DTP kongresinde neler oluyor?

Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) 3. Olağanüstü Büyük Kongresi, çalışmalarına başladı. İşte mesajlar ve salonda yaşananlar..

DTP kongresinde neler oluyor?

DTP lideri Ahmet Türk, "Kürtler, Cumhuriyet'in eşit özgür yurttaşları olarak kardeşçe bir arada yaşama arzusu, inancı ve kararlılığı içerisindedir. Bunun iyi görülmesi gerekir" dedi ve ekledi: "Şunu kesin bir dille ifade etmek isterim ki; çözümü tıkayan, engelleyen taraf Kürtler ve DTP olmayacaktır." Türk, partisinin Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'nda yapılan 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde yaptığı konuşmada, DTP'nin kurulduğu günden bu yana demokrasi, barış ve özgürlük için mücadele ettiğini ve bunun için çok bedeller ödediğini söyledi. Herkesin DTP'nin siyasette varlığının önemli olduğunu söylediğini, ancak öbür yandan da baskılarla önünü kesmeye çalıştığını ileri süren Türk, bunun kabul edilemez bir tablo olduğunu ifade etti. DTP'ye yönelik tavrı eleştirdi Son dönemde DTP'ye yönelik tavrı da eleştiren Türk, 14 Nisan'dan bu yana çok sayıda parti yöneticisinin tutuklandığını ifade etti. Türk, "Halkımızın ve demokratik kamuoyunun Kürt sorununun barışçıl çözümü ve akan kanın durması noktasında partimizden beklentisi büyüktür. Bu durum son kamuoyu yoklamalarında da bariz bir şekilde ortaya çıkmıştır. Türkiye kamuoyunun partimize yönelik giderek yükselen güveni ve inancı, DTP'nin sorumluluğunu daha da artırmaktadır" dedi. "Herkes şundan emin olmalı ki DTP çözüm ısrarından, barışa olan inancı ve kararlılığından asla vazgeçmeyecektir" diyen Türk, "Sürecin barışçıl bir noktaya evrilebilmesi için yoğun bir mücadele içerisinde olacağız. Bu mücadelede rotamız barış, kılavuzumuz demokratik siyaset olacaktır" diye konuştu. Kürtlerin, Türkiye'nin önemli bir demokrasi gücü ve dinamiği olduğunu belirten Türk, "Şu iyi görülmelidir ki; Kürtlerin yürüttüğü toplumsal demokratik muhalefet, ülkemizi kaçınılmaz olan bir değişim ve dönüşüm sürecine taşımıştır. Eğer Kürt sorunu çözülürse, bu, Türkiye'nin demokratikleşme, adalet-eşitlik, sosyal refah ve kalkınma alanlarında karşılaştığı sorunların da çözümünü hızlandıracaktır" diye konuştu. Taleplerinin, bir halkın demokratik uygarlık çağında karşılanması gereken en insani istemler olduğunu savunan Türk, "Bu taleplerin karşılanması Türkiye'nin demokratik üniter yapısını ve çoğulcu dokusunu güçlendirecektir. Evet, Kürtler demokratik haklarına kavuştukça Türkiye dönüşecek, Türkiye dönüştükçe de demokratik ilerleme derinleşecek ve hız kazanacaktır. Bu nedenle diyoruz ki demokratik siyaset kanallarını Kürtlere kapatmayın. DTP üzerindeki baskılara son verin, tutuklu arkadaşlarımızı biran önce serbest bırakın" dedi. "Eşitlikçi çözüm" Ahmet Türk, "Kürt sorunun, demokratik ve sağlam temellere oturan adil ve eşitlikçi bir çözüme kavuşturulmasının, Türkiye'nin demokratik değişim ve dönüşümünün önünün açılması için acil ihtiyaç olduğunu" ileri sürdü. Türkiye'nin demokratikleşmede ilerleyememesinin temel nedeninin "Kürt sorunu" olduğunu iddia eden Türk, "İşsizlikten yoksulluğa, yolsuzluktan ekonomik krize, sosyal patlamalardan toplumsal cinnetlere varıncaya kadar yaşanan iç-siyasi-toplumsal gerilimlerin kaynağında Kürt sorununun yansımaları olan politikalar yatmaktadır. Eğer bugün