CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal,
AK Parti'nin kapatılması varsayımına bağlı olarak gündeme gelen
erken seçim tartışmalarına yönelik bir soru üzerine, ''olası bir erken seçimin AK Parti'nin kapatılması olasılığına karşı bir
tedbir olma niteliği bulunmadığını'' söyledi.
AK Parti yönetimi ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın anlayışında erken seçim konusunun yer almaya başladığının anlaşıldığını savunan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''
Anayasa Mahkemesi kararını 'seçime giderler mi gitmezler mi' hesabı yaparak alacak değildir, Anayasa'ya bakacaktır. Kendi sorumluluk ve
yetki hükümleri çerçevesinde karar alacaktır. Ancak o karar alındıktan sonra
kapatma kararı çıkarsa seçime gitmeyi düşünüyor. Bu neyi çözecektir?
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde seçimden bir yıl sonra parlamentoyu
yenileme ihtiyacını dile getirmiş hiçbir parti yoktur. Yüzde 46,5'la
iktidara gelmiş bir parti,
Anayasa Mahkemesi hangi kararı alırsa alsın, parlamentoda çoğunlukla ilgili bir sorun çıkmayacak. Bir iktidar çoğunluğu var olmaya devam edecek. Bir seçime gidilirse bu çoğunluğun tekrar oraya gelmesi de mümkün değil.
Bir seçim seçim kararı Türkiye'nin ihtiyacı değildir ama seçim söz konusu. Niye? Çünkü Sayın Tayyip Erdoğan'ın
dokunulmazlık zırhı olmadan uzun süre ayakta kalma şansı artık bulunmuyor. AKP'nin belki kongreye gitme ihtiyacı vardı veya yeni bir parti kurulur, bütün bunlar doğaldır. Ama seçim, sadece Sayın Başbakan'ın kişisel korunma ihtiyacı dolayısıyla gündeme gelebilir.''
''Erken seçimin Türkiye'ye maddi ve siyasi bir bedeli olacağını'' kaydeden Baykal, ''Vatandaş, 'ne istiyorsun yüzde 47 oyla, üçte iki çoğunlukla bir yıl sonra döndün tekrar bana geldin. Senin sorununu ben çözemem, senin başka sorunun var onu çöz de gel' diyecektir'' dedi.
Baykal, erken seçime gidilirse AK Parti milletvekillerinin önemli bir kısmının üç yıllık süreleri varken, bunu kaybederek bedel ödeyeceklerini öne sürerek, ''Başbakan, bu bedelin bir tedirginlik yaratması olasılığını bildiği için 'trenden inen bir daha binemez' demiştir. Bu, trenden
inme ihtiyacının ciddi bir ihtiyaç olduğunun da
itirafıdır'' dedi.
-BAHÇELİ'YE YANIT-
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kapatma olasılığına karşı ''yeni bir parti kurulması, AK Parti'nin klonlanması'' önerisinde bulunduğuna dikkat çekilmesi üzerine, şu karşılığı verdi:
''AKP'nin klonlanmasına yönelik bir ihtiyaç olduğu kanısında değilim. Parlamentoda yeterince AKP var. Açıkça AKP'li olarak var, AKP'li olmadan aynı doğrultuda katkı yapacak yeterince insan var. AKP'nin klonlanması ihtiyacı Türkiye'nin ihtiyacı değildir. Ülkeyi düşünün insanların partileri klonlama arayışından önce düşünmesi gereken başka şeyler var. Partiler kurulur, kapanır, klonlanır o mühim değil ama cumhuriyet,
demokrasi, rejim bir kere elden giderse onu bir daha bulmak mümkün değil.''
CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal,
Danıştay Başkanı Mustafa Birden'e göreve seçilmesi nedeniyle
kutlama ziyaretinde bulunduğunu belirterek, ''Ne Danıştay Başkanı'nı ziyarete giderken
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının da görüşmeye gideceğinden haberim vardı ne de orada bir karşılaşma söz konusu oldu'' dedi.
Baykal, CNN TÜRK'te katıldığı canlı yayında soruları yanıtladı. Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü düzenlemesine ilişkin iptal kararının ardından yaşanan tartışmaların hatırlatılması üzerine Baykal, ''(Yetki gasbı) deniliyor. Yetki kısıtlamasını yapan bizim anayasamızdır. Anayasa, parlamentoya yönelik olarak bir yetki sınırlaması getirmiştir'' dedi.
Anayasa'da ''değiştirilmesi
teklif dahi edilemeyecek maddeler'' şeklinde bir hüküm bulunduğunu hatırlatan Baykal, ''Buna ihtiyaç var mı yok mu? Bu, değiştirilmesi önerilemez maddeleri sevip sevmememizle ilgili. Türkiye'de bunu istemeyenler kavgayı, Anayasa Mahkemesi üzerinden yürütüyorlar'' dedi.
Baykal, Anayasa Mahkemesi'nin teklif dahi edilemeyecek konularla ilgili bir
kanun önüne geldiğinde ''Ne yapalım, geldi artık'' diyemeyeceğini belirterek, ''İşin esasında
laiklik tartışması var. Bunu unutmayalım. Neyse ki Türkiye'de hukukçular da siyasetçiler de medyanın bir kısmı da kül yutmuyor'' diye konuştu.
-DANIŞTAY'A ZİYARET-
Baykal, bir gazetede Danıştay Başkanı Mustafa Birden'e yaptığı kutlama ziyareti sırasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ayhan
Yalçınkaya ile de biraraya geldiği iddiasına yer verildiğinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
''Ne Danıştay Başkanı'nı ziyarete giderken Başsavcının da görüşmeye gideceğinden haberim vardı ne de orada bir karşılaşma söz konusu oldu. Ne yolda, ne merdivenlerde, ne özel kalemde ne Danıştay Başkanı'nın odasında böyle bir karşılaşma oldu ne de Danıştay Başkanı daha önce böyle bir görüşmesi olduğu konusunda bilgi verdi. O ziyaret konusunda herhangi bir bilgim yoktu. Rastlantısal bir karşılaşma, selamlaşma dahi söz konusu olmamıştır.''
Daha önce olduğu gibi yeni görevlendirme nedeniyle Danıştay Başkanı Birden'e nezaket ziyaretinde bulunduğunu belirten Baykal, ''Ben, tam bir safiyet ve masumiyet içinde, sadece bir kutlama ziyareti için gittim. Kapıda bizi Genel Sekreter karşıladı. Hiçbir temas olmadığına o da tanıktır'' dedi.
-REHA ÇAMUROĞLU'NUN İSTİFASI-
Baykal, AK Parti
İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu'nun danışmanlık görevinden
istifa ettiğine dikkat çekilmesi üzerine de bu konuda yorum yapmasının doğru olmadığını belirterek, ''Üzülüyorum. Saygıdeğer bir insan ama bu kararı alması başından beri yanlış. Ama herkesin kendi yanlışını yapma hakkı var'' dedi.
Çamuroğlu'nun da gelinen noktada bir tedirginlik içinde olduğunun anlaşıldığını belirten Baykal, ''Kendi ifadesine göre trenden inmediğini ancak kompartımandan çıktığını söylüyor. Hüzün verici bir tablo keşke hiç böyle şeyler olmasaydı. Bir hayal kırıklığı, bir yanıltma, yanlış umut verme. Siyasi istismar, aldatmaca olduğu ortaya çıktı. Bunu kim söylüyor? Sayın Çamuroğlu da itiraf ediyor'' dedi.
Baykal, CHP Genel Sekreteri
Önder Sav'ın dinlenildiği iddiasına yönelik bir soruyu yanıtlarken de bu konunun yargıda olduğunu ve incelendiğini söyledi. Bir cep telefonun başkasının tercihiyle
mikrofon haline dönüştürülebileceğinin çok açık olduğunu ve böyle bir durumda o telefonun açık gibi göründüğünü anlatan Baykal, ''O olayla ilgili olarak ortaya atılan açıklamaların iddiaları çürütücü bir tarafı yok. Dinlemeyi yaptığını söyleyen gazeteci teybe almadığını, not tuttuğunu söylüyor. İnsaf edin, 42 dakika süren bir görüşme, dolaylı dinlemeyle bir kelimesi atlanmadan not tutulabilir mi? Teyp kasetinin verilememiş olması çok ciddi bir soru işaretini ortaya koyuyor'' dedi.
AA