Hem
iktidar hem de muhalefetin yeni gündemi,
siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak ana
yasa değişikliği.
Hükümet, bu
düzenlemeyi
Meclis'e geniş kapsamlı bir paket halinde getirmeyi planlıyor.
Avrupa Birliği (AB)'ne uyum paketi ve Türk
Ceza Kanunu (TCK)'nın 301. maddesi düzenlemelerin önemli ayaklarını oluşturacak. Ancak bazı çevreler, anayasanın parti
kapatmayı zorlaştıracak şekilde değiştirilmesinin 'yargı sürecine müdahale' olacağını ileri sürüyor. Halbuki Meclis, geçmişte sürmekte olan
davaları etkileyecek düzenlemelere birçok kez
imza attı. Çok sayıda dava dosyasının seyri bu sayede değişti. DSP-MHP-
ANAP koalisyon hükümeti, 2001 yılında
HADEP davası görüşülürken kapatmayı zorlaştıracak bir değişiklik yaptı. Yine Fazilet Partisi (FP) davası sürerken yasama organı benzer bir girişimde bulundu. Ancak geçmişteki iki uygulamada da bugünkü itirazlar gündeme gelmedi.
Parti kapatmayı zorlaştırıcı anayasa değişikliğine karşı çıkanlar, kuvvetler ayrılığı (yargı-yürütme ve yasama) ilkesini gerekçe gösteriyor.
Anayasa değişikliğiyle davanın düşürülmesinin Anayasa'nın
mahkemelerin bağımsızlığını kayda bağlayan hükmüne aykırı olacağını savunuyor. Anayasa'nın 138. maddesi, bu görüşe dayanak yapılıyor. Söz konusu madde, süren bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamayacağı, görüşme yapılamayacağı veya herhangi bir beyanda bulunulamayacağı hükmünü içeriyor. Bu görüşe karşı çıkan hukukçular, Anayasa hükmünün Meclis'in yasama yetkisini içermediğine, 'adil yargılanmanın telkinler ya da Meclis'in oluşturacağı
soruşturma komisyonlarıyla etkilenmemesinin' kastedildiğine dikkat çekiyor. Davalar sürerken çok sayıda değişikliğin yapıldığını hatırlatan hukukçulara göre, yeni TCK ve 2000 yılında çıkarılan '
Rahşan Affı' gibi düzenlemeler, çok sayıda dosyanın seyrini değiştirdi.
Anayasa Mahkemesi'nin görüştüğü bazı davalarla ilgili de iyileştirici düzenlemeler gerçekleştirildi.
Fazilet Partisi (FP)'ne açılan
kapatma davası sürecinde 'kapatma için hüküm giyme' şartını getiren anayasa değişikliği
teklifi Meclis'e sunuldu. Yine 2001 yılında Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) davası görüşülürken,
parti kapatma için odak olma şartı getirildi. Anayasa Mahkemesi üyelerinin 6'ya 5 yerine 7'ye 4 oyla siyasi parti kapatma kararı alabileceği Anayasa'nın 149. maddesine eklenerek, partilerin kapatılmasının zorlaştırılması hedeflendi. 1995'te partilerin kapatılmasını düzenleyen anayasa değişikliği yapılırken de Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde Demokrasi ve Değişim Partisi hakkındaki dava bulunuyordu. Geçmişteki bu uygulamaların altını çizen hukukçular,
AK Parti'nin anayasa değişikliğini yapması için hukuki engel olmadığını, Anayasa Mahkemesi'nin son değişikliğe göre hüküm vermek zorunda olduğunu belirtiyor.
HADEP davası sırasında 'odak' şartı getirildi
DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti, 2001 yılında HADEP davası sürerken, anayasa değişikliğine imza attı. Anayasa'nın 69. maddesinde yapılan düzenleme ile siyasi partilerin kapatmaya neden olan eylemlerin odağı haline gelmesi şartı getirildi. Koalisyon hükümeti, daha sonra 149. maddeyi de elden geçirdi. Düzenleme ile anayasaya siyasi parti davalarında kapatılmaya karar verebilmesi için "beşte üç oyçokluğu" hükmü konuldu. Bu değişiklik yapıldığı sırada HADEP davası sürüyordu.
Mahkeme, RP'yi kapatmak için madde iptal etti
Anayasa Mahkemesi,
Refah Partisi (RP) ile ilgili kapatma talebini görüşürken, Siyasi Partiler Kanunu'nun 103. maddesinin ikinci fıkrasını iptal etti.
Fıkra, parti kapatma kararı için 'hüküm giyme şartı'nı içeriyordu. Bu tasarruftan bir hafta sonra RP kapatıldı. FP davası sırasında ise DSP-MHP-ANAP koalisyonu Anayasa'nın 69. ve 101. maddelerinde değişiklik öngören bir teklif hazırladı. Parti kapatma için 'kesinleşmiş
mahkeme kararı' öngören teklif Meclis'te oylandı. 300 oy çıkınca geri çekildi.
Değişiklik,
Kanadoğlu'nun başvurusunu düşürdü
Eski
Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı
Sabih Kanadoğlu,
Türk Ceza Kanunu (TCK)'nun 312. maddesinden mahkumiyeti bulunan
Tayyip Erdoğan'ın genel başkan olamayacağı gerekçesiyle AK Parti'ye ihtar talebinde bulundu. Ardından 22
Ekim 2002'de kapatma davası açtı. Ancak 27
Aralık 2002'de yapılan anayasa değişikliği ile Tayyip Erdoğan hakkındaki
yasak kaldırıldı. Böylece
Sabih Kanadoğlu'nun AK Parti hakkındaki kapatma istemi düşmüş oldu.
Prof. Dr. Mehmet Turhan (Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü): Anayasa değişikliğinin önünde hiçbir engel yok
Siyasi parti kapatma davası açılması zorlaştırılmalı. AK Parti, geç bile kaldı. Anayasa değişikliğinin önünde hiçbir engel yok. Yapılacak değişiklikte 'Yüksek Mahkeme'nin önündeki kapatma davaları düşer' diye bir hüküm de koymak gerekir. Bu yapılmadığı takdirde garantisi yoktur. Zira Mahkeme'de parti kapatmaya karşı olan iki üye var.
Prof. Dr. Hasan Tunç (Gazi Üniversitesi-Anayasa Hukukçusu) - Yasama organı yetkilerini kullanır:
Mevcut anayasal düzende kapatma davası sürerken Meclis'in her türlü değişikliği yapması mümkün. Ancak bu siyasî etik açısından
tartışma konusu olacaktır. Her değişiklik 'partiye ve davaya özel' tartışmaları ortaya çıkaracaktır. Ama çok da önemli değil. Yasama organı kendi yetkilerini kullanabilir.
Prof. Dr. Mithat Sancar (Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi): İktidar sadece kendisini düşünmemeli
AK Parti'nin siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştırıcı anayasa değişikliği yapması gayrimeşru değil. Başka bir ülkede, olağan şartlarda böyle bir teşebbüsü hukuk ve siyasal etik açısından sıkıntılı görebiliriz ama
Türkiye şartlarında durum farklı. Demokrasi ve siyasal kültür açısından büyük sıkıntı oluşturan böyle bir davada harekete geçme imkanı olmalıdır. Ancak iktidar, bunu yaparken sadece kendisini düşünmemelidir.
Prof. Dr. Mustafa Kamalak (Anayasa Hukukçusu) : 'Hüküm giyme şartı' getirilirse dava düşer
Başsavcı, "Anayasa'nın verdiği yetkiyi kullandım" diyor. Aynı Anayasa, yasama organına da yasa yapma yetkisi vermiştir. Bu durumda
Parlamento, özellikle AK Parti, Anayasa'nın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak
savunma yapmaya mecburdur. Anayasa'nın 69. maddesine 'hüküm giyme şartı' konursa, AK Parti davası düşer. Kesinleşmiş yargı kararlarına dayanarak odak hali tespit edilmesi halinde kapatma kararı verilir. Bu AK Parti'yi de
demokrasiyi de kurtarır.
Prof. Dr. Ergun Özbudun (Anayasa Hukukçusu): Yeni anayasa hükmü uygulanır
Anayasa ve yasalar parti kapatma konusunda Anayasa Mahkemesi'ne çok geniş takdir hakkı tanıyor. AK Parti'ye açılan dava sonuçlanmadan anayasa değiştirilirse yürürlükteki anayasa hükmü uygulanır.
Doç. Dr. Mustafa Şentop (Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi): Hukuken hiçbir sıkıntı yok
Anayasa değişikliği siyasi etiğe sığmaz diyorlar. Hukuk düzeni normal işlediği zaman etikten bahsedebiliriz. Türkiye'de şu an hukuk düzeni işlemiyor. 9 ay önce yüzde 47 oy almış bir partiye 2004 yılı ve öncesi eylemlerinden dolayı kapatma davası açılıyor. Başsavcı davayı açarken, Anayasa Mahkemesi iddianameyi kabul ederken etiği düşünüyor mu ki Meclis etiği düşünsün. Anayasa değişikliği konusunda hukuken bir sıkıntı yok. Anayasa'nın 138. maddesinden bahsediyorlar, ama bu düzenlemeye engel değil. Meclis, anayasa değişikliği yaparsa hukuk kurallarını uygulamış olur.
METİN ARSLAN-ZAMAN