Rahşan Ecevit'in kendisi gibi
Türkiye'nin içinde bulunduğu durumdan büyük kaygı duyduğunu dile getiren Sezer, ama o kaygıları giderme konusunda atılacak adımlarla ilgili farklı görüşlere sahip olduklarını vurguladı.
DSP'den kurtulma çabalarının sonuçsuz kaldığını dile getiren Sezer, hafta sonu yapılacak olağanüstü kurultayda seçileceğini ifade etti.
CİHAN muhabirine açıklamalarda bulunan DSP Genel Başkan
adayı Sezer, parti içindeki gelişmeler hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Örgütlerin insancıl yönü, sevgisi ağır basan bir yapı olduğunu dile getiren Sezer, uzun yıllardır birlikte olmanın getirdiği
dayanışma duygusuyla kendisine yoğun bir talebin olduğunu belirterek "Örgütlerimize müteşekkirim. Bu ilgiyi bekliyordum." dedi.
Demokratik uygar bir kongre olacağına hiç şüphesinin bulunmadığını kaydeden Sezer, genel başkanlıktan
istifa ettiğinde partide yeni bir heyecan oluşturulmasının da sağlayabileceğini düşündüğünü ancak bunun sağlanamadığını bu sebeple örgütlerin yoğun çağrısıyla aday olduğunu ifade etti.
Sezer, kendisinin seçilememesi halinde de DSP'nin yoluna devam edeceğini ama seçileceğine inandığını belirtti.
Olağanüstü kurultayda aday olan tüm arkadaşlarının siyasal demokratik haklarını kullandığını anlatan Sezer, DSP'nin Türkiye'nin geleceği açısından son derece önemli olduğunu vurguladı.
Kimilerinin yok saymaya, yok etmeye çalışıyor olmasına rağmen DSP'nin önümüzdeki süreçte çok etkin olacağını ifade eden Sezer, "Bu nedenle çokça arkadaşımız da aday. Bir başka olgu var. 2001'den başlayan süreçte DSP'yi yok etmek isteyenlerin belli ki hala hevesleri geçmiş değil. Oysa DSP Türkiye'nin güvencesidir. Toplumun tümünü kucaklayan, kültürel ve inançsal değerleriyle, ekonomiye bakışıyla, insanların kökenlerini ayırmaksızın kucaklamasıyla DSP, Türkiye'nin her alanında güvencesidir. Bu güvenceden Türkiye'yi yoksun bırakmaya çalışanlar, herhalde bizim bu kurultayımıza olan büyük ilgiden mutsuz oluyor olmalılar." diye konuştu.
RAHŞAN ECEVİT İLE FARKLI DÜŞÜNÜYORUZ
Olağanüstü kurultay sürecinde
Rahşan Ecevit ile görüşmediğini açıklayan Sezer, farklı düşündüğünü söyledi.
Bazı kesimlerin DSP'den kurtulma çabalarının sonuçsuz kaldığını anlatan Sezer, "O nedenle DSP'yi zora sokup hatta mümkünse yok etmek için her türlü yola başvurulduğu açık. Sayın Rahşan Ecevit Türkiye'nin içinde bulunduğu durumdan büyük kaygı duyuyor, biliyorum. Ben de büyük kaygı duyuyorum. Ama o kaygıları giderme konusunda atılacak adımlarla ilgili farklı görüşlerimiz var. Durum bundan ibaret." şeklinde konuştu.
Solda birlik sözünün
toplum kesimleri tarafından iyi niyetle büyük bir güç oluşturulsun diye dile getirildiğini kaydeden Sezer, bunun belli kesimler tarafından ise DSP'den kurtulma aracı olarak kullanıldığını savundu.
"
CHP ile DSP benzerlikleri olan ama ciddi de farklılıkları olan, farklı kesimlere seslenebilen 2 ayrı parti." diyen Sezer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Onun için solu 2 kanattan da büyütmek gerektiğine inanıyoruz. Nitekim 22 Temmuz 2007
seçimlerinde CHP, bizim de desteğimizle tek başına seçime girdi ama sol tarihinin en düşük oyunu aldı. Demek ki tek bir partiyi solda ortalıkta bırakmak, solu büyütmek sonucunu getirmiyor. Yerel seçimlerde tüm
baskılara rağmen, tüm karşı girişimlere rağmen, tüm DSP'yi örtme girişimlerine rağmen solun oyu arttı. DSP yüzde 1.2'den 2.8'e çıktı. 30 belediyemiz 62'ye çıktı. Dolayısıyla solu iki kanattan büyütme gereksinimi bu iki seçim sonuçlarına bakılarak da görülebilir. DSP
halkın partisi. Zenginlikte sosyal adaleti savunan, inançlara saygı ile laikliği bir değerlendiren, bu yönde girişimleri ve duruşuyla, programıyla toplumun tümünü kucaklayıp bu
ülkenin birliğinin huzurunun güvencesi olan bir parti. Yerli değerleri öne çıkaran
yerli bir sol parti."
CHP MANDACILIĞI YAPANLAR VAR
"DSP'yi CHP'ye değim yerindeyse taşımaya çalışanların hesapları da DSP'de bitmemiş gibi gözüküyor." diyen Sezer, "CHP mandacılığı yapanların da olduğunu ne yazık ki bu dönemde gördük. Oysa ki Türk milleti
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra başka dönemlerde mandacılığa izin vermemişti. Demokratik solcular da şimdi izin vermez." şeklinde konuştu.
"CHP mandacılığı yapanlar parti içinde mi?" şeklindeki soruya ise Sezer, "Parti içinde de var ama genelde böyle bir girişim olduğu görülüyor." karşılığını verdi.
Rahmetli
Bülent Ecevit'e bağırdığı yönündeki iddialara da açıklık getiren Sezer, "Ben değil Ecevit'e, başkalarına bağırmayı beceremeyen bu nedenle 'senden siyasetçi olmaz' denen birisiyim. İşte 'sert değilsin, yumruğunu vurmuyorsun' diye eleştirilen biriyim. Bunlar çirkin dedikodular. Tabi ki
tartışma olur medeni ölçülerde. Karşılıklı görüşler söylenir. Ecevit başbakan ve genel başkan iken de farklı, karşı görüşlerimi açıkça söyleyebilen insanlardan en başta geleniyim. Zaten Rahmetli Bülent Ecevit, o nedenle beni destekledi, benim açık görüşlülüğüm nedeniyle. Her zaman 'emredersin efendim'cilik değil, konuları uygarca tartışan ama bir karar alındıktan sonra da o kararın peşinde yürüyen basına dönük değil, icraata dönük çalışan bir yapıyı ben doğru bulurum. Benim yapmaya çalıştığımda o." dedi.
ECEVİT'İ KULLANARAK SİYASETEN YER AÇMAK İSTEYENLER OLABİLİR
Birilerinin Ecevit'i kullanarak kendilerini de başka bir yere iteklemeye çalışarak siyaseten yer açmak istiyor olabileceğine dikkat çeken Sezer, "Ama onlar hiç ortalıkta yokken bizler, demokratik solcular, Ecevit ile büyüdük. 20 yıl birlikte çalıştım. Ecevit döneminde başka yerlerde, başka konumlarda olan insanların şimdi böyle bir noktaya gelmiş olmaları, eğer gerçekten Ecevit'i içten benimsiyorlarsa sevindiricidir de onun üzerinden bizi başka yerlere itmeye çalışmaları etik değil. Bizi de itemezler. Biz Ecevit'i iliklerimize kadar benimseriz. Ama dünya, Türkiye değişiyor. Yeni koşullar, yeni sorunlar ortaya çıkıyor. Bunlara dönük de kendi özgür yeni duruşumuzu ortaya koyarız." diye konuştu.
Hiçbir doktora sağlık konusunda öldürmeye çalıştı diyemeyeceğini belirten Sezer, ama o dönemin çok sıkıntılı bir dönem olduğunu vurguladı.
"Ecevit'e büyük baskıların yapıldığı, arkasından dünya haritaların değiştirilmeye çalışıldığı, Ecevit'in burada bir engel olarak görüldüğü gerçeği var." diyen Sezer, şöyle konuştu: "2002'de DSP'nin parçalanması aşamasında yaşananların bugün devamını yapmaya çalışanlar varsa, onlara da biz karşı dururuz. 2002'de DSP'yi parçalayıp farklı bir yönetimi Türkiye'de oluşturmaya çalışanlar, o yolla Türkiye'yi bağımsızlığından uzaklaştırıp bağımlı bir ülke haline getirmeye çalışanlar, Türkiye'ye ne kadar kötülük ettiklerini şimdi görüyor olmalılar. O dönem Ecevit'e demokratik olmayan yollarla çekil baskılarının Türkiye'yi nereye taşıdığı da belli. Ecevit'in her türlü baskı ve darbeye de direndiğini biliyoruz. Biz de onun izinde yürüyoruz."
(CİHAN)