana verilen paranın bir trilyonunu nerede harcadın bunun hesabını ver. Bak Anayasa Mahkemesi seni mahkum etti. Senden önce başka bir siyasi de böyle yapmıştı. Bundan yargılandı. O mahkum oluyor da acaba sen niye mahkum olmuyorsun? Burası bende soru işaretleri doğuruyor, burası önemli. Bizim bu tür bir siyasette, böyle bir siyaset tarzıyla işimiz olmadı, olmayacak. Gerilimden asla medet ummadık, asla ummayız. Kurumlar arasında tam bir uyum var, koordinasyon var. Türkiye büyük umutlar taşıyor, hayaller taşıyor. Engin ufuklara doğru hamdolsun bizler hızla ilerliyoruz.''
Başbakan Erdoğan, küresel
finans krizine rağmen, ekonomiyi canlı tutmaya, potansiyeli diri tutmaya devam ettiklerini ifade ederek, ''Türkiye İnşallah yeni faturalar ödemeyecek. Biz bu kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz'' dedi.
'2011 SEÇİMLERİ BİZİM İÇİN YENİ BİR DÖNEM OLACAK'
Erdoğan, 6.5 yılda merkezi idare olarak Trabzon'da çok değerli yatırımlar yaptıklarını, eserler ürettiklerini anlatarak, ''Yeni dönemde hem merkezi idare hem de belediye olarak Trabzon'a yeni yatırımlar kazandırmaya devam edeceğiz. Trabzonumuza farklı imkanlar sunacağız. Trabzon, 2011 yılında çok önemli organizasyonu
Avrupa Gençlik Olimpiyatları'na ev sahipliği yapacak. Bu organizasyonu Trabzon'a yakışır şekilde gerçekleştirmek için yoğun çaba içindeyiz. Trabzon'a çok fazlasını yapacağız.
Hükümet olarak Trabzon'u dünya,
marka şehir haline getirmek için hızla çalışacağız, netice alacağız'' diye konuştu.
Bütün başarıların altında halkın olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Teşkilatımın her biri bu noktada evelallah çok kararlı. Şu ana kadar teşkilatın yoğun bir gayreti, çabası oldu. El ele, omuz omuza verildi. Gerek ulusal, gerek yerel basına rağmen Trabzon'da biz belediyemizi kazandık. Diğerlerini buna ilave ettik. Türkiye genelinde aynı şey oldu. Yazılı ve görsel medyanın bize nasıl saldırdığını biliyorsunuz değil mi? Bizim birinci parti olmamızı engelleyemediler, biz evelallah
sandıklarından gümbür gümbür çıktık, yola devam ediyoruz. Şimdi eksiklikleri gidermek suretiyle Türkiye genelinde 2011
seçimleri bizim için yeni bir dönem olacak. Bu yeni dönemde hep beraber el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz.''
'SANA NE ANKARA KONGRESİNDEN?'
Erdoğan, birlik, beraberliklerini bozmaya gayret edenler olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
''O çok satan gazeteler manşetten giriyorlar, '
İstanbul'da sıkıntı var,
Ankara'da sıkıntı var' diye. Ankara sıkıntısı 'kongreyi ertelediler', onun için ne kadar seviniyorlar. Sana ne Ankara kongresinden, ne olacak? İstanbul kongresi, biz kendi dermanımızı buluyoruz, ama onlara niye fırsat veriyoruz? Aynı şeyi Trabzon'da yaptılar, yaparlar. Durmayacaklar, seçim öncesi de burada neler yapmadılar. Yarın yazacaklar Başbakan, genel başkan şöyle konuştu yazık, yazık. Biz onlarla
iktidar olmadık. Bu ülkede biz teşkilatımızla iktidar olduk. Teşkilatımızla bu yola devam edeceğiz. Onun için diyorum ki, biz seçimi il, ilçe,
belde, mahalle, köy ve sandık görevlilerimizle kazandık. Eksiğimizin mini olması lazım.
Kapı kapı dolaşacağız anlatacağız. Göreceksiniz netice daha farklı olacak.
Kadın,
gençlik kolları bütün gücüyle anlatacak. 2011'de sandıklar daha farklı şekilde olacak. Onun için biz ne dedik; durmak yok, yola devam, durmak yok hizmete devam...''
Erdoğan konuşmasını, 'beraber yürüdük biz yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bana her şey sizi hatırlatıyor' sözleriyle tamamladı.
Konuşmasının ardından partililere
karanfil atan Erdoğan, çocuklara da
oyuncak dağıttı.
Salonda, 'seninle her şeye varız, sonu ölüm de olsa yanındayız', 'Trabzon hem güldü, hem gürledi', 'Teşvikte Trabzon dördüncü
bölge teşekkürler Sayın Başbakanım' yazılı pankartlar dikkati çekti. Erdoğan'ın konuşması 'Trabzon seninle gurur duyuyor', 'Davos Fatih'i' gibi çeşitli sloganlarla zaman zaman kesildi.
