Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu,
Avustralya'nın coğrafi olarak uzak olmakla birlikte gönül olarak yakın bir
ülke olduğunu belirterek, bundan sonra iki ülke ilişkilerini daha da geliştireceklerini söyledi.
Davutoğlu ile Avustralya
Dışişleri Bakanı Kevin Rudd'un
bakanlıkta yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında iki bakan, iki ülke "dışişleri bakanlıkları arasında işbirliğine ilişkin
eylem planını"
imzaladı.
İmza törenin ardından Rudd ile yaptıkları görüşmeye ilişkin bilgi veren Davutoğlu, değerli bir dostu Ankara'da ağırlamaktan mutluluk duyduğunu, bir yıl içinde uluslararası birçok toplantıda biraraya geldiği Kevin Rudd ile
Türkiye-Avustralya ilişkilerinin nasıl ileri bir aşamaya taşınacağı konusunda çok kapsamlı bir görüş alışverişinde bulunduklarını dile getirdi.
Davutoğlu, Rudd'un Avusturya'nın
Gelibolu Anma törenlerine gelen dışişleri bakanları dışında Türkiye'yi ziyaret eden ilk dışişleri bakanı olduğuna işaret ederek, görüşmelerinde Türkiye ile Avustralya arasındaki ilişkilerin yeni bir stratejik çerçeveye nasıl oturtulabileceği konusunu ele aldıklarını ve bu konuda mutabakata vardıklarını söyledi.
İki ayrı coğrafyada bulunsalar da iki ülkenin birbirine benzeyen çok özellikleri olduğunu belirten Davutoğlu, iki ülkenin de küresel ve bölgesel gelişmelerde orta ölçeğin üzerinde etkide bulunabilecek, bölgesel derinlikleri güçlü ve küresel bağlantıları itibariyle önemli projelere imza atan ülkeler olduğunu kaydetti.
İki ülkenin de G20 ve BM gibi bir çok uluslararası platformda birlikte çalıştıklarını anlatan Davuotoğlu, "1915
Çanakkale savaşına kadar giden köklü bir dostluğumuz var. Bir savaştan dostluk üretebilen iki erdemli
halktan bahsediyoruz. Biz bu dostluğu daha stratejik bir çerçeveye oturtmak üzere bir karar aldık ve ilişkilerimizi üçlü düzlemde gözden geçirdik. Birisi ikili ilişkiler düzlemi, ikincisi bölgesel ve
Asya düzlemi, üçüncüsü küresel düzlem" diye konuştu.
İkili ilişkilerde siyasi istişareleri bundan sonra yoğunlaştıracaklarını, ortak eylem planı imzaladıklarını, bir yıl içinde 3-4 kez biraraya gelmeyi planladıklarını kaydeden Davutoğlu,
ekonomik alanda işadamları arasındaki ilişkileri geliştireceklerini, ortak projelerde değişik bölgelerde birlikte faaliyet göstereceklerini söyledi.
Davutoğlu, iki ülkenin coğrafi uzaklığının getirdiği dezavantajı gidermek üzere
havayolu ulaşımı konusunda adımlar atacaklarını belirterek, "THY inşallah bu sene Avustralya'ya uçmaya başlayacak. Karşılıklı olarak doğrudan uçuşları
teşvik edeceğiz" dedi.
İki halkın birbirini daha iyi tanıması için Çanakkale savaşının 100. yıldönümünde, "2015 yılının Avustralya'da Türk yılı", "2016 yılının Türkiye'de Avustralya yılı" olarak kutlanacağını dile getirdi.
İki ülke arasında vize uygulamalarının hafifletilmesi, kolaylaştırması ve mümkünse zamanla kaldırılması konusunda Türkiye olarak görüşlerini dile getirdiklerini ifade eden Davutoğlu, bu konularda istişarelere devam edeceklerini söyledi.
Avustralya'nın
Ortadoğu konularına, Türkiye'nin de
Pasifik ülkelerine, ASEAN'la yakın diyaloğa önem verdiklerini kaydeden Davutoğlu, iki ülkenin bölgesel olarak birbirine katkıda bulunabileceğini ifade etti.
