Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu Suriye ile gelinen noktada yaşanan sıkıntıları anlatarak, ''Komşularla sıfır problem ilişkisi dediysek biz Suriye halkıyla sıfır problem peşindeyiz. Zalimlerle yan yana olmayız'' dedi.
Köln
Hacı Bektaş-ı
Veli Alevi Cemevi'nde matem orucu iftarına katılan Davutoğlu burada yaptığı konuşmada zalimin karşısında mazlumun yanında olduklarını belirterek Suriye konusunda
Türkiye'nin insanın mezhebine değil tutumuna ve ilkelerine baktığını söyledi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu kimsenin kendisine ya da
Başbakana Suriye yönetimini anlatmasına ihtiyacı olmadığını belirterek şunları kaydetti:
''Çünkü kimse bizim kadar tanıyamaz. 9 yılda 62 kere gittim ve her seferinde
Esad ile görüştüm. Vizeler kaldırıldıysa birçok ortak adım atılma noktasına geldiysek onu biz yaptık bizim hükümetimiz yaptı. Biz bu kadar şeyi inşa ettikten sonra niye yıkalım bunu ne menfaatimiz var? çok basit bir soru soruyorum biz durup dururken Suriye ile yolları ayırma cihetine girdik.''
2005-2006 yıllarında Büyük
Orta Doğu Projesi'nin çıktığında Suriye'ye en çok
baskı yapıldığı dönemde dışarda en fazla Türkiye'nin Suriye'yi savunduğunu belirten Ahmet Davutoğlu, ''Onlara şu garantiyi verdik; eğer başkası size ya da
Amerika size saldırırsa sizin yanınızdayız. 9 yıl
destek olduk. Ama ne zaman ki Suriye yönetimi döndü dışardaki müstevlilerle mücadele etmek yerine kendi halkı ile mücadele etmeye başladı bu yıl içinde, o zaman o kardeşlerimize dedik ki yapmayın! Başbakan gitti konuştu 'zulüm yapmayın etmeyin' dedi. Ben gittim konuştum'' dedi.
Suriye'ye son gittiğinde
Ramazan ayı olduğunu ve Şam'da 7 saat aralıksız
Beşar Esad ile oruçlu bir şekilde konuştuğunu dile getiren Dışişleri Bakanı Davutoğlu, şöyle devam etti:
''Yalvardık bakın bu
mübarek ayda insanlara gerçek mermiyle saldırmayın dedik. Camileri yıkmayın şehirleri yıkmayın dedik. Lazkiye'yi denizden topa tutmayın dedik. Bunlar sizin bizim kardeşimiz dedik. Kan dökmeyin kadınları ağlatmayın dedik. Şimdi biz Ehlibeyti savunanlar bir tarafta kadınlara çocuklara bu şekilde zulüm ediliyorsa
Kerbela adına o zulme sessiz kalmayız. Öyle komşularla sıfır problem ilişkisi dediysek biz Suriye halkıyla sıfır problem peşindeyiz zalimlerle yan yana durmayız. Bedel ödüyoruz bunun için bedel ödüyoruz. 9 yıldır elimizle inşa ettik bu ilişkileri niye bozalım. Ben buraya gelirken Tırlarımızı durdurmuşlar onu konuştum o sorunu çözmeye çalışıyordum. Menfaat açısından bakarsak belki de o zulme göz yummamız daha doğru. Suriye'nin her yerinde her gün kaç kişi ölüyor benim önüme geliyor. Tek şey istedik yönetimden gerçek mermi kullanma gösterileri durduracaksan gerçek mermi kullanmadan durdur dedik.''
Ahmet Davutoğlu, bu kadar çaba sonrası yine bombalamanın devam ettiğinde ne deneceğini merak ettiğini ifade ederek, ''Başbakanımızı ve benim yerime siz kendinizi
koyun ne derdiniz? Bu kadar çaba sonrası yine şehirlerin bombalandığını duysaydınız ne derdiniz. Biz de bizim için burada artık tarafsızlık yok dedik. Bazıları Türkiye Sünnileri destekliyor diyorlar. Alakası yok. Kimseyi ayırt etmeden bunu yaptık yarın Nusayriler ya da başkasına aynısı yapıldığında yine aynısını yaparız. Nasıl
Halepçe katliamı sonrası 500 bin kişiyi biz
Anadolu insanı bağrımıza bastık nasıl Jivkov döneminde Bulgarlar zulüm yaptığında oradan gelenleri aldık. Gerekirse tüm Suriye halkı gelir hepsine kapımız gönlümüz açık. Amacımız mazlumun yanında zalimin karşısında olmak'' diye konuştu.
-Malataya'daki
füze sistemi
savunma amaçlı-
Davutoğlu
Malatya'nın
Kürecik ilçesine konuşlandırılan füze savunma sistemi ile ilgili olarak tek bir şey söylemek istediğini belirterek, ''Malatya Kürecik konusunda tek şey söyleyeyim; bir kere bu bir savunma sistemidir saldırı değil. Sistem de değil sadece bir
erken uyarı radarıdır. Orada da bizim tek şeyimiz eğer
ülkemize şu ve ya bu şekilde bir nükleer tehdit söz konusu olursa kimden gelirse gelsin ona karşı ülkemizin bütünlüğünü korumaya yöneliktir. Ama esas hedeflediğimiz
politika nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya ve Orta
doğu kurmaktır. Tek şey bu anlamda savunma amaçlıdır'' ifadelerini kullandı.
-En büyük Alevi benim-
Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu
Muharrem ayı matem orucuna da değinerek Kerbela'da kanı dökülenlerin insanlığın seçilmiş kulları olduğunu ve onların tüm insanlık adına çile çektiklerini vurgulayarak, ''Ben Torosların çocuğuyum. Oralarda da Alevi kültürünün izleri vardır. Babaannem dualarında sürekli ehlibeyit ile sonra başlar ehlibeyit ile bitirirdi. Ehlibeyit bizim canımız yüreğimiz ciğerimiz ve eğer ehlibeyti sevmek eğer ehlibeyt için
gözyaşı dökmek eğer
Muharrem ayında yas tutmak
Alevilik ise en önde gelen Alevi de benim'' dedi.
Bu anlamda kendileri için eğer buna karşılık birisi ehlibeyite muhabbet duymuyorsa acısını yüreğinde hissetmiyorsa o nebiler nebisi sultanı enbiyanın pak evlatlarının çocukları Hazreti Hasan ve Hüseyin'in acısını hissetmiyorsa gece gündüz
ibadet etse de hakkın rızasına kavuşamayacağına dikkati çeken Ahmet Davutoğlu kendisinin buna inanmış ve bu bilinçle yetişmiş insan olduğunu kaydetti.
Ahmet Davutoğlu daha sonra Bonn'da
Afganistan konferansına katılacak ülke temsilcilerine verilen resepsiyona katıldı.