Baykal'dan Sezer'e savunma

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, cumhurbaşkanı seçimi konusunda bir ön şart söyleyerek uzlaşma sağlanamayacağını belirtti. Baykal, Sezer'in gövinin hakkını verdiğini söyledi.

Baykal'dan Sezer'e savunma

Baykal, ''Biz, 370 üyemiz seçilse dahi mecliste mutlaka partilerle bir uzlaşma, birlikte yeni cumhurbaşkanını sahiplenme ihtiyacını hissediyoruz'' dedi. Baykal, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Seçim meydanlarında ''liderler arasında gerilimin giderek tırmandığına'' ilişkin bir izlenimin olduğu yönündeki soru üzerine Baykal, ''Liderler sözüne küçük bir itirazım var. Ben hiçbir şekilde hakaret etmiyorum, gereksiz ifadeler kullanmıyorum, küçük düşürmeye çalışmıyorum. Bunda çok özenliyim, ama muhalefet partisi olarak görevimi yapıyorum'' dedi. Söylediği her şeyin belgeli, somut ve önemli olduğu görüşünü dile getiren Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bunun karşısında tedirgin ve rahatsız olduğunu savundu. Baykal şöyle devam etti: ''Başbakan tabii benim bu somut, ciddi iddialarım karşısında çok rahatsız, tedirgin oluyor. O planda ona cevap vermeye yönelmiyor, çünkü verecek bir cevabı yok. İşi kişisel suçlamaya, hakarete, dedikoduya falan çekiyor. Bu, tabii çok yanlış bir şey. Ama ben o gerilime kesinlikle girmeyeceğim. Başbakan ciddi konulardaki tartışmamızı bir kayıkçı kavgasına çekmeye çalışıyor. Sanki aramızda anlamsız, kızgınlıktan, birbirimizden nefret ettiğimiz için söz konusu bir kavga varmış gibi bir hava yaratmaya çalışıyor. Bu, söz konusu değil. Benim açımdan hiç değil.'' Ermeni sorunu, anayasa değişikliği gibi konularda hükümete destekte bulunduklarını, bunun da kendisinin ''düşmanlık içinde olmadığının açık ve net'' göstergesi olduğunu ifade eden Baykal, ''Ben hiçbir zaman hakarete yönelik, doğru olmayan, kişiliğine saldırı niteliğinde bir söylemi kabul etmedim. Ne hastalık konusunda ne de ailesiyle ilgili olarak, çok özen gösterdim'' diye konuştu. ''Ben kızmıyorum Başbakan'a, yanlışlarını söylüyorum. Başbakan benim söylediklerime kızıyor, tepki olarak da olmadık şeyleri gündeme getirmeye kalkıyor. Bunu yaptıkça tabii gülünç hale düşüyor. Bir başbakana yakışacak şeyler değil'' diyen Baykal, kendisinin sözlerinden kaynaklanan bir mahkeme kararının bulunmadığını, saygılı davrandığını, ancak yolsuzluklarla ilgili doğruları dile getirdiğini söyledi. -''GEL TELEVİZYONDA KONUŞALIM''- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı canlı yayında karşılıklı tartışmaya davet eden Baykal, ''Çıkalım 70 milyonun karşısına ben haklı mıyım değil miyim, Başbakan haklı mı değil mi, benim hakkımda söylediği lafları milletin önünde söylesin'' dedi. Kendisinin bu canlı yayının gerçekleşmesi halinde orada hiçbir şekilde o üslupla konuşmayacağını, ancak Başbakan Erdoğan'a bir sürü soru sormayı düşündüğünü kaydeden Baykal, ''Ama, korkuyor, kaçıyor, gelmiyor. Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı, tartışıldı, adaylar çıktı. Amerika'da seçim yapıldı, çıktı. Biz 2002'de seçim yaptık, çıktık. Şimdi niye çıkmıyoruz? 