Davutoğlu,
Dışişleri Bakanlığında 2009 yılını değerlendirdiği basın toplantısında, Türk Dış Politikasının temel hedefinin uluslararası konjonktüre doğru zamanlama ve doğru yöntemlerle hitap etmek, bu yolla da
Türkiye'nin uluslararası itibarını ve konumunu güçlendirmek olduğunu belirtti.
Son yıllarda uluslararası küresel sistemin değişmekte olduğunu ifade eden Davutoğlu, Türkiye'nin üç önemli araçla küresel yapının merkezinde bulunduğunu kaydetti. Davutoğlu, bu bağlamda Türkiye'nin BM
Güvenlik Konseyi, G-20 ve Medeniyetler İttifakı projesindeki rolüne işaret etti. Davutoğlu, Türkiye'nin küresel yapıdaki değişimlere küresel örgütler içinde en kapsamlı çözümler bulmak üzere çabalarına devam edeceğini söyledi.
Türkiye'nin küresel siyasal,
ekonomik ve kültürel
krizlerin seyrettiği coğrafyanın merkezinde bulunduğunu belirten Davutoğlu, Türkiye'nin krizlere doğru cevaplar üreten baş aktörlerden biri olma sorumluluğu taşıdığını ifade etti.
Davutoğlu, Türk Dış Politikasının kriz odaklı değil, vizyon odaklı bir yaklaşım benimsediğini kaydetti. Dış
politikada reaktif değil, önalıcı bir yöntem belirlediklerini ifade eden Davutoğlu, Türkiye'nin üstelendiği birçok arabuluculuk girişiminin prestiji yükseltmek için yapılan girişimler değil, aksine daha kriz başladığı anda devreye giren ve buna en doğru cevabı oluşturmaya çalışan teşebbüsler olduğunu belirtti. Davutoğlu, dış politikada ayrıca parçacı ya da tek eksenli değil, bütüncül ve sistematik bir politika gözettiklerini söyledi.
Türkiye gibi aynı anda birçok bölgeye aidiyeti olan, uluslararası sorunlara doğrudan müdahil olma kapasitesine sahip bir ülkenin tek boyutlu ya da belli bir bölgeye hitap eden bir yaklaşım benimsemesinin söz konusu olamayacağını belirten Davutoğlu, "Bizim eksenimiz
Ankara eksenidir ve ufkumuz 360 derecedir. Eksen kayması etrafında yürütülen tartışmaları iyi niyetli bulmuyoruz" diye konuştu.
Davutoğlu, dış politikadaki trafiği değerlendirirken de, 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 29,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 23 ülkeyi ziyaret ettiğini, kendisi ve Ali Babacan'ın
Dışişleri Bakanı olarak da 93
yurt dışı ziyaretinde bulunduğunu bildirdi. Davutoğlu, Avrupa'ya toplam 47, Asya'ya 15,
Orta Doğu da 22, ABD'ye 9
seyahat yapıldığını kaydetti.
Bu sayıların Türkiye'nin yayıldığı coğrafyaya işaret ettiğini belirten Davutoğlu, Türk Dış Politikasının Pasifik'ten Latin Amerika'ya kadar etkin biçimde çalışmalarını sürdüreceğini belirtti. Türk Dış Politikasının kapsam olarak da geliştiğini söyleyen Davutoğlu, dış politikanın sadece diplomatik faaliyetlerden ibaret değil, enerji, ekonomi, ticaret, kültür, ulaştırma ve sağlık alanlarını da kapsadığına işaret etti.
AB
Türkiye'nin AB üyeliğinin dış politikanın en temel stratejik hedeflerinden biri olduğunu belirten Davutoğlu, 2009 yılında bütün olumsuz şartlara rağmen, hükümetin AB yönündeki kararlı yürüyüşünün durmadığını ve ciddi adımların atıldığını kaydetti.
Lizbon Anlaşması ile yeni bir AB'nin doğduğunu ifade eden Davutoğlu, Türkiye'nin bu yeni AB'nin nabzını yakından tuttuğunu söyledi. Davutoğlu, önümüzdeki dönemde açılmış fasıllara yeni fasıllar eklemeye çalışacaklarını, açılmış olan fasılların kapanış kriterlerini gerçekleştirmek için yoğun çaba sarf edeceklerini ve halen açılması mümkün olmayan fasıllar için sanki açılacakmış gibi çalışmalarını sürdüreceklerini anlattı. Davutoğlu,
Reform İzleme Grubu çalışmalarının da
ritim kazandığını ifade etti.
Kıbrıs'ta da aktif bir dönem yaşandığını ifade eden Davutoğlu, liderler arası müzakerelerin ivme kazandığını belirtti. Davutoğlu, "Türkiye olarak, BM temel parametreleri etrafında, iki liderin 23
Mayıs 2008 ilan ettiği temel ilkeleri etrafında kalıcı ve adil barışın sağlanması için elimizden gelen çabayı sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.
Uluslararası
toplum, BM ve AB'nin de etkin desteğinin sürmesi gereğine işaret eden Davutoğlu, yürüyen müzakerelerin en kısa zamanda çözüme ulaştırılması temennisinde bulundu. Davutoğlu, ayrıca AB nin KKTC'ye yönelik taahhütlerini yerine getirmesi gerektiğini belirterek, "İzolasyonların kalkması sadece ahlaki bir sorumluluk değil, Ahde Vefa ilkesinin bir gereğidir" diye konuştu.
Davutoğlu, Kıbrıs'ta oluşacak yeni barış ortamıyla hem adada barış sağlanması, hem Doğu Akdeniz'de istikrar ve güvenliğin temin edilmesi, hem de Türkiye-AB ilişkilerinin kalıcı ve etkin çerçevede ilerlemesi umudunu dile getirdi.