Cumhurbaşkanımın aynı şekilde ailece görüştüğü bir kişiydi. Peki, biz bu tavrı niye ortaya koyuyoruz, çünkü biz ilkeler üzerinden konuşuyoruz. Eğer, siz tanklarla, toplarla halkınıza zulmederseniz, onları öldürürseniz bizim sizinle ne dostuluğumuz kalır ne kardeşliğimiz kalır, orada her şey biter'' dedi.
Erdoğan, Siyaset,
Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (
SETA) tarafından NY Üniversitesinde düzenlenen ''Yeni
Türkiye, Yeni
Ortadoğu ve Yeni Dünya Düzeni'' konulu toplantıda yaptığı konuşmada, Erdoğan, Yeni Ortadoğu'nun kurucu hamlelerinin yapıldığı üç
bölge ülkesini daha geçen hafta bizzat ziyaret etmiş olmanın avantajı ile bu hitabı yaptığına işaret ederek, şunları söyledi:
''Bu itibarla sözlerim bizzat yerinde yapılmış gözlemlere ve süreci sokaklarda birebir yaşamakta olan insanlarla gerçekleştirdiğim temaslara dayanmaktadır. Bu çerçevede şunu açıklıkla söyleyebilirim ki: Yeni bir Ortadoğu doğmuştur ve bunun büyüyerek devamının önünde durmak mümkün değildir. Ancak, tehiri söz konusu olmaktadır ama er geç halkların arzuları gerçekleşecektir. Bölgede yaşanan değişimden korkmamak, aksine bunu tüm dünya için bir fırsat olarak görerek
desteklemek ve kolaylaştırmak gerekir.
Tabiatıyla önümüzdeki süreç çok kolay olmayacaktır.
Tarih boyunca benzer süreçlerden geçen bütün ülkelerde olduğu üzere, bazı alanlarda daha hızlı, diğerlerinde daha yavaş ve aksak bir geçiş süreci yaşanacaktır. Ancak bugünden istikamet bellidir. Her ülke kendi dinamikleriyle, kendi halkının iradesiyle katılımcı demokratik bir
yönetime dönüşecektir. En son
Libya örneğinde de görüldüğü üzere, günümüzde diktatörlerin halklarını
baskı altına alarak iktidarlarını devam ettirmesi artık mümkün değildir. Çünkü halklar artık ne baskıdan korkuyor, ne de içi boş vaatlere kanıyorlar.''
''BİZ, SİSTEM İHRACININ GAYRETİ İÇİNDE DEĞİLİZ''
''Burada sizinle bir gerçeği de paylaşmak istiyorum: Ben, kişisel ilişkiler ağı üzerinden konuşmuyorum, ilkeler üzerinden konuşuyorum'' diyen
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Eğer kişisel ilişkiler ağı üzerinden konuşacak olsam şu anda Libya ile ilgili böyle bir konuşma yapmamalıyım veya biraz sonra değineceğim
Suriye ile ilgili de böyle bir konuşma yapmam gerekir ama ben kişisel ilişkiler ağı üzerinden değil, ilkeler üzerinden konuşuyorum. Eğer bu ilkeler, insanların evrensel değerlerine yönelik ilkeler, çiğneniyorsa o zaman bu ilişkileri bir kenara koyabilmek insanlığın erdem şartıdır. Bunu gösteremeye mecburuz, bunu gösterdiğiniz zaman işte halkalar o bekledikleri huzura, refaha kavuşacaklardır.
Tunus'ta,
Mısır'da ve Libya'da değişimin öncüleri ile yaptığım temaslarda bu doğrultudaki kararlılığı bizzat gözlerinde gördüm. Değişime halen ayak sürüyen rejimler ve liderleri de artık bu gerçeği görmek durumundadırlar. Biz de sadece bir grupla görüşmüyoruz, kim bizimle görüşmeyi arzu etiyse hepsiyle görüştüm. Cumhurbaşkanı adaylarıyla görüştüm, parti liderleriyle görüştüm hepsiyle görüştüm. Neden? çünkü o bölgede huzuru tesis edecek yeni bir dönem için eğer bize düşen bir görev varsa hazır olduğumuzu söylemek için. Biz
sistem ihracının gayreti içinde değiliz. Böyle bir çabamız yok Türkiye zaten sistemiyle ortada olan bir ülkedir. Çünkü bizlerde bedel ödeye ödeye bir yere geldik ve o süreçleri yaşaya yaşaya... Eğer bizlerden bir eyler almak,
transfer etmek isteyenler varsa ha biz bu konuda gücümüzde destek oluruz.
Anayasa tecrübelerimizden tutunuz, ülkenin
ekonomik yapısını yapılandırmaya varıncaya kadar ne isteniyorsa bu konuda elimizden gelen desteği vermeye hazırız. Çünkü bunların hiç birisi bizim değişemez tapulu mallarımız değildir. Bunların hepsi insanlık içindir. Bunu vermeye hazır olduğumuzu de söyleyeyim.''
''İNSANLAR ORADA ACIMASIZCA ÖLDÜRÜLMEYE DEVAM EDİLDİ''
Başbakan Erdoğan,''Bu yönetimler ya değişim sürecine önderlik ederek gerekli reformları biran evvel hayata geçirecekler ya da tarih sahnesinden çekileceklerdir. Seçim onlarındır, Tunus, Mısır, Libya, halkınındır, son kararı her zaman onlar verir, vermelidir'' dedi.
Bu noktada hem uluslararası
toplum hem de Türkiye için özel önem arzeden Suriye'deki duruma da kısaca değinmek istediğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Zira '
Arap Baharı' olarak isimlendirilen hareketin bir sonraki durağının bu ülke olacağı artık kesindir; kesin olmayan bu dönüşümün nasıl gerçekleşeceğidir. Bizim arzumuz rejimin bu gerçeği görmesi ve reformlarla değişimin önünü açmasıdır. Benim mevcut yönetimin bir numaralı kişisi Beşşar
Esad ile olan ilişikilerim gayet iyiydi, ailece görüştüğüm bir kişiydi. Cumhurbaşkanımın aynı şekilde ailece görüştüğü bir kişiydi. Peki, biz bu tavrı niye ortaya koyuyoruz çünkü biz ilkeler üzerinden konuşuyoruz. Eğer, siz tanklarla, toplarla halkınıza zulmederseniz, onları öldürürseniz bizim sizinle ne dostuluğumuz kalır ne kardeşliğimiz kalır, orada her şey biter. Siz, onlar
teröristi diyemezsiniz. Çünkü siz denizden koskoca Laskiye şehrini bombalayacaksınız, 'niçin böyle yaptınız' diye sorduğumuzda verdiği
cevap 'bunlar terörist'. Koskaca bir şehir terörist olur mu? Nerede buldun o teröristi böyle saçmalık olur mu? Buna ne biz inanırız ne Suriye'nin mazlum insanları inanır. İşte bunlar bizim hemen çizgiyi değiştirmemizini önemli nedeni.
Sürecin başından beri yaptığımız tüm telkin ve uyarılar da bu yönde olmuştur. Telefonlarla bir kere, iki kere, üç kere, dört kere, beş kere görüşmeler yaptım. Özel temsilcimi gönderdim daha sonra
Dışişleri Bakanımı gönderdim. Ardından tekrar bir kez daha aradım ve her şeyimizi açık sözlü kendilerine söylerdim ama ne yazık ki hiçbir şey değişmedi. Hala insanlar orada acımasızca öldürülmeye devam edildi.''
''SON FIRSAT PENCERESİNİ BİR AN EVVEL DEĞERLENDİREREK...''
Erdoğan, şunları kaydetti:
''
Beşşar Esad'ın tüm vaatlerine rağmen bugüne kadar gereken adımları atmamış olması halkın barışçı talepleri baskı yöntemleriyle susturulmaya çalışılmıştır. Bu itibarla, yönetimin halkın gözündeki meşruiyetini ve güvenini kaybettiği bir aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Halbuki, zengin toplumsal yapısı ve tarihi birikimiyle, Suriye'nin bölgede pozitif dönüşüme yeni bir emsal oluşturacak şekilde farklı bir çizgi ortaya koyması mümkündür. Suriye yönetiminin halen açık bulunan belki de son fırsat penceresini bir an evvel değerlendirerek, gereken tüm reformları somut bir takvim içerisinde uygulamaya geçirmesi şarttır. Aksi takdirde, Ortadoğu'nun bu önemli ülkesinde etkisi tüm bölgede hissedilebilecek sancılı bir dönemin yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Bakınız, tanıştığımız andan bu yana 9 yıldır bir şey söyledim: Gelin olağanüstü hali kaldırın, çok partili döneme geçin, Anayasanızın 8. Maddesini değiştirin, nedir o? Her şey
Baas partisi ile belirlenir, Cumhurbaşkanını Baas partisi belirliyor. Böyle saçmalık olur mu? Halkı siz neyin yerine koyuyorsunuz. Halkın iradesi nerede? Halkın iradesini hiçe sayan böyle bir yönetim anlayışı olabilir mi?''
''ARTIK YENİ ADIM DÖNEMİ GELMİŞTİR''
Erdoğan, Suriye'de medyanın da serbest bırakılması çağrısında bulunduklarını ifade ederek, ''Her şey güdümlü. Her şey belli otorite altında. 'Çalışıyoruz, yapacağız, yaptık' deniliyor, her şey lafta. 'Yaptık' denilen şey, ne yazık ki acımasızca tam aksine devam ediyor ve dürüst davranılmıyor, doğru konuşulmuyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, diğer tüm bölge ülkelerine olduğu gibi Suriye'ye de halkın meşru talep ve beklentilerinin yerine getirilmesi için her türlü çabayı sarf edeceğini ifade etti.
Hatay'da 7 bin 500 Suriyeli'nin barındığını belirten Erdoğan, Türkiye'ye döndükten sonra en kısa sürede buradaki kampı ziyaret edeceğini söyledi. Kampı ziyaret ettikten sonra, süreci değerlendirerek, yeni bir adım atacaklarını anlatan Erdoğan, ''Artık yeni adım dönemi gelmiştir. Bunu kampı ziyaretten sonra yapmayı kararlaştırdık. Bu adımı atmaya mecburuz çünkü Suriye, beklenen adımı atmak durumundadır. Buradaki zulme
seyirci kalamayız. Aramızdaki sınır 910 kilometre, ayrıca aramızda akrabalık bağları var. Bu akrabalık bağlarını bir kenara koyamayız'' diye konuştu.