- Bülent Arınç, 1,5 yıl sonra siyaseti bırakacağını dile getirdi.
- "Ben samimi olarak bir TV kanalında talepte bulundum, o benim talebimi karşıladı"
İktidarda 11 yıldan beri bulunan bir partinin yıpranabileceğini belirten Arınç, "Yüz eskimesi derler. Yani her gün kaymaklı baklava yenmez. Adamı çok seversiniz ama her gün karşınızda. Yüz eskimesi olabilir. İşte ben yüzüm daha fazla eskimesin diye 1,5 sene sonra siyaseti bırakıyorum. Herkes keşke bunu yapabilse. Yüz eskitmemek lazım. Yıpranmamak lazım. Yıpranmamak için devamlı bir değişim içerisinde olmak lazım. Yeni şeyler yapmak lazım. Çıtayı yükseltmek lazım. Hizmete endeksli bir siyaseti güçlendirmemiz lazım." şeklinde konuştu.
ABD'nin başkenti Washington'da temaslarda bulunan Bülent Arınç, Carnegie Endowment adlı düşünce kuruluşunda düzenlenen 'Türkiye'nin Demokrasi Süreci: Başarılar ve Zorluklar' adlı seminere katıldı.
Konuşmasında Türkiye ile İran ilişkilerinin geleneksel olarak belli olduğunu dile getiren Arınç, bu ülke ile ilişkilerin Suriye meselesi sebebiyle bir soğukluk olduğunun söylenebileceğini ifade etti. ABD'nin İran ile ilişkisinin son günlerde Türkiye'den daha ileri noktada olduğunu kaydeden Arınç, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin göreve gelmesinin ardından ilişkilerinin seyrinin değişebileceğini dile getirdi. Arınç, "Ruhani'nin cumhurbaşkanı seçilmesiyle yeni bir değişim veya yeni bir farklı bakış açısının İran'a hakim olabileceği konusunda belki bir öngörüye sahip olabiliriz." dedi.
Suriye konusunda da açıklamalarda bulunan Arınç, bölgedeki sorunlardan rahatsız olduklarını ifade etti. Binlerce insanın öldüğü ve şehirlerin yok olduğu ülkede insanlık dramının yaşandığını dile getiren Arınç, Türkiye'nin Suriye konusundaki tavrının bu konuda aşağı yukarı herkes tarafından bilindiğini söyledi.
-"Başbakan talebimi karşıladı"-
Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili öğrenci yurtları konusundaki fikir ayrılıkları belirtilerek son durumun sorulması ve "hala bir burukluk var mı?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Çok özel bir soru, ben Başbakan ile geçmişte birlikte siyaset yaptım, bugün de bu siyasette devam ediyorum. Bu partiyi birlikte kurduk, birlikte başarıya götürdük. Zor günleri birlikte göğüsledik ve karşıladık. Bugün geldiğimiz noktada hepimizin sevinci ortaktır. Ancak siyaset yapma ve insanlarla ilişki kurma noktasında veya bazı olaylara farklı perspektiflerden bakma noktasında ayrılıklarımız her zaman olabilir. Bu insanın doğasında vardır. Bir insan biraz daha yumuşak olur, daha müsamahalı bakabilir, bir insan daha buyurgan olur veyahutta biraz daha otoriter olur. Bir insan biraz daha belki karşı tarafla empati yapmaya çalışır. Farkı farklı, yani insanın olduğu her yerde, parmak izlerimiz bile birbirinden farklı olduğuna göre, farklı yapıda, farklı davranışlarda, farklı konuşmalarda bulunabiliriz. Ama bu kaderde bir ayrılık anlamına gelmez. Mutlaka karşılıklı yine konuşarak çözebileceğimiz bir mesele olmanın ötesine geçmez.
Tabii son yaşadığımız olayda, ben bir konuda hükümet sözcüsü olarak ifade ettiğim meselesi, Sayın Başbakan farklı bir şekilde ortaya koydu. Bu ikimizin arasında hoş olmayan bir durum meydana getirdi. Ben de kendisinden açıklama talep ettim. Yani bu bakan olmanın ötesinde benim birey olarak hakkımdır, benim de bir kişiliğim, onurum, toplum içinde saygınlığım, itibarım var, onun benden daha fazla var ama ben kendime bakıyorum. Yani benim söylediğim sözlerin doğru olması gerekir, insanlar böyle inanmalı. Bu konuda ben samimi olarak bir TV kanalında talepte bulundum, o benim talebimi karşıladı, nasıl karşıladığı, ne yaptığımız bırakın bizde kalsın. Şu anda görevime devam ediyorum. Bu tür şeyler geçmişte yaşanmıştır, bundan sonra da yaşanabilir. Her konuda birbirimizin kopyası olacak bir çabanın içerisine hiçbir zaman girmeyiz, giremeyeceğiz".