Erdoğan, 2007 yılının, çok daha büyük atılımların gerçekleştirileceği ve çok daha önemli mesafeler kat edileceği bir yıl olmasını umut ettiğini kaydederek, ''2007'de de
Türkiye'nin menfaatleri ve milletimizin değişim iradesi doğrultusunda kararlı adımlar atmaya devam edeceğiz'' dedi.
Televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında 2006 yılını değerlendiren
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin her alanda yaşadığı büyük değişimin neticelerinin görülmeye başlandığı ve
ülke olarak son derece önemli gelişmeler kaydedildiği 2006 yılının artık geride bırakılarak 2007 yılına girildiğini söyledi.
Erdoğan, şunları kaydetti: ''Mübarek Kurban Bayramı'yla karşılamaya hazırlandığımız yeni bir yıla giriyoruz. Önümüzde, Türkiye'nin elde ettiği kazanımlarla birlikte istikrarını, değişim istikametini koruması bakımından son derece önemli yeni bir dönem var. Şunu en baştan açık ve net olarak ifade etmek istiyorum. 2007'de de Türkiye'nin menfaatleri ve milletimizin değişim iradesi doğrultusunda kararlı adımlar atmaya devam edeceğiz.
Bu anlamda 2007'nin, çok daha büyük atılımları gerçekleştireceğimiz, çok daha önemli mesafeler kat edeceğimiz bir yıl olmasını umut ediyorum. İnanıyorum ki 2007 yılı sonunda, çok daha güçlü, çok daha müreffeh, yaşadığı büyük değişimin meyvelerinden çok daha fazla yararlanmaya başlamış bir Türkiye tablosuyla 2008'i karşılamaya hazırlanacağız. Yeter ki son dört yıl boyunca bir an dahi kaybetmediğimiz değişim ruhunu, istikrar ortamını, gelecek ideallerimizi canlı tutabilelim, şartlar ne olursa olsun duygu birliğimizi, millet olarak huzurumuzu koruyabilelim.''
-''2006 BAŞARILI YILLAR HANESİNDE''-
2006 yılının, Türkiye'nin her alanda yeni mesafeler aldığı bereketli bir yıl olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Türkiye, artık her
yılbaşı zamanı takvimlerde o '
Kayıp yıllar' bölümüne yeni bir çentik attığı dönemleri unuttu. Bu bile tek başına büyük bir kazanım değil midir? Hepimiz ama az ama çok her alanda yeni yıla bir eskisine göre daha ileride girmiyor muyuz?
Hayat kalitemiz, standartlarımız bir önceki yıla göre daha iyi değil midir?'' diye konuştu. 2006 yılının, geriye dönüp muhasebesi yapıldığında, 'Başarılı yıllar' hanesine yazılacak bir yıl olduğunu vicdan sahibi herkesin kabul edeceğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin, geçen 4 yıllık sürede hükümetin gerçekleştirdiği icraatlarla
ekonomik, sosyal ve siyasi olarak artık sağlam bir zemine kavuştuğunu ifade etti.
Konuşmasında, 'vatandaşların elinde bir ölçü daha olsun diye' kişi başına düşen borç-gelir oranlarından karşılaştırmalı bazı rakamlar veren Başbakan Erdoğan,
AK Parti iktidarından önce, 2002 yılında kişi başına toplam borcun kişi başına düşen gelirin yüzde 130'u olduğunu, bu oranın 2006 yılında ise yüzde 95'e gerilediğini dile getirdi. Erdoğan, kişi başına toplam kamu borcunda da bu oranın yüzde 94'ten yüzde 65'e gerilediğini bildirdi. Erdoğan, şunları söyledi: ''Bunlar bu dönemin en çarpıcı örnekleridir. Çünkü altını çizerek söylüyorum, şimdiye kadar Türkiye'de her yeni doğan çocuğumuz, borçlu olarak doğuyordu. Artık bu durum değişmeye başlamıştır. Yeni doğan çocuklarımızın milli gelirden aldığı pay, toplam borçtan aldığı payı ilk kez geçmiştir.
