CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, askerlere
sivil yargı yolunu açan
yasanın, usul yönünden değil esas yönünden yanlışlık içerdiğini açıkladı. CHP Genel Merkezi'nde yasanın iptali için
Anayasa Mahkemesi'ne gitme gerekçelerini anlatan Baykal, söz konusu yasaya sadece usul yönünden değil esas yönünden de itirazları olduğunu söyledi. ''Darbelerin önüne geçilebilmesi ve darbecilerin yargılanmasının sağlanması'' gibi yaklaşımların birer aldatmacadan ibaret olduğunu öne süren Baykal, mevcut yasalarla darbecilerin sivil mahkemelerde yargılanabileceğini savundu.
CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal, askere sivil yargı yolunu açan yasa ile ilgili partisinin görüşlerini açıklıyor. Baykal, yasanın gece yarısı apar topar Genel Kurul'da müzakere edilmeden geçirildiği görüşünde. İşte açıklamaları...
"
Yargıdaki
düzenleme gece yarısı verilen bir önerge ile yapıldı. Bu bilinçli olarak parlamentodan komisyondan kamuoyundan kaçırılan bir düzenlemedir. Bu kadar önemli bir düzenlemenin bir rastlantı sonucu gece yarısı oldu bittisiyle yapılmasını kimse bize kabul ettiremez. Bu kadar önemli bir değerlendirmeden
TBMM başkanının bile haberi yok. Bu kadar önemli bir yasa çıkarıyormuşuz, çağ açıp kapatıyormuşuz ama kimsenin haberi yok.
Bir özensizlik bir dikkatsizlik bir acele. Bu bir usül yanlışı değil esas yanlışıdır. Bu bir karartmadır. Olay gizlenmeye çalışılmıştır. Burada bir bilgi kirliliği yaşanmıştır.
Bunun Yasayı darbeyi önlemek için yaptığınızı söylüyorsunuz. Darbeyi sivil mahkemeler önlüyor. Kimi kandırıyorsunuz. Birinci yanlışlık buradadır.
Cumhurbaşkanının onayladığı düzenleme Anayasa'ya aykırıdır. Bu kadar Anayasa'ya aykırılık tartışmaları yapılırken Cumhurbaşkanı'nın hiç bir şey söylememesi manidardır. Bu kadar kritik bir yasayı onaylarken hiç bir şey söylemeyeceksiniz. Bu anlaşılmazdır. Burada bir değil iki önerge var. Burada iki vuruş vardır.
Üçüncü karartma bu yasanın AB'nin talepleri doğrultusunda yapıldığı konusudur. AB'nin askerlerin sivil mahkemede yargılanması konusunda hiç bir talebi yoktur. Düzenlemenin AB talebiyle yapıldığı iddiası külliyen gerçeklerden uzaktır.
İktidar, basının özgür eleştirisinden rahatsız. Bu bilinçli olarak yapılmıştır. İkinci bir medya gücünü devlet bankkalrından
kredi imkanı sağlayarak
iktidar kendi yandaşlarının almasını sağlamıştır. Bugün iktidarrın önemli bir kısmı onun şakşakçısı konumuna gelmiştir. Bunun dışında kalan medyada olağanüstü
baskılara maruz kalmıştır. Bu basın ilkeleriyle bağdaşmayacak bir muameledir.
Türkiye'de bağımsız yargıdan söz etmek mümkün mü? Yargı son dönemde en büyük tahribata maruz kaldı. Bir hakim ilk kez kurumsal baskı var diyerek görevi bıraktı. Burada kurumsal baskı denilen resmi baskıdır. Yargıya resmi bir baskı vardır. Kim bu resmi baskıyı yapıyor. Bu sorulmalı. Takip edilmeli.
Çok ciddi bir yargıyı
vesayet altına alma girişimi vardır. Bu iktidar tarafından yürütülmektedir. Bu yasa da sivil yargıdaki durumun askeri yargıya sıçratılma girişimidir. Yargı bağımsızlığına yönelik tehditler bugün nasıl çoğaldığını biz iyi biliyoruz."