Güler, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığında toplanan ve yaklaşık 4 saat süren
Merkez Yönetim Kurulu'nun (MYK) ardından, açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Ayman Güler, Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun sunuşu ile başlayan MYK toplantısında, iç ve dış politikaya ilişkin değerlendirmelerde bulunduklarını ayrıca, üyelerin alanlarına yönelik gerçekleştirdikleri çalışmalara ilişkin bilgiler verdiklerini söyledi.
Batman'da önceki gün yaşanan
terör saldırısında Mizgin Doğan, karnındaki bebeği ve kızı Sultan Doğan'ın hayatını kaybetmesinin tüm vatandaşlar gibi kendilerini de üzüntüye boğduğunu anlatan Güler, ''Bu vahşeti kınamak ve asla kabul etmeyeceğimizi göstermek üzere
CHP'nin kadın milletvekilleri grubu olarak, CHP'nin
Kadın Kolları organizasyonuyla Batman'a gideceğiz'' açıklamasında bulundu.
Batman'ın ardından Erzurum'a giderek ''yanlış HES kararlarına karşı direnen kadınlarla beraber çadırda kalacaklarını ve onlara
destek olacaklarını'' bildiren Güler, ''Bu şiddeti, bu terörü lanetliyoruz ve bir an önce durdurulması için yapılması gereken neyse yapılmasını bütün kalbimizle istediğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Terörle ilgili
Hükümetin sözde önlemlerini bir kez daha kamuoyunun dikkatine sunuyoruz'' diye konuştu.
''Geçtiğimiz günlerde
Aysel Tuğluk ve Şerafettin Elçi'nin yaptığı açıklamalar bazı gerçekleri ortaya çıkardı. Bunlar son derece önemli gerçekler'' ifadesini kullanan Güler, ''Bu, günışığına çıkan gerçeklere ilişkin olarak Hükümet hiçbir şey söylemedi, hiçbir açıklama yapmıyor. Açıklama yapmamak, susmak demek, kabul etmek demektir diye değerlendiriyoruz'' dedi.
Güler, Tuğluk'un açıklamalarına göre,
PKK ile görüşmelerin 2006 yılında başladığını ve 2011 yılı Haziran ortasına kadar sürdüğünü anlatarak, ''Seçimler bittiği zaman
müzakereler kesilmiş ve öyle anlaşılıyor ki bu müzakereler kesildi diye biz Mizgin'i ve Sultan'ı kaybetmişiz'' diye konuştu.
Tuğluk'un açıklamasına göre, Temmuz 2010'da bir siyasi irade temsilcisinin bu müzakerelere katıldığını dile getiren Güler, şöyle konuştu:
''Soruyoruz kimdir? Ve bu yüksek düzeydeki siyasi irade temsilcisinin katıldığı müzakereler sonunda
protokol ya da 3 protokol
imzalanmış, Şerafettin Elçi ve Aysel Tuğluk kaynağını göstererek söylüyorum. Bu protokoller neyi içeriyordu, açıklanmasını istiyoruz? Öyle görünüyor ki bu protokollerde Sayın Şerafettin Elçi'nin söylediğine göre, anayasa değişikliği sözü var. Bu, büyük yanlışlardan bir başkasıdır. Bir
iktidar partisi anayasa değişikliğini yalnız ve yalnız TBMM'de ve yasal mecralardaki taraflarla konuşur.
Anayasa değişikliği gibi bir sorun,
yetkisini kimden aldığı belli olmayan gayrı meşru müzakere süreçlerinde nasıl konuşulabilir?''
Daha önce de bu konuda sorular sorduklarını, şimdi bu sorulara yenilerini eklediklerini belirten Güler, şunları söyledi:
''Bu müzakereler için yetkiyi nereden aldınız? Örneğin Milli
Güvenlik Kurulu'nun (MGK) bu müzakerelerden haberi var mı? MGK böyle bir yetki verdi mi Hükümetinize? Cumhurbaşkanı böyle bir emir verdi mi? Bakanlar Kurulu'nun gizli bir oturumunu yaptınız böyle bir karar aldınız mı? TBMM'ye getirmediğinizi biliyoruz. Yetkisiz görüşmeler sonunda
terör örgütü olarak kabul ettiğiniz ve karşısında mücadele verdiğiniz bir örgütü anayasayı değiştirme konusunu müzakere etmeye uygun muhatap nasıl kabul edebildiniz? Sorularımıza
cevap bekliyoruz. Yetkiyi nereden aldınız, anayasa değişikliğini terör örgütü olarak kodladığınız taraflarla gayrı meşru mecralarda nasıl tartışabildiniz? Anayasa söz konusuysa, bunun yüksek müzakere yeri TBMM'dir, bu iş orada olur ya da o organın verdiği yetkiyle, yetkililerle gerçekleştirilir.''
-TUTUKLU MİLLETVEKİLLERİ KONUSU-
Tutuklu milletvekilleri konusuna da değinen Güler, ''
tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasını sağlamak için TBMM'de gerekli önlemleri alacaklarına dair bir mutabakat metni imzaladığını'' anımsattı.
Güler, hiç kimsenin o imzaları görmezden gelemeyeceğini belirterek, ''Siyasetçinin sözü şerefidir. Biz yasama organının saygınlığını da korumak adına tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması için ortak mutabakat metninde verilen sözlerin yerine getirilmesini talep ediyoruz. Bunu bir kez daha hatırlatıyoruz ve endişe duyuyoruz'' dedi.
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın ''Tutuklu milletvekilleriyle ilgili çalışmalar yapılıyor'' açıklamasına karşın
Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in ''Yok böyle bir şey'' dediğine şahit olduklarını anlatan Güler, ''AKP'nin yasama organındaki en büyük grup olarak altına imza attığı ortak mutabakat metninin gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz'' ifadelerini kullandı.
-''İSTİHBARAT İSRAİL'LE PAYLAŞILACAK MI, PAYLAŞILMAYACAK MI?''-
Güler,
Malatya Kürecik'e kurulması planlanan
füze radarı projesi konusunda da açıklamalarda bulundu.
ABD'li yetkililerin söz konusu tesislerle ilgili olarak, ''ABD tarafından derlenecek istihbarat bilgileri müttefik ülkelerle (İsrail'le) paylaşılacak'' dediğini, buna karşılık
Başbakan Erdoğan'ın ''Ben onlarla konuştum, bu sözlerini düzeltecekler'' açıklaması yaptığını öne süren Güler, o tarihten bu yana ABD'li yetkililerden bu yönde bir düzeltme gelmediğini söyledi.
Güler, ''Kurulan tesisler topladıkları istihbaratı
kavga halindeymişsiniz gibi görüntü verdiğiniz İsrail'le paylaşacaklar mı, paylaşmayacaklar mı?'' diye sordu. Güler, MYK'da
ekonomik gelişmelerin de değerlendirildiğini bildirdi.
Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Güler, yarın
AK Parti ile yapacakları yeni anayasa görüşmesine ilişkin soru üzerine ''CHP, AKP'nin anayasa değişikliği önerilerini dinlemekle yetinecek. Kendi görüşlerini sunmak gibi bir tavrı olmayacak'' dedi.
Güler, tüzük kurultayının ne zaman yapılacağının sorulması üzerine ise ''Çalışmalarımız sürüyor, sanıyorum çok yakın bir zamanda bunun sonucunu net olarak söyleyebileceğiz'' diye konuştu.