FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN
CHP'nin
grup toplantısında partililer ile Deniz
Baykal'ı şaşırtan bir olay yaşandı. Parti toplantısını ayakta izleyen sakallı ve bir ayağı olmayan konuk, direnmekten yorulunca gözüne boş olan en öndeki bir koltuğu kestirdi.
O
koltuk, Baykal'ın kürsüye çıkınca boş bıraktığı koltuğuydu. Ziyaretçi Baykal kürsüde konuşurken yavaşça ilerledi ve gelip o boş koltuğu doldurdu.
Bunu gören salon görevlileri hemen harekete geçti;
- "Orası sayın genel başkan
Deniz Baykal'ın yeri lütfen kalkın" dediler.
Buna kürsüden
tanık olan Baykal ise;
-"Bırakın! Bırakın!..." diye seslendi.
Ardından da sakallı ziyaretçiye;
- "Otur... Otur..." diyerek kendi koltuğunu gösterdi.
Bunun üzerine salondan alkış koparken, sakallı ziyaretçi de Baykal'ın yerine oturup onun konuşmasını izledi.
SAKALLI ADAM BAKIN KİM
Baykal'ın yerine oturan bu kişi kimdi? Grup toplantısı bitince işin aslı öğrenildi. Bu kişi Şanlıurfa'dan gelen bir
mayın mağduruydu.
50 yaşındaki İbrahim Yalman'ın sağ ayağı bilekten itibaren bir mayın patlamasında kopmuştu.
Çocukken
hayvan otlatırken başına gelen bu olay İbrahim Yalman'ın hayatını kararttı. "Bugüne kadar ne aşım oldu ne işim" diyerek dertlerini kürsüden inen Baykal'a anlattı. İNTERNETHABER
BAYKAL: MAYINLARIN TEMİZLENMESİ İLE ARAZİNİN KULLANIMI KARIŞTIRILIYOR
CHP lideri Deniz Baykal,
Türkiye-
Suriye arasındaki mayınlı
arazilerin mutlaka temizlenerek ekonomiye kazandırılması gerektiğini söyledi. Baykal, mayınlardan temizlenecek arazilerin yöredeki çiftçilere dağıtılmasını istedi. Baykal, Türkiye'nin bu mayınları neden çıkaramadığını ise anlayamadığını kaydetti.
Partisinin grup toplantısında konuşan Baykal, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Baykal, arazilerin mayınlardan temizlenmesi ve bu arazilerin nasıl kullanılacağı konusunun karıştırıldığına işaret etti.
"Mayından arazinin arındırılması, yapılması gereken bir iştir. Bu arazinin nasıl kullandırılacağı bir başka iştir." diyen Baykal, "Arazilerin temizlenmesi
kararname ile olabilir. Ama arazinin kullanılması için
yasa şart. İkisi bir kararnamede olmaz. Bu konuda
Danıştay yürütmeyi durdurdu ve kararnameyi iptal etti.
Hükümet bunu gördü bir
kanun teklifi ile geldi." dedi.
"ARAZİNİN KULLANI MECLİS'İN İŞİDİR"
Baykal, mayın temizle işinde
maliyet konusunda bir netlik olmadığına dikkat çekti.
Türkiye'nin bunu rahatlıkla temizleyebileceğini ileri süren Baykal, "Kısa bir süre önce
Başbakanlık'a alınacak araçlar,
uçaklar için KDV istisnası vardı. Bütün hükümetin alımları konusunda KDV, ÖTV istisnası getirilmişti. Bu var olan bütçeyi daha etkin kullanmak demektir. Ben bunu içime sindiremiyorum. Dünyada birçok
ülke bunu yaptı. Mayın temizlemesi işini yaptı. Var mı başka bir ülke bizim gibi yapan? Üstelik bizim
bölge terör bölgesinde. Mayından temizleme konusunda doğru dürüst
rapor aldınız mı? Yani o kadar değersiz netlikten uzak rakamlar ulaşıyor ki elde değil." diye konuştu.
Yapmanın yolunun bulunması gerektiğini vurgulayan Baykal, şunları söyledi: "Ama 'bu işin yapma sorunluluğunu biz üstleniriz. Bu konu önümüzdeki temel konudur. Yönetmeliğe aykırı ise kanun çıkartırız' diyorlar.
