Çok yoğun geçen siyasi yaşamını son nefesine kadar sürdüren
merhum Necmettin
Erbakan'ın
seçimleri birinci parti olarak bitirmesine rağmen RP'nin iktidara gelmemesi için 'medya darbesi' gerçekleştirilmek istendiği belirtildi.
Halen başbakanlık muhabiri olarak görev yapan ve Erbakan'ın başbakanlığı döneminde de bu görevi yapan Erhan Seven'in başbakanlarla hatıralarını derlediği '0002 Plakalı Günler-
Başbakanlık Muhabirinin Kaleminden' adlı kitapta bu konuda ilginç tespitler olduğu dikkat çekiyor.
Seven, Nesil Yayınları'ndan çıkan kitapta 24
Aralık 1995 seçimlerinin gece yarısı 02.00'da Erbakan Hoca'nın 'bir kısım medya' diye tabir ettiği
Hürriyet,
Milliyet ve
Sabah gazetelerinin
Ankara'daki üst düzey
yönetici ve yazarlarının
Mesut Yılmaz'ın evindeki pek bilinmeyen ve ortaya çıkmayan gece yarısı toplantısına vurgu yapıyor.
Seven'in kitabında anlattığı olay şöyle:
Seçimleri RP birinci bitirmiş, hükümet kurma görevinin de
Necmettin Erbakan'a verilmesi bekleniyordu. Ancak 24 Aralık gece yarısı saat 02.00'da Mesut Yılmaz'ın evinde
Hürriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Sedat
Ergin,
Milliyet Gazetesi Ankara temsilcisi
Fikret Bila,
Sabah Gazetesi Yazarı
Yavuz Donat bir araya gelmişti. O gecenin hikayesi ve Necmettin Erbakan'ın önünün kesilmesiyle ilgili olarak yapılan 'medya darbesi' 0002 plakalı günler adlı kitapta şu şekilde yer almıştı.
"Seçim gecesi heyecanı Ankara'yı sarmıştı. Özellikle
Refah Partisi'nin genel merkezinde büyük bir coşku varken, aynı gece 02.00'da Mesut Yılmaz'ın evinde hareketlenmeler oldu. Ben de Yılmaz'ın evinin önünde bekleyen birkaç gazeteciden biriydim. Yılmaz'ın evinin gece yarısı 02.00'daki konukları dönemin Hürriyet Gazetesi Ankara temsilcisi
Sedat Ergin, Milliyet Gazetesi Ankara temsilcisi Fikret Bila ve Sabah Gazetesi yazarı
Yavuz Donat'tı. Ankara'nın önde gelen üç gazetecisi Yılmaz'ın Nenehatun'daki evinin çalışma ofisine geçtiler. Bir süre içerde kaldılar, birlikte çalıştılar ve nasıl bir karar aldıkları ertesi günkü bu üç gazetenin
manşetinde ortaya çıktı. Bu üç gazete hemen hemen aynı cümlelerle 'Vatandaş Anayol dedi' başlığıyla çıktı. Birinci parti olan Refah Partisi adeta yok sayılarak merkez sağın iki önemli partisi
ANAP ile DYP'nin birlikte
koalisyon hükümeti kurması yönünde seçim gecesi 'siyasi mühendislik hareketi' yapılmıştı.
Ergin, Bila ve Donat'ın Yılmaz ile baş başa vererek attıkları manşet aslında bir anlamda 1996 yılına da ışık tutacaktı. Nitekim, hükümet kurma görevi Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel tarafından Erbakan'a verilse de hükümet kurmak için diğer partiler Refah Partisi'ne yanaşmadı. Daha sonra
Anavatan Partisi ile Doğruyol Partisi arasında Anayol hükümeti kuruldu. Ancak tabiri caizse, halkın nazarında pek tutmayan, birinci partinin olmadığı, mecliste bulunan DSP ve
CHP gibi iki sol partinin de bulunmadığı, merkez sağ parti olmasına rağmen birbirlerinden hiç de hazetmeyen iki partinin 'zoraki buluşması'da kısa sürdü.
ERDOĞAN'IN ABDEST ALMA FOTOĞRAFI
Kitapta son 15 yılda başbakan olarak görev yapan Ecevit, Yılmaz, Gül ve Erdoğan ile ilgili hatıralarda bulunurken merhum Erbakan ile ilgili hatıralar daha çok ilgi çekiyor. Erbakan Hoca'nın Yozgat'ın
Sorgun ilçesinde açık alanda korumalarının yardımıyla
abdest alırken çekilen fotoğrafın öyküsü yazar tarafından anlatılırken, Mersin'de Erbakan'ın camiye girerken abdestini bozmak maksadıyla bir kadının el sıkma çabası da dikkat çekiyor. Başbakan olduktan sonra başbakanlığa gelişi, sakallı
sivil korumaların geceyarısı da başbakanlık binasında
nöbet tutması, Erbakan'ın kendisini sorularıyla sıkıştıran gazeteciye kibarca tehditvari konuşması, dönemin
deniz kuvvetleri komutanı
Güven Erkaya'nın YAŞ toplantısında rakı içmesi, genelkurmay başkanı
İsmail Karadayı'nın da şarap içmesi, Erbakan'a soru sormak için elini öpen gazeteci gibi konular da Erbakan'ın başbakanlığı döneminde çok haber olmayan ancak kitapta yer alan unsurlar olarak dikkat çekiyor.