CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, herkesin 12
Eylül ile ilgili
tartışma yapabileceğini belirterek, ''
12 Eylül'den sonra iyi oldu iyi olmadı tartışmasını herkes yapabilir. Bunları anlayışla karşılamak mümkündür ama 'İyi oldu o zaman askeri
darbe mümkündür demek bizi çok tehlikeli noktaya çeker'' dedi.
16. Uluslararası Eşme Turistik Kilim,
Kültür ve
Sanat Festivali'ne katılmak üzere Uşak'ın Eşme ilçesine gelen Baykal, belediyeyi ziyaretinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Türkiye'deki hukukun, ana
yasal düzenin net bir şekilde askeri darbelere fırsat vermeyecek, askeri darbeleri himaye etmeyecek ve buna sahip çıkmayacak anlayışta ortaya çıkmasının gerekli olduğuna inandıklarını vurgulayan Baykal, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in açıklamalarına da değindi.
Baykal şöyle konuştu:
''Kişilerle ilgili süreçler işler işlemez bilmem. Hukuki
uygulama içinde
zaman aşımı vardır yoktur. Bunlar önemli değildir. Kimse kişisel
kavga, intikam peşinde değil ama Türkiye'de hukuk düzeni, anayasal düzen bu konularda net olmalıdır. Bu tartışma gündeme gelince belli bazı çevrelerde 12 Eylül askeri müdahalesinin hangi şartlarda gerçekleşmiş olduğunu, o şartlarda bir askeri müdahalenin aslında kaçınılmaz olduğunu, uygun olduğunu,
askeri müdahale yapılmamış olsaydı çok daha farklı sorunlarla karşı karşıya kalabileceğimizi söylüyorlar.
Böyle düşünen arkadaşlarımızı şu noktada bir değerlendirme yapmaya çağırıyorum. Bu tavır, yani 12 Eylül askeri darbesinin meşru, kaçınılmaz,
ülke yararına olduğu tespiti, bundan sonrası için de belki başka bazı askeri müdahalelerin, darbelerin de meşru olabileceği, ülke yararına olabileceği, kaçınılmaz olabileceği gibi bir anlayışın kapısını açar. Bu çok temel bir noktadır. '12 Eylül bir istisna'. Yani gelecekte bir istisnayı imkansız sayma hakkını nereden alıyoruz, 12 Eylül istisnaysa. O nedenle kimse 12 Eylül öncesi şartlar şöyleydi, 12 Eylül'den sonra böyle oldu mukayesesiyle darbeler konusunda, ilkesel bir tavır takınmayı karıştırmasın birbiriyle. O iş ayrıdır bu iş ayrı. Prensip olarak bir ülkenin anayasal düzeninin, hukuk düzeninin askeri müdahaleler karşısında net tavır takınmasına ihtiyaç vardır. Bizim
Anayasamızdaki 15. madde herhangi bir hukuk devletinde demokratik bir toplumda kabul edilebilir bir
düzenleme değildir.
Bir olayla ilgili hukukun işlemesini askıya alma ve bunu anayasal düzenlemeyle yapma, yargıyı etkisiz kılma düzenlemesi çok yadırgatıcıdır, hukuk dışıdır, anayasa dışıdır. Bizim hukuk sistemimizde böyle bir düzenlemenin varlığını sürdürmesi kabul edilebilir değildir. Herkes 12 Eylül'le ilgili tartışmasını yapabilir. '12 Eylül'den sonra iyi oldu, iyi olmadı' tartışmasını yapabilir. Bunları anlayışla karşılamak mümkündür ama 'İyi oldu o zaman askeri darbe mümkündür' demek bizi çok tehlikeli noktaya çeker. Bu konuda herkesin dikkatli olmasına ihtiyaç vardır.''
EVREN'İN REFERANDUM ÖNERİSİ
7. Cumhurbaşkanı Evren'in,
referandum önerisine de değinen Baykal, ''Kişisel, özel duyarlılığını dile getiriyor. Benim üstünde durduğum nokta bu konuyu tartışan insanların yaklaşımı. Biz anayasal değişikliğin gerekli ve yararlı olduğu kanısındayız'' dedi.
MAYINLI ARAZİ
Mayınlı
araziler konusunda da değerlendirmede bulunan Baykal, konuya ilişkin yasayı
Anayasa Mahkemesine taşıdıklarını, bu konunun ''Milli bir mesele'' haline geldiğini, milli mutabakatın sağlandığını ifade etti.
Buradaki meselenin 3. maddeyle ilgili olduğunu dile getiren Baykal konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Yani hiç gerekmediği halde bize, buradaki mayınların bir
yabancı şirket tarafından temizlenebileceği ve böyle yapılması halinde de o şirketin 50 yıla yakın bir süre burayı tarımsal amaçlı olarak kullanmasına göz yumulabileceği ifade edilmektedir. Bir yasa maddesi olarak düzenlenmiştir bu. Bunun dünyada bir örneği yoktur. Üstelik bizim mayınlı arazilerimiz sınır bölgesindedir. yani 510 kilometre uzunluğunda bir sınır bölgesi boyunca bu mayınlı arazi vardır.''
Deniz Baykal, burayı yabancı bir şirkete devretmenin anlamı olmadığını ifade ederek şunları söyledi:
''Ayrıca burası bir
terör bölgesidir. Ayrıca bu sınır Orta Doğu'nun en büyük gerginliklerinin yaşandığı bir sınırdır. Orta Doğu'da din kavgaları, mezhep kavgaları vardı. Etnik kavgalar vardır. Türkiye bir istikrar ülkesi olmaya çalışıyor. Bu bölgede, şimdi kendi sınırımıza yabancı bir şirketi davet edeceğiz, 'yerleş' diyeceğiz. Onun kim olacağı belli değil.
İktidarın,
Başbakanın Orta Doğu'da daha önce hangi firmalarla, şirketlerle içli dışlı ilişkiler kurduğunu hepimiz biliyoruz.
Kuşadası Limanı'ndan biliyoruz. TÜPRAŞ'ın satışından biliyoruz. Oradaki özel ailelerle ilişkisini. Bu konu konuşulurken çıktı,
azınlıklarla ilgili düşmanlık yapıyorsunuz diye bir azınlık problemini gündeme getirdi, bizzat Başbakan getirdi. Bizzat kendisi çıktı, 'Ne olacak buraya İzak gelse, Mehmet de onun yanında çalışacak' dedi. Bunlar sağlıklı yaklaşımlar, doğru yaklaşımlar değil. Ülke yararına yaklaşımlar değil. Bizim kimseye karşı husumetimiz, düşmanlığımız yok. Yabancı
sermaye de bir ülkede elbette yatırım yapabilir. Bu da çok doğaldır. Ama bir sınır bölgesine, böyle hassas 510 kilometrelik bir sınıra getireceksiniz, Orta Doğu'daki tartışmalı bir ülkeyi, Ve orayı 50 yıl boyunca ona bırakacaksınız.
Bunun mantığı var mı? Bu yanlış bir iştir. Büyük mücadele verdik bu konuda. Konu Anayasa Mahkemesinde. Mahkeme hukuk açısından bakacak, kararı, şöyle olur böyle olur hep beraber göreceğiz. Ben inanıyorum ki bu madde Türkiye'de uygulanamaz. Anayasa Mahkemesi bunu onaylasa dahi uygulanamaz, uygulanmamalıdır.''
1993'DEKİ BELGEYİ GAZETECİLERE GÖSTERDİ
Anayasanın geçici 15. maddesiyle ilgili olarak, 3
Mart 1993 yılında partisinin tavrını gösteren belgeyi de gazetecilere gösteren Baykal, ''Bazıları bunu ayaküstü yapılmış, uzatılan mikrofonlara cevaben yapılmış bir sulu
şaka gibi, eğilim içinde oldular. Böyle söylediler... 3 Mart 1993
TBMM Başkanlığına. CHP'nin anayasa değişikliği konusundaki görüşleriyle, anayasadan çıkarılmasını önerdiği hüküm ve düzenlemeleri ve yapılması uygun görülen değişiklikleri içeren öneri. Şunu söylüyoruz; 12 Eylül Hukuku'nun kalkmasını engelleyen, hukuk devletinin ve kurumlarının işlemesini önleyen geçici 15. madde Anayasadan çıkarılmalıdır. Kim söylüyor bunu, CHP söylüyor. Bu bizim 93 yılında ortaya attığımız parti görüşümüzdür. Kurumsal görüşümüzdür'' diye konuştu.