Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Milletvekilliği için bile dokunulmazlık varken, sayın Cumhurbaşkanı'nın dokunulmaz olduğunu söylemek doğru değildir. Anayasamıza göre de vatana ihanet dışında cumhurbaşkanlarımızın yargılanmaları mümkün değildir." dedi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 'kayıp trilyon davasından yargılanabileceği yönündeki kararıyla ilgili soruyu cevapladı. Çiçek, Türkiye'de cumhurbaşkanlığı makamının devletin en yüce makamı olduğuna işaret ederek, Anayasa'nın 104. maddesine göre cumhurbaşkanının, devletin birliğini, anayasının uygulanmasının ve kurumların uyum içerisinde çalışmasını gözetme gibi önemli görevlerinin bulunduğunu kaydetti. 1961 Anayasası'nda cumhurbaşkanının dokunulmazlığının bulunduğunu hatırlatan Çiçek, "Milletvekilliği için bile dokunulmazlık varken, sayın Cumhurbaşkanının dokunulmaz olduğunu söylemek doğru değildir. Ben kişisel kanaat olarak sayın Cumhurbaşkanlarının da dokunulmazlıklarının olduğu kanaatindeyim. Ve Anayasamıza göre de vatana ihanet dışında cumhurbaşkanlarımızın yargılanmaları mümkün değildir." ifadelerini kullandı. Çiçek, DTP Milletvekillerinin ifade vermeleriyle ilgili olarak da şunları söyledi: "Bunların bir kısmı Meclis Başkanlığı ile ilgilidir. İyi niyetli bir çabayı sürdüyor sayın Başkan. Umut ederim, sağlıklı bir makul çözüm bulunabilir. Dosyayı bilmediğim için içeriğiyle ilgili bir şey söyleme durumum yok." DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün randevu talebiyle ilgili konuyu kendisinin bilmediğini ifade eden Çiçek, "Sayın Başbakan zaten onu kendisi tayin takdir eder. Kendisinin karar vereceği bir husus." dedi. KÜRT SORUNU "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklamaları oldu. Kürt sorunun çözümü için doğru zamanın olduğu, tam zamanı. Hükümetin inisiyatif olması gerektiğini, dinamo olması gerektiğini söyledi. Hükümetin bir adımı, girişimi var mı?" yönündeki soruya Çiçek, "Bu konularla ilgili bir çalışma Bakanlar Kurulu'nun gündemine geldiğinde ben onu ayrıntılı ifade ederim. Hükümet konusunun geçmiş olması, bu tip icralar hükümet eliyle yürütüldüğü için, kapsamlı olduğu için hükümetin öne çıkarılması işin tabiatı, Anayasa gereğidir. Bakanlar Kurulu'nda bir konuşma, müzakere yapmadık. Sizin meslektaşlarınız da sayın Cumhurbaşkanı'na sormuşlardır, o da gereken cevabı vermiştir." şeklinde cevap verdi. "Sayın Cumhurbaşkanı iyimser bir havadan bahsetti. Bunun nedeni ne? Siz de iyimser misiniz? "sorusuna ise Çiçek, "Ben genelde iyimser bir insanım. Her işi kötüdür, kötüye gidiyor diye söylemek, konulara böyle yaklaşmak zaten Türkiye'ye bir şey kazandırmıyor. Meseleye kötümser açıdan bakmak bir şey ifade ediyorsa bir hafta sonra toplanırız, tartışırız. Bunun kimseye faydası olmaz. Sorun Türkiye'nin sorunu ise bunu çözecek olan da biziz. İster benim içinde bulunduğum hükümet, ister bu parlamento. İster bundan sonragelecek hükümet, parlamento. Çabalarımızı gayretlerimizi birleştirirsek, böylesine derinliği olan konularda iç politika mülahazalarına kapılmadan çaba sarfedersek geleceğe daha güzel bakma imkanı var. Devletin tüm kurumlarının görüş birliği içinde olması sorunun çözümünü kolaylaştıracaktır, tartışmaların da geride kalmasına vesile olur. Zaten bir kısım kurulların mevcudiyeti de bu tür konular konuşulsun diyedir." diye konuştu. TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KURULUYOR Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye İnsan Hakları Kurumu kurulmasına dair kanun tasarısının Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldığını söyledi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısı çıkışında, görüşülen konularla ilgili açıklamada bulundu. Çiçek, konuşmasına 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlayarak başladı. Çiçek, hayatını kaybeden Çağdaş Yasamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Türkan Saylan'a Tanrı'dan rahmet, sevenlerine başsağlığı dileğinde bulundu. Türkiye İnsan Hakları Kurumu kurulmasına dair kanun tasarısının Bakanlar Kurulu'nda görüşüldüğünü aktaran Çiçek, "Bugün de Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanun Tasarısı kurulmasını kabul ettik. Başbakanlığa bağlı İnsan Hakları Başkanlığı var. Halen 25 kişilik kadroyla çalışmaktadır. Çoğu başka kurumlardan görevlendirme suretiyle çalışıyor. Özerk bir kurumun kurulması AB ilerleme raporlarında arzu edilmektedir ve böyle bir kurumun kurulmamış olması eksiklik olarak ifade edilmektedir. İlgili kişileri, kurumları ve kamuoyunu bilgilendirmek, başvuruları incelemek, araştırmak ve sonuçları takip etmek için böyle bir kuruluş kurulmaktadır." diye konuştu. Çiçek, kurumun, tüzüklerinde ve programlarında insan haklarıyla ilgilenen kurumlar varsa onların da temsiline imkan veren özerk yapıda bir kurum olacağını kaydetti. KAT MÜLKİYETİ SORUNU ÇÖZÜLÜYOR Çiçek, bir süredir kamuoyunun gündeminde bulunan, kat mülkiyeti kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin hususun ele alındığını belirtti. Çiçek, "Kat irtifakından kat mülkiyetine geçişle ilgili bir kısım bürokratik engeller olduğundan bahisle basınımızda da haberler yer almaktadır. Kat mülkiyetine geçişi kolaylaştıracak, vatandaşların şikayetlerini azaltacak ve vergi kayıplarını önleyici bir düzenlemeyi yapmak üzere karar aldık. Hem Adalet Bakanımız hem de Bayındırlık bakanımız 5- 10 gün içinde tamamlayacaklar. Meclis tatile girmeden böyle bir yasayı çıkarmayı arzu ediyoruz. 2009 Kasım ayına kadar süre var. Tereddütleri ortadan kaldırmak bakımından bu yasanın süratle çıkarılmasını arzu ediyoruz." dedi. Çiçek, Bakanlar Kurulu'nda Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı'nın kurulması yönünde karar alındığını söyledi. Çiçek, özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait yazma eserlerin Türk kültürünün çok önemli bir bölümünü teşkil ettiğine işare ederek, "Bu kültürümüzün hem korunması, gelecek kuşaklara aktarılması için böyle bir başkanlığa ihtiyaç var. 28 kütüphanede 166 bin 210 cilt yazma eser bulunmaktadır. Bunlar son derece önemlidir. İyi korunmadığı halde yerine yenilerinin konulması da mümkün değildir. Böyle bir başkanlığa ihtiyaç var. Bunlar 28 kütüphanede muhafaza edilmekle beraber, 14'ü yazma eserler, diğerleri de halk kütüphanesinde bulunuyor. Buralarda çalışacak personelin nitelikli personel olması bakımından bir takım ayrıcalıklarının olması gerekiyor." diye konuştu. BELEDİYELERDEN 4 AY KESİNTİ YOK Çiçek, belediyelerden haziran, temmuz, ağustos ve eylül aylarında İller Bankası ödeneklerinin kesilmemesi yönünde karar aldıklarını ifade etti. Çiçek, 29 Mart seçimlerinden sonra mahalli idari hizmetler bakımından yeni belediyelerin başlamış yatırımları sürdürebilmesi ve yeni yatırımlar açısından haziran, temmuz, ağustos, eylül aylarında İller Bankası ödeneklerinden herhangi bir kesinti yapılmayacğını, 4 ay süreyle daha fazla yatırım yapma ve yatırımları bitirme imkanı sağlanacağını ifade etti. Çiçek, Kredi Garanti Fonu sistemi ile ilgili tasarının kurulda imzaya açıldığını söyledi. Çiçek, tasarıda, finasman imkanlarını geliştirmek ve kredi sisteminin etkin işlemesine katkı sağlamak amacıyla firmalara kredi garantisi veren kurumlara 1 milyar TL nakit aktarmaya Maliye Bakanlığı'nın yetkilendirildiğini kaydetti. Çiçek, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun bazı maddelerinde değişiklik yapıldığına işaret ederek, "Dış piyasalarda iş yapan ve teminat sıkıntısı çeken işletmelerimiz ve iş dünyamız açısından önem arzeden kanun tasarısı. En kısa sürede bunun gerçekleşmesini ve yasalaşmasını arzu ediyoruz." dedi. "Kat mülkiyeti 2000 yılından önceki binalarda sıkıntı var. Nasıl bir kolaylık sağlanacak. Kredi Garanti Fonu. Kobiler kaynağa ulaşmada sıkıntı yaşıyordu. Biraz daha açabilir misiniz?" şeklindeki soruya ise Çiçek, "Kat mülkiyeti konusu ile ilgili arkadaşlarımız çalışmayı bitirdiklerinde daha ayrıntılı bilgi verebiliriz. Belli ki ortada bir beklenti, sorun var. Toplumumuzun da bazı alışkanlıkları var. Kat mülkiyetini tespit etmekte bir kısım tereddütler var. Eğer bir arsa üzerinde birden fazla konut yapılmış ise, 10 daireli konut, 8'i evet der, ikisi yanaşmaz. Mümkün olduğu kadar bu işi kolaylaştıracak ve vatandaşın bir an evvel tapusunu almasını sağlayacak kolaylıklar getirmeye çalışıyoruz. Bir çalışmayı kısa sürede ortaya koymaya çalışıyoruz henüz vakit olmasına rağmen. Kanunun süresi Kasım sonuna kadardır. Ayrıntısını arkadaşlarımız getirdikten sonra ortaya koymaya çalışacağız. İdari bir tasarrufla bu konunun ortadan kalkması söz konusu değildir. İşi kolaylaştırmaktan yanayız. İyi kolaylaştırmak da her işi bedava olacak anlamına gelmiyor. Hep bedavacılıktan yana olmayalım. Devletimize ufacık bir katkımız da olsun demeliyiz." diye cevap verdi.