Mehmet Ali
Birand/ Posta
Erdoğan'ı tarihe asıl
Kürt sorunu geçirir...
Her insanın bir unutulmama tutkusu vardır.
Hepimiz fani olduğumuzu bildiğimizden dolayı, ileride hatırlanmayı düşleriz. Yaşamımız boyunca, imkanı olanlar, hep kalıcı birşeyler bırakmaya çalışırlar. Kimi apartıman yaptırır ve adını yazdırır, öbürü cami
diker ve adını koyar. Biraz daha öne çıkanlar, bağışlar yapıp sokaklara veya caddelere isimlerinin verilmesine çalışırlar.
Eminim sizlerin de böyle tutkularınız vardır.
Hiç imkanı olmayan, erkek
torun peşinde koşar. Sırf
soyadı devam etsin diye, çocuklarını sıkıştırır.
Çok merak ediyorum, acaba
Başbakan Erdoğan'ın tutkusu nedir?
Siyasilerin tarihe geçme imkanları çok daha fazladır. Zira ülkeleri tarihi değiştirebilecek güce sahiplerdir.
Nitekim şimdilerde Erdoğan'ın 8 yıllık bilançosuna baktığınızda, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz , Türkiye'yi çok net şekilde dönüştürdüğünü görebiliyorsunuz.
ÖĞLE ARASI'NDAN YAZISINI YORUMLADI
Mehmet Ali Birand Samanyolu Haber Televizyonu'nda yayılanan Şemsettin Efe'nin sunduğu Öğle Arası programında gündemi değerlendirdi. Birand, bugünkü yazısını Öğle Arası'nda yorumladı..
Acaba böyle kalmak mı ister, yoksa tarihe geçen liderler arasına girmek mi?
Son sekiz yıldaki genel
politikaları ve son olarak,
seçim kampanyasında yaptığı konuşmalara bakarsak, Başbakan'ın rüyaları var.
Bunu da saklamıyor. Yani işini bitirmediğini söylüyor.
Nedir bu rüyalar acaba?
İstanbul'a iki yeni şehir yapmak, kanal açmak mı?
Yoksa sözünü verdiği yeni çılgın projeleri tamamlamak mı?
Belki de, yüzde 50'lik seçim oranını yüzde 75' e çıkartmak veya
başkanlık seçimine katılıp
rekor bir oy oranıyla seçilmektir.
Tarihe, ne çılgın projeyle, ne de seçim kazarak geçilir...
Hayır, hayır...Bunların hiçbiri liderleri tarihe geçirmez.
Zaman zaman hatırlanmalarını sağlar . Birer istatistik olarak kalırlar.
İstanbul'da dev ana arterleri ilk kimin açtığını, şehrin yapısını kimin ilk defa değiştirdiğini , köprüleri kimin yaptığını şimdi hatırlıyor musunuz? Bu liderler zaman zaman hatırlanacaklar, ancak istatistiklerinde veya kitapların sarı sayfalarında kalacaklar.
Erdoğan'ın durumu çok farklı.
Başbakan'ın elinde büyük bir fırsat var. Bu da, Türkiye'yi yıllardır kanatan Kürt Sorunu.
Erdoğan'ın büyük şansı,
Kürtlere balans ayarında
Erdoğan da, yine beğenir veya beğenmezsiniz, aynı Türkiye'ye uzun zamandır gereken bir balans ayarını yaptı. Ülkeyi dönüştürdü ve muhafazakar kesimle laik kesim arasında bir denge kurmaya çalıştı. Bu dönüşüm denge içinde kalır ve gerçekten oturursa, Türkiye'nin önü alınmaz.
Ancak bu yeterli değil.
Türkiye'nin talihi ve gidişini değiştirecek olan asıl konu
Kürt sorunudur.
İşte Erdoğan'ın şansı da bundan kaynaklanıyor.
Bu ülkenin önünü kapatan Kürt sorununda çok kritik bir aşamaya gelindi.
İlk defa taşlar yerine oturmaya başladı ve çözüm olasılığı arttı.
- KÜRTLER, kendi temsilcilerini seçtiler. Henüz tek başlarına politika oluşturamıyor,
Kandil ve
İmralı arasında sıkışık kalıyor olsalar dahi, BDP'lilerin de kendine güveni geldi.
- İMRALI hayatın böyle devam edemeyeceğine, çözüm zamanı geldiğine inanıyor ve elde edebileceğinin en fazlasını alıp, bu işten çıkmak istiyor. Her tutumuyla, çözümden yana olduğunu gösteriyor.
- KANDİL, silahlı mücadelenin artık sonuna gelindiğinin, bu şekilde yıllarca devam edilemeyeceğinin çok farkında. Onlar da yoruldular ve yüz akıyla bu karmaşadan kurtulup, gerekirse mücadeleyi siyasi alanda götürmeyi
tercih ediyorlar.
Anahtar Erdoğan'ın cebinde duruyor...
Neresinden bakılırsa bakılsın, İç koşullar, uluslararası koşullar ve Kürtlerin tutumu, bir çözüme çok yakın olunduğunu gösteriyor.
Yeter ki, Erdoğan cesaretle hareket etsin. Günlük reytingini düşünen bir politikacı gibi değil, tarihe geçmek isteyen bir lider gibi davransın. Üstelik, bu duruşu daha önce
Kıbrıs konusunda, asker ilişkilerinde ve daha nice konuda açıkça göstermişti.
Şimdi sınav dönemi.
Erdoğan, istatistiklerde ve tarihin bazı bölümlerinde mi kalacak, yoksa Kürt sorununda ilerleme sağlayıp PKK'yı dağdan indirerek tarihe damgasını mı vuracak, unutulmayan liderler arasına mı girecek?
Anahtar, Başbakan'ın cebinde.
Kamuoyunun desteğine sahip, partisine hakim. Kamuoyunun önemli bir bölümü çözüme hazır. Başbakan olarak, siyasi yaşamının son dönemini yaşıyor. Bir daha politikacılık yapmayacak.
Yani koşullar yerinde, çarklar birbirine uymuş durumda.
Bakalım bu anahtarı nasıl kullanacak?
Bu
altın fırsatı bizlere
hediye edebilecek mi? Yoksa kısır döngüyü sürdürüp, Türkiye'nin daha onlarca yıl kaybetmesine mi yol acacak?