* Bakanlar Kurulu'nda
Org.neral
Yaşar Büyükanıt konusunda oybirliği var mıydı?
Tabii.
Genelkurmay Başkanı olabilecek 13 generalimiz var ve içlerinde en kıdemlisi Org. Büyükanıt. Silahlı Kuvvetlerimizin öteden beri özenle koruduğu teammüllere uygun davranmanın doğru olacağını düşünerek böyle bir tasarrufta bulunduk.
Hükümet doğru olanı yapmıştır.
*
Orgeneral Büyükanıt aleyhinde yoğun bir
kampanya yürütüldü, mesajlar yollandı...
Benim cep telefonuma gelmedi ama Özel Kalem Müdürlüğüme de gelmiş. Böylesine önemli görevlere talip olanların önünü kesme gayreti gösterenler bulunabilir. Genelkurmay Başkanlığı'na gelene kadar birçok önemli görevlerde bulunuyor insanlar. Bu sürede herkesi memnun edememiş de olabilir. Silahlı Kuvvetler'den
emekli olanlardan,
erken emekli olmanın nedeni olarak Büyükanıt Paşa'yı görenlerden bazılarının böyle bir şey yapması bile mümkündür. Ama biz bunları ciddiye almayız. Önemli olan o kişinin sicil dosyasıdır.
* Bu kampanyalar aylardır sürüyor. Bir nevi
psikolojik harp gibi...
İnternet sitelerinde yazılanları okumadım. Son derece maksatlı şeyler olduğunu düşünüyorum. Kamuoyunun, hatta kendisinin de ciddiye aldığını sanmıyorum. Kendisiyle ilgili "falan kökenden geliyor, Türk değildir" deniyor. Saçma şeyler. Yok "dedesi İsrail'de gömülü" imiş. Dedesi
Osmanlı döneminde asker olarak orda şehit düşmüşse, mezarı ordaysa, bu eleştirilecek bir şey midir,
Allah aşkına! Bunlar görgüsüzlükten de öte şeyler.
İslam devleti olmaz
* Üç buçuk yılda sizden ürken kesimlerin vehimlerini yendiniz mi?
Çok olumlu değişimler var ama yüzde yüz yendiğimiz kanısında değilim.
* Bu noktada
laiklik konusunda yapmanız gereken şeyler olduğuna inanıyor musunuz?
Laikliğin gerekliliği ve ona sahip çıkma konusunda, hem hükümet, hem parti olarak kamuoyuna gerekli mesajları veriyoruz. Bazı hafızalarda hâlâ laiklik konusunda tereddütler olabilir. Bir kere laiklik, devletin, herhangi bir dinin kurallarıyla yönetilmemesidir. Zaten İslam dininin muhatabı devlet değil, insandır. İslam insanı olur ama İslam devleti olmaz. Bunlara özellikle parti toplantılarında sürekli söylüyorum. Aslında laiklik herhangi bir dine veya mezhebe inanan birinin en büyük teminatıdır. Yani siz bir dine inanıyorsunuz, bir başkası "siz niye o dine, mezhebe inanıyorsunuz?" diyemez. Ama laiklik olmasa diyebilir.
* Bu sözleri 1980'lerde, 1990 başlarında söylüyor muydunuz?
Siyasi hayatımda bu konularla ilgili bazı tereddütler geçirdiğim doğrudur. Ama bu düşünceye deneme-yanılma yoluyla ulaştım. Benimki "tahkiki laiklik"tir, "taklidi" değil. Tahkik ederek devletin laik karakter taşıması gerektiği sonucuna vardım ve bunu her yerde, en radikal uçların bulunduğu yerde söylerim. İtiraz eden olursa ona derim ki "söylediğin tipte bir toplumda herkes din adına birbirini keser. Yakın bölgemizde bunu görüyoruz. Bırak bunları." Genel Başkanım başta olmak üzere tüm arkadaşlarımın da bu düşüncede olduğunu görmekten menuniyet duyuyorum. Bu nedenle bazılarının
AK Parti iktidarını, cumhuriyeti, onun temel kurumlarını ve ilkelerini zayıflatmak, hatta ortadan kaldırmak ister gibi göstermeye çalışmalarından rahatsız oluyorum. Onların iddia ettiği gibi cumhuriyet ve laiklik sahipsiz kalmamıştır; son derece güçlüdür ve
halkımıza daha fazla mal olmuştur. Halk bizi eskiden beri tanıyor ve destekliyor. Bu düşünceleri özgürce, inanarak açıklamamız toplumda birtakım tereddütleri ortadan kaldırıyor. Yani cumhuriyet şimdi daha güçlüdür, ilkeleri teminat altındadır.
* Yani "muhafazakâr kesimlerin laiklikle ilgili tereddütlerini giderdik" mi diyorsunuz?
Evet giderdik ve artık halkımızın cumhuriyetle, başta laiklik olmak üzere onun temel ilkeleriyle hiçbir sorunu yoktur. Pek az bir kesim vardır ki onlar da cumhuriyet için ciddi bir tehdit değillerdir. Onların da bu çizgiye geleceklerine inanıyorum. Büyük
Atatürk, arkadaşlarıyla birlikte cumhuriyeti kurarken ve onun temel niteliklerini belirlerken son derece isabetli hareket etmiştir. Bugün geldiğimiz noktada bunu çok açık bir şekilde görüyorum.
Cumhurbaşkanı illa bir
vekil olacak değil ki
* Şimdi
cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda
kriz bekleyenler var. Burda da yine "sıfır kriz" mi olacak?
Artık Türkiye'de
demokrasi yerleşti, halkımız da demokrasiyi içselleştirdi. Siyasi kriz bekleyenler avuçlarını yalarlar. Bu parlamento kendi içinde
cumhurbaşkanını seçer. Bunu derken "illa bir milletvekili cumhurbaşkanı olacak" anlamında söylemiyorum. Bu
Meclis, cumhurbaşkanlığı vasıfları taşıyan birini seçer demek istiyorum. Tekere çomak sokmak isteyenler olur. Halkımızın bize yüklediği sorumlulukların bilincindeyiz. Bu bakımdan, gerginliklere yol açarak bindiğimiz dalı kesecek değiliz.
Arslan, Ağca'nın günümüz versiyonu
*
Danıştay saldırısı ardından "sürprizlere hazır olun" dediniz ama pek bir şey çıkmadı...
Çıkmaz olur mu! Bu olaya "yeni bir
Kubilay" olarak bakılmıştı. Bense o konuşmada, bunun bireysel bir hareket olmadığını,
ekip-çete işi olduğunu kastettim. Eğer Alp
aslan Aslan yakalanmasaydı, saldırının ardından başlayan olaylar daha da tırmanacaktı. Onların amacının bu olduğunu düşünerek o cümleyi söyledim. Bunun sadece "ideolojik bir
cinayet" değil, hükümeti zayıf düşürmeye yönelik bir
eylem olduğunu düşünüyordum, hâlâ aynı görüşteyim. Alpaslan bence Ağca'nın günümüzdeki versiyonudur. Ağca neden hâlâ muammaysa bu çocuğun arkasında kim olduğu da bir muamma.
Röportaj:
Ruşen Çakır/
Vatan