2007'de halktan kaçıyor, benden kaçıyor'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın seçim döneminde basın toplantısı yapmadığını, kendisinin ise sürekli basının karşısında olduğu değerlendirmesini yapan Baykal, ''Şimdi Başbakan'a diyorum ki, gel kaçma televizyonda karşı karşıya çıkalım, birbirimize soralım'' çağrısında bulundu. -''ÖN ŞART SÖYLEYEREK ZATEN UZLAŞMA OLMAZ''- CHP Genel Başkanı Baykal, ''Cumhurbaşkanlığı seçimi, yeni bir seçim doğurur mu?'' şeklindeki soru üzerine de, ''Bence doğurmaması lazım'' karşılığını verdi. ''Başbakan bugün uzlaşma sözünü ediyorsa kime karşı ediyor bunu? Üç ay önceki Tayyip Erdoğan'a karşı ediyor'' diyen Baykal, Başbakan Erdoğan'ın üç ay önce bugünkü noktada bulunması halinde yaşanan sıkıntıların ortaya çıkmayacağı görüşünü savundu. Baykal, ''Şimdi geldiği noktada uzlaşma deme gereğini duyuyor. Bu, 'ben hata ettim, çok özür dilerim' demektir. Yani onu söylemiyor. Aslında dürüstçe çıkıp milletten 'bu cumhurbaşkanlığı sorunun devletin başına ben sardım, kusura bakmayın, özür dilerim' demesi lazım. Bunu dediği zaman bu iş ciddiyet kazanır. Bunu demiyor'' diye konuştu. Seçimlerin ardından TBMM'nin girecek partilerle genişleyerek daha çoğulcu bir yapının oluşacağına inandığını dile getiren Baykal, uzlaşmadan ''ben çoğunlukta olursam benim söylediğim isimlerden biri cumhurbaşkanı olur'' sonucuna varılmasının yanlış olduğunu söyledi. Baykal, ''Bu doğru değil. Benim anlayışım bu değil. Biz, 370 üyemiz seçilse dahi mecliste mutlaka partilerle bir uzlaşma, birlikte yeni cumhurbaşkanını sahiplenme ihtiyacını hissediyoruz'' dedi. Baykal, ''Meclis dışından bir isim olması sizin için bir ön şart mı?'' sorusu üzerine de şunları kaydetti: ''Gerçek bir uzlaşmayı kabul ettikten sonra olay oraya götürülür, başka bir yere götürülür. Ona o zaman bakarız ama bir ön şart söyleyerek zaten uzlaşma olmaz. Ben, anlayışımı, tercihimi söylüyorum. Yani, burada gerçek bir tarafsızlığa ihtiyaç var. Yani, meclis çok yoruldu, Türkiye çok yoruldu, Anayasa Mahkemesi çok yoruldu. Niye yoruldu? Sayın Erdoğan'ın inadından, ısrarından... Şimdi yanlış olduğunu kendisi de kabul ediyor. Bundan sonrası için diyoruz ki; gel bizi dinle. Hatta önceden dinlesen, olacaktı. Gel birbirimizi aldatmaya, bir particiyi oraya getirmeye yönelik bir çaba içine girmeyelim. Oraya gerçekten anayasayı içine sindirmiş, anayasayla kavgası olmayacak, anayasanın gereğini yerine getirecek, dürüst, ahlaklı, toplumun her kesiminin benimseyeceği birini getirelim.'' -''CUMHURBAŞKANLIĞINI FETHEDİLECEK HEDEF GİBİ GÖRMEYİN''- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in kriz döneminde çok iyi bir biçimde cumhurbaşkanlığı görevini sürdürdüğünü, yeni seçilecek cumhurbaşkanının da anayasaya inanan, ''hiçbir partinin oyuncağı olmayacak'' bir isim olması gerektiğini ifade eden Baykal, ''Cumhurbaşkanlığını fethedilecek bir hedef gibi görmeyin ne olur'' dedi. ''Bu sözlerinizden cumhurbaşkanının meclis dışından olmasının bir ön şart olmadığı sonucu çıkıyor. AKP içinden de isimler geçiyor. Mehmet Sağlam, Abdüllatif Şener bu dönem TBMM dışında kalacak'' denilmesi üzerine de Baykal, ''Ön şart koşmak prensip olarak uzlaşma fikrine aykırı. Benim kanaatim gerçek bir uzlaşma yapacaksak bu uzlaşma bizi tarafsıza götürür'' karşılığını verdi. Meclise girecek partiler arasında herkesin bu aday üzerinde uzlaşmaya varmasının önem taşıdığını vurgulayan Baykal, ''Dört parti arasında uzlaşmayı arayacaksak, Başbakan bu noktaya geldiyse, samimiyse bunu kabul ettiyse o zaman bunun ortak çözümü, tarafsız, güven veren, saygın bir isimdir'' diye konuştu. Baykal, kafasında cumhurbaşkanlığı için bir isim bulunup bulunmadığı yönündeki soruya da, ''İsim konuşmak uygun değil, doğru değil. Kafamda hiçbir isim yok'' yanıtını verdi. ''O zaman cumhurbaşkanı adayı AKP'li de, CHP'li de, tarafsız da olabilir diyorsunuz'' sözleri üzerine de Baykal, ''CHP'li olmasın diyorum ben. Bütün mesele şu, bu bizi oraya götürür. Benim dayatmam değil, ön koşulum değil'' dedi. -''KİMSE BENİM MAL VARLIĞIMI BİLİYOR OLMAYI İSTEYEMEZ'' Başbakan Erdoğan'ın, mal varlığını açıklamasını istediği yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Baykal, ''Kimse benim mal varlığımı biliyor olmayı isteyemez ama Başbakan'ın böyle bir durumu var. Mal varlığını açıklamak durumunda olan ben değilim, Sayın Başbakan'dır'' dedi. Erdoğan'ın anlamsız tartışmalar üretmeye çalıştığını savunan Baykal, son 30 yılda Dışişleri Bakanlığı dönemi hariç hiçbir zaman kamu görevi üstlenmediğini ve mal beyanında bulunmakla yükümlü olmadığını, ancak kendisi ve eşinin mal varlığının ortada olduğunu söyledi. Erdoğan'ın mal varlığının ise bilinmediğini ifade eden Baykal, ''Ben muhalefetim, sen Başbakansın. Sen mal varlığını açıklamalısın. Mal varlığım konusunda bana ağzını bile açamazsın'' diye konuştu. -''HUKUKİ SÜRECİ İŞLETİRİZ''- Seçim sonrasında parlamentoda çoğunluğu elde etmeleri halinde ilk olarak dokunulmazlıkları kaldıracaklarını yineleyen Baykal, ''Dünyanın hangi parlamentosunda 200 dokunulmazlık dosyası var? Dünyanın hangi ülkesinde Başbakan kendisi için af çıkarıyor, Maliye Bakanı kendisi için 4 kez af çıkarıyor?'' dedi. Baykal, dokunulmazlıkların kaldırılmasının çağdaş toplum için gerekli olduğunu dile getirerek, ayrıca siyasi bir yaklaşım göstermeden, hukuki zemin içinde Başbakan ya da bakanlar için görevlerinden dolayı Yüce Divan prosedürünün işletilebileceğini söyledi. Baykal, buna örnek olarak Balıkesir SEKA'nın özelleştirilmesi ve TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'sının bir yabancı yatırımcıya blok olarak satılmasını gösterdi. Terör konusuna da değinen Baykal, hükümetin terörle mücadelede büyük hatalar yaptığını savundu. Terörle mücadelenin en önemli noktasını yurt dışından beslenen terörü önlemenin oluşturduğunu vurgulayan Baykal, iktidara gelmeleri halinde Kuzey Irak'taki terörist unsurların bitirilmesi için ABD'yi ikna edebileceklerini belirtti.
<< Önceki Haber Baykal'dan Sezer'e savunma Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER