CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, ''İnsanların fitrelerini, zekatlarını alıp da kendi işleri için harcayanlardan, televizyon kanalı kurup AKP siyasetine
destek olanlardan
hesap sorulması için bütün yaşamım boyunca mücadele etmezsem namerdim'' dedi.
Baykal,
Yalova Cumhuriyet Meydanı'nda partisinin belediye başkan adaylarının tanıtıldığı mitingde halka hitap etti.
Türkiye'nin önemli bir değişim yaşadığını, meydanların bunu yansıttığını belirten Baykal, miting alanında toplanan insanların Türkiye'nin gidişatı ve çocuklarının geleceği ile ilgili derin kaygılar beslediklerini söyledi. Baykal, bu kaygıları paylaşan insanların artık yaşanan olumsuz
ekonomik gidişe bir son vermek ve Türkiye'nin önüne bir umut kapısı açmak için bir araya geldiklerini dile getirerek, ''Yaşadığımız gerçekler ortada. Artık aldatmaca bitti.
Tiyatro bitti. Yapay
şenlik bitti. 'Her şey güllük gülistanlık' diye nutuk atma dönemi bitti. Gerçekler ortada. Gerçekler acı. Türkiye ekonomisi tıkandı'' diye konuştu.
Deniz Baykal, Türkiye'nin küçülmeye,
fabrikaların kapanmaya, işsizliğin artmaya başladığını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Türkiye bu tabloya nasıl geldi? Altı yıldan beri fabrika kurmayı,
iş yeri açmayı küçümseyerek, fabrika yaparak değil, satarak geldi. Türkiye 6 yıldır fabrika yapmayı bıraktı. Fabrika satmaya yöneldi. Fabrika satarak zenginlik aradı. Canım, fabrikayı satarsın, sattığın parayla da zenginleşmiş gibi gözükebilirsin. Cebinde para var. Ama işin temeli elinden çıkmış. O zenginlik gelip geçici. Ölenlere
Allah rahmet etsin. O hizmetleri vermiş, o tesisleri kurmuş insanlara bir teşekkürü bile çok görüp onları küçümseyerek sata sata Türkiye'yi buraya getirdin...''
CHP lideri Baykal, Türkiye'nin 85 yılda 220 milyar dolar olan borcunun bugün 500 milyar dolara çıktığını öne sürerek ''Ne oldu Allah aşkına? 500 milyar dolar borç orada duruyor. İşte Türkiye, işte işsiz kardeşlerim meydanlara dökülmüşler'' dedi.
TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?
Baykal, Türkiye'de bugün büyük bir
tartışmanın olduğunu, gazetelerin ''Türkiye nereye gidiyor?'' manşetleri attıklarını kaydederek, ''Böyle bir sorunun ortaya çıkmasının bir anlamı vardır'' değerlendirmesinde bulundu.
PUSULASINI ŞAŞIRMIŞ TÜRKİYE....
Eskiden Türkiye'nin dertlerinin, sorunlarının, sıkıntılarının belli olduğunu, rotası ve istikametinde ise bir tereddüt bulunmadığıhı ifade eden Deniz Baykal, şöyle konuştu:
''Şimdi 'Türkiye nereye gidiyor' diye soruyorlar. Nereden çıkıyor bu soru? Bu soruyu biz 5-6 yıldan beri soruyoruz. Başlangıçta, bu soruyu sorduğumuz zaman, fazla kimse aldırmıyordu. 'Bir şey yok. Türkiye kendi istikametine gidiyor' deniyordu. Ama şimdi 'Nereye gidiyor' diye herkes ciddiyetle soruyor. Sonra da bazıları 'Merak etmeyin, bir şey olduğu yok, iyiye gidiyoruz' diye birbirine moral vermeye çalışıyorlar. Bu konudaki kanaatimi söylemek istiyorum: Türkiye'nin önünde bu soru vardır. Haklı bir sorudur. Doğru bir sorudur. Maalesef buraya gelinmiştir. Pusulasını şaşırmış bir Türkiye var demektir bu soruyu sormak. Maalesef öyle...''
HER ŞEY SİZE BAĞLI
CHP Genel Başkanı Baykal, Türkiye'nin nereye gideceğinin tamamıyla halka bağlı olduğuna dikkati çekerek, halka ''hiçbir zaman olmadığı kadar size bağlı. Eğer siz yanlış yaparsanız, göz yumarsanız, destek ve fırsat verirseniz Türkiye çok yanlışa gider. Sakın ha, aman fırsat vermeyin'' diye seslendi.
Türkiye'de basının özgür olması gerektiğini dile getiren Baykal, ''Elbette Türkiye'de basın, televizyonlar özgür olmalıdır. Kimsenin gözünün yaşına bakmamalıdır.
Basın, 'Aman benim hakkımda ne der,
vergi memurunu gönderir, beni susturur mu, ezer mi, pişman eder mi' korkusuyla gerçekleri söylemekten korkmamalıdır'' dedi.
''
Deniz Feneri Davası''na da değinen Deniz Baykal, bu konuda Türkiye'deki sürecin çok yavaş işlediğini savundu. Baykal, sürece ilişkin eleştirilerini dile getirirken son günlerde birbiri ardına
davaların gelmeye başladığını belirterek, şöyle konuştu:
''
Almanya'daki bu teşkilatın içinde yer alan insanlar, onların buradaki arkadaşları 'Sen bize
hakaret ediyorsun' diye 1 trilyonluk dava açtılar. Benim oraya buraya saçacak param yok. Bunlara verecek bir trilyonum da yok. Şimdi 'Bize haksızlık yapıyorsun 'diyorlar. Ben, haksızlık yapmaktan hiç hoşlanmam. Yapmışsam onu düzeltmek isterim. Diyorlar ki 'Bunu yapanlar Almanya'da, biz Türkiye'deyiz. Bizim bunlarla ilişkimiz yok'. Keşke... Almanya'daki
mahkeme diyor ki 'Bunlar çifte defter tutmuş. Birisi Almanya için, birisi Türkiye için. Bunlar arasında para trafiği var...' İnşallah bu konuyu hem kamuoyumuzda milletimizle birlikte hem adaletle mahkemede sonuna kadar takip edeceğiz. Milletin kör kuruşunun sonuna kadar takipçisi olacağım. O insanların fitrelerini, zekatlarını alıp da kendi işleri için harcayanlardan, televizyon kanalı kurup AKP siyasetine destek olanlardan hesap sorulması için bütün yaşamım boyunca mücadele etmezsem namerdim.''
Siyasette her şeyle karşılaşılabileceğini, günün birinde böyle bir davanın muhatabı olmanın da mümkün olduğunu belirten Baykal, ''Memnuniyetle Türkiye'de halkın, milletin hakkını koruma mücadelesinin bir parçası olmaktan şeref, onur duyarım. Zaten,
Başbakan bana
avukat diyor. Ben milletin avukatıyım. Milletin kör kuruşunun avukatıyım. Deniz Feneri soygununun hesabını sormak için mücadele eden milletin avukatıyım ve bununla da iftihar ediyorum'' diye konuştu.
(MAGANDA RECEP İVEDİK'TİR) DİYOR. BAKIYORUM CUK OTURMUŞ
Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da kendisi hakkında dava açtığını anımsatırken, Erdoğan'ın ''ekonomik yangını görmediğini'' iddia etti. Başbakan Erdoğan'ın, ekonomik krize karşı açıkladıkları
önerileri dikkate almadığını ''Sen kim oluyorsun? Sen kendi işine bak. Git ekonomiyi ehlinden öğren. Sen
iktidara gelemezsin'' gibi yanıtlar verdiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
''Böylesine, kendisinin talep ettiği bir konuda, iyi niyetle, yapıcı bir öneri ortaya atmışken böyle bir
saldırgan, küstah, kırıcı bir üslupla ortaya çıkması karşısında
cevap vermek gerektiğini düşündüm. Bu üslup
maganda üslubudur. Bunu kendisine yakıştırıyor olabilir. Ama
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na yakışmıyor. Bugün baktım bütün medya maganda konuşuyor. Maganda ile ilgili yazılar...
Biliyorsunuz son günlerde çok başarılı filmler yapan bir genç yönetmenimiz var; Şahan... Şahan da bugün bir açıklama yapmış. Diyor ki 'Recep İvedik işte odur' diyor. Yani 'Maganda Recep İvedik'tir' diyor...Bakıyorum cuk oturmuş...''
TELEVİZYONDA TARTIŞMA TEKLİFİ
Başbakan Erdoğan'ın, kendisinin televizyonlarda tartışma teklifini sürekli geri çevirdiğini, kendisini meydanlara davet ettiğini ifade eden Baykal, ''İşte meydandayız. Burası da Yalova. Bir eksiği, bir noksanı var mı bu meydanın. Bu meydanda bir araya gelenler bu memleketin insanları değil mi'' yorumunda bulundu.
Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'a televizyonda tartışma teklifini yineleyerek şöyle devam etti:
''Burada ben konuşuyorum, bir başka meydanda o konuşuyor. Bu böyle olmaz. Bak ben senin arkandan konuşmaktan hoşlanmıyorum. Sen de benim arkamdan konuşma. Benim hakkımda söyleyecek bir lafın varsa gel bir televizyonda birlikte çıkalım. Karşımızda da tarafsız gazeteciler yer alsınlar. Vatandaşın aklındaki bütün soruları sorsunlar. Sen cevap ver, ben cevap vereyim. Eşit zaman kullanalım. 'Gel bunu yapalım' diyorum. Demokraside meydan var, işte geliyoruz, ama olmayan bir şey var. Sen kaçıyorsun. Benden değil milletten kaçıyorsun. Milletin gerçekleri görmesinden kaçıyorsun. Demokraside kaçmak var mı? Ne kaçıyorsun? Kaçmak Başbakan'a yakışır mı? Kendine güveniyorsan çık karşıma ne soracaksan cevabını al ben de sana sorayım.''
Yalova'dan Erdoğan'a seslenmek istediğine işaret eden Baykal, ''Türkiye'nin bu ortamında
demokrasi işliyorsa iktidar ve muhalefet ekonomik sorunlarla ilgili çarelerini bir araya gelip konuşmalıdırlar. Bakın Amerika'da öyle oldu'' dedi.
CHP lideri Baykal, sözlerini Aşık Mahsuni Şerif'in ''Yoksulun sırtına vuran vurana, bunu gören can nasıl dayana,
yiğit muhtaç olmuş kuru soğana, bilmem söylesem mi söylemesem mi'' dizeleriyle tamamladı.