Başbakan Erdoğan, 16. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada önemli mesajlar verdi. Erdoğan, 29
Ekim resepsiyonundaki başörtüsü tartışmasına değinerek, "Cumhura ait olan hiçbir yer cumhura yasaklanamaz. Bu böyle bilinmeli. Birilerinin biz cumhuru istediğimiz yere sokarız, istemediğimiz yere sokmayız gibi bir tavrı olamaz. Sıkıntının kaynağında cumhuru tanımamak yatıyor. Bu ülkenin belli bölgelerini, belli gruplarını, Etnik gruplarını,
inanç gruplarını öteleme, haktan mahrum etme hakkını kendinde göremez. Bu anlayış, cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine, cumhuriyetin ideallerine aykırıdır, terstir. 87 yıl sonra şunu çok daha net olarak görüyoruz.
Cumhuriyeti korumak ve kollamak onu dışa kapatarak,
sanal düşmanlar üreterek, kendi
halkını, kendi milletini yani cumhuru cumhuriyete karşı, düşman gibi görerek olmuyor. Cumhuriyet, cumhura sahip çıkarak,
hizmet, eser üreterek yani milletin hakkına ve hukukuna sahip çıkarak güçlenir. Kendisini cumhuriyetin asıl ve tek sahibi olarak görenler kendilerine durumdan vazife çıkaranlar cumhuru aşağılayanlar, cumhura güvenmeyenler, ellerindeki gücü ve
yetki farklı amaçlar için bu ülkeye ve bu millete olduğu kadar Cumhuriyet'e en büyük zararı vermişlerdir." dedi.
'SECCADELER SUÇ ALETİ SAYILDI'
Erdoğan, kendilerinin dışlanmışlık, mahrumiyet,
yoksulluk, susturulmak, ötelenmek, hor görülmek gibi durumların ne olduğunu bildiklerini söyledi. Yasakları yaşayarak, hukuksuzlukla, çeteler mücadele ederek bugünlere geldiklerini anlatan Başbakan, damdan düşen bir kadro olduklarını kaydetti. Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:
"Özgürlüğün değerini, inançlarına,
yaşam tarzlarına saygının bedelini bilen bir kadroyuz. Bu ülkede kitapların yasaklandığı hatta y
akıldığı dönemler oldu. Bu Halk Parti'nin
iktidar dönemlerdir. Bu ülkede İnançlara,
ibadetlere hatta ve hatta ezanın okunuşuna müdahale edildiği dönemler oldu. Kitaplar derdest edildi, seccadeler suç aleti sayıldı. Size başka bir ülkeyi değil ülkemi anlatıyorum. Niçin onyıllarca öncesini anlatıyorsunuz diyorlar. Nasıl anlatmayız işine geldiği zaman biz Cumhuriyeti kuran partiyiz diyenlerin yaptıkları bunlar. Bunları bu kuşaklar bilmez, Anlatacağız ki bilsinler ne kadar samimi olduklarını, nedenli samimi olmadıklarını iyi bilsinler, iyi görsünler. Biri çıkıyor bir başka konuşuyor, bir çıkıyor bir başka konuşuyor. Genel Başkanlarına bakıyorsunuz
akşam başka sabah başka… Eski öyleydi bu değişmiştir dedik, bu da aynısı. Sıradan konuşmuyor. Grup
Başkanvekili (
Muharrem İnce) konuşuyor.'
29 Ekim'de biz yokuz' diyor. Arkadan Genel Başkan açıklama yapıyor. 'Daha çok var' diyor. Böyle bir tenakuz, böyle bir çatışma olabilir mi?"
"SEZER'E BAŞÖRTÜSÜ ELEŞTİRİSİ"
Üniversitelerdeki başörtüsü yasağını da eleştiren Başbakan Erdoğan, "Sadece ve sadece başörtülü olduğu için
genç kızlar bu ülkenin üniversitelerine alınmadı, kapıdan geri çevrildi.
İkna odaları gibi insanlık dışı, hukuk dışı, akıl ve vicdan dışı uygulamalara maruz bırakıldı. Şimdi çıkmış diyorlar ki 'onların adı ikna odaları değil.' Neydi ya. Bunu oralara girip çıkan örgenciler anlattı, bizler onlardan dinledik. 'Bizi ikna etmeye çalıştılar demeyeceklerdi' veya sizler 'onları ikna etmeye çalıştık' demeyeceksiniz. Dediğin anda yafta boynunda zaten. Bu ülkenin bir kısım memurları eşleri başörtülü olduğu bahanesiyle mahkemeye dahi çıkma hakları ellerinden alınarak sorgusuz sualsiz yokluğa, yoksulluğa, çaresizliğe mahkum edildiler. Bunu bu dönemde de yaşadık ha kusura bakmayın. Biz
imza atıyoruz, Çankaya'ya gönderiyoruz bakıyoruz ki evlerde gelenler gidenler… Kimse 'eşi başörtülüdür' diye
ihraç ediyorum demiyor ki. Gerekçe de göstermiyor zaten." dedi.