Meclis'e bu dayatmaca getirilmiştir. Yapılacak iş mayın temizleme ise kanuna gerek yok. Ama iş arazinin devri ise bu kanun işidir. Bu
yetki Meclis'indir. NATO 4,5 milyon mayın temizledi. NATO'ya bağlı Mamsa var.
Ukrayna,
Azerbaycan ve
Ürdün de çok uygun rakamlara mal edildi. Şimdi 250 trilyon var 750 trilyon var. Şimdi hangisi. 61 milyon dolara uçak alırken gözünü kırpmayacaksın ama 450 trilyon için oraları yabancıya devredeceksin."
"TOPRAKLAR YÖREDEKİ ÇİFTÇİYE VERİLSİN"
Baykal, temizlenecek toprakların bölgedeki çiftçilere verilmesini istedi.
Baykal, "Türkiye oraları temizlemekten aciz kaldı. Bunu kim alırsa alsın diyecek. Bu kadar sorumsuzluğu kabul etmek mümkün değil. Dünyada böyle sorunun çözen tek ülke yoktur. 216 bin dönüm bir arazi kazanımı söz konusu. Yüzde 70'i 1 ya da 2.
sınıf tarım arazisi. Bu sadece mayından kurtulma konusu değildir. Bu o bölgede bir sosyalleşme bölgenin oradaki ekonomisi düzeltmek için bir fırsattır. Bundan nasıl Türkiye vazgeçebilir. Oradaki topraksız köylülere arazinin dağıtılması bir barış projesidir. Ayda yılda bir kaç trilyon ödemekten vazgeçelim diye bundan vazgeçilir mi?" şeklinde sordu.
FAŞİZAN TARTIŞMASI
Başbakan Erdoğan'ın 'faşizan' ifadesine de atıfta bulunan Baykal, bu ifadenin Başbakan'ın muhalefetten çok tedirgin olduğunu gösterdiğini iddia etti.
Başbakan'ın, konuyu saptırıp değiştirerek
kontrol altına almaya çalıştığını iddia eden Baykal, şöyle konuştu: "Başbakan'ın söylediği o konu konuşulacaksa gelsin konuşalım. Varsa bir iddiası tümünü değerlendirmeye hazırız ama bunun mayınlı arazi ile ilgisi yoktur. Başbakan'ın ülkeyi rencide eden bu millete saygısızlık içeren değerlendirmeler yaptığına şahit olduk. Başbakan bizzat kendisi bu konuda saygısızlık yapıyor. Mesela Başbakan'ın ağzından Batı Trakya'dan bir süre önce çıkan ve geri dönmeyen
Yunan vatandaşının hesabını sorduğuna tanık olmadım. Türkiye kendisini suçlayarak birilerini suçlayarak haklılığını kimseye kabul ettiremez. Bizim ihtiyacımız Türkiye'ye yapılan haksızlıklara sahip çıkmaktır." Baykal, yarın bölgeye giderek çiftçilerle görüşüp mayınlı arazileri inceleyeceğini söyledi.
DOKUNULMAZLIK KONUSUNDA EKSİKLİKLER VAR
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yargılanması talebine de değinen Baykal, şöyle devam etti: "Dokunulmazlık konusunun ne kadar eksik olduğunu gördük. Defalarca söyledik. Siz
cumhurbaşkanını böyle seçerseniz önce köşkte elçileri kabul eder sonra gider mahkemede ifade verir. Suç işleyenin
hesap vermesi gerekir. Meclis toplantı halindeyken
dokunulmazlık var. Bazı ülkelerde toplantıdan sonra dokunulmazlık değil. En önemli suçları işleyen
vekil diye yargılanmıyor. Her kurum saygındır ama önemli olan hukukun itibarıdır. Herkes hukuk karşısında eşittir. Cumhurbaşkanı da vatandaş da. Hukukta olmadığı halde olur kılmak kabul edilir değildir.
Cumhurbaşkanlığı ile ilgili
düzenleme eksik anayasada yok. Getirin meclise düzenleyelim. Bir hakimin önüne gelmiş
dosya dokunulmazlık varken yapılamamış şimdi cumhurbaşkanlığında yok. Cumhurbaşkanlığı kurumunun bu karar taraflıdır demesi hukuka da cumhurbaşkanlığına da en büyük darbeyi vurmuştur?"