Bu konuda bir yanlışlık görmediğini belirten
Baykal, "Doğru yaptım. Yapılması gereken de buydu. Ben iftiharla bunu yapmışımdır. Hiçbir yanlışlık duygusu içinde değilim. Çünkü ben bir kişiye değil, milli iradeye saygı gösterdim. Onu seçime sokup oyu aldıysa onun gereğini yapacaksınız." dedi.
CNN Türk'te yayınlanan Tarafsız Bölge programına katılan
Deniz Baykal, program sunucusu
Ahmet Hakan Coşkun,
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü
Ekrem Dumanlı,
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Ertuğrul Özkök ve
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin'in sorularını cevapladı. Bir soru üzerine Erdoğan'ın
siyaset yasağının kalkmasına verdiği desteğin arkasında duran Baykal, Erdoğan'ın ebediyen siyasi haklardan yoksun kalmasını çağdaş hukuk ölçüleriyle izah edilemez bulduğunu bildirdi. Baykal, böyle bir tutumun devam ettirilmesinin milli iradeyle
kavga etmek anlamına geleceğini ifade ederken, bunun
Anayasa ve yasalardaki engellerinin aşılması gerektiğine inandığını vurguladı. Baykal, "O konuda içtenlikle
işbirliği yaptım. Kendi partim içinde tepkiyle karşılaştım. Bazı seçkin aydınlarımız hâlâ bana
fatura diye bunu getirirler. Ben iftiharla bunu yapmışımdır. Hiçbir yanlışlık duygusu içinde değilim orada ben; çünkü bir kişiye değil, milli iradeye saygı gösterdim. Onu seçime sokup oyu aldıysa onun gereğini yapacaksınız. Bu kanunu yıllarca orada tutmak mümkün değildir. Kısıtlamaya kalkarsanız perişan olursunuz. Tayyip Bey'i sokmayacaksınız, ne olacak? Başka birisi orada olacak. O başka birisi yanlış yapacak. Toplum ona tepki gösterecek; ama Tayyip Bey bütün bunların üzerinde bir ağırlıklı şahsiyet gibi duracak. Bunlar yanlış şeyler, demokraside böyle şeyler yok. Herkes şeffaf, sorumluluğu üstenecek, gereğini yapacak." diye konuştu.
CHP lideri Baykal, cumhurbaşkanlığı konusunda ortaya koyduğu sert muhalefete de açıklık getirdi. Bu konudaki eleştirileri kabul etmeyen Baykal, iktidarın yanlışları konusunda milleti uyardığını savundu. Baykal,
AK Parti içerisinde hiç kimsenin
cumhurbaşkanı olamayacağı anlayışında olmadığının altını çizerken, daha önce
Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif Şener için "Olmazlar listemde değil." dediğini hatırlattı. Baykal, Başbakan Erdoğan'ın Köşk'e çıkması durumunda ise işlerin çığırından çıkacağını iddia etti. "Uzlaşma" talebini tekrarlayan Baykal, şöyle devam etti: "Bundan önce seçilen cumhurbaşkanlarının hiçbirine 'uzlaşma yapın' diye
toplumsal bir talep olmadı. Zaten bunu Başbakan da söylüyor. 'Nereden çıktı bu uzlaşma?' diyor. 'Özal'da uzlaşma mı istediniz?' diyor. 'Demirel'de uzlaşma mı istediniz, şimdi bende niye istiyorsunuz?' diyor. Çünkü
Türkiye'nin temel mutabakatını, toplumsal ve siyasal mutabakatını, Anayasa etrafındaki büyük mutabakatı bozacağı görülüyor. Bunu gördüğü için insanlar, uzlaşma talebiyle ortaya çıkıyorlar. Yani uzlaşma, toplumun anayasal mutabakatını korumak için ortaya çıkıyor. Demirel'e de, Özal'a da karşı çıkıldı. Bunların hiçbirisi Başbakan'ın Çankaya'ya çıkmasına karşı çıkılmasına benzemiyor."
Baykal, 'Başbakan Erdoğan ile görüşmesi durumunda kendisine ne söyleyeceği' yönündeki soruya da şu karşılığı verdi: "Canım önce bir anlayalım ne istediğini. Telkinlerimiz, tavsiyelerimiz olacaktır kendisine. İçinde bir sıkıntı var, o sıkıntıyı bize yönelik olarak boşaltmaya çalışıyor. Benim içimde Başbakan'a yönelik bir sıkıntı yok. Ben yanlış yaptığını düşünüyorum ve bunu da kararlılıkla söylüyorum. Bu benim görevim." Baykal, "AK Parti'den hiç kimsenin cumhurbaşkanı olamayacağı" anlayışında olmadığının altını çizerken,
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener için daha önce "Olmazlar listemde değil." dediğini hatırlattı. Baykal,
Abdullah Gül konusunda ise yorum yapmaktan kaçındı.
CHP lideri Baykal, geçtiğimiz cumartesi Ankara'da yapılan
Cumhuriyet Mitingi'ne de değindi. Kullanılan bazı ifadelerden rahatsız olduğunu
itiraf eden Baykal, miting sonrasında oluşan "iki Türkiye" algılamasını çok tehlikeli buldu. Yaklaşık 2 yıldır yaptığı uyarılarla bunu önlemeye çalıştığını savundu.
CHP lideri, sol partilere yönelik 'birleşin' sloganlarının hatırlatılması üzerine, "Solda güçbirliği değil
birleşme olmalı. Gemileri yakarak el ele vermek gerekir. Kurumsal bütünleşmeye hazırız." derken, birleşmenin CHP çatısı altında olması gerektiğini ileri sürdü.
Deniz Baykal, partisinden Kanaltürk'e aktarılan 3 milyon dolar para ile ilgili soruları cevaplarken, söz konusu televizyonla prodüksiyon çalışmaları için bir
sözleşme yaptıklarını öne sürdü. Hukuki konularda hiçbir sorun olmadığını savundu. Baykal,
Atatürkçü Düşünce Derneği ile iyi ilişkiler içerisinde olduğunu, son aylarda Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer ve
Genelkurmay Başkanı
Yaşar Büyükanıt'la hiçbir görüşme yapmadığını kaydetti.
Baykal,
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın "Bu
Meclis,
sivil, demokratik ve
dindar bir cumhurbaşkanı seçecek." sözlerini de şöyle değerlendirdi: "Seçilecek bir insanın dindarlığını ölçmek Meclis Başkanı'nın elinde mi? Sen kim oluyorsun, nasıl böyle bir kriter koyuyorsun? Bunlar, Türkiye'de var olan temel mutabakatın temelde sarsılacağını gösteriyor."
ZAMAN