ABD
Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın, ''Terör örgütü PKK'nın,
Türkiye ile
Kürdistan sınırı arasında faaliyet gösterdiği'' şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, Çiçek, bu tür sözlerin zaman zaman ''tercüme hatası'' veya ''sürçü lisan'' gibi açıklandığını veya gözüktüğünü söyledi.
Terör örgütünün,
Kuzey Irak sınırında yoğunlaştığının doğru olduğunu belirten Çiçek, ''Türkiye zaten bunu söylüyor ama... Türkiye'nin oradaki sınırı Irak sınırıdır. Onun dışındaki hiç bir beyanın söylenmesi ve kabulü mümkün değildir. Bizim komşumuz Irak'tır. Onun dışında kimseyi tanımıyoruz. Herhalde bunun bir açıklaması yapılacaktır'' dedi.
''
Bağımsız Kürdistan'a alışın'' diyen Irak Kürdistan Demokratik Parti (IKDP) Başkanı Mesut Barzani'nin açıklamasını de değerlendiren Çiçek, ''Buna alışmak mümkün mü?'' diye konuştu.
Çiçek, Irak konusunda Türkiye'nin oldukça soğukkanlı düşünmesi gerektiğini, Irak'ın son yarım yüz yılın en karmaşık, en kompleks dönemini yaşadığını belirterek,
bölgede ''kimin elinin kimin cebinde'' olduğunun, ''kimin kiminle
işbirliği yaptığının belli olmadığını'' söyledi.
''SÜPER GÜÇ BİLE...''
Çiçek, şöyle konuştu:''Konuştuğunuz insanlar ne kadar güvenilir, o belli değil. Bu konuda soğukkanlı olmak lazım hem de çok bağlayıcı, devletin manevra alanlarını daraltıcı beyanlardan kaçınmak gerekir. Çünkü en büyük, süper gücün bile Irak'ta ne noktaya geldiğini hepimiz görüyoruz. Beyanlarımız bu noktada önem arz ediyor. Sadece bizim açımızdan değil, muhataplarımız açısından da önemlidir. İl sorduğunuz beyan son derece
sakat bir beyandır. 'Filancayla olan sınır' diye başladığınız anda bunu ne anlamda değerlendireceksiniz, ne diyeceksiniz iyi bakmak gerekiyor.''
Türkiye'nin, hükümet v
e devlet olarak Irak meselesini öncelikli ele aldığını belirten Çiçek, Türkiye'nin imkan ve kabiliyetleri çerçevesinde bir
politika sürdürülmeye çalışıldığını anlattı.
Barzani'nin bu yöndeki konuşmalarının yeni olmadığını, bunları geçmişte de söylediğini kaydeden Çiçek, o dönemde de bu sözlere karşılık en sert yanıtların verildiğini aktardı.
Çiçek, ''Tekrar bu konunun üzerinde durmak acaba olduğundan çok daha fazla değer atfetmek anlamına gelir mi diye düşünmek lazım'' dedi.
Baş
bakan Recep
Tayyip Erdoğan ile
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün gerekli açıklamaları yaptığını belirten Çiçek, Türkiye yönünden söylenmesi gerekenin söylendiğini bildirdi.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ''Bu noktadan sonra bir temas olacak mı?'' sorusuna ise şu karşılığı verdi: ''Barzani'nin ne üslubu ne yaklaşımı ne de tutumu kabul edilebilir bir tutum değildir. Bu tutum, bölge ve dünya gerçeğinden uzak, uluslararası hukukla alakası olmayan, Irak'ın bugün içine düştüğü durumu iyi
analiz edemeyen, kendisinin de bir süre sonra başını belaya sokturacak olan bir konuşmadır.''
IRAK'A BAKIŞ İNSANİ AÇIDAN
Türkiye'nin Irak'a ''emperyal gözle'' bakan bir
ülke olmadığını söyleyen Çiçek, Türkiye'nin ''Irak'a insani açıdan'' baktığını belirtti.
Cemil Çiçek,
Ortadoğu toplumlarının ''emperyal güçlerin en çok kullandığı topluluklar olduğunu'' ifade ederek, dünyanın en zengin coğrafyasının üzerinde bu insanların, en fakir topluluklar olarak yaşadıklarını kaydetti.
Irak'ta da onun bunun peşinde Iraklı vatandaşların vuruşmaya devam ettiğini ve birçok kişinin öldüğünü anlatan Çiçek, ''Ölen de öldüren de Irak'lı, birbirlerini ne boğazlıyorlar. Malı götüren başkası, işin parsasını toplayan başkası. Böylesine bir dönemde sorumluluk taşıyan, işin önünde olan insanların biraz daha bu oyunları fark etmesi, onun bunun oyuna gelmemesi lazım'' diye konuştu.
Çiçek, bugünkü Irak'ın durumunun, hiç kimsenin lehine olmadığını belirterek, bölgede istikrarsızlığın hat safhada bulunduğunu, kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığını söyledi.
301. MADDE
Cemil Çiçek, bir başka soru üzerine, Türk
Ceza Kanunu'nun 301. maddesiyle ilgili çalışmaların devam ettiğini, değişikliğin uygun bir zamanda gündeme getirileceğini söyledi.
Çiçek, ''Yetişsin de bu iş bitsin diye düşünüyorum. 301'i savunmak gibi bir misyonum yok. Direniş içinde değilim'' dedi.
Sorular üzerine Bakan Çiçek, milletvekili genel
seçimlerinin erkene alınmasının hükümetin gündeminde olmadığını, seçimlerin 4
Kasım 2007'de yapılacağını bildirdi.
28 ŞUBAT SÜRECİ
Cemil Çiçek, bir süre üzerine, 28
Şubat sürecini de değerlendirirken, radikal hareketlerin temelinde
ekonomik yetersizliklerin yattığını, böyle durumlarda radikal unsurların daha çok taban edinebildiklerini söyledi.
28 Şubat döneminde de Türkiye'nin ön önemli meselesinin yolsuzluk olduğunu belirten Çiçek, şimdi de bu sorunun üzerinde durulması gerektiğini, bunun mevsimlik bir mücadele olmadığını kaydetti.
Çiçek, 28 Şubat'ın Türkiye'nin yarım yüzyıllık döneminde en çok yoksuzluk yapılan dönem olduğunu söyleyerek, o dönemdeki Türkiye'nin tomografisinin çekilmesi ve nerede ne
arıza var bakılması gerektiğini işaret etti. Çiçek, ''Birbirimizin gırtlağına
yerli yersiz sarılmamak, nelere mal olduğunu değerlendirmek açısından önemli bir fırsat olur'' dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Bir soru üzerine,
Cumhurbaşkanlığı seçimini de değerlendiren Çiçek, ''
Başbakan Erdoğan'ın
aday olup olmamasının kendi kararı olduğunu'' söyledi.
Anayasa'da seçim sürecinin işleyişinin belli olduğunu anlatan Çiçek, ''şimdiden papatya falı açılmaması gerektiğini'' belirtti.
Adayların zamanı gelince belli olacağını, duruma ona göre bakılacağını ifade eden Çiçek, ''
Ramazan gelmeden Ramazan'ın orucu tutulmaz'' dedi.