Bununla birlikte, kamu ve özel yatırımların kişi başına düşen gelire oranı yüzde 17.3 iken bu oran şimdi yüzde 21.5'e yükselmiştir. Yani, kişi başına düşen gelir artarken borç oranı düşmüş, aynı dönemde yatırım miktarı da yükselmiştir. Bu rakamlar, gelecekle ilgili umutlarımızı artırırken ne kadar sağlıklı bir yapıya kavuştuğumuzu açıkça ortaya koymaktadır. Bu
akşam sizlerle paylaşmak istediğim sevindirici bir tablo daha var.
Kısa adı
TÜİK olan Türkiye
İstatistik Kurumu'nun yeni açıkladığı gelir dağılımı rakamlarına da birlikte bakalım istiyorum. Buna göre, 4 yıllık iktidarımız döneminde en fakir yüzde 20'lik kesimin toplam gelirden aldığı pay 2002'de yüzde 5.3 iken, 2005'te 6.1'e yükselmiştir. En zengin yüzde 20'lik kesimin payı da aynı dönemde yüzde 50.1'den 44.4'e düşmüştür.''
-SOSYAL RESTORASYON SÜRECİ-
Orta
sınıfın alt ve üst kesimleriyle birlikte milli gelirden aldığı payın da ortalama 2 puan yükseldiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, zengin ile fakir arasındaki makasın artık giderek daralmaya başladığını gösteren bu rakamların son derece anlamlı ve sevindirici olduğunu söyledi.
Doğru istikamette doğru ilerlediklerini bu tablolardan da açık ve net olarak gördüklerini ifade eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: ''
Ekonomik ve
siyasi istikrar, artık sosyal barışımızın zeminini de güçlendirmeye başlamıştır. Onun için ben, bir 'Sosyal
restorasyon' sürecinde olduğumuzu her vesileyle söylüyorum. Türkiye, bütün kesimleriyle ayağa kalkmaya başlıyor. Artık boş tartışmalarla kolayca maniple edilebilen, hayal tacirlerinin, ideoloji bezirgânlarının istismarına açık bir
toplum olmaktan çıkıyoruz.
Toplumsal zaaf alanlarımız kaybolurken, sosyal istikrarımız güçleniyor.
Yolsuzluk,
yoksulluk ve yasaklara karşı verdiğimiz mücadelenin neticeleri hayatlarımıza yansımaya başlıyor. Benim, demokrasinin direği olarak gördüğüm 'Orta sınıf', uzun yıllardan sonra yeniden hayata dönüyor, tekrar ortaya çıkmaya başlıyor. Özgür ve müreffeh Türkiye'nin ayak sesleridir bunlar. Özlemini çektiğimiz günlerin işaretleridir, bunlar.
Bütün bu gelişmelere bakınca görüyor ve inanıyorum ki, 2007 yılı ülkemiz için milletimiz için çok daha parlak bir yıl olacaktır.''
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Yaptığımız hesaplara göre ekonomik rotamızdan şaşmayıp istikrarımızı korumayı başarırsak, Türkiye borç kamburundan da tamamen kurtulacaktır. Hem de öyle uzun yıllar sonra değil, 2011 yılında bu hedefi yakalamamak için hiçbir sebebimiz yok'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, 2007
bütçesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. 2007 yılı bütçesinin
TBMM Genel Kurulundan geçtiğini hatırlatan Erdoğan, bu bütçenin AK Parti
Hükümetinin hazırladığı 5. bütçe olduğunu ifade etti. Bunun aynı zamanda
Cumhuriyet tarihi için de bir ilk olma özelliği taşıdığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''İlk kez bir iktidar ara vermeksizin beşinci yılına görevinin başında giriyor ve ilk kez 5. yıl için bir bütçe hazırlıyor.
Türkiye'nin o uzun
kriz yıllarının ardından nasıl önemli bir istikrar çizgisi yakaladığının, ekonomimizin ne kadar dayanıklı hale geldiğinin, siyasetimizin ne kadar güven kazandığının bundan daha açık bir göstergesi olabilir mi? Bu istikrar tablosu, Türkiye'nin en değerli kazanımlarından biridir. Burada bir şeyi özellikle hatırlatmak istiyorum. Özellikle son 60 yılı bir değerlendirmek istiyorum. Son 60 yılda kurulan hükümetlere baktığımız zaman bir hükümete düşen süre ne kadar biliyor musunuz? 16 ay. Ortalama olarak bir hükümet 16 ay bu ülkede iktidarda kalabilmiş.
Böyle bir ülkede istikrardan bahsedilebilir mi? Böyle bir ülkeye güvenden bahsedilebilir mi? İşte 59.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, yani hükümetimiz,
evet 4 yılı geride bıraktı ve bir ilke şimdi
imza atıyoruz, 5. yılın içindeyiz. Bunu milletimizle sizle başardık. Türkiye geçen dört yılda acil sorunlarının pek çoğunu çözmüş, nihayet daha ileri hedeflere yürüyebilecek bir güce ve dinamizme kavuşmuştur.
Böylece, makro ekonomik gelişmenin, sosyal hayata daha fazla yansıtılması için de yeni bir zemin oluşmuş, yeni imkânlar doğmuştur. İşte 2007 yılı bütçesini bu gelecek perspektifiyle ve sosyal istikrarı tesis etme önceliğiyle hazırladık. Bu yeni dönemde ekonomimizin mali disiplinini ve dinamizmini korumanın yanı sıra, yoksullaşmanın, gelir adaletsizliklerinin, bölgesel ekonomik farklılıkların, fırsat eşitsizliğinin asgari seviyelere indirilmesi için özel bir gayret gösterdik, gösteriyoruz, göstereceğiz.''
-SOSYAL İSTİKRARIN SAĞLAM BİR ZEMİNE OTURMASI-
Ekonomik ve siyasi istikrarı ayakta tutacak ve uzun ömürlü kılacak olan asıl gücün 'Sosyal istikrarın sağlam bir zemine oturması' olduğunu çok iyi bildiklerini belirten Erdoğan, bunu başarmadan yarının hedeflerine ilerlemenin ve aynı zamanda bugünün kazanımlarını korumanın mümkün olmayacağını söyledi. Erdoğan, bu sebeple beşinci yıl bütçesini geçen dört yılı sağlama alacak, kazanımları kalıcı hale getirecek ve Türk insanına uzun sıkıntı yıllarının ardından gerçek manada rahatlama getirecek bir bütçe olarak planladıklarını bildirdi.
Erdoğan, şöyle konuştu: ''Evet, biz siyasi iktidar olarak Türkiyemizi, Cumhuriyetimizin 100. yılına hazırlıyoruz. Onun için, bu bütçeye de yansıyan gelecek vizyonumuzu üç ayak üzerine kurduk. Bunlardan ilki, üç yıllık kısa vadeli hedeflerimizi yansıtan bu bütçedir. İkincisi, 9.
kalkınma planı ile şekillendirdiğimiz 2007-2013 dönemine ait orta vadeli hedeflerimizdir.
Üçüncüsü ise, Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünü gösteren
2023 yılına kadarki döneme ait hedeflerimizdir. Geçen 4 yılda 'olmaz' denilen işleri nasıl başardıysak, inşallah somut olarak ortaya koyduğumuz gelecek hedeflerimizi de aynı şekilde başaracağız.
Bakınız Türkiye, son dört yıl içinde yakaladığı sinerji, ortaya koyduğu mücadele gücü ve
büyüme azmiyle 3 yılda 5 basamak yükselerek bugün dünyanın 19. büyük ekonomisi haline gelmiştir. Doğrudan uluslararası
sermaye girişi sıralamasında, bunun altını özellikle çizmem lazım, 217 ülke içinde 53. sıradan, 2005 yılı itibariyle 22. sıraya çıkmıştır. Yine bu kategoride gelişmekte olan 161 ülke içinde 2002'de 23. sırada iken, 2005 yılında 13 sıra atlayarak 10.'luğa yükselmiştir.''
-''ÇOK DAHA İLERİ HEDEFLER KOYMA VAKTİ GELMİŞTİR''-
Türkiye'nin,
OECD ülkeleri arasında ihracatı en çok artan ülke olduğunu ve 22. en büyük ihracatçı ülke konumuna yükseldiğini kaydeden Erdoğan, Türkiye
İhracatçılar Meclisi'nin son açıkladığı verilere göre,
Kasım sonu itibariyle son bir yıllık ihracatın, yüzde 15,8'lik artışla 84 milyar 403 milyon 241 bin dolar olarak gerçekleştiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bütün bu ekonomik göstergelerin ortaya koyduğu gerçek şudur; Türk ekonomisi şu anda dünyanın en dinamik, en atılımcı, en hızlı ilerleyen birkaç ekonomisinden biridir. Artık ulaştığımız hedeflerin yerine çok daha büyük, çok daha ileri hedefler koymanın vakti gelmiştir. Artık yaralarını sarmaya, söküklerini dikmeye çalışan bir ekonomi planlamasından, geleceğini şekillendiren, zirveleri hedefleyen, hızla ilerleyen bir ülkenin, gelecek Türkiye'sinin planlamasına geçmenin vakti gelmiştir.
Her bir insanımız bu coşkuyu, bu heyecanı, bu ideali kalbinde taşımalıdır. Bizim bu ülkeye, bu millete bugüne kadar hiçbir yararı olmamış tartışmalarla
vakit kaybetmeye değil, her günü bir öncekinden daha ileride tamamlayacak atılımlara ihtiyacımız var. Birbirimize kenetlenerek, potansiyelimizi en iyi şekilde değerlendirerek, kendimizi sürekli geliştirerek, bu ülke için üreterek, kazandığımızı en adil biçimde paylaşarak mutlu ve müreffeh yarınlara doğru hızla ilerleyeceğiz. İşte 2007 bütçesinin ruhu budur, anlamı budur, hedefi budur.''
-2023'TE 1 TRİLYON DOLARLIK DİŞ TİCARET HACMİ-
Hükümet olarak, 2007 yılı bütçesinin ömrünü çok aşan orta ve uzun vadeli hedefler koyduklarını belirten Başbakan Erdoğan, 4 yıldır kesintisiz büyüyen, bugün de büyümesini aynı hızla sürdüren bir ekonomiye sahip olunduğunu ifade etti. Milli gelirin bu dönemde 181 milyar
Dolardan 390 milyar Dolara yükseldiğini hatırlatan Erdoğan, şimdiki hedefin ise 2013'te milli geliri 790 milyar dolara yükseltmek olduğunu söyledi.
AK Parti Hükümeti olarak görevi devraldıklarında kişi başına düşen milli gelirin 2 bin 500 Dolar seviyesinde olduğunu, şimdi ise 5 bin 300 Doları aştıklarını belirten Erdoğan, 2013 hedefinin ise 10 bin Doları yakalamak olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, şöyle konuştu: ''Yaptığımız hesaplara göre ekonomik rotamızdan şaşmayıp istikrarımızı korumayı başarırsak Türkiye borç kamburundan da tamamen kurtulacaktır. Hem de öyle uzun yıllar sonra değil, 2011 yılında bu hedefi yakalamamak için hiçbir sebebimiz yok.
Yine hükümetimiz göreve geldiğinde 36 milyar dolar olan toplam ihracatımız, bugün 85 milyar dolara ulaşmıştır. 2013 hedefimiz ihracatımızı 210 milyar dolara hedefleyerek bu yolda yürüyeceğiz. İnşallah Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına 1 trilyon dolarlık bir
dış ticaret hacmiyle dünyanın en öndeki ülkelerinden biri olarak gireceğiz. Biz göreve geldiğimizde sadece 9 şehrimiz
doğalgaz imkânından yararlanabiliyordu, 4 yılda bu sayıyı 43'e çıkardık. Önümüzdeki 5 yılda inşallah 81 ilimizin tamamı doğalgaza kavuşacak.
