Bu kavramları en çok kimler kullanıyor?

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, terör örgütlerinin en fazla kullandığı kavramın, insan hakları-barış ve özgürlük olduğunu belirtti.

Bu kavramları en çok kimler kullanıyor?

Çiçek, "Bu sahtekarlığın en fazla yaşandığı ülkelerin başında ise Türkiye geliyor." dedi. Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı tarafından BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 62. yılı etkinlikleri dolayısıyla Hakimevi'nde düzenlenen programa Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, BM Türkiye Mukim Koordinatörü Shahid Najam, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Güldal Akşit ve Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Mehmet Yılmaz Küçük katıldı. Bakan Çiçek, burada yaptığı konuşmada kamu denetçiliği ile ilgili geçen yıl bir yasa çıkartıldığını hatırlattı. Uygulamanın, anayasal dayanağı olmadığı gerekçesi ile bugüne kadar hayata geçirilemediğini söyleyen Çiçek, "Artık anayasal dayanağı var. Bu kanun tasarısı da imzaya açıldı. Ümit ediyorum ki, birkaç gün içerisinde Parlamento'ya gelir ve seçimlerden önce bu yasayı çıkarmak istiyoruz." dedi. Yeni kurumların kurulmasına ihtiyaç olduğunun ortaya çıktığını ifade eden Çiçek bu kapsamda daha bağımsız, daha özgür, kendi bütçesi olan ve uygulamalarını daha etkin bir şekilde yapabileceği yeni bir İnsan Hakları Kurumu'nun kurulması ile ilgili tasarının Anayasa Komisyonu'nda olduğunu aktardı. Çiçek, güvenlik güçlerine uygulamaları ile ilgili kendi iç denetimlerini yapmasına daha fazla imkan verecek ve bunu kurumsallaştıracak bir takım düzenlemelerin de yapıldığını söyledi. Türkiye'nin insan hakları ile ilgili birçok sözleşmeyi kendi iç hukukunun parçası haline getirdiğini ifade eden Çiçek, "Onun dışında da mevzuatımızdaki insan haklarına aykırı hususlar varsa, bunları ya reform paketleri ile veya müstakil düzenlemelerimiz ile ortadan kaldırmaya çalıştık." diye konuştu. "BUGÜN KULLANDIĞIMIZ HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ DÜNÜN YASAKLARIYDI" Türkiye'nin insan hakları konusundaki kararlılığına işaret eden ve bu konuda 'epeyce yol alındığını' belirten Çiçek, "Geldiğimiz noktayı kimse küçümsememeli. Elbette alacağımız çok mesafe de var. Bugün kullandığımız hak ve özgürlükler dünün yasaklarıydı. Dün dediğimiz milattan öncesi değil, belki son 20 yılın 30 yılın yasakları bugünün özgürlükleri haline gelebildiyse Türkiye bu konuda kararlılığını devlet olarak ortaya koymuştur ve bu yönde çaba da sarf etmektedir." dedi. "SIKINTI YASALARIN UYGULANMASINDA KARŞILAŞTIĞIMIZ ZORLUKLAR" İnsan hakları gibi önemli bir konunun sadece yasal düzenlemeler ile çözülemeyeceğine işaret eden Bakan Çiçek, şöyle devam etti: "Nitekim çözemediğimizde yaşadığımız bir kısım olaylarla, üzücü bir kısım gelişmelerle... Görüyoruz ki bu mesele sadece yasal düzenlemelerle değil, bütün sıkıntı çıkan bu yasaları uygulanmasında karşılaştığımız zorluklardır. Bunun üzerinde biraz daha fazla durmamız lazım." İşin eğitim boyutunun çok önem arz ettiğini vurgulayan Çiçek, "Sadece okullarda değil, en fazla medyamıza... Mesela insan hakları günü dolayısıyla televizyonlarımızda kaç program yapılıyor. İlle de insan hakları başkanlığının bunu hazırlayıp bir yerlere vermesi gerekmiyor..." şeklinde konuştu. İnsan hakları gününü, sadece 'şu niye olmuyor, bu niye olmuyor' diyerek birilerini suçlamak yerine, bir özeleştiri günü olarak da kabul etmek gerektiğini söyleyen Çiçek, "Devlet olarak, sivil toplum kuruluşları olarak, medya olarak insan hakları konusunda nerede yanlış yapıyoruzu, başkasının yanlışını göstererek değil, onu göstermeye devam edelim, evvela kendi yanlışlarımızı ortaya koymaya başlayalım ki, bu konuda mesafe alalım." çağrısında bulundu. "ÖNCELİKLE KENDİMİZİN İNSAN HAKLARINA SAYGI GÖSTERMESİ GEREKİR" "İnsan haklarına saygıyı öne çıkarırken öncelikle kendimizin insan haklarına saygı göstermesi gerekmektedir." diyen Çiçek, zaman zaman bazı yerlerde bu çarpıklığın yaşanabildiğine dikkat çekti. Çiçek, "Bir taraftan hak ve özgürlük istiyor ama hak ve özgürlük isterken bir başkasının kullanmakta olduğu bir hakkı ve özgürlüğü engellediğini göz ardı ederek bu konuyu değerlendirme yapamayız. O çok fırsatçı bir yaklaşım olur. İnsan hakları gibi bir konuyu siyaset malzemesi yaparız." diye konuştu. Çiçek şunları dile getirdi: "Konuya iki yönüyle bakmak gerek. Elbette sizin hakkınız var, ama benim de hakkım var. Bu ikisini çatışır hale getirmeden olaylara bakabildiğimiz nispette bu konuda daha fazla mesafe alma imkanımız olacaktır." "TERÖR KONUSUNDA ULUSLAR ARASI İŞBİRLİĞİ YOKSA, SÖZLEŞMELERİN BİR ANLAMI YOK" İnsan hakları denildiğinde en önemli hakkın yaşama hakkı olduğunu vurgulayan Çiçek, "Günümüz dünyasında insan hakları konusunda asimetrik bir tehdit var. Bu terördür. İnsan hakları gününde bunu göz ardı ederek bir değerlendirme yapamayız. Elbette bir kısım devlet görevlilerinin yaptığı ihmaller üzerinde önemle durmamızı gerektirir... Ama bugün dünyada 50'ye yakın ülke terörle boğuşmakta. Dünyada hiçbir ülkenin de teröre bir bağışıklığı yoktur." dedi. Terör nedeniyle Türkiye'de 40 binden fazla insanın hayatını kaybettiğine işaret eden Çiçek, "BM'nin, Sayın Temsilci de burada, kabul ettiği birçok sözleşme var. Eğer terör, insan hakları alanında da bir tehdit ise uluslar arası işbirliği bir kaçınılmazdır. Uluslar arası işbirliği yoksa sözleşmelerin çok fazla bir anlamı da yok. Çünkü bu sözleşmelerde, bu teröristleri ya yargıla ya da iade et... Ne yargılanıyor ne de iade ediliyor. O zaman insan hakları gününde, bunu göz ardı etmek doğru olmaz. Terörde hayatını kaybeden insanlara karşı madem ki tedbir alamıyoruz; en azında bu konuyu konuşmayarak saygısızlık etmeyelim." şeklinde konuştu. 10 Aralık'ın aynı zamanda acı gerçekleri konuşma günü olduğunu dile getiren Çiçek, "Yoksa oldu bitti maşallah usulü üslubu ile konuşulacak bir gün olmadığı gibi bu konu bu kadar sığ bir konu da değildir." ifadesini kullandı. "İNSAN HAKLARINA EN FAZLA VURGU YAPAN ÜLKELER EN FAZLA KAYTARAN ÜLKELERDİR" İnsan haklarına en fazla vurgu yapan ülkelerin, uluslar arası işbirliği konusunda da en fazla kaytaran ülkeler olduğunu belirten Çiçek, "En azından Türkiye bağlamında bunu çok net söyledik, söylüyoruz. Türkiye'de kan döküp, yurt dışına kaçanlardan bugüne kadar iade edilenlerin sayısı bir elin parmağını geçmez. İade etmediler ama yargılamadılar da." dedi. Dünyada en fazla istismar edilen kavramların başında insan haklarının geldiğini kaydeden Çiçek; bütün terör örgütlerinin en fazla kullandığı kavramların da demokrasi, barış, insan hakları ve özgürlük olduğunun altını çizdi. Çiçek şöyle devam etti: "İnsan hakları, barış, özgürlük; öbür tarafta bir pazar yerine gireceksiniz, çekeceksiniz bombanın pimini, yerliyabancı demeden, yaşlı çoluk çocuk demeden onlarca, yüzlerce insanın hayatına mal olacak... Ondan sonra da bu örgütler; ben barış diyorum, demokrasi diyorum... Bu sahtekarlığın en fazla yaşandığı ülkelerin başında Türkiye geliyor. Bizim insanımız bu gerçeği anlamalıdır. İnsan hakları örgütleri, insan hakları gününde bu sahtekarlığa karşı açıkça bir tavır ortaya koymalıdır... 50'ye yakın terör örgütü ile ilgili yaptığım incelemede geldiğim nokta budur. Böyle bir günde bunu kamuoyunun dikkatine, Sayın temsilci burada, BM'ye şahsınızda bunu gündeme getirmeye çalışıyoruz... Terör konusunda ya iade edeceksiniz, ya yargılayacaksınız. Aksi halde biz bu günleri yapmaya devam ederiz. Böyle romantik bir takım söylemleri anlatmaya devam ederiz." Çiçek, Türkiye'nin insan hakları konusunda başkaları kadar çok laf etmese de başkalarından çok daha fazla somut örnekleri ortaya koyduğunu aktardı.İnsan hakları konusunun sadece bir kısım protesto olayları ile değil, 365 gün üzerinde durulması gereken bir kavram olduğunu vurgulayan Çiçek, "Herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini, biz nerede yanlış yapıyoruz diye bir özeleştiri yapması gerektiğini, hak ve özgürlük talep edenlerin bunu başkasının hak ve özgürlüğünü sıkıntıya sokmadan, engellemeden yapması gerektiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı. HAMİLE BİR ÖĞRENCİNİN ÇOCUĞUNU DÜŞÜRDÜĞÜ İDDİASI Cemil Çiçek, çıkışta ise gazetecilerin sorularını cevapladı. İstanbul'da hamile bir öğrencinin polis müdahalesinde çocuğunu kaybettiği iddialarının hatırlatılması üzerine Çiçek, "Keşke bu üzüntüleri yaşamasak." dedi. İnsanların bazı hak taleplerinde bulunabileceğini, protesto hakkını kullanabileceğini söyleyen Çiçek, "Bunu yaparken de olabildiğince yasalara uygun yapsak... Çünkü bu yasalar hepimizin yararına olan yasalardır. Kamu düzenini tesis eder. Kamu düzeni bozulduğunda bundan herkes zarar görür. Dolayısıyla yasalara uygun bu tavırları ortaya koymuş olsak belki bu sıkıntıları, üzüntüleri yaşamayız." diye konuştu. Bu tip olaylara tek bir yönden bakıldığında; manzaranın tamamının görülemeyeceğini işaret eden Çiçek, "Elbette söylediğiniz olayda meydana gelen sonucu kimsenin tasvip etmesi mümkün değil, bundan üzüntü duyarız.'' ifadesini kullandı.
<< Önceki Haber Bu kavramları en çok kimler kullanıyor? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER