Anayasa Mahkemesi’nin 11. cumhurbaşkanlığı ile ilgili anayasa değişikliğinin iptaline ilişkin gerekçeli kararı, CHP'nin türban düzenlemesinin iptaline ilişkin hazırlığına da peşin yanıt niteliğinde.
Yüksek Mahkeme: Anayasa değişikliğini esastan inceleyemeyiz
CHP, Köşk'ün onaylaması halinde 411 vekilin oyuyla kabul edilen değişiklikleri 'esastan incelenmek üzere'
Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini açıkladı. Anayasa hukukçuları, Yüksek Mahkeme'nin sadece şekil yönünden inceleme yapabileceğini belirterek iptalin söz konusu olmayacağı noktasında hemfikir. CHP ve bazı hukukçular ise değişikliğin esastan görüşülebileceğini savunuyor. Kafalardaki soru işaretlerini gideren karar Anayasa Mahkemesi'nden geldi. Yüksek Mahkeme, 11. cumhurbaşkanlığı
seçimiyle ilgili anayasa değişikliğinin iptaline ilişkin gerekçeli kararını açıkladı. Kararda, Yüksek Mahkeme'nin
anayasa değişikliklerini esas yönünden denetleyemeyeceği vurgulandı. Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerinin, anayasa değişikliklerinde, "
teklif ve
oylama çoğunluğu ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlı tutulduğu belirtildi" denildi. Kara-rın başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliğine emsal olması bekleniyor.
21
Ekim'deki halkoylamasını düzenleyen anayasa paketinin iptali talebiyle açılan davanın karar gerekçesi, 'Anayasa Mahkemesi'nin 10 ve 42. maddelerde yapılan değişikliği esas yönünden inceleyip iptal edeceği' şeklindeki yorumları geçersiz kılıyor. CHP ve DSP'nin başörtüsüyle ilgili değişikliği Yüksek Mahkeme'ye götürmesi durumunda bu karar emsal teşkil edecek. Yüksek Mahkeme, halkoylamasıyla ilgili 5697 sayılı kanunun iptali ve yürürlüğünün durdurulması taleplerini 27 Kasım'da oyçokluğuyla reddetmişti. CHP ve DSP'nin açtığı davanın reddine ilişkin kararının gerekçesi dün Resmi Gazete'de yayımlandı. Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın gerekçesinde, davanın Anayasa'nın 148. maddesine göre şekil yönünden incelendiği kaydedildi. Halkoylamasıyla ilgili anayasa değişikliğinin, 'anayasanın değiştirilmesi, seçimlere ve halkoylamasına katılmayı' düzenleyen 175. maddesindeki usullere göre yapıldığı ifade edildi. Kararda şöyle denildi: "
TBMM'nin hukuksal tasarrufları, Anayasa'daki ayrık durumlar dışında, Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabidir. Anayasa Mahkemesi'nin, anayasa değişikliklerini şekil bakımından
denetleme yetkisi, Anayasa'nın 148. maddesinin 2. fıkrasında referanduma sunulan-sunulmayan ve yürürlüğe giren-girmeyen yönünden herhangi bir ayrıma tabi tutulamaz. Nitekim Anayasa Mahkemesi, halkoyuna sunulduğundan dolayı henüz yürürlüğe girmediği halde, istem üzerine 5678 sayılı Anayasa Değişiklikleri Hakkında Kanun'un Anayasa'ya uygunluğunu denetlemiştir. Anayasa Mahkemesi'nin denetleyebildiği yasama tasarrufları üzerinde değişiklik yapma yetkisinin evleviyetle TBMM'ye ait olduğunda kuşku bulunmamaktadır."
Anayasa'da olmayan kural 'var' sayılamaz
Anayasa değişikliğinin 'yok sayılması' talebiyle ilgili ise Yüksek Mahkeme'nin anayasa değişikliklerinde yalnızca şekil denetimi yapabileceği vurgulandı. 'Anayasa'nın norm (kural) olarak tanımadığı bir tasarrufu, norm olarak var kabul etmenin imkânsız olduğu' belirtilen kararda, "Anayasa bir normun varlığını, bu normu ortaya çıkaran belirli bir iradenin varlığına bağladığı durumlarda, bu iradenin yokluğunun normun yokluğu anlamına geleceği açıktır." denildi. Gerekçede şu ifadelere yer verildi: "Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerini belirleyen Anayasa'nın 148. maddesinde, anayasa değişikliklerine ilişkin yasaların esas yönünden denetimine yer verilmediği gibi, bunların biçim yönünden denetimleri de teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlı tutulmuştur. Yaptırımı iptal olarak belirlenmiş bu hususlar dışında denetim imkanı bulunmayan tali kurucu
iktidar iradesinin hukuksal geçerliliği üzerinde daha ileri bir
tartışma yapmak için iptal nedenlerinden daha ağır bir hukuka aykırılığın varlığı zorunludur." Ayrıca, TBMM üye tamsayısının üçte birinden fazla sayıda, 277 milletvekilinin yazılı teklifi üzerine başlatılan anayasa değişikliği sürecinde, teklifin maddeleri ve tümünün
Meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğundan fazla oyla kabul edildiği ve Anayasa'nın şekil şartlarına uygun olduğu belirtildi. Cumhurbaşkanı'nın iradesiyle halkoyuna sunulan 5678 sayılı yasa ile 5697 sayılı yasada yapılan değişikliğin, yine Cumhurbaşkanı'nın iradesiyle yürürlüğe girdiği, değişen yasanın ise
Yüksek Seçim Kurulu (YSK)'nun gözetim ve denetiminde gerçekleşen halkoylaması sonucunda kabul edilerek yürürlüğe girdiği ifade edildi.
Karara, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Alifeyyaz
Paksüt ve üye
Mehmet Erten muhalefet etmişti. Üyeler karşı oy gerekçesinde, halkoylamasına ilişkin yasama işlemlerinin, Anayasa'ya ve evrensel hukuk ilkelerine aykırı olamayacağını savundu. Muhalif kalan üyeler, TBMM'nin halkoylaması süreci başladığı halde yasada tekrar değişiklik yaparak sürece müdahale ettiğini savundu.