Baykal,
Star televizyonunun
ana haber bülteninde soruları
yanıtladı. ''
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, size '
Asker üzerinden
siyaset yapmasın' dedi. Bu
tartışmanın sonu nereye varacak'' sorusu üzerine Baykal, ''Başbakan Erdoğan'ın
CHP'ye ve kendisine saldırarak
Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu sorunları ve bu sorunlar karşısında kendi sorumluluğunu gizlemeye çalıştığını'' ileri sürdü. ''Türkiye'de sanki şu anda yaşanan gerilimi hükümet ve Başbakan'ın kendisi değil de dışarıdan muhalefet partisi yaratıyormuş gibi izlenim bırakmaya çalışıyor'' diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir muhalefet partisi orduya nasıl el atabilir? Böyle bir şey düşünülebilir mi, böyle bir şey tasavvur edilebilir mi? Sorun, şu anda hiç kuşku yok, Başbakan'ın aldığı kararlardan, uygulamalarından kaynaklanıyor.
Kısa bir süre önce Meclis'te, ilgili kurumların hiç birisine haber vermeden, kamuoyuyla paylaşmadan, konunun iç yüzünü açık bir şekilde anlatmadan, kelime oyunlarıyla bir gece yarısı
baskını düzenlendi ve bu baskınla güya bir
yasa çıkarıldı. Yasanın çıkmasından sonra Türkiye'de
kıyamet koptu. Kamuoyunun ilgisi ve değerlendirmesi dışında ani bir oluşumla, böyle bir gece yarısı darbesinin yapılmasının hiç şık düşmediği tespit edildi. Yani bu muhalefete özgü bir rahatsızlık değil, muhalefet partileri olarak biz, MHP, diğer milletvekilleri elbette ki bunu paylaşıyoruz ama aklı başındaki AKP'liler de bu sıkıntıyı yaşıyorlar, hükümetin içindeki insanlar da bu rahatsızlığı açıkça görüyorlar.''
Yasanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün önünde olduğunu anımsatan Baykal, ''
Umut ediyorum Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye'yi rahatlatacak bir karar alacaktır, almalıdır'' dedi.
''Yasanın bir oldu-bittiyle halledilmek istenmesinin düşündürücü'' olduğunu söyleyen Baykal, ''Bunun
Anayasa'ya aykırı olduğu tartışma götürmez bir gerçek. Anayasa'nın maddesi ortada. Bunun niçin yapıldığını sorgulamak lazım. Başbakan bu konuda tam bir çelişkiler yumağı içinde'' diye konuştu.
Muhalefetin ''iktidara yardımcı olmaya çalıştığını'' ifade eden Baykal, ''Ama bu iyi niyeti, bilgi verilmeyen konularda, yanlış, haksız, sakıncalı
düzenlemeleri dayatarak saptırıyorlar. Bu tehlikeli bir tablo. Türkiye ayağa kalktı. Büyük bir sıkıntı yaşanıyor. Top, şimdi Cumhurbaşkanının önünde'' dedi.
-''ALDATMACAYA KİMSENİN ALET OLMAMASI GEREKİR''-
CHP lideri Baykal, ''Cumhurbaşkanı şayet onaylamazsa hükümet bu konuda değişiklik yapar mı? Sizinle bir görüş alışverişine geçerse tavrınız ne olur?'' sorusunu şöyle yanıtladı:
''Ortada gerçekten Anayasa'ya aykırı ve Türkiye'de kurumlar arasındaki ilişkileri çok tehlikeli şekilde dinamitleyen sorumsuzca hazırlanmış, bir oldu-bitti yasası vardır. Bu yasanan yürürlüğe konulmaması gerekiyor. Bu konuda
yetki sayın Cumhurbaşkanı'nın elindedir. Sayın Cumhurbaşkanı, umuyorum, diliyorum bu konuda doğru bir değerlendirme yapacaktır. Hem Anayasa bakımından yapacaktır hem de böyle bir düzenlemenin uygun olmadığını görerek bu değerlendirmeyi yapacaktır. Bunu geri çevirecektir.
Şimdi sakıncalı bir tartışmaya
tanık oluyoruz. Bazı çevreler diyorlar ki, 'Sayın Cumhurbaşkanı bu kanunu yürürlüğe koysun, ama yapılması gereken değişikliklerle ilgili önerilerini de ifade etsin. Yasa bir yandan yürürlüğe girsin, bir yandan da bu yasada değişiklik önerisi yapılsın.' Bunun anlamı şudur, 'Getirilen yasa yanlış olmuştur, sakıncalıdır, bunun devam etmek doğru değildir ama biz bu yasayı geri çevirecek bir noktada da değiliz, bu yetkiyi, bu imkanı bu gücü kullanamıyoruz, çıkmış olan yasayı hazmediyoruz ama daha iyisini hazırlamanızı
tavsiye ediyorum.' Bu bir aldatmacadır. Böyle bir aldatmacaya kimsenin alet olmaması gerekir.
Sayın Cumhurbaşkanı bundan sonra nasıl bir yasa çıkarılması gerektiği konusunda söz söyleme konumunda değildir. Şimdi çıkarılmış olan yasanın kabul edilebilirliğinin olup olmadığını, doğru olup olmadığını Cumhurbaşkanı karara bağlayacaktır. Eğer, onun alacağı karar onaylama noktasında ortaya çıkarsa, bu yasayı içime sindiriyorum, uygun görüyorum demektir. Hem uygun görüp hem de aynı zamanda 'bunu değiştirin' tavsiyesinde bulunmak bir çelişkidir. Sayın
cumhurbaşkanının böyle yapmayacağını düşünüyorum. Eğer geri çevirirse bundan sonra ne yapılması gerektiği konusu ayrı bir konudur. Bu konuda elbette, yasanın çıkarıldığı biçimde değil ama iyi niyetle, dürüst bir anlayışla, Anayasaya uygun olarak kurumların ve bütün toplumun bilgisi içinde gerekli tartışmalar yapılır, çözümler oluşturulur, makul bir ihtiyaç varsa, o doğrultuda gereken yapılır.''
Baykal,
sivillerin askeri
mahkemede değil, sivil mahkemede yargılanması gerektiği konusunda düşüncelerini dile getirdiklerini, bu konunun ele alınması gerektiğini kaydetti. Baykal, ''Bu yasa geri çevrilse bu konuda yeni bir düzenleme yapılabilir ve biz buna katkı yaparız. Ama burada bütün mesele, iktidarın Türkiye'de bir hegemonya tesis etme, medyaya hakim olma, yargıya hakim olma ve devletin bütün kurumlarını kendi siyasi etkisi altına alma çabasında kaynaklanıyor. Yanlış olan budur. Bunu
demokrasi adına, sivilleşme adına maruz görmek mümkün değildir''ifadelerini kullandı.
Bugün yapılan yargı tartışmasının sivil-askeri tartışması değil, yargı bağımsızlığı konusu olduğunu söyleyen Baykal, ''
Yargı bağımsız değilse, onun sivil olmasıyla teselli mi bulacağız. Eğer sivil yargıda hakimler 'Benim üzerimde kurumsal baskı var, ben özgürce karar alamıyorum, alacağım kararı siyaset etkilemeye çalışıyor, ben çekiliyorum, davaya bakamıyorum' diyorsa, sivil yargının hangi halde bulunduğu böylece ortaya çıkmış olmaz mı? Son verilmesi gereken budur'' dedi.
-''BİZİM İÇİN GÜVENCE ANAYASADIR''
''(Başbakan Erdoğan'a güvenmiyoruz) demiştiniz, neden bunu söylediniz?'' sorusu üzerine Baykal, şunları kaydetti:
''Başbakan ne yazık ki bugüne kadar ortaya koyduğu yaklaşımla, düşüncelerini, açıkça dürüst şekilde kamuoyuyla paylaşan, verdiği sözlerin arkasında duran ve muhalefetle, kamuoyuyla
işbirliği yaparak Anayasaya uygun bir şekilde Türkiye'yi yönlendirme çabası içinde gözükmemiştir. Daima kafasının içinde, kafasının arkasında ayrı planların olduğu açıkça görülmüştür. Medyayı baskı altına almak için devletin, kamunun bankalarından 750 milyon dolar
kredi alıp, kendi yakınlarına bir televizyon kuruluşunu ve bir gazeteyi alan bir Başbakan'a siz nasıl güvenebilirsiniz? Türkiye'deki televizyon ve gazetelerin önemli bir kısmını yandaşlarının kontrolüne geçirmek için her türlü imkanı kullanan bir anlayışı demokratik bir anlayış saymak mümkün müdür?
Türkiye'de yargının bağımsızlığını ortadan kaldırmak için hangi gayretlerin, çabaların içinde olduğu ortada. Bunlara güvenme imkanı var mı? Bizim için güvence o kişi, bu kişi değildir. Bizim için güvence Anayasadır, milletin anlayışıdır, milletin demokratik yaklaşımıdır. Bunun dışında hiç bir güvence aramıyoruz.
Geçenlerde Başbakan çıktı, 'Laikliğin güvencesi benim' dedi, kısa süre sonra
Anayasa Mahkemesi laikliğe karşı eylemlerin odak noktasında bizzat Başbakan'ın bulunduğunu bir
mahkeme kararı olarak ortaya koydu. Yani böyle bir güven söz konusu olabilir mi? Ne Anayasanın, ne laikliğin ne Cumhuriyetin güvencesi Başbakan olamaz ve olmasına da gerek yoktur.''
CHP'nin
hesaplarındaki
usulsüzlük iddialarına yönelik Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararla ilgili ''Başbakan Erdoğan'ın, başka bir siyasinin yargılanmasını hatırlattığı'' belirtilerek ''Bu kıyası doğru buluyor musunuz?'' sorusu üzerine, ''Bu hiç yakışmıyor, bir Başbakan'a kesinlikle yakışmıyor. Başbakan bu konularda çok duyarsız, çok dikkatsiz'' dedi.
''Başbakan Erdoğan'ın, ''
Ergenekon terör örgütü'' ifadesini kullandığını ancak bu konuda bir mahkeme kararı bulunmadığını ve mahkemenin ''Ergenekon terör örgütü'' denilmesinin yanlış olduğunu ifade ettiğini'' anlatan Baykal, şöyle konuştu:
''Başbakan kendisini Ergenekon davasının savcısı olarak görüyordu. Öyle anlaşılıyor ki şimdi hakimliğe
terfi etmiş, mahkeme adına karar veriyor ve terör örgütünden bahsediyor. Başbakan'ın
terör örgütünden bahsetme hakkı var mı? Hukuka karşı fevkalade duyarsız. Şimdi 'Sen niye mahkum olmuyorsun' diyor. Sen mahkeme misin, sen kim oluyorsun? Mahkemeler elbette bu konuda mahkumiyeti gerektiren bir durum varsa, bunun sonuna kadar götürürler. Bizim yargıya çıkmada hiçbir sakıncamız, eksiğimiz yok. Biz yargının işlemesini istiyoruz.''
''Dokunulmazlığınız kalkarsa siz de Necmettin
Erbakan gibi yargılanır mısınız?'' sorusu üzerine Baykal, kendisinin ve Başbakan Erdoğan'ın dokunulmazlıklarının kaldırılmasına hazır olduğunu söyledi.
''Her zaman hesap vermeye hazır olduklarını'' ifade eden Baykal, ''Başbakan'ın kendi hesabını vermesi gerekir ve Başbakan elini askerden, ordudan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden çekmelidir. Orada olan bizzat Başbakan'ın elidir, orayı karıştıran bizzat Başbakandır. Başbakan elini yargı organından, mahkemeden çekmelidir, yargıyı rahat bırakmalıdır'' diye konuştu.