CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, ''Siyaset bir süreçtir, bir atımlık barut için
siyaset yapanlar,
tavsiye ederim kesinlikle siyaset yapmasınlar. Siyaset bir atımlık barutla yapılacak iş değildir'' dedi.
Baykal, Kurban
Bayramı sevincinin yerel
seçim heyecanı ve coşkusuyla bir arada yaşandığını vurguladı.
Yerel seçimin sadece bayramla değil,
Türkiye'nin içinde bulunduğu
ekonomik durum ve yolsuzluk iddialarıyla da iç içe geçtiğini savunan Baykal, ''Bu seçimde alınacak karar sadece yerel yöneticilerinizi belirlemekle kalamayacak aynı zamanda Türkiye'nin gidişatına yönelik çok önemli bir istikamet belirlemesi, rota belirmesi,
pusula ayarlaması da yapacaktır'' diye konuştu.
Baykal, bu süreçte
adayların konuşulup tartışılmasının siyasetin temeli olduğunu vurgulayarak, buna rağmen vatandaşların asıl görev ve sorumluluğunun Türkiye'ye karşı olduğunu belirtti. Baykal, Türkiye'nin gidişatının çok kaygı verici olduğunu öne sürerek, ''Türkiye'ye mutlaka sahip çıkılması gerekir'' dedi.
-''BİR ATIMLIK BARUT''-
Yerel seçimler öncesi diğer seçimlere oranla partisinden daha çok kişinin görev üstlenmeye hazır olduğunu ve bu durumun kendisini mutlu ettiğini ifade eden Baykal, şöyle konuştu:
''Ne mutlu Türkiye'ye sahip çıkmaya hazır bu kadar çok insanımız vardır. Bu süreç bir süre sonra netlik kazanacaktır, o noktada hepiniz adına bayrağı her seçimde kimin taşıyacağına birlikte karar vereceğiz. Ama bayrağı bir arkadaşımızın eline vermiş olmamız bizim ayrı ayrı o konuda sorumlu olmaktan çıkmış olmamız anlamına kesinlikle gelmeyecektir. Siyaset bir süreçtir, bir atımlık barut için siyaset yapanlar, tavsiye ederim kesinlikle siyaset yapmasınlar.
Siyaset bir atımlık barutla yapılacak iş değildir. Siyaset bir süreçtir. Zaman içinde hepimiz her an sahada sınav vererek, kendimizi kanıtlayarak, çizgimizi, parti ahlakımızı, partiye bağlılığımızı imtihandan geçirerek, örnek olarak, iyi günde, kötü günde, yetkiliyken, yetkili değilken, adayken, aday değilken, sınav vere vere, siyaseti bize yakışan, Türkiye'ye yakışan şekilde götüreceğiz. Türkiye'nin haline bakın böyle bir ortamda 'sen-ben' diye telaş içine girmenin kabul edilebilir bir tarafı olur mu?''
Baykal, partisinin aday adaylarının çok değerli olduğunu belirterek, kim aday olursa olsun geride kalanlar için ''yüreğinin yanacağını'' söyledi. ''Aman CHP'ye sahip çıkalım'' diyen Baykal, ''Sonunda Türkiye'mizin sahipsiz olmadığını herkese gösterelim, sahiplenelim'' şeklinde konuştu.
-''TÜRKİYE EKONOMİSİ YANGIN YERİ''-
Türkiye ekonomisinin
yangın yerine döndüğünü, ancak
Başbakan Erdoğan'ın bunun farkında olmadığını öne süren Baykal, Türkiye'nin en önemli kuruluşlarının çok büyük sıkıntılar içinde olduğunu kaydetti.
İş yerlerinin kapandığını, insanların işini kaybettiğini, fabrikaların
üretim yapamaz hale geldiğini, işçilerin ücretsiz izne çıkartıldığını ifade eden
Deniz Baykal, şöyle devam etti:
''Türkiye ekonomisi geride bıraktığımız ay içerisinde yüzde 8,6 küçüldü. Türkiye resmen küçülen bir ekonomi noktasına gelmeye başladı. Küçülen ekonomi ne demektir? Daha az üretim demektir. Daha az üretim daha az insan çalışıyor,
akşam evine daha az sayıda insan ekmek götürüyor, daha az sayıda insanın çocuğu beslenebiliyor, daha az sayıda insanın evinde tencere kaynayabiliyor demektir. Borçlar ödenemiyor, çekler senetler dönmüyor, bankalar içine kapandı, Türkiye ciddi bir sıkıntının içinde. Başbakan, (Hamdolsun iyiyiz,
kriz teğet geçiyor) sözleriyle milleti avuttuğunu sanıyor. Önümüzdeki günlerde neler yaşayacağımızı hep beraber kaygıyla anlamaya çalışıyoruz. ''
-''YOLSUZLUKLAR DİZ BOYU''-
Deniz Baykal, Türkiye'nin tarihinin en büyük yolsuzluk tablosuyla karşı karşıya olduğunu da iddia etti.
Baykal, şunları söyledi:
''Eskiden yolsuzlukları ahlaki standartları kuşkulu kişiler yapardı. Eline fırsat geçtiğinde ahlakını, ilkelerini satıveren, paraya pula dayanamayan bir
takım insanlar yolsuzluk yaparlardı. Şimdi
teşkilat kuruluyor teşkilat. Şirket kuruluyor, ne şirketi? Halka
yardım şirketi. (Millete yardım yapacağız) diye, halkı soymak üzere,
dernek kuruluyor. Bunu yapanlar, sonra Bakanlar Kurulu'na gidip, (Kamuya yararlı şirket olduğumuza karar verin) diyorlar. Koca
Bakanlar Kurulu, (Evet, el hak millete yardımcı olmak için kuruldunuz) diyor. Sonra yolsuzluk yapmak için kurulan şirkete (Vergiden muafiyet getirin) diyorlar.
Mehmetçik Vakfı'na tanınmayan muafiyetler, bunlara tanınıyor. Onlar gidiyor, Almanya'da
Müslüman vatandaşların fitresine, zekatına göz dikiyorlar, fitre zekat topluyorlar, sonra geliyorlar burada AK Parti'yi
desteklemek için televizyon kanalı kuruyorlar. Almanlar (Böyle rezillik mi olur?) diye
dava açıyor. Tutukluyor adamları, mahkemeye veriyor, sonra bize yazı yazıyor, diyor ki, (Sizde de bakın şu, şu kişiler işin içinde, ben burada yaptığım incelemede gördüm, aman
ihmal etmeyin) diyor.
O kişiler nerede şimdi? Birisi devletin en saygın olması gereken kurumunun başında, diğerleri televizyon kanalında yöneticiler. Al gülüm, ver gülüm. İktidar iş başında. Başbakan seyrediyor, hükümet seyrediyor,
Adalet Bakanı (Bana ne canım) diyor. Böyle bir tablo ortaya çıkabilir mi? Kim aday olursa olsun, hep beraber, hangi arkadaşımız geçiyor olursa olsun, sadece o arkadaşımızı destek için değil, bütün bu olumsuzlukların sorumlusu AK Parti'ye 'dur' demek için sandığa gideceğiz.''
-SEÇMEN SAYISINDAKİ ARTIŞ-
CHP Lideri Baykal, seçime katılacak
seçmen sayısının geçen seçimdeki seçmen sayısından 6 milyon fazla olduğuna dikkati çekti.
Bir yıl içinde 6 milyon yeni seçmenin ortaya çıktığını ifade eden Baykal, seçmen sayısındaki artışın Adrese Dayalı
Nüfus Sayım Sistemi'nden kaynaklandığının açıklandığını vurguladı.
Baykal, şöyle devam etti:
''Adrese Dayalı Nüfus Sayım Sistemi elbette Türkiye'de bütün insanların nüfusa geçirilmesini sağlamak için ortaya atılan bir proje. Bu projeyi kendi başına yanlış kabul etmek doğru değil. Ama bu projenin imkanlarını, kendi siyasi hesabı için kullanıp, (Ben adrese dayalı
nüfus sayımı yapıyorum) deyip, oradan buradan seçmen bindirmesi yapıp, zayıf olduğunu düşündüğü yerlere seçmen yığmak için, orada haksız yazım yapmayı kabul etmek mümkün değil.
Yanlış olan, Adrese Dayalı Nüfus Yazım Sistemine geçilmesi, kütüklerde bunun esas alınması değil, bu prensibin siyasi
iktidarlar için AK Parti'nin elinde haksız olarak, seçmen kaydırma, seçmen bindirme için kullanılmış olmasıdır. Yanlışı budur. Bu yanlışı hep beraber etkisiz kılmakla yükümlüyüz. Hepimiz, seçmenlerimiz, parti yöneticilerimiz, mahalle temsilcilerimiz, ilçe, il yöneticilerimiz, adaylarımız, belediye başkanlarımız, hepimiz ayrı ayrı, hızla, bir an önce bu adrese dayalı nüfus sisteminde nasıl yanlışlık yapılmış, nerelere seçmen bindirmesi yapılmış, bunları
teker teker ortaya koyup, onları cımbızla ayıklamak ve önümüzdeki seçimin dürüst bir seçim olması için üzerimize düşen görevi yapmak zorundayız. Yapmamız gereken en önemli iş budur.
Sağlam seçim ve dürüst seçim. 50 yıldan beri Türkiye bunu tartışıyor. Bir nüfus sistemi konuldu, (Şimdi onu daha da gerçekçi yapacağız) dediler. (Peki yapalım) dedik. Bunun için adrese dayalı yazım sistemi getirildi. (Kütükte bu esas alınsın) dendi. Ama o esası
Yüksek Seçim Kurulu kendi yetkilerini kullanarak denetlesin, düzenlesin, kapanın elinde kalmasın, nüfus müdürlüklerine yön verebilen siyasiler, istedikleri işçileri seçmen diye oradan buraya taşımasın. Yapılan bu. Bu yanlıştır. Bu yanlışa karşı elimizdeki yetkileri kullanarak hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bu seçimler bu bakımdan da
örgüt sınavıdır. Örgütümüz seçmene doğrudan doğruya ulaşmanın yollarını arayıp bulmalıdır.''
Baykal'ın konuşması sık sık, ''Başbakan Baykal'' sloganlarıyla kesildi. Baykal'a bayramlaşma sırasında CHP
Antalya milletvekilleri ve CHP'li belediye başkanlarının yanı sıra, CHP'den
büyükşehir belediye başkanlığı aday adaylığını koyan eski Ak
deniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa
Akaydın, eski Antalya
Devlet Hastanesi Başhekimi Arif Bulut ve
Mehmet Yılmaz da eşlik etti.
Baykal, CHP İl Teşkilatı önünde önünde toplanan partililerle bayramlaştı. Baykal, bayramlaşmaya katılan başörtülü bir kadına da ''Bundan sonra hep beraber devam edeceğiz'' dedi.
AA