Partisinin
Eskişehir İl Başkanlığınca düzenlenen bazı etkinliklere katılmak üzere Ankara'dan Eskişehir'e Yüksek Hızlı Tren'le gelen
Kurtulmuş, garda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Siyasette son dönemde yaşanan üslupla ilgili soru üzerine Kurtulmuş, özellikle son 8 yıldır her gün
iktidar ve ana muhalefet partisi arasındaki anlamsız, zaman zaman seviyesiz tartışmalarla gündemin geçirildiğini kaydetti.
Kurtulmuş, her hafta başında, ''bugün iktidar partisinin başkanı ne söyledi, ana muhalefet partisinin başkanı ne söyledi'' gibi konuların tartışıldığını anlatarak, şöyle konuştu:
''(Sen merdivenden inmesini bilmezsin, merdivenden çıkmayı bilmezsin, sen ata binmezsin) tartışmalarından, (oynak, kaynak) tartışmasına ve işte (Kemal Bey, Recep Efendi) tartışmalarına kadar... Bunlar son derece anlamsız.
Türkiye'nin sorunlarını çözmeye hiçbir şekilde odaklanmamış bir
siyaset dili maalesef uzun zamandır kullanılıyor. Bu dil,
kavga, kutuplaşma, çatışma, kamplaşma üzerine kurulu bir dildir ve her iki taraf da bu kamplaşmadan ve kutuplaşmadan oy alacağını tahmin ediyor. Seçime doğru bu dilin daha fazla artacağını görüyoruz. Çok daha fazla seviyesiz tartışmalar olacak, hakaretler olacak, maalesef öyle görülüyor. İşte bizi,
HAS Parti'yi ayrıcalıklı kılan nokta da burasıdır. Biz (Türkiye siyasetini yeniden formatlıyoruz) derken, öncelikli olarak Türkiye siyasetinin dilini düzeltmeyi istiyoruz.''
Türkiye'de siyasi partiler olarak bir seçim kampanyası yaşayacaklarını ifade eden Kurtulmuş, ''Biz siyasi partiler olarak birbirimizin düşmanı değil siyasi rakipleriyiz. Dolayısıyla rekabetin bilgi üzerinde, proje üzerinde, Türkiye'nin sorunlarını nasıl çözeceğimiz üzerinde yapılmasına odaklanıyoruz. Bunun için de ayrıştırıcı, kamplaştırıcı bir üslubu değil, kuşatıcı, yol gösterici ve çözüm önerici bir üslubu benimsiyoruz. Zaten seçim kampanyası sırasında HAS Parti'nin bu üslubu fevkalade öne çıkacaktır'' dedi.
-''DAVALAR, ULUSLARARASI HUKUKUN KURALLARINA UYGUN YÜRÜTÜLMELİ''
Numan Kurtulmuş, ''
Ergenekon'' gibi
soruşturmalar kapsamında
Silivri Cezaevi'nde
tutuklu bulunan bazı kişilerin milletvekili olmak için girişimde bulunmalarıyla ilgili bir soruya karşılık, herkesin milletvekili olabileceğini, Türkiye'de daha önce de cezaevinden seçilerek milletvekili olan insanların bulunduğunu kaydetti.
''Türkiye'de uzun yıllardır devam eden Ergenekon ve
Balyoz tartışmaları, davaları, bize göre Türkiye'nin
demokrasi tarihi bakımından da önemli davalardır'' diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
''Bu davaların, çok açık, uluslararası hukukun kurallarına uygun bir şekilde yürütülmesi ve bir an evvel sonuçlandırılması gerekir. İçeride bulunan tutukluların eğer suçları varsa cezalarını görmeleri, eğer suçsuzlarsa da bırakılması gerekir. Biz bunu öngörürüz, doğrusu budur. Biz bu Ergenekon ve Balyoz gibi önemli davalarda da başından itibaren 4 temel prensibi söyledik. Burada siyaset hiçbir şekilde taraf olmasın, ağzını kapatsın, kimse savcı ya da
avukat rolünde olmasın ama maalesef savcı ve avukat rolünde olan siyasetçiler çıktı. İkincisi burada hukukun üstünlüğü prensibi içinde hiçbir şaibeye mahal bırakmasızın hem soruşturma faslı hem
mahkeme faslı yürütülsün. Üçüncü olarak sadece önde görülen birkaç kişi değil, bu meselenin arkasında kim varsa, nereye kadar gidiyorsa, gerçekten suçlular kimlerse buraya kadar gidilsin ama dördüncüsü belki de en önemlisi, bu meseleler vesile kılınarak belli ki bazı iddialar var. Türkiye'de hiç kimsenin ihtilal yapmayı aklından geçirmeyeceği, hiç kimsenin de ihtilal yapma niyetinde olanlara yardımcı olmayı aklından geçiremeyeceği bir demokratik yapı kurulsun.''
Kurtulmuş, bunun yolunun da TBMM'de gerekli düzenlemelerin yapılmasından, yasaların çıkartılmasından geçtiğine dikkati çekerek, ''Eğer bunlar yapılabilmiş olsaydı şimdiye kadar Ergenekon ve Balyoz davasından Türkiye demokrasisi fevkalade olumlu sonuçlar çıkartırdı. Bizim şu aşamada söyleyeceğimiz; herkes, dilerse
milletvekili adayı olur, olmaz o ayrı ama mühim olan davanın bir an önce neticelenmesi, meselenin arkasında ne varsa son noktaya gidilerek sonuçlandırılmasıdır.''