Çiçek: Vallahi elini de öpmeye hazırım

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, demokratik açılım konusunda, ''mübarek günde şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine kim 'ben bu sorunun çözümü için biliyorum katkı vereceğim, ben bu konuda söz söylemek istiyorum diyorsa' vallahi elini de öpmeye hazırım, ayağına da gitmeye hazırım'' dedi.

Çiçek: Vallahi elini de öpmeye hazırım

Çiçek, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) tarafından Ankara Sheraton Otelde düzenlenen iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, bir taraftan terör meselesini çözerken diğer taraftan cumhuriyet ve Osmanlı'nın günümüze aktardığı sorunun çözümüne de demokratik haklar ve özgürlükler çerçevesinde bakıp kardeşliğin geliştirilmesi gerektiğini düşündüğünü ifade etti. Çiçek, şunları söyledi: ''Dolayısıyla hükümet olarak biz meseleye böyle bakıyoruz. Bu noktada herkesin katkısını bekliyoruz. Demiyoruz ki her işi biz biliyoruz, demiyoruz ki bizim her söylediğimiz doğrudur. Söylediklerimizde yanlış olan, eksik olan olabilir. Onun için herkesin kapısını çalmaya çalışıyoruz. Mübarek günde şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine kim 'ben bu sorunu çözümü için biliyorum katkı vereceğim, ben bu konuda söz söylemek istiyorum diyorsa' vallahi elini de öpmeye hazırım, ayağına da gitmeye hazırım. Meseleye böyle bakarsak, bu mesele bugünden itibaren çözüm yoluna girmiştir. Hiç kimsenin de şundan tereddütü olmasın, bulunacak çözüm, Anayasa'nın ilk 3 maddesinde ifade edilen çerçevede, üniter devlet yapısı içinde çözülecektir.'' Çiçek, Türkiye'nin üniter devlet yapısını bozacak hiçbir teşebbüsün içinde olmayacaklarını ifade ederek, ''O ilk 3 maddedeki değerler hepimizin, ortak paydasıdır. Bu ortak paydayı kurumsallaştırarak, onu hayata geçirerek bu sorunu çözmeye devam edeceğiz. Bu noktadaki gayretlerimiz devam edecek. Ancak üzücü olayların da olabileceğini biliyoruz çünkü bu işten rahatsız olan, ayaklarına bastığımız iç ve dış çevreler var. Allah milletimizin memleketimizin yardımcısı olsun'' diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''demokratik açılım'' sürecini değerlendirirken konunun partiler üstü milli mesele olduğunu belirterek, ''Birbiriyle yüzyıl savaşanlar AB'de birleşti. Bizler bu ülkenin vatandaşlarıyız. Bu işi sen ben meselesi yapmadan partiler üstü milli bir mesele anlayışı içinde gerçekleştirmiş olmamız gerekiyor'' dedi. Çiçek, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) tarafından Ankara Sheraton Otel'de düzenlenen iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, ''demokratik açılım'' sürecine değindi. Bu konu Türkiye'nin ilk defa gündeminde yer almış gibi bazı hatalı değerlendirmeler bulunduğunu ifade eden Çiçek, ''Burada bir politikacı olarak konuşmuyorum. Konunun bir yönüyle mağduru olan bir ailenin çocuğu olarak bu konuya nasıl bakmamız lazım. Terörün maksadı zaten cebir ve şiddet kullanma, baskı, korkutma, sindirme yöntemleri. Toplumda ümitsizlik meydana getirir, bezginlik meydana getirir'' diye konuştu. Terörün tanımını da yapan Çiçek, şöyle devam etti: ''Şimdi yarım yüzyıldır bu konuyla uğraşıyoruz. Bir defa dünyada hiçbir ülke yok ki, Türkiye'nin dışında terörün her türlüsüyle uğraşsın. Dünyada 3 tip terör var. Etnik terör, radikal (din adına ortaya