NTV'de Murat Yetkin'in gündema ilişkin sorularına
cevap veren
Devlet Bakanı Arınç, Dinlemelerle ilgili soruyu şöyle cevapladı: Ülkemizde
telefon dinlemeleri ve
teknik takipler
mahkeme kararlarıyla ve hukuka uygun şekilde yapılmaktadır. Ancak bakı kesimler tarafından yapılan ve hukuka uygun olmayan telefon dinlemeleri tek kelime ile ahlaksızlıktır.
MARDİN'DEKİ KATLİAM
"
Mardin’deki saldırı, bir vahşi hayvanın bile yapamayacağı bir olay. Üzülüyorum... Ben dün
Lübnan’daydım. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman bana bu olayı sordu. Nasıl cevap vereceğimi düşündüm. Yurt dışında da insanlık dışı bir olay olarak görülüyor. Çok farklı yönleri vardır.
Diyanet İşleri Başkanımızın sözlerini önemsiyorum.
Meclis’te bir
araştırma komisyonu kurulabilir.
KORUCULUK SİSTEMİ YENİDEN DEĞERLENDİRİLMELİ
Koruculuk
sistemiyle ilgili
AK Parti iktidara geldikten itibaren de çalışmalar yapılıyordu. Bu sistem 1980’li yıllarda kuruldu; sayısı artarak devam etti. Koruculara sosyal imkanlar ve haklar verildi. Terörle Mücadele için faydalı olacak diye düşünülen bir sistemdi. Geçici derken, neredeyse kalıcı oldu. Süreç içinde
tasfiye edilmesi düşünülmüştür. Olmadı...
OHAL sürecinde çok şey konuşuldu.
Köy koruculuk sistemine taşıdıkları
silah ve
maaş itibarıyla bakıldığında; nasıl devlet içinde görev yaparken kişisel başka eylemler yapan bir
takım kuruluşlardan bahsediyorsak, onlar da ellerindeki silah gücünü başka amaçlarla kullanmaya başlamışlardır. Emekli olmaları halinde yerlerine yeni
personel alınmayarak, mevcut korucuların tasfiye edilmeleri konusunda devletin bir düşüncesi var.
Terörle mücadele sadece koruculukla yapılmıyor. Teröre karşı aynı bölgenin insanını kullanmak faydalı olur diye düşünülmüştü. Bugün bunu tekrar gözden geçirmeliyiz."
Röportajın geri kalanı şöyle ilerledi:
* Kabine revizyonunda 'Saadet Partisi’nin yükselişinin payı var' yorumları vardı. Yeni hükümet Milli Görüş’e yakın mı?
Kabineye benim de katılmamla yorumlar zenginleşti.
Yorumları okuyorum ve saygı duyuyorum. Bazen senaryolar oluyor, fanteziler oluyor, çok isabetli yorumlar da oluyor. Bunların hiçbirine önyargılı yaklaşmıyorum. Benim MSP, RP, FP çizgisinden gelmem doğru. Ama AK Parti’de kurucu olarak görev aldım, bugün için çizgim muhafazakar demokrat çizgidir. Milli Görüş çizgisinden utanmıyorum, sıkılmıyorum. Bu benim siyasi hayatımın parçasıdır. Geçmişten bu yana eksiklerim, fazlalarım, yanlışlarım oldu; hepsini dikkate aldım ve dönüşüme uğradım.
Milli Görüş çizgisinden ben varım, Sayın Erdoğan var ve Sayın Nihat
Ergün var. Bu kadar
bakan arasında 3 kişi. Bu yorum yanlış, haksız, insafsız yorumdur.
Parti grubunda da,
kabinede de bana ağabeylik görevi verilmedi. Ağabey olarak görülmek normal, Yakın ilişkide olduğumuz insanlar var. Ama böyle bir görev yok. Bu resmi bir görev de değil.
* Sizin TSK ile ilişkiniz tartışıldı. Tutuklanan komutanlarla ilgili ‘İyi ki bunlarla savaşa gitmemişiz’ demiştiniz. Genelkurmay’dan ‘Bu kişinin TSK hakkındaki görüşü yakından bilinmektedir’ yanıtı gelmişti. Önceki diyaloglar sorun olur mu?
Eksiklik varsa iki taraftan da vardır. Ben kendi açımdan eksiklik ya da hatam varsa düzeltirim. Ben meseleye kurumsal olarak bakarım. Benim sözlerim kişilere ve yanlış davranışlara yöneliktir.
Ben Genelkurmay Sözcüsü'nden şunu demesini beklerdim: 'Bizim
demokrasi karşıtlarıyla hiçbir organik bağımız yoktur. Biz
sivil iradenin gücüne inanıyoruz.' Sayın Başbuğ bunu son konuşmalarında söyledi. Benim sözümün karşılığı budur. Benim TSK’ya, orduya hiçbir karşıtlığım olmadı. Her kurumda yanlış yapanlar olur. Yanlış yapanları eleştiririm. Demokrasiye bağlılık konusunda, herkesin kendi görevini yerine getirmesi konusunda tedbirler alınmasını isterim.
Bu konuda yorum yapanlar hayali senaryolar uyduruyorlar. Bizi birbirimize karşıt gösteriyorlar. Ben devleti tanıyorum. Böyle asil bir kuruma benim karşı olmam söz konusu değil. MGK’ya elbette katılacağım. Bu anayasa gereğidir. MGK
tavsiye noktasındadır. Eskiden böyle değildi. Medeni ilişkiler içinde, görev sahamız içinde kararlar alınır. Burada alınan kararlar hükümete bildirilecek, uygulanıp uygulanmayacağına hükümet karar verecek. MGK’da nasıl konuşulacağını da çok iyi bilirim.
* Ergenekon ve Deniz Feneri hakkında ne düşünüyorsunuz? Deniz Feneri davasının yeterince hızlı ilerlemediği ve Ergenekon kadar üstüne düşülmediği söyleniyor?
Deniz Feneri ilk ortaya çıkarıldığında fikirlerimi söyledim. Ben
Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’ni yakından tanırım. Tüm
yardım faaliyetlerinde yer aldım. Yaptıkları çalışmaların kuruşu kuruşuna
hesap verdiğini düşünüyorum.
Almanya’dankinden haberim yok.
Ben de avukatlık yaptım. Dosya alışverişi bazen yan odadan bile yavaş gerçekleşebilir. Türkiye'deki işleyiş maalesef böyle; gelişinde gecikme olabilir. Ben sayın
Şahin’in en az benim kadar yolsuzluklara düşman olduğunu biliyorum. Kardeşi olsa adaletin önüne çıkarır.
* Ergenekon konusundaki görüşünüz nedir? Genelkurmay Başkanı’nın masumiyet karinesi konusunda eleştirileri oldu?
Sayın Genelkurmay Başkanı hassasiyeti çok önemli. Bu masumiyet karinesi evrensel bir hukuk prensibidir. Bunun gibi ‘yargıda devam eden bir konu hakkında talimat verilemeceği’ de hukuk prensibidir. ‘
Yargının etkilenme’ konusu da Türk
Ceza Kanunu'nda var.
Ben de dahil olmak üzere pek çok insanın hem bunları söyleyip hem de aykırı şeyler yaptığımızı söylemek mümkün. Ama birileri bir şeyler yapıyor ki bu ilkeler çiğneniyor
Ergenekon ismi de
tartışma konusuydu. Bu ismin kullanılmasından ben de rahatsızım ama
örgüt kendine bu ismi veriyor. Başta
siyasetçiler duyarlı davranmalı. Ben bu konunun tamemen bağımsız ve tarafsız yargıya bırakılmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Yargı bu konuda yeterince hızlı mı? Ben bir geciklme olduğunu düşünmüyorum.
* Anayasa değişikliklerine CHP ve MHP soğuk bakıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Kişisel olarak 1982 Anayasası'nın 60-70 maddesinin değişmesiyle daha sivil bir hale dönümesi gereğini olmazsa olmaz kabul ediyorum.
Anayasa değişikliği toplumsal mutabakatla olmalı. Teklif yazılı hale geldikten sonra tartışmaya, uzlaşmaya açık olunmalı. Teklifimiz için ‘Bizim fikrimiz bu, siz ne düşünüyorsunuz?’ diyeceğiz. Ön yargılı yaklaşmasınlar istiyoruz.