çeteler Türkiye'yi esir almış, Ergenekonlar devleti ele geçirmeyi hedefleyen bir güce erişmişse, bunun altında yatan Kürt sorununun çözümsüzlüğüdür" diye konuştu. "Türkiye'nin, küresel dünyanın bir parçası olmak istiyorsa kendisini çağdaş demokratik değerlere göre yeniden dizayn etmek zorunda olduğunu" ifade eden Türk, "Günümüz dünyasında ihtilafların yegane çözümü barış ve diyalogdur. Savaş ve çatışmalar dönemi kapanmak zorundadır. Küresel oyun planlarının içinde bir aktör olarak yer almak amacıyla Ortadoğu'da barışçıl bir rol oynamaya çalışan Türkiye'nin, kendi iç sorunlarını geleneksel çatışmacı çizgiyle aşabilmesi olanaklı değildir" dedi. "Sorunun özü..." "Kürtler, Cumhuriyet'in eşit özgür yurttaşları olarak kardeşçe bir arada yaşama arzusu, inancı ve kararlılığı içerisindedir. Bunun iyi görülmesi gerekir" diyen Ahmet Türk, başlayacak bir çözüm sürecini sonuca doğru hızlı adımlarla ilerletecek bir diğer önemli noktanın da iki halkın Kurtuluş Savaşı'na uzanan tarihsel birlikteliği olduğunu anlattı. Türk, "Şimdi bu birlikteliğin eşit özgür yurttaşlık temelinde yeni bir aşamaya doğru ilerletilmesi gerekmektedir. Cumhuriyet, 86 yıllık bir gecikmeyle de olsa, demokratik bir ülke olma rotasına girmenin sancılarını yaşıyor. 1924 Anayasasıyla başlayan ret ve inkar politikasının sonuna doğru geliniyor. Bugün Kürt sorununun çözümüne karşı direnenler, 'ülke parçalanıyor' diyenler, aslında ülkenin değil, kendi iktidarlarının parçalanacağından korkan bir azınlıktır. Bunu, tüm yurttaşlarımızın çok iyi görmesi gerekir" dedi. DTP'li Türk, "Burada şunu kalın çizgilerle bir kez daha vurgulamak istiyorum; Kürtlerin dilsel, kimliksel, kültürel hak talepleri üniter yapıyı daraltmaz, sınırlandırmaz. Türk yurttaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini kısıtlamaz, eksiltmez. Burada bir halkın haklarından kesilip, bir diğer halka verilmesi söz konusu değil. Kimse böyle bir kaygıya kapılmamalıdır. Sorunun özü, halkların hak ve özgürlükler bağlamında eşit statüye sahip olmamasıdır. Kürtlerin, Cumhuriyet ve bayrakla bir ihtilafı yoktur. Tepkimiz, farklı kimlik ve kültürleri tektip-leştirmeye çalışan sisteme ve anlayışlaradır. Bu nedenle, 'Türkiye tekçiliği esas alan katı ulusal yapıdan çoğulculuğa dayalı demokratik üniter bir devlete-ülkeye dönüşmelidir' diyoruz" diye konuştu. "Çözüm risk almayı gerektirir" DTP'li Türk, "Elbette, Kürt sorununun çözümü risk almayı, kararlı durmayı ve cesur olmayı gerektirir. Risk almayan bu sorunu çözemez. Hükümetin, başlangıçta bir siyasi irade ortaya koyarak başlattığı girişimi önemsedik, umutlandık. Kürt sorununun çözümü konusunda, gerçekten samimi adımlara dönüşürse, bunu sonuna kadar destekleyeceğimizi ifade ettik. DTP'nin durduğu nokta çok açıktır. Biz misyonumuzun bir gereği olarak başından bu yana çözümü savunuyoruz, çözüm için mücadele ediyoruz. En küçük bir adımı dahi önemser ve değerlendiririz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın" dedi. Gelinen nokta itibariyle hükümetin tutumunun iç açıcı olmadığını ve toplumda kaygılar uyandırdığını iddia eden Türk, "(Risk aldığını) ifade eden Sayın Başbakan'dan, 'risksiz' alanlara kaymamasını, cesur ve kararlı olmasını bekliyoruz. Türkiye'de bir açılımın olabilmesi için, öncelikli olarak yürürlükteki darbe Anayasasının değiştirilmesi gerekiyor. Özellikle de Kürt