konulan) terör ve sol fraksiyonların ideolojik maksatla ortaya koyduğu terör. Türkiye yarım yüz yıldır bu üçüyle de uğraşıyor, dünyada ikinci bir ülke hemen hemen yoktur. Şu an bizim cezaevlerimizde Terörle Mücadele Kanunu'na göre hüküm giymiş, suç işlemiş, mahkum olmuş örgüt mensupları 38 gruptur. Demek ki, Türkiye'de kanun kapsamında 38 ayrı terör örgütü var. İster şu gruptan, ister bu gruptan. Birçok ülkede bunun bir tanesi yokken bizde 38 ayrı terör örgütü var. Evvela bunun bilinmesinde fayda var.'' -''HİÇBİR TERÖR ÖRGÜTÜ DIŞ DESTEK OLMADAN VARLIĞINI SÜRDÜREMEZ''- Hiçbir terör örgütünün dünyada dış destek olmadan varlığını ''bir hafta bile'' sürdüremeyeceğini ifade eden Çiçek, şunları kaydetti: ''O halde bu kadar örgüt varsa, o örgütlerin hepsinin arkasında da şu veya bu şekilde destek var. Türkiye Cumhuriyeti gibi çok büyük bir devlet, çok büyük tecrübesi var, çok başarılı güvenlik güçleri var, Silahlı Kuvvetleri var, polisi var, jandarması var. Bu kadar büyük imkana, büyük kabiliyete sahip bir ülkenin güvenlik güçleri bunlarla baş edemiyor mu? İşte sayısı şudur, ya da budur. Baş edemiyor mu? Burada devlete bir güvensizlik meydana gelmemeli. Evvela problemi bütün boyutlarıyla görmemiz lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin uğraştığı örgütler değildir. Esas itibariyle örgütlerle beraber bunun arkasındaki güçlerle uğraşıyor. Eğer şu gerçeği bilirsek, hiçbir terör örgütü ister o gruptan, ister bu gruptan arkasında bir dış destek olmadan varlığını uzun süre sürdürmesi mümkün değildir. Eğer Türkiye, şu kadar zamandan beri terörün her türlüsüyle mücadele ediyorsa karşısında uluslararası oluşmuş bir cephe var. Bu cepheyle mücadele vermeye çalışıyor.'' Terör örgütlerinin, uluslararası politikaların ya da bir ülkenin diğer ülkeye karşı hedeflerini gerçekleştirme noktasında kullandığı enstrümanlar olduğunu ifade eden Çiçek, ''Bu açıdan bakıldığında Türkiye'nin devlet, millet olarak uğraştığı terör örgütleri dünyada en çok destek gören örgüt. Özellikle PKK. Mesela dünyada birçok terör örgütleri var, dünyanın muhtelif yerlerinde değişik örgütler var. Bizim uğraştığımız örgütlerin arkasındaki dış destek bunların tamamından daha fazladır'' şeklinde konuştu. Çiçek, söz konusu güçlerin örgütleri, ''doğrudan ve dolaylı destek, para temin ederek ve eleman temin ederek, eğitim desteği vererek, sığınmacı olarak kapılarını açarak, propaganda desteği vererek'' yaşattıklarını kaydetti. ''Peki neden yaşatıyorlar?'' diye soran Çiçek, şunları söyledi: ''Türkiye'nin 1960'lı yıllardan itibaren uygulamaya koyduğu GAP projesi var. Daha terör falan yok. Türkiye'nin insanlarını ekonomiye kazandırmak, milletimizin refahını artırmak ve daha güçlü bir ülke meydana getirebilmek noktasında Türkiye Cumhuriyeti'nin en kapsamlı projesi. Türkiye belli bir süreden sonra bu projeye yabancı kredi bulamadı. 