Dört yılda 218 bin konut yaptık, gelecek 5 yıl için hedefimiz sosyal donatıları, çevre düzenlemeleri ile birlikte bu rakamı 500 bin konuta tamamlamaktır. Dört yılda çocuklarımız eğitimden mahrum kalmasınlar diye 'evet', 100 bin 290 adet
derslik yaptık. Son üç yılın bütçelerinde en büyük payı eğitime ayırdık. Çocuklarımıza ders kitaplarını ücretsiz dağıttık. Hızlı internet erişimini Türkiye'nin en ücra okullarına kadar ulaştırdık.
Sağlıkta büyük bir dönüşüm gerçekleştirdik,
hastane ve hekim sayısını arttırdık, sağlık hizmetlerinde standartları yükselttik.''
-''ÇOK DAHA İLERİ ADIMLAR ATACAĞIZ''-
SSK ve Devlet hastanelerini birleştirerek, 30 milyonu aşkın SSK'lının da Devlet hastanelerinden yararlanmasını sağladıklarını belirten Erdoğan, vatandaşların hastane kapılarından geri çevrilmemesini ve hastanelerde rehin kalmamasını temin ettiklerini ifade etti. ''Doğan her çocuğumuzun sosyal güvencesi devlet olacaktır'' dediklerini ve ihtiyaç sahiplerine dört yıl içinde 6 milyar YTL sosyal
yardım yaptıklarını ve 6 milyon 311 aileye 4 milyon 326 bin ton ücretsiz kömür dağıttıklarını anlatan Erdoğan, ''Çünkü fakir fukarayı, garip gurabayı o kışın soğuğunda kendi başına bırakamazdık'' dedi.
''Dört yıl boyunca, eski dönemde neredeyse her gün zam gören elektriğe hiç zam yapmadık'' diyen Başbakan Erdoğan, BTC
boru hattı projesini hayata geçirdiklerini, Türkiye-
Yunanistan doğalgaz
boru hattı gibi dev projeleri hızla devreye soktuklarını ve şu anda işi tamamlamanın gayreti içerisinde olduklarını bildirdi.
NABUCCO'yu planlayarak Türkiye'yi Avrupa'ya bu doğal gaz hattıyla bağlayacaklarını kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin dünyanın en önemli enerji koridorlarından biri haline geldiğini söyledi. Dört yılda 6 bin kilometreyi aşan duble yol yaptıklarını belirten Başbakan Erdoğan, '
Marmaray' ve '
Hızlı Tren' gibi bu ülkenin yüzünü ağartacak çağdaş projeler Başlattıklarını ifade etti. Hava taşımacılığında, ''Her insanımız uçağa binecek'' dediklerini hatırlatan Erdoğan, yolcu sayısında uluslararası
sivil hava taşımacılık örgütünün 2015 yılı için Türkiye'ye öngördüğü sayıyı 2005 sonunda aştıklarını ve yolcu sayısını 30 milyondan 60 milyona çıkardıklarını bildirdi.
''Şimdi diyoruz ki çok daha fazlasını yapacağız, çok daha ileri adımlar atacağız'' diyen Başbakan Erdoğan, KÖYDES projesiyle 2007 yılı sonuna kadar yolu ve suyu olmayan bir köy kalmamasını hedeflediklerini ifade etti. BELDES Projesiyle de beldelerde su ve yol sıkıntısı olmamasını istediklerini kaydeden Erdoğan, ''Bunları hep buraları dolaşarak, koşturarak, takip ederek yapıyoruz. Yoksa Ankara'ya mahkum bir hükümet bunları başaramaz'' diye konuştu.