sorunu gibi köklü bir sorun çözülmek isteniyorsa, önce buradan başlanması gerekiyor" diye konuştu. Öcalan için "Sayın" dedi Bir diğer kaygı verici noktanın da "Kürt sorununu, Kürtlerin iradesini, siyasal temsilcilerini muhatap almadan çözme arayış ve hesapları" olduğunu iddia eden Türk, terör örgütü elebaşı için "Sayın" ifadesini kullandı. DTP Genel Başkanı Türk, "Çözüm denkleminde önemli bir yeri bulunan Kürt dinamiği bu sürecin dışında tutulmaya çalışıyor. Sayın Öcalan aylardır 'Akan kanı durdurmak istiyorum. Önümü açın' diyor. Kürt sorununun gelmiş olduğu boyutlar düşünüldüğünde ve sorunun ne kadar karmaşık bir hal aldığı dikkate alındığında, Sayın Öcalan'ın sorunun çözümü konusunda ne derecede etkili olduğu ortaya çıkmaktadır. Tüm kamuoyunun bildiği üzere, sorunun çözümü için bir yol haritası hazırlayıp 20 Ağustos'ta yetkililere sundu. Devlet ve hükümet yol haritasını aldı, inceledi, üzerinde çalışıyor. Bu yol haritasını bilmek ve öğrenmek halkımızın ve demokratik kamuoyunun da hakkıdır. Hükümet bu beklentileri yok sayarak, neden açıklamamakta ısrar ediyor? Yol haritasının kamuoyuna yansımasını istiyoruz" dedi. "PKK çözüm sürecinde olmalı" DTP'nin toplumsal barış ve demokratikleşme hamlesinin temel aktörlerinden biri olduğunu ve içinde olmadığı kalıcı bir çözüm süreci mümkün olmadığını savunan Ahmet Türk, "Elbette, silahların gündemden kalkması ve çatışmasız bir ortamın sağlanabilmesi için, elinde silah bulunduran PKK'nın çözüm süreci dışında tutulmaması gerekir. Çözüm sürecinde, gerekli olan alanlarda, diyalog ve müzakerelerden kaçınılmamalıdır. DTP, bu sürecin en olumlu ve makul bir şekilde ilerleyebilmesi için, elinden geleni yapmaya çalışacaktır" dedi. Hükümetin, sınır ötesi operasyon tezkeresini Meclis'e göndermesini de eleştiren Türk, bunun çözüme katkı sağlamayacağını savundu. "Kimsede sihirli değnek yok" Açılımın inandırıcı ve ikna edici olabilmesi için operasyonların durdurulması gerektiğini öne süren Türk, "Hükümeti buradan bir kez daha uyarıyoruz. Akan kanı durdurma konusunda samimiyseniz, acil olarak PKK'yı çatışmasızlık çizgisinde tutacak güven verici adımları atmak durumundasınız. Bunun yolu karşılıklı çatışmasızlıktan ve taraflar arası müzakerelerden geçer. Çözüm için kimsenin elinde sihirli bir değnek yoktur ama, kilidi açacak anahtar da ortadadır. Yeter ki bu anahtar doğru kullanılsın. İmralı'nın bu anahtarı barış için kullanacağından hiç şüphem yoktur" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün TBMM'de yaptığı yasama yılı açılış konuşmasını da değinen Türk, Gül'ün ortaya koyduğu mantığı ve Türkiye perspektifini önemsediklerini ve bu yaklaşımın anayasal reformlarla kalıcı hale getirilmesini dilediklerini söyledi. DTP'li Ayna: "Hiçbir anadil kursta öğrenilmez" Türk'ün ardından kürsüye çıkan DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna da, Türkiye'nin antidemokratik yasalar ve uygulamalarla yönetildiğini savunarak, Türkiye'nin çok uluslu bir ülke olduğunu ancak "Tekçi, militarist bir anayasa ve zihniyetin vesayetinde" bulunduğunu öne sürdü. Emine Ayna, "Öncelikle şu kabul edilebilmeli; Kürtler bir halktır ve ortak noktalarından biri de anadilleridir. Bu siyasal olarak faşizan-ırkçı, sosyal olarak da ayıp yaklaşımdan artık vazgeçilmelidir. Hiçbir halk kendi anadilini gidip kursta öğrenmez. Yabancı dil, ikinci bir dil kurslarda öğrenilir. Anadilde eğitim olur ve bu sorgulanamaz, demokrasilerde yok sayılamaz, yasaklanamaz, doğuştan sahip olunan bir haktır" dedi. Demokratik siyaseti hakim kılmanın mevcut Anayasa ile mümkün olamayacağını da savunan Ayna, bu nedenle ilk 3 maddesi de dahil Anayasa'nın bir bütün halinde değiştirilmesi gerektiğini ileri sürdü. Bu kongrede belirlenecek yönetimin, kendilerini genel seçime hazırlayacağını ifade eden DTP Genel Başkan Yardımcısı Ayna, "Kongremizden hemen sonra başlatacağımız çalışmalarla tüm ağırlığımızı metropollere vereceğiz. İstanbul Türkiye'nin en büyük Kürt ilidir ve önümüzdeki dönem bu potansiyelini açığa çıkaracağız. Yine İzmir, Adana, Mersin, Kocaeli, Denizli, Manisa, Ankara, Konya, Kayseri, Kırşehir ismini burada saymaya zamanımız yetmeyecek birçok ilde çok ciddi potansiyelimiz vardır. Bu yıl bu illerde DTP yılı olacak. Kürdistan halkının kendisi DTP'dir, özgürlük hareketidir. Önümüzdeki genel seçimde yüzde 10 bizim için hiçbir engel teşkil etmeyecektir" iddiasında bulundu. Genel Başkan Ahmet Türk'ün konuşması sırasında salonda bulunanların zaman zaman slogan atmaları üzerine, divandan parti tarafından belirlenen sloganların dışına çıkılmaması uyarısında bulunuldu. Genel Başkan Yardımcısı Ayna'nın konuşmasının ardından, konuşmaların yapıldığı bölümdeki çelik konstrüksiyona tırmanan yüzü kapalı bir kişi, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın posterini astı. Poster, bir görevli tarafından indirildi. Kongreden notlar Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'ndaki kongrede, Divan Başkanlığına DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik seçildi. İstiklal Marşı'nın okunmadığı kongrede, saygı duruşunda bulunuldu. "Eşitlik ve Özgürlük için Demokratik Çözüm" sloganıyla yapılan kongrenin gerçekleştirildiği salonda kürsünün arkasına, parti flaması ve Türk bayrağı asıldı. Salonda, "Demokratik Türkiye için Demokratik Özerklik", "Yol Haritası İstiyoruz", "İçi Boş Açılımlara Son", "Çözüm Operasyonlarda Değil, Diyalog ve Barışta" yazılı pankartlar dikkati çekti. Kürtçe türkülerin çalındığı salonda bulunanlar, sık sık Türkçe ve Kürtçe sloganlar attı. Öcalan posterleri açıldı Bu arada, yüzleri kapalı bazı kişiler, delegelerin bulunduğu bölümde terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan posterleri ve terör örgütünün renklerinin bulunduğu bez parçaları açtı. Salondakiler bu sırada terör örgütü elebaşı lehine Kürtçe slogan attı. Aynı kişiler, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk salona girdikten sonra sahneye çıkarak, tekrar poster açtı. Kongre sunucusu, "sahne sağlam olmadığı için tehlike yaratabileceği" gerekçesiyle bu kişilerin sahneden inmelerini istedi. Bu kişiler daha sonra kongrenin yapıldığı salondan çıkarıldı. Kongrede, 993 delege genel başkan ve partinin yetkili organları için oy kullanacak. Mevcut Genel Başkan Ahmet Türk'ün tek genel başkan adayı olması beklenen kongrede, bazı tüzük değişiklikleri de yapılacak. DTP'nin Temmuz ayında gerçekleştirilen Parti Meclisi toplantısında, "gelişen siyasal sürecin önemi nedeniyle bu sürece yanıt verebilecek örgütsel bir yapının çıkarılması" değerlendirmesi yapılarak olağanüstü kongre kararı alınmıştı.
<< Önceki Haber DTP kongresinde neler oluyor? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER