Bozdağ, Parlamentoda gazetecilerin, ''
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in, TSK İç Hizmet Kanunu'nun
35. maddesinin değiştirilmesi önerisinin
AK Parti tarafından nasıl değerlendirildiği'' yönündeki sorularını yanıtladı.
Bozdağ, Şahin'in açıklamasının
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamasıyla da ilgili olduğunu ifade etti.
Bekir Bozdağ, CHP'nin,
halk oyuna sunulan
Anayasa değişikliği konusunda neden ''hayır'' dediğini anlatmanın zorluğu içinde olduğunu, bu nedenle popülist yaklaşımlar sergilediğini ifade etti.
Geçen yıl, CHP'li grup başkanvekillerinin AK Parti grubunu ziyaret ederek Geçici 15. maddenin kaldırılması önerisinde bulunduklarını anımsatan Bozdağ,
Anayasa değişikliği paketinde bu önerinin gerçekleşmesine rağmen, CHP'nin, milletin referanduma ''hayır'' demesi için il il dolaştığını ifade etti.
CHP'nin yaklaşımını samimi bulmadıklarını anlatan Bozdağ, şunları söyledi:
''Darbe yapanların yargılanmasına karşı olması için milleti 'hayır'a davet eden bir siyasi anlayışın, bundan sonra
darbe teşebbüsünde bulunacaklarla ilgili yaklaşımını samimi görmüyorum. Eğer yaklaşımları samimi ise benim onlara bir teklifim var; Türkiye'de anayasal düzeni ortadan kaldırmak, hükümeti devirmek, Meclisi ortadan kaldırmak için çalışma yaptığı iddiasıyla bugün haklarında
soruşturma sürdürülen, kamuoyunda
Ergenekon adıyla bilinen davanın sanıklarının, yani Silivri'nin avukatlığını bırakması lazım. Sayın Kılıçdaroğlu'nu samimi görmemiz için, Sayın Baykal'ın, 'avukatıyım' dediği konuda 'avukatlıktan
istifa ediyoruz' demesi lazım. CHP bir yandan darbe yapanların yargılanmasının önü açılmasın diye halkoyuna 'hayır' için her yeri adım adım gezerken, darbeye teşebbüs iddiasıyla haklarında
iddianame düzenlenenlerin avukatlığını yaparken, diğer yandan İç Hizmetler Kanunu'nun 35. maddesinin değiştirilmesini talep etmesini gayri samimi buluyoruz.''
Bekir Bozdağ, ''Ergenekon'' soruşturması çerçevesinde
tutuklu bulunan Prof. Dr. Mehmet
Haberal ile ilgili ifadelerinin, bazı muhalefet milletvekillerince tepkiyle karşılandığına ilişkin bir soruya da şu yanıtı verdi:
''Benim söylediğim şu: 12
Eylül döneminde keyfi soruşturmalar yapılmış. Bugün herkes, o dönemde yapılanların haksızlık,
hukuksuzluk, keyfilik olduğunu ifade ediyor. Ama bugün Türkiye'de
demokrasi ve hukuk işliyor. Darbe yapmış
generaller yok. Türkiye'de yargı yürütme ve yasama ayrıdır.
Hakkında suç isnadı bulunan kişiler, sıfatları farklı ise 'buna dokunmayalım mı' denilecek. Savcıların böyle bir şey deme lüksü yok. İddianame düzenlemek savcıların yetkisindedir. Sayın Haberal ile ilgili soruşturmayı başlatan cumhuriyet savcısıdır, hakkında tutuklama talebinde bulunan da cumhuriyet savcısıdır. Bu talebi ciddi gören ve değerlendiren hakimdir.
İşleyen bir hukuk sistemi vardır. Hakkında suç isnadı bulunan kişilerle ilgili devam eden soruşturmalar üzerinde konuşmak yanlıştır. Bizim söylediğimiz, hakkında ciddi iddialar bulunan kişi vardır, bu kişi hakkında suçlu demek ne kadar yanlışsa bu kişiyle ilgili başka türlü değerlendirmede bulunmak da yanlıştır.''