Hukukçular, bir yıl önce
Anayasa Mahkemesi'ne gönderilen
dosya ile
Refah Partisi'nin 'kayıp trilyon'
davası arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor. Söz konusu davada
Erbakan'a
siyaset yasağı gelmişti.
Anayasa Mahkemesi'nde görüşülmeyi bekleyen
CHP'nin 'kayıp trilyon' dosyasıyla ilgili parti
kapatma ve siyasî
yasaklar dahil pek çok hukukî sonucun doğabileceği belirtiliyor. Yargıya intikal eden
belgeler CHP açısından kritik gelişmelere gebe. Konunun, Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu (SPK) ve Türk
Ceza Kanunu'nu (TCK) ilgilendiren yönleri var. Anayasa Mahkemesi, belgelendirilmeyen
hesaplarla ilgili işlem yapılmasını isteyebilir. CHP'nin
Kanaltürk'e aktardığı 4 trilyonun yaklaşık 3 trilyonuna ait
fatura yok. Yani
Türkiye ikinci 'kayıp trilyon' vakasıyla da karşı karşıya. CHP hakkında
kapatma davasının yanı sıra geçmişte Refah Partisi (RP) yöneticilerinin yargılandığı "kayıp trilyon davası"na benzer bir dava açılabilir. TCK hükümleri gereğince resmî ya da özel evrakta sahtecilik suçlarından parti yöneticilerine dava açılabiliyor. Bu suçlara, 2 yıl ile 5 yıl arasında
hapis cezaları öngörülüyor. Mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde CHP lideri Deniz
Baykal, RP Genel Başkanı
Necmettin Erbakan gibi siyasî yasaklı hale gelecek.
Yüksek Seçim Kurulu, 'kayıp trilyon' davasında aldığı 2 yıl 4 aylık ceza sebebiyle Erbakan'ın milletvekilliği adaylığına izin vermemişti. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Kamalak, Refah Partisi'ne açılan kayıp trilyon davası ile CHP'nin yasadışı yollardan
Kanaltürk'e aktardığı paralar arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor. Doç. Dr.
Mustafa Şentop da malî işlemlerde
kanuna aykırılığın kapatma sebebi olabileceğini belirterek, "Malî konularda yoruma ve
Başsavcı'nın takdir yetkisini kullanmasına gerek yok." diyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa
Özyürek ise olayın tamamen asılsız olduğunu öne sürerek kapatma davasında
AK Parti'ye 'ortak ara- ma çabası' güdüldüğünü savundu.
İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirildi. Dosya, bir aydır da
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın önünde.
Maliye Bakanlığı
Gelir İdaresi Başkanlığı'nın yazısında Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili hükümleri hatırlatılırken Başsavcı'nın konuyu değerlendirmesi istendi.
Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen dosyada, Kanaltürk'e aktarılan 4 milyon YTL'nin tüm ayrıntıları yer alıyor. Buna göre para aktarımı
İş Bankası kanalıyla CHP Genel Merkezi adına yapıldı. Yaşam
Televizyon Yayın Hizmetleri
Anonim Şirketi'nin Finansbank'taki hesabına EFT yoluyla gönderilen paraların miktarları farklı.
Aralık 2004'te önce 500 milyar lira, ardından 2 trilyon 245 milyon lira
havale edildi. 2005 yılında 685 milyar 500 milyon, 268 milyar 200 milyon ve 403 milyar 230 milyon lira olmak üzere üç ayrı ödeme daha yapıldı.
CHP yöneticileri de
hapis cezası ile karşı karşıya. Siyasi Partiler Kanunu (SPK)'na göre, amacı dışında faaliyet göstererek 'yasak fiil' işleyenler en az 6 ay hapisle cezalandırılıyor. SPK'nın dördüncü kısmı,
siyasi partilerle ilgili yasaklara ayrılmış. Bu bölümde siyasi partilerin amaç ve faaliyetleriyle ilgili yasakların sınırı çiziliyor. Siyasi partilerin tüzük, program ve faaliyetlerinin Anayasa ve SPK hükümlerine aykırı olamayacağı ve partilerin tüzük ve programları dışında faaliyetlerde bulunmayacakları vurgulanıyor. Siyasi partilerin faaliyetlerinin Anayasa ve SPK'ya aykırı olması durumunda ne gibi müeyyide uygulanacağına SPK 116. ve 117'nci maddede yer verilmiş. SPK 116. madde 'Kanuna aykırı
bağış,
kredi veya borç alınması, borç verilmesi' başlığını taşıyor. Bu hükümlere aykırı olarak bağışta bulunan kimse ve bağışı kabul eden parti sorumlusu hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezası isteniyor. "Kanuna aykırı sair davranışları" başlıklı SPK 117. maddede ise şöyle deniliyor: "Bu kanunun dördüncü kısmında yazılı yasak fiilleri işleyenler, fiil daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, altı aydan az olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılırlar."
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, Anayasa'nın siyasi partilerin durumunu düzenleyen 69., SPK'nın 67. ve 70. maddelerine aykırılık gördüğü için konuyu Anayasa Mahkemesi'ne iletti. Mahkemenin incelemesi 9
Mayıs 2007'den beri sürüyor. CHP ile söz konusu kanal arasındaki parasal ilişki resmî yazıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletildi. Dosya, 20
Mart 2008 tarihi itibarıyla, siyasi partilere kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın da önünde duruyor.
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç, CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı paralarla ilgili dosyayı incelemesi için
raportör Selim Erdem'i görevlendirdi. Raportörün SPK'nın 67., 70., 72., 74., 75. ve 76'ncı maddeleri uyarınca değerlendirme yapacağı ifade ediliyor. Maliye'nin başvurusunun ardından bir yıl geçmesine rağmen
mahkeme konuyu henüz gündemine almadı. Alınan bilgiye göre, süreç siyasi partilerin her yıl yapılan mali denetim raporlarının birikmesi sebebiyle uzadı. Mali denetimler sırasıyla inceleniyor. Ancak Kılıç'ın talimat vermesi durumunda rapor, önümüzdeki günlerde görüşülebilecek.
Mahkemenin vereceği karar CHP açısından önemli sonuçlar doğurabilecek. Belgelendirilmeyen parti giderleri miktarınca CHP'nin mal varlığına
Hazine'ye irad (gelir ya da alacak) yazma kararı verilebilecek. Olayın mali boyutunun yanı sıra TCK yönü de bulunuyor. Buna göre, CHP'ye Refah Partisi yöneticilerine açılan "kayıp trilyon davası" benzeri dava açılabilecek. Savcıların, TCK'ya aykırı
usulsüzlük tespit etmesi halinde, resmî ya da özel evrakta sahtecilik suçlarından parti yöneticilerine dava açılabilecek. Kanun, bu suçlara 2 yıl ile 5 yıl arasında hapis cezaları öngörüyor. Usulsüzlüğün birden fazla gerçekleştiğinin tespiti halinde ceza artıyor. Mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde Baykal, Erbakan gibi
milletvekili adayı olamayacak. YSK, "kayıp trilyon" davasında aldığı 2 yıl 4 aylık ceza nedeniyle Erbakan'ın milletvekili olmasına izin vermemişti.
Kayıp trilyon davası, kapatılan RP'nin 1997 yılı Hazine yardımlarıyla ilgili harcamalarında usulsüzlük tespit edildiği iddiaları üzerine gündeme gelmişti. Harcamaların faturalandırılamadığı suçlamasıyla çok sayıda parti yöneticisi yargılanmıştı. Erbakan, bu davadan aldığı hapis cezasını yaşı ilerlediği için
ev hapsi şeklinde çekiyor. Dava kapsamında, RP'nin çok sayıda il yöneticisi hapis yatmıştı.
Prof. Dr. Kamalak (Anayasa hukukçusu):
Sorumlular hakkında cezai işlem yapılmalı. Yargıtay Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması lazım. Başsavcı, savcıları göreve çağırmalı. Ardından adli makamlar konuyu inceler. Paranın kaynağına bakmak gerekir. CHP'den Kanaltürk'e aktarılan para Hazine'den gelen yardımlardan oluşuyorsa Anayasa Mahkemesi, usulsüz elde edilen geliri Hazine'ye irat (alacak) kaydeder. Eğer paranın kaynağı
yabancı bir
ülke ya da kişi ise, kapatma davası açılır. Usulsüz evrak düzenleyen, parti gelirlerini kanun dışı yollarla sarf eden kişiler hakkında da cezai işlem yapılması için
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması lazım. Yargıtay Başsavcılığı, cumhuriyet baş
savcılıklarını göreve çağırmalı. Ardından adli makamlar konuyu inceler. Refah Partisi yöneticilerine açılan 'kayıp trilyon' davasında bu hukuki prosedür beklenmedi.
Başsavcılık, kısa yoldan 'kayıp trilyon' davasını açtı.
Ahmet Gündel (Yargıtay eski savcısı):
Yönetimin sahtecilikteki payı araştırılmalı. Kanaltürk'e aktarılan paralarda
sahte belge hazırlandığı anlaşılıyor. Bu sahte belgenin hazırlanmasında CHP yöneticilerinin etkisi var mı, yok mu araştırılmalıdır. Gerçekte yapılmadığı halde yapılmış gibi belge düzenleniyor. SPK'ya göre Anayasa Mahkemesi, 3 trilyonu CHP'den alıp Hazine'ye kaydeder. CHP, Kanaltürk'e,
hizmet vermediği halde hizmet vermiş gibi para aktardıysa bu suçtur. SPK'ya göre bir siyasi partinin hibe ya da borç vermesi söz konusu olamaz. Savcılık
soruşturma başlatabilir.
Doç. Dr. Mustafa Şentop (Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi)
Mali işlemlerde kanuna aykırılıkların görülmesi
parti kapatmaya sebep olabilir. Başsavcı da- va açmalı, bu konuda takdir hakkı olamaz. Malî işlemlerde kanuna aykırılık kapatma sebebi. Siyasi partilerin mali denetimini Anayasa Mahkemesi yapar. Mali işlemlerde kanuna aykırılıkların görülmesi parti kapatmaya sebep olabilir. Kanaltürk'e para aktarılması Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı. Başsavcı, kanuna aykırı
eylem gördüğünde dava açmalı, bu konuda takdir hakkı olamaz. AK Parti'ye açılan davadaki 'odak olma' meselesi tartışılabilir. Ama mali konular,
teknik düzenlemeler. Bu konuda yoruma ve Başsavcı'nın takdir yetkisini kullanmasına gerek yok. Bu durumda Başsavcı'nın görevini yapmadığı ya da teknik tabirle
ihmal ettiği ortaya çıkıyor. Kamuoyunda "Başsavcı, AK Parti hakkında siyasi gerekçeyle dava açtı" şeklinde bir görüş hakim. Başsavcı'nın bu iddiaları çürütmesi, CHP'ye dava açmasıyla mümkün olur.
Nihat Ergün (AK Parti Grup Başkan Vekili)
Kapatma davası açılmasını istemeyiz. Siyasi partiler, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları. CHP'ye kapatma davası açılmasını istemeyiz. Demokrasilerde partilerden değil ama suç işleyenlerden vazgeçilmesi gerekir. Gerek mahkemeler gerekse de CHP yöneticileri gereğini yapmalı.
Şeref Malkoç (Saadet Partisi)
Millet bunun hesabını sandıkta soracak. Partilerin mali denetimini Anayasa Mahkemesi yapıyor. Yüksek Mahkeme, paranın CHP'den tahsili için Hazine'ye irat kararı verebilir. Anayasa Mahkemesi veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yasalara aykırılığı savcılığa intikal ettirecektir. TCK'ya aykırı husus varsa ilgili savcılıklara dosyayı gönderir. Bundan dolayı parti kapatılır mı? CHP'yi millet yargılayacak, Anayasa Mahkemesi değil. Meclis'in kapısına
kilit vurulmayacak. Millet zaten sandıkta bunun hesabını CHP'ye soracak.
