Haftalık haber dergisi
Aksiyon, araştırmacı-yazar Tarhan
Erdem ile yapılan röportaja yer verdi.
Tarhan Erdem hem
CHP'li yönü, hem de kamuoyu araştırmacısı kimliğiyle bilinen bir isim. Bugünlerde, '
seçimlerde ne olur' sorusuna en fazla muhatap olan isim.
Anayasada yanlış ifadeler olduğunu ifade eden Tarhan, şunları söyledi: "Kurumlar açısından yanlışlıklar var ve bunları düzeltemedik. Bir anayasa sorunumuz var ve bu seçim bu sorunu konuşmak için büyük bir fırsat verdi. Bence
iktidar ve muhalefetin nasıl bir anayasa düşündüklerini seçmene anlatmaları lazım. Sıkıntı çıktıktan sonra konuşuyoruz ama bu problemlerin var olduğu zaten belliydi. Bu anayasa ile 27 sene yaşadık. Önümüzdeki meclisi bir kurucu meclis haline dönüştürebiliriz ve bundan daha doğru bir seçim mücadelesi de olmaz. Biz
cumhurbaşkanı seçiminde problem çıktı sanıyoruz hâlbuki bizim problemimiz anayasanın kendisidir. Yönetim
reformu yapıldı. Cumhurbaşkanı iade etti çünkü anayasaya aykırıydı. Bu anayasa ile
yönetim reformu yapamazsınız. Anayasa
kanunun gerisinde kaldığı için kanun düşüyor. İlerisi, gerisi de önemli değil aslında, bence bu yanlış bir metin. Beş tane
general yeni bir
Türkiye oluşturmak istedi. Yanlarındaki adam, Orhan Aldıkaçtı da müsait bir insandı. Böyle bir anayasa çıktı ortaya. Sonra Aldıkaçtı bana, 'o çıkan maddelerin hepsi bana ait değil, benim yazdıklarımdan daha ileri götürdüler' dedi. Sonuçta bu bir askerî rejimin anayasası. 9 sene bir insanın cumhurbaşkanlığı düşünülerek yapılmış bir anayasa. Bundan kurtulmak lazım ama hem iktidar hem de muhalefet anayasa meselesini hissediyor, yaşıyor fakat halka bunu söylemiyor. Kriz çıkınca da bu anayasadandır diyen yok. Muhalefet anayasadan kaynaklanan bir sorunu anayasa mahkemesine götürüyor ve 'anayasayı korumalıyız' diyor. Böyle ironik bir durum var. Bunu hiçbir olaya bağlamadan bütünüyle bir anayasa meselesi olarak tartışmalıyız. Seçim döneminde tartışılarak, projeler anlatılarak, seçmenden oy istenirse, bir anayasa konsepti oluşur, ona göre seçim yapılır ve o zaman gelecek meclis bir kurucu meclis haline dönüşebilir.
Başbakan cumhurbaşkanını halkın seçmesini istediklerini söyledi ama bunun anayasadaki gereklerini yapacağız demedi. Öyle şey olmaz!"
İsmet İnönü'nün 1965 seçimlerinde ortaya attığı ortanın solu kavramına, 1971'den sonra Bülent Ecevit'in genel başkanlığı ve başbakanlığı döneminde bir muhteva kazandırılamadığı gibi bir tespiti olduğunu ifade eden Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü: "CHP'deki içerik sorunu o yıllarda başladı. Yapılması gerekenler yapılamadı. O dönem kurulan hükümette görüldü ki, CHP'li bakanların altlarına iş yaptıracak bilgi birikimleri yok. Zaten 1,5 sene sonra yapılan ara seçimde AP'ye 5-0 mağlup oldu. O
politika anlayışı halen devam ettiriliyor. O dönemin slogan politikası bugün bile sürdürülüyor. CHP için bu doğru değildir. Deniz Bey, Bülent Bey'in yükselme döneminde partiye girmiştir. Muhtemelen o dönem çok etkilendiği bu çizgiyi halen sürdürüyor. Oysa bugün otursa, özümsediği politikaları halka söylese,
AK Parti karşısında ciddi güç olur. Son olarak
Meclis grubunda 1,5 saat konuştu, içinde bir şey yok. Dolayısıyla çok önemli yanlışlık o içerik noksanlığıdır ve şu anki ihtiyacı da budur.
Slogan halka yetmiyor. Şu haliyle sol oylar için CHP bir
çatı olamaz."
Cihan