Kongreye
Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Haluk İpek ve çok sayıda milletvekili de katıldı.
Erdoğan, salon çıkışında evinin balkonundan kendisine seslenen 70 yaşındaki Emriye Yaran'ın daveti üzerine evine gitti. Bir sürede burada kalan Başbakan Erdoğan, daha sonra evden ayrıldı.
Kirli tezgâhlara boyun eğmeyeceğiz
Darbecilere karşı çıkarılan iki maddelik yargı reformuyla ilgili tartışmalar sürerken Başbakan
Tayyip Erdoğan'dan
demokratikleşme konusunda kararlılık mesajı geldi. Partisinin Trabzon il kongresinde konuşan Erdoğan, demokrasiye, hukuka, laikliğe, sosyal devlete yönelik her türlü saldırıya göğüslerini
siper edeceklerini söyledi.
Kirli senaryolara, kirli tezgâhlara boyun eğmeyeceklerini belirten Başbakan, "Tek isteğim; Trabzonlu kardeşim Ankara'da nasıl bir oyun oynandığını, nasıl bir senaryonun yürürlüğe konulduğunu görsün, bilsin, anlasın." dedi. Erdoğan, 'Herkes bir gün ölmeyecek mi?' so- rusunu sorduktan sonra ekle-di: "Haysiyetsizce ölmektense haysiyetli ölmek çok önemlidir."
Başbakan, konuşmasında muhalefete yönelik "
Asker üzerinden siyaset yapma" çağrısını da tekrarladı.
CHP ile kapatılan Refah Partisi'nin kayıp trilyon davalarını kıyaslarken, Deniz
Baykal'a şöyle seslendi: "Önce bir trilyonun hesabını ver. Bak
Anayasa Mahkemesi seni mahkum etti. Senden önce başka bir siyasi de böyle yapmıştı. Bundan yargılandı. O mahkum oluyor da acaba sen niye mahkum olmuyorsun? Burası bende soru işaretleri doğuruyor."
Erdoğan,
19 Mayıs Spor Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti Trabzon il kongresinde yaptığı konuşmada, ülkenin geleceğini sımsıkı sahipleneceklerini, demokrasiye, hukuka, laikliğe, sosyal devlet ilkesine dönük her türlü saldırıya göğüslerini siper edeceklerini söyledi. Anamuhalefetin politikalarını eleştiren Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal'a yüklendi. Baykal'ın "Cumhuriyet'ten daha eski partiyiz." dediğini hatırlatan Başbakan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Peki, tek partili hayatın dışında niçin bir kere sizi benim aziz milletim tek başına iktidar yapmadı? Neden, niye yapmadı? Demek ki milletim sizi kabullenmiyor. Geçen gün çıkmış bir ifade kullanıyor; diyor ki: 'Başbakan ben sana güvenmiyorum.' Sayın Baykal, şunu bilmen lazım. Bak dört seçime girdi AK Parti.
Millet, dördünde de AK Parti'yi birinci yaptı. Biz Türkiye'nin 81 vilayetinde ya birinci ya da ikinci partiyiz, ya sen necisin? Sayın Baykal, senin güvenmene ihtiyacım yok. Yeter ki milletim bize güvensin, o yeter.''
Başbakan, konuşmasında muhalefet partilerine "Milletten başka
hakem aramayın" çağırısı yaptı. Erdoğan, siyasetçilerin milletin Meclis'inden başka karar mercii aramamaları gerektiğini ifade ederek, askerin, polisin ve yargının üzerinden siyaset yapılmamasını istedi. Baykal'ın niçin bu kadar dokunulmazlıkların kaldırılmasını istediğini anlamaya başladığını belirterek, "Beyefendiler, millet odaklı demokratik siyasete tenezzül etmiyorlar. AK Parti'yle kurumlar arasında gerginlik oluşturmak için her türlü çareye başvuruyorlar. Demokratik erkler arasındaki uyumu baltalamanın gayreti içindeler. Yine söylüyorum askeri, polisi, yargıyı istismar siyasetlerine alet edip, buradan çıkar devşirmenin gayreti içindeler.'' ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşması sırasında bir kişinin, "her doğru her yerde söylenmez, Davos Fatih'i'' demesi üzerine, şöyle konuştu: "Beyefendinin ifade ettiği konu çok ilginçtir. Sana dokunmayan yılan bin yaşasın, mesele orada işte. Bizi böyle aldattılar. Sana dokunmayan yılan bin yaşasın, ya dokunursa ne olacak? Biz sessiz kalamayız. Onun için biz istiklal şairimiz Akif gibi sesleniyoruz, 'Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum, kesilir belki fakat çekmeye gelmez boyunum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim'. 'Adam aldırmada geç, git diyemem: Aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım; Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu'. Biz buyuz. Er veya geç ölüm bizi bulmayacak mı? Haysiyetsiz ölmektense haysiyetli ölmek çok önemlidir. Bunu böyle bileceğiz. Eğer böyle bilirsek, bizim ülkemiz Türkiye, o tarihteki şanlı, şerefli yerini yeniden alır.''