Başbakan Recep
Tayip Erdoğan, ''Biz 12
Eylülde ortaya çıkan sonucun
Türkiye haritasını farklı renklere boyadığına, farklı kutuplara savurduğuna asla inanmıyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ''demokratik
açılım'' çalışmaları kapsamında, medya yöneticileriyle kahvaltıda bir araya geldi.
Dolmabahçe'deki
Başbakanlık Çalışma Ofisi'ndeki toplantıda konuşan Erdoğan,
12 Eylüldeki
halk oylamasıyla yürürlüğe giren
Anayasa değişikliğinin
hazırlık aşamalarında bu değişikliğin Türkiye için bir milat olacağını, Türkiye'de yeni bir dönemin, yeni bir sürecin başlayacağını ifade ettiklerini söyledi.
Erdoğan, 26 maddeden oluşan bu değişikliğin 1982 Anayasası üzerindeki gölgeleri tam olarak ortadan kaldırmadığını, Anayasa üzerindeki tartışmaları sona erdirmediğini dile getirerek, ''Ancak sizler de takdir edersiniz ki bu 26 maddelik değişiklik, 1982'den bu yana yapılan değişikler içinde çok müstesna bir yere sahiptir. İlk kez Anayasa'nın ruhuna, özüne dokunuluyor. İlk kez
darbe zihniyeti ve vesayetçi anlayış bu kapsamda bir değişikliğe maruz kalıyor. Başta Anayasa Mahkemesinin ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının değişmesi, geçici 15. maddenin kaldırılması, yargıya ilişkin birtakım düzenlemeler olmak üzere bu 26 maddelik değişiklikle Türkiye çok farklı bir döneme adımlarını atıyor'' diye konuştu.
Sivil
siyasetin, demokratik değişimin, vesayetçi anlayış ve statüko karşısında elde ettiği bu zaferin, bu başarının, Türkiye'de çok önemli bir zihniyet dönüşümünün gerçekleşmeye başladığına işaret ettiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
''Dün de ifade ettim, biz 12 Eylülde ortaya çıkan sonucun Türkiye haritasını farklı renklere boyadığına, farklı kutuplara savurduğuna asla inanmıyoruz. Tam tersine ortaya çıkan tablo Türkiye'nin
demokratikleşme yolunda çok önemli bir mesafe kaydettiğini,
demokrasiyi içselleştirdiğini, her sorunu demokrasi içinde çözme kültürünü artık kazandığını gösteriyor. İleri demokrasilerden biri olan
Amerika Birleşik Devletleri'nde
başkanlık seçimlerinde Türkiye'dekine benzer bir tablo, benzer bir harita oluşmasına rağmen hiç kimse çıkıp da Amerika Birleşik Devletleri'nin bölündüğünü,
karpuz gibi ikiye ayrıldığını, kutuplaştığını ifade etmiyor. Neticeyi çok
küçük oy yüzdeleri belirlediği halde kimse kazanan iradeyi küçümsemiyor. Meşruiyetini, temsil kabiliyetini sorgulamıyor.''
Başbakan
Recep Tayip Erdoğan, ''Çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yok. Türkiye olarak buna bugün artık her zamankinden daha fazla inanıyoruz. Bugün, sorunları aşmak noktasında her zamankinden daha fazla umutluyuz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisinde medya mensuplarıyla yaptığı toplantıda, 12 Eylül akşamı startını verdikleri yeni Anayasa çalışmalarının yeni sürecin önemli adımlarından biri olacağını söyledi.
Erdoğan, şimdiden çalışmalara başladıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
''Başta muhalefet olmak üzere tüm kesimlerin de çalışmalar başlatmasını, 2011 seçimlerinin ardından da bu çalışmaların bir mutabakat içinde olgunlaşmasını, şekillenmesini bekliyoruz. Çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yok. Türkiye olarak buna bugün artık her zamankinden daha fazla inanıyoruz. Bugün sorunları aşmak noktasında her zamankinden daha fazla umutluyuz. Ekonomide, dış politikada, demokratikleşmede Türkiye'ye yaşattığımız başarılara yenilerini ekleyebiliriz. Türkiye, 8 yıl öncesine göre çok farklı bir yerde. İnanın bu ivmeyle devam ederek, 8 yıl sonra 10 yıl sonra
2023 yılında dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alan bir Türkiye'yi görmek hayal değildir. Bunu hep birlikte gerçekleştireceğimize, bunun pekala mümkün olduğuna ben tüm yüreğimle inanıyorum.''
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Halk oylaması sürecinde, popülizmi, iftirayı, karalamayı, kutuplaştırmayı ve ne yazık ki kutsal değerleri, hassasiyetlerin istismarını bir
propaganda aracı olarak kullanan muhalefetin, 12 Eylülün hemen ardından bu alışkanlığını devam ettirmesini açıkçası bu
yeni dönem adına bir talihsizlik olarak görüyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe'de Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde medya mensuplarıyla toplantısında, son dönemde Türkiye'de yapılan genel seçimlere, yerel seçimlere ve halk oylamalarına bakıldığında,
seçmen tercihlerinin, duygusal faktörlerle değil, rasyonel gerekçelerle oluştuğunu, vatandaşların partizanca duygularla değil, eyleme, projeye göre hareket ettiğini gördüklerini belirtti.
Herhangi bir ilin genel seçimlerde farklı, yerel seçimlerde farklı, halk oylamalarında farklı tercihlerde bulunabildiğini işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Artık vatandaşımız bir seçimde dört oy kullanacaksa her tercihini farklı değerlendirmelerle belirleyebiliyor. Milletimiz artık körü körüne değil, son derece bilinçli bir şekilde oy kullanıyor. Halk oylamasında katılımın yüzde 77'lerde olması da, bu yüzde 77'yi kastederken ben tabii Türkiye içi oylamayı kastediyorum, eğer
yurt dışını buna katacak olursak o zaman 74'e falan düşüyor, demokratik duyarlılığın iyi seviyelerde olduğunu gösteriyor. Bunlar Türkiye'de artık yeni bir dönemin, yeni bir sürecin başladığının güçlü göstergeleridir. Türkiye 12 Eylülle birlikte artık önünde yeni bir sayfa açmıştır,
temiz bir sayfa açmıştır. Halk oylaması sürecinde,
kampanya aşamasında yaşananlar geride kalmış, geçmişe göre çok daha özgürlükçü, çok daha demokratik bir anayasa ile yeni bir başlangıç yapılması gerekli hale gelmiştir. 12 Eylül akşamı ve sonrasında yaptığım açıklamalarda önemli birkaç hususun altını çizdim. Öncelikle 'hayır' oylarının '
evet' oyları kadar muteber olduğunu, kabulümüz olduğunu, demokratik iradenin saygı değer bir parçası olduğunu ifade ettim. 12 Eylülde 'evet' oyları ile birlikte 'hayır'ların da kazandığını, topyekun Türkiye'nin, hukukun, demokrasinin, topyekun milletin kazandığını belirttim.''
-İLERİ DEMOKRASİ-
Başbakan Erdoğan,
halk oylamasındaki yüzde 42 oranındaki ''hayır'' oylarının ne anlama geldiğini, nasıl okunması gerektiğini, ne gibi dersler çıkarılması gerektiğini tüm boyutlarıyla değerlendirdiklerini bildirdi.
Çıkan sonucun bir başarıyı, somut bir neticeyi yansıttığını ifade eden Erdoğan, ''Ancak halk oylamasından sadece
Anayasa değişikliği sonucunun onaylandığı sonucunu çıkarmıyoruz. Bölge
bölge, il il, ilçe ilçe çıkan sonuçları doğru okumak, doğru anlamak, buna göre kendimizi gözden geçirmek durumundayız'' dedi.
Tüm partilerin milletin mesajını doğru anlaması gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Kanaatimce, bu halk oylamasının önemli bir neticesi ileri demokrasi konusunda milletimizin büyük bir özlem içinde olduğudur. Dikkat edilirse demokrasi konusunda demiyorum, özellikle ileri demokrasiyi seçerek söylüyorum. Türk milleti değişimden, demokratikleşmeden yana olmuştur. Doğru projeyle, doğru gelişimle, doğru muhtevayla bu özlemi gidermek tüm siyasetçilerin görevidir. Toplumda bir kaygı, endişe, tereddüt varsa bunları gidermek de bizim görevimizdir. Çünkü değişim ve demokratikleşme halkın içine sindiği, halkın geneli tarafından sahiplenildiği takdirde anlam kazanır. Biz 73 milyonun tamamının her alanda bir memnuniyet içinde olmalarını, geleceğe umutla bakmasını, kendi
yaşamını ve yaşam tarzını
emniyet altında görmesini, hissetmesini arzuluyoruz. Bu hedefe göre, siyaset üretmeye çalışıyoruz. Bunu yüzde 100 başarabilir miyiz? Böyle bir iddianın içerisinde değiliz. Eksikliklerimiz olabilir, çünkü her şeyden önce yöneten insan, yönetilen de insandır. Birçok aksaklıklar bu süreç içinde olabilir.''
-''GEREKTİĞİNDE KENDİMİZİ ACIMASIZ SORGULUYORUZ''-
Kendisine oy verenlere
hizmet götüren, oy vermeyenleri cezalandıran siyasi anlayışın Türkiye'ye bugüne kadar çok şeyler kaybettirdiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, memnuniyetsizlerin bulunduğu bir ülkenin idaresinin zor olduğunu ifade etti.
Erdoğan, oy versin vermesin 73 milyonun tamamının hükümeti olduklarını, bu sorumlulukla hareket ettiklerini, bu anlayışla hizmet ve eser ürettiklerini aktardı.
İktidarlarının, Türkiye'nin 780 bin kilometrekaresine hizmet götürmenin mutluluğunu yaşayan bir
iktidar olduğunu dile getiren Erdoğan, ''İktidarımız 73 milyonun bu hizmetlerden istifade etmesini sağlayan bir iktidardır. Tabii ki bunun birçok yönü var, kültürel,
inanç boyutu var. Bütün bu noktalarda ne gibi eksikler varsa bunları da gidermenin gayreti içinde olmak bizim görevimizdir. Gerektiğinde özeleştiri yapmaktan kaçınmıyoruz. Arkadaşlarımızla yaptığımız toplantılarda bunları çok açık ve net yapıyoruz. Gerektiğinde kendimizi gerçekten acımasız sorguluyoruz. Hatalarımızı tespit ediyor, tekrar etmemek için azami hassasiyet gösteriyoruz. Bize oy verenleri anladığımız kadar, oy vermeyenleri de anlamanın, onların hissiyatını, kaygılarını anlamlandırmanın mücadelesini veriyoruz. Empati kurmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.
-''MUHALEFETSİZ DEMOKRASİ MÜMKÜN DEĞİLDİR''-
Demokrasinin, sadece iktidardan müteşekkil olmadığına işaret eden Erdoğan, şöyle dedi:
''Güçlü bir demokrasi istiyorsan orada güçlü iktidar, güçlü bir muhalefet şarttır. Muhalefetsiz demokrasi mümkün değildir. Muhalefetin en az iktidar kadar demokrasi mücadelesinde yerini almadığı bir süreç, eksik bir süreçtir. Halk oylaması sürecinde popülizmi, iftirayı, karalamayı, kutuplaştırmayı ve ne yazık ki kutsal değerleri, hassasiyetleri istismarını bir propaganda aracı olarak kullanan muhalefetin 12 Eylülün hemen ardından bu alışkanlığını devam ettirmesini, açıkçası bu yeni dönem adına bir talihsizlik olarak görüyoruz. Toplumdaki endişelerin, kaygıları gidermek en az iktidar kadar muhalefetin de sorumluluğu altında olmalıdır. Gerilimden, kutuplaşmadan, korku ve kaygı yaymadan medet umanlar her zaman kaybettiler. Bundan sonra da kaybetmeye mahkum olacaklardır. 12 Eylül gecesi bütün partilere
çağrı yaparak, 'Yeni bir sayfa açalım,
diyalog ve işbirliğini geliştirelim, el ele ülkemizi kalkındırma mücadelesinde gayret edelim' dedik. Üslubumuzu yol ve yöntemlerimizi gözden geçirelim çağrısı yaptım. Bir kez daha vurguluyorum, biz kapıları kapatan olmayacağız. Kapımız da, gönlümüz de herkese açık olacak. Temenni ederim ki, diğer partiler de bu iyi niyetimizi olumlu karşılar, demokratik olgunlukla siyasetin seviyesini daha yukarılara çekeriz.''