Davutoğlu, küresel barışa katkı çerçevesinde özellikle G20'de birlikte davr
anma kararı aldıklarını, G20'de dışişleri bakanları arasında da istişarelerin artmasını önemsediklerini dile getirdi. Avustralya'nın
Japonya ile geliştirdiği
Nükleer Silahsızlanma Projesi'nde ve BM'de de işbirliğini sürdüreceklerini kaydeden Davutoğlu, "Avustralya bizim için coğrafi olarak uzak olmakla birlikte gönül olarak çok yakın bir ülkedir. Bundan sonraki ilişkilerimizi daha da geliştireceğiz" dedi.
-"İLİŞKİLERİN YENİ BİR AŞAMAYA GEÇMESİNE KARAR VERDİK"
Konuk Bakan Kevin Rudd da, Anıtkabir'i ziyaret ederek Türkiye cumhuriyetinin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürk'ün kabrine
çelenk koyma onuruna eriştiğini belirttiğini konuşmasında, Atatürk'ün sadece Türkiye'de değil uluslararası alanda da tarihe geçmiş büyük bir devlet adamı olduğunu dile getirdi.
Avustralya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin boyutunun genişlediğine işaret eden Rudd, "Sayın Dışişleri Bakanı ve ben artık iki ülke ilişkilerinin yeni bir aşamaya geçmesine karar verdik. Tabii ki bunu, Geçmişteki olumlu, güçlü duygular, Çanakkale savaşı ve Türkiye'nin Avustralya'ya yaptığı katkılar besliyor" diye konuştu.
İki ülkenin de açık bir
sistem, açık ekonomi ve aktif bir diplomasiye sahip olduklarını ifade eden Rudd, yeni bir
ortaklık geliştireceklerini, yapabilecek çok şey olduğunu dile getirdi.
Orta ölçekli güçlerin diplomasilerinin önem kazandığı bugünlerde bu ortaklığın önemli olacağını söyleyen Rudd, bölgesel ve küresel düzeyde ortak sorunları birlikte göğüslemeye çalıştıklarını, ikili düzeyde ise siyasi istişarelerin hızlanarak sıklaşacağını dile getirdi.
Kevin Rudd,
modern Türkiye ve modern Avustralya'nın bölgesel olarak da birbirlerinden öğreneceği çok şey olduğunu belirterek Türkiye'nin Ortadoğu, Kafkaslar,
Orta Asya ve Balkanlarda çok aktif bir ülke olduğuna işaret etti. Görüşmelerinde
Mısır'daki gelişmeleri de konuştuklarını, her iki ülkenin bu gelişmeleri endişe ile izlediğini ifade eden Rudd, aynı zamanda o ülkede bulunan vatandaşlarının geleceği ile ilgili endişeleri de paylaştıklarını dile getirdi.
Ahmet Davutoğlu'na duyduğu saygıya dikkati çeken Rudd, onun Türkiye için gösterdiği çabalarını takdirle karşıladığını belirterek, aktif bir diplomasi yürüten Davutoğlu ile
vakit geçirmenin kendisi için taşıdığı önemi vurguladı.
-"LEB DEMEDEN..."
Bu konuda yorum yapan Kevin Rudd "Türkiye, modern demokrasisi, güçlü ekonomisi ve ekonomik fırsatları ile Mısır'da ve Ortadoğu'da
model olabileceğini gördüğümüz bir ülke. Bu Mısır halkına ve Ortadoğu'ya açık bir
mesaj" diye konuştu.
Bir gazetecinin, bu yönde bir soru soracağını ancak gerek kalmadığını belirterek, Rudd'un "leb demeden
leblebiyi anladığını" ifade etmesi üzerine, bunun anlamını soran Rudd'a Dışişleri Bakanı Davutoğlu yardımcı olmaya çalıştı. Leblebinin Türkiye'ye özgü bir çerez olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Leb demeden leblebiyi anlamak" deyiminin açıklamasını yaptı.
Bunun üzerine Kevin Rudd'un toplantıyı "Leblebi" diyerek bitirmesi salonda gülüşmelere neden oldu.
-MISIR'DAKİ GELİŞMELER-
"Mısır'daki gelişmelere Türkiye sessiz kalıyor haberleri" üzerine değerlendirmesi sorulan Davutoğlu, bu yorumları okurken hayret ettiğini ifade etti.
Bazı basın mensuplarının açıklamaları yakından takip etmediklerini söyleyen Davutoğlu,
Tunus olayları başladığı gün demokrasilerin ve açık seçimlerin olmadığı toplumlarda böyle sosyal patlamaların olabileceğini dolayısıyla bölgede demokrasinin yerleşmesi konusunun ne kadar büyük önem taşıdığını vurguladığına işaret etti.
Mısır'daki olaylar daha yaygınlaşmadan
Karadağ ziyaretine çıkarken yaptığı basın toplantısında çok açık bir şekilde Mısır halkının Türk halkı ile kardeş bir halk olduğunu söylediğini belirten Davutoğlu, Mısır'ın geleceğine dost ve müttefik bir ülke olarak duyduğumuz ilgiyi vurguladıktan sonra bugün gelişen küresel toplumda demokratik özgürlüklerin, şeffaflığın ve
hesap verilebilirliğin yolsuzluklara karşı mücadelenin ortak değer oluşunu ve Mısır halkının bu taleplerinin son derece haklı talepler olduğunu vurguladığını anımsattı.
Burada hem bu taleplerin meşruiyet sınırları içinde dile getirilmesi hem de şiddetten kaçınılması, Mısır yönetiminin bu talepleri çağdaş talepler olarak görerek değerlendirmeleri gerektiğini vurguladığını anlatan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bunlar basında yer aldı ama gerçekten hayretle takip ediyoruz ki, Türkiye, bizler bu konuda sessiz kalmışız gibi bir görüntü verilmek isteniyor. Hatta bazı basın mensupları aynı konuşma içinde demokratik özgürlükler konusu iki kez geçmesine rağmen, bir kaç kere Türkiye'nin demokratik özgürlüklere önem veren bir ülke olduğu, bu taleplerin haklı olduğu vurgulanmasına rağmen bu konunun gündeme getirilmediğini dile getirebiliyorlar.
Basın mensuplarımızın bu gibi konuşmaları baştan sonra dikkatle okumalarının, bu açıklamaları yakından takip etmelerinin Türkiye'nin takip ettiği dış
politika bakımından önemli olduğunu düşünüyorum.
Biz ilkesel politika takip eden bir ülkeyiz. Demokratik değerlere önem veririz, ayrıca dost ve komşu ülkelerin iç barışına da büyük önem veririz. Orada akacak bir damla kandan bile büyük üzüntü duyarız. Orada yaralanan kardeşlerimizden, ölenlerden, şiddet ortaya konmasından büyük bir ızdırap duyarız. Bütün bu gelişmelerin başta Mısır halkı olmak üzere bölgemizde olumlu sonuçlar vermesini diliyoruz. Herkesin dikkatle ve biraz önce vurguladığım temel değerler etrafında bu gelişmelere bakıp hep birlikte reformları barışçı bir şekilde gerçekleştirebileceğimize inanıyoruz. Bu konuda politikamız açıktır, söylemimiz çok berraktır. Ve bu bütün dünyada da yakından takip edilmektedir. Umarım bazı basın mensupları da yakından takip ederler."
Davutoğlu, Lübnan'da arabuluculuk görüşmelerini yürütürken "Başka ülkelerin iç işlerine niye karışıyorsunuz?" diye tenkit edenlerin bir hafta sonra "Mısır'da veya Tunus'taki olaylara niye daha fazla ses çıkarmıyoruz?" diye tenkit ettiklerine işaret etti.
Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı
Hillary Clinton'ın ziyaretinin ertelendiği yönündeki haberlere ilişkin bir soru üzerine, "Evet bu bize iletildi. Sayın Clinton daha önce geziyi planladığını ama son gelişmeler ışığında Washington'da kalması veya başka bir programının olması söz konusu olduğunu iletti. Bize iletilen en kısa zamanda Türkiye'ye yapacağı ziyareti gerçekleştirecek. Bunu bildirdiler. Clinton ile zaten
Münih Güvenlik Konferansı'nda görüşmeyi planlamıştık. Bu konuda Türkiye ile ABD arasında ve Sayın Clinton ile benim aramda sürekli görüşmelerle işleyen bir istişare var" dedi.