1984'te Eruh ve Şemdinli'deki PKK baskınlarının hangi günlerde yapıldı? Atatürk Barajı'nı kendi kaynaklarımızla finanse edebilmek için toplu konut ve kamu ortaklığı idarisinin rahmetli Turgut (Özal) Bey döneminde kurulduğu günlere denk geliyor. Çünkü çalmadığı kapı kalmamıştı. Terörün önlenmesinde istihdam lazım diyoruz. GAP bittiğinde 3,8 milyon kişi doğrudan iş bulacak. Dolayısıyla durup dururken böyle bir terör ortaya çıkmıyor. Sizin gelişmenizi, kalkınmanızı engelleme. İşte efendim 'Bölgeler arası dengesizlik vardır.' Geçmişte de 35 defa kullandıkları tahriki kullanma imkanını tekrar devam ettirebilmek adına Türkiye'nin bu projesi engellenmek istendi.'' -''HIRSIZA MANİ OLMAYAN, DOST OLUR''- Uluslararası politikanın bir parçası olarak bu örgütlerin varlıklarını sürdürdüğünü belirten Çiçek, ''Bunun delili ne, belgesi ne, kaydı ne? Hiç bu kadar uzun uzun üzerinde gizli damgası taşıyan belge aramanıza gerek yok. Türkiye'de bu kadar eylem koyanların önemli bir kısmı yurt dışında. Önemli bir kısmı bazen aynı ittifak içerisinde olduğumuz ülkelerde yaşıyor. Türkiye bunların hepsinin iadesini istedi şu ana gelinceye kadar dişe dokunur 3-4 tane suçlu iadesi yapılmıyorsa, bir atasözümüz var hırsıza mani olmayan, hırsıza dost olur'' diye konuştu. Evrensel hukuk kuralları çerçevesinde bu tip suçluların ya yargılanması ya da iade edilmesi gerektiğini anlatan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ne yargılıyor ne de iade ediyor, yargılamaya çalışanları da 4-5 sene uzatıyor. 4 sene araştırmanın sonucunda bir de bakıyorsunuz terörist elden kaçırılmış. 4-5 sene peşine düşüp, arayıp 'Bunu iade edin' dediğimiz adam iade noktasına geldiğinde birden o ülkeden tebahhur (buharlaşma) ediyor. Nereye çıkıyorsa çıkıyor. Birkaç gün sonra Kandil Dağında ismini görüyorsunuz, bir başka yerde toplantıya katılıyor. Şimdi siz burada hiç iyi niyet görüyor musunuz?'' diye konuştu. -''TERÖR, PARTİLER ÜSTÜ BİR MESELE''- Çiçek, son günlerdeki tartışmaları da bu manada anlamsız bulduğunu belirterek, terörün milli bir mesele olduğunu, iktidarlardan kaynaklanan mesele olmadığını söyledi. Çiçek, konuşmasına şöyle devam etti: ''1984-2009 arasındaki 25 sene içinde 15 hükümet değişmiş. Halen 2009'da bu mesele bilinen yöntemlerle çözülememişse bunun üstesinden belli ölçüde gelinememişse oturup meseleyi, 'Ben daha iyi yaparım, sen daha iyi yaparsın' tarzındaki bir kısır çekişme yerine, bu işi 'Birlikte yaparız, el birliğiyle yaparız, bunu gündelik siyasete alet etmeden yaparız' dediğimiz anda bu mesele çözüm yoluna girmiş demektir. Aksi takdirde terörün varmak istediği toplumda bir kargaşa çıkarmak, bir ümitsizlik meydana getirmek. Onun için partiler üstü bir mesele. Madem ki, hepimizin yüreği yanıyor kimin ne katkısı olacaksa bunu bir protokol meselesi yapmadan, 'Sen geldin, ben gittim, sen şöyle, ben böyle dedim' Ne diyeceksek yüz yüze diyelim. Ne var yani. Tutun ki, ben yanlış yaptım, yöntemi yanlış yaptım ama iyi niyetli yapmaya çalışıyorum. İyi niyetle şu kan dursun, sıkıntılar ortadan kalksın istiyorum. Birbiriyle yüzyıl savaşanlar AB'de birleştiler. Bizler bu ülkenin vatandaşlarıyız. Bu işi sen ben meselesi yapmadan oturup, partiler üstü milli bir mesele anlayışı içerisinde bu işi gerçekleştirmiş olmamız gerekiyor diye düşünüyorum.'' Türkiye'nin bu işin üstesinden geleceğine inandığını vurgulayan Çiçek, ''Böylesine karmaşık, arkasında bu kadar destek bulan örgütlerle Türkiye'den başka hiç bir ülke böylesine bir terör belasına bu kadar sabredemez. Bu kadar dayanıklı, dirençli ve belli ölçüde de başarılı olamaz ama terör yöntem değiştiriyorsa siz de mücadelede yöntem değiştirmek mecburiyetindesiniz'' diye konuştu.
<< Önceki Haber Çiçek: Vallahi elini de öpmeye hazırım Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER