ABD
Dışişleri Bakanlığı belgelerinde, 12
Mart sonrasında başbakanlıktan
istifa eden Süleyman
Demirel'in, dönemin ABD Büyükelçisiyle yaptığı bir görüşmede,
Bülent Ecevit'in
CHP Genel Başkanlığına gelmesi hakkında "çok ilginç" değerlendirmeler yaptığı ifade ediliyor.
Bakanlığın gizliliği kaldırılarak yayımlanmış
arşiv belgelerinden AA muhabirinin derlediği bilgilere göre Büyükelçi William J. Handley'nin talebiyle Demirel'in konutunda 2
Aralık 1972'de yapılan ve 1,5 saat süren görüşmeye ilişkin olarak Handley, Washington'a bir not gönderdi.
Bu nota göre Büyükelçi Handley'nin
12 Mart askeri müdahalesi sonrası ülkenin genel durumuna ilişkin sorusu karşılığında Demirel, demokratik hükümet konusunda "felsefi bir değerlendirme" yaparak askeri müdahalelerin demokrasinin yerleşmesinde yol açtığı tahribata işaret ediyor, askeri müdahalelerin, geliştirilen siyasal ve toplumsal kurumları tahrip ettiğini, sıklıkla yapılan bu müdahalelerle, demokratik süreçte yetiştirilmiş olan bu "filizlerin" yok edildiğini ifade ediyor.
"CHP'NİN ORDU VE YARGININ SIRTINDAN YÜKSELDİĞİNİ ANLATTI"
Büyükelçi Handley, Demirel'den, İsmet
İnönü'nün 8 mayıs 1972'de genel başkanlığından istifa ettiği ve yerine 14
Mayıs 1972'de Bülent Ecevit'in seçildiği CHP konusundaki değerlendirmesini istemiş. Demirel'in verdiği karşılık için Handley, "çok ilginç yanıtlarından birini verdiğini düşünüyorum" diyor.
Büyükelçi, bu ilginç yanıtı şöyle aktarıyor:
"CHP'de şu andaki gelişmelerin Türk demokrasisi ve
Türkiye Cumhuriyeti için, Mart 1971'de olanlardan (askeri müdahale) çok daha önemli olduğunu söyledi. Geçmişte bir devlet partisi olan, 1923-1950 arasında Türkiye'yi tek parti olarak yöneten CHP'nin şimdi kendisini, Türk seçmenine, Adalet Partisi'nin demokratik bir alternatifi olarak takdim edip edemeyeceğinin görüleceği bir sürece doğru soktuğunu belirtti. Her şeyin, CHP'nin geçmişteki elitist eğiliminden kurtulup kurtulmama ve '
halkın' partisi olup olmamaya karar vermesine bağlı olduğunu ifade etti. CHP'nin geçmişte kendisini daima belirli seçkinci 'kurumlarla' bir tuttuğunu, o kurumların sırtından yükseldiğini belirtti. Bunlar arasında orduyu, mahkemeleri, devlet kuruluşlarını, üniversiteleri ve entelijensiya tabakasını saydı. Bunun pek çok açıdan Osmanlı'daki saray-ulema-asker arasındaki
iktidar paylaşımının yeni bir uyarlamasından başka bir şey olmadığını (belirtti). Hiçbir şeyin onu, CHP'yi halka giderken, halktan
destek alırken ve CHP'nin güçlü bir siyasal kuruluş olarak yükseldiğini, gücünü seçkinci kurumlardan değil, geniş halk kitlelerine dayalı bir zeminden alırken görmekten daha fazla memnun etmeyeceğini söyledi."
"ECEVİT 73 SEÇİMLERİNİ KAZANAMAZ AMA 77'DE ŞANSI VAR"
Demirel, Ecevit liderliğindeki bu yeni CHP için, geleceğe yönelik çok olumlu bir perspektif de çizmiş. Demirel, "halktan destek alan bu CHP'nin" 1973 seçimini kazanmasının kendisini mutlu edeceğini belirtiyor. Gücünü halktan alan bir partinin, kendisinin lideri olduğu Adalet Partisi karşısında güçlü bir muhalefet oluşturmasından memnuniyet duyacağını, fakat 1973 seçiminde CHP'nin bunu başarmasını beklemediğini, bu partinin 1977 seçiminde iyi bir şansının olabileceğini, 1981 seçiminden ise, "eğer bu geleneksel rolünü terk ederse, muhtemelen Türk seçmeninin çoğunluğunun desteğini alarak çıkacağını" ifade ediyor.
Demirel, CHP liderliğini Ecevit'e kaybeden İnönü hakkında da ülkenin kuruluşundaki katkılarından dolayı
Türkiye Cumhuriyetinin ona borçlu olduğunu belirttikten sonra, 1960'da orduyu darbeye iterek demokrasiyi mahvetmesini hiç unutmayacağını ve hiç affetmeyeceğini söylüyor.