CHP'li Hakkı Süha Okay
Spekülasyon ve dedikodularla AK Parti'ye alternatif olarak CHP de tartışmanın içine çekilmek isteniyor. CHP'nin veremeyeceği hiçbir hesabı yoktur.
CHP, Kanaltürk Televizyonu'na usulsüz para aktardığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan başvurudan çekinmiyor. Parti kurmayları, konuyla ilgili haberleri ciddiye almadıklarını vurgularken, 'basının AK Parti'ye ortak
arama çabası'na girdiğini iddia ediyor. CHP'nin veremeyeceği bir hesabı olmadığını savunan
yönetim, kapatma davası açılmasına da ihtimal vermiyor.
"Televizyonum CHP'nin emrinde." diyen
Tuncay Özkan'ın başında bulunduğu Kanaltürk'e karşılıksız 3 milyon YTL aktardığı ileri sürülen CHP'nin durumu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde.
Maliye Bakanlığı, konuya ilişkin yaptığı incelemenin sonuçlarını 9 Mayıs 2007'de mahkemeye gönderdi. Geçen ay ise durum ayrıntılarıyla başsavcıya aktarıldı. Hakkında her an dava açılması muhtemel olan CHP'nin kurmayları, dün Zaman'da yer alan haberden rahatsız oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı
Mustafa Özyürek, olayın tamamen asılsız olduğunu öne sürdü. Kapatma davasında AK Parti'ye 'ortak arama çabası' güdüldüğünü savunan Özyürek, "Haberi okuduğumuzda bir şey olmadığını görüyoruz. Başsavcı'nın Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğuna dair bir şey yok. Konu zaten geçen yıl çiğnene çiğnene
sakız yapıldı." diye konuştu
CHP Grup Başkan Vekili
Hakkı Süha Okay, CHP'nin yasal çerçevede ödeme yaptığını ifade etti. Spekülasyon ve dedikodularla, AK Parti'ye alternatif olarak CHP'nin de tartışmanın içine çekilmek istendiğini iddia eden Okay, "CHP'ye çamur atılmak isteniyor. Bu doğaldır. Zaten siyasal iktidarın başı Başbakan'ın yapmak istediği de budur. CHP'nin veremeyeceği hiçbir hesabı yoktur." ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı
Onur Öymen de Kanaltürk'e aktarılan paralara ilişkin son gelişmelerden haberdar olmadığını belirtti; ancak partisinin hiçbir zaman yasal olmayan bir faaliyet içinde olmadığını ileri sürdü.
Ankara, Zaman
Eski Başsavcı Kanadoğlu CHP'yi savundu
Meclis'i kilitleyen '367 şartı'nı ve AK Parti'ye açılan kapatma davasını savunan eski Yargıtay Başsavcısı
Sabih Kanadoğlu, CHP'nin kanun dışı işlemlerini 'normal' karşıladı. Kanadoğlu, CHP'nin Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı biçimde Kanaltürk'e para aktarmasını, 'reklam yapma hakkı' olarak değerlendirdi. Partilerin harcamaları ile gelir ve giderlerinin Anayasa Mahkemesi'nin denetiminde olduğunu hatırlatan Kanadoğlu, CHP'nin dosyasının bu sebeple Yüksek Mahkeme ve Başsavcı'ya gönderildiğini ifade etti. Bunun parti kapatma gerekçesi olmayacağını ileri sürdü. Kanadoğlu, şöyle devam etti: "Aktarılan parayı gider olarak göstermemişse, böyle bir tutarsızlık varsa, bunun incelenmesi için göndermiş olabilirler. Gider gitmez işlem yapılacak diye bir şey yok. Kendi reklamı için istediği gibi harcama yetkisi yok mu partilerin? Yani devletten aldığı yardımı kendi siyasi propagandası için kullanmaya bir sınırlama var mı? Yok. O halde ilgisi yok."
ZAMAN
İLGİLİ HABERLER:
DOSYASI BİR YILDIR BEKLETİLEN CHP'NİN KAPATILMASI İÇİN YETERLİ SEBEP VAR
CHP AÇIKLAMASI
Kanaltürk'e para verdik ama...