"DİKTATÖRLÜĞÜN SİVİLİ OLMAZ"
'Bazı açık kızlar okula giremeyecek.
Özgürlükler kısıtlanacak, yaşam tarzlarına müdahale edilecek. 'Mahalle baskısı' diyorlar. Sivil diktatörlük' dendiğini işaret eden Erdoğan, "Diktatörlüğün
sivili olmaz. Sivil ifadesi ile diktatörlük ifadesini yan yana koyamazsınız. Size gülerler. Diktanın hangi sıfatla yan yana olabileceğini buna kafa yoranlar çok iyi bilir. Ama bunlar kafa yormadan konuşuyorlar. Ağızlarına ne gelirse onu konuşuyorlar. Onun için o dönemler geride geldi. 'Cumhuriyet, özgürlükler,
laiklik tehdit altında' diyorlar. 1982 anayasasının gerekçesinde laiklik şöyle tanımlanıyor: Hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından dolayı farklı bir muameleye tabi kılınmaması anlamına geliyor. Eşitliğin olmadığı yerde laiklikten söz edilemez. İbadet hürriyetinin olmadığı ortamda laiklik yaşayamaz. İnsanlar inançlarına göre farklı muamele görüyorsa, orada laiklikten de, demokrasiden de, hukuktan da bahsedilemez. 'Laiklik
tehlike altında diyenler' laiklik adına özgürlükleri kısıtlama hakkını kendilerine görenler böylece hem laikliğe hem de demokrasiye karşı olduklarını artık görmeliler. Laiklik inancından dolayı başını örten için bir güvencedir. 1982
Anayasasının gerekçesinden ben bunu anlıyorum. Bunu laikliğe tehdit olarak görmek zorlama anlayıştır. Anayasa profesörüymüş… Ne profesörü olursan ol." değerlendirmesinde bulundu.
"YARADILIŞA TERS"
Kadın erkek eşitliği tartışması yapan bazı bayanlara da tepki gösteren Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben bir şeye daha hayret ediyorum; Bazı bayanlar ekranlara çıkıyor. Diyorlar ki, 'kadın erkek eşitliği' Bu eşitlik haklar noktasında eyvallah.Ama diğeri yaradılışa ters. Bunu savunan bayanlara söylüyorum; Önce bayanlar arasında ki eşitliği savunun
Allah aşkına, önce bunu halledin. Aynı ekrandaki bayan arkadaşının hakkını savunmuyorsun. O diyor ki, 'Sana
mahalle baskısı yaparlarsa ben senin yanında olacağım' diyor. Ama sen 'ben de senin hakkını savunacağım' diyemiyorsun."
GRUP BAŞKANVEKİLLERİNE TALİMAT VERDİ
Erdoğan, Cumhuriyetle yaşıt olduğunu iddia eden
CHP'yi de cumhuriyetin yaşadığı değişimi ve atılımı idrak edememekle suçladı: "Türkiye'nin yürüyüşüne ayak uydurmakta bugün hala ciddi zorluklar yaşamaya devam ediyor. Halk oylaması sürecinde CHP Genel Başkanı bu ülkenin başörtüsü sorununu gündeme taşıdı.
Miting meydanlarda konuştu. Ben bugünden tezi yok bu işi halledelim dedim. Hemen bir cümle olarak burada tekrar söylüyorum. Ana muhalefet eğer samimi iseniz hemen talimatınızı verin. Bende talimatimi veriyim. Aynı şekilde MHP diyor ki bizde varız bu işin içinde.
BDP de bu işe katılacağını söylüyor. Hep beraber halledelim, bu işi bitirelim. Ben şu anda grup başkanvekili arkadaşlarıma talimatı burada veriyorum, verdim. Lütfen CHP grup başkanvekilleriyle sizde görüşün. Onların da talimat alıp almadıklarını öğrenin. Biz bunu kamuoyu ile paylaşacağız. "
BDP'YE BAYRAK CEVABI
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman
Baydemir tarafından gündeme getirilen
bayrak konusuna
cevap veren Erdoğan, "
Hayır arkadaşlar olmaz. Oraya biz parti bayrağı asmıyorsunuz. Zihinlerde oluşturduğunuz yapının bayrağını asmak istiyorsunuz. Bu ülkenin tek bayrağı vardır o da ay yıldızlı bayraktır. Hilali bağımsızlığın yıldızı şehitlerimizin sembolüdür. O kırmızıda tüm etnik unsurların kanı vardır."