Baykal, partisinin
Meclis Grup konuşmasında, hükümetin
Kürt sorunu ile ilgili yaptığı açıklamaları değerlendirdi. Baykal, ortaya somut bir projenin konmadığını ileri sürdü. Baykal, "Açıklama yapılmamış olması kafalarında yapmak istedikleri hiçbir şey olmadığı anlamına gelmiyor. Herhalde kafalarında bir şey var. Ama telaffuz edemiyorlar. Herhalde bu
Türkiye'nin iç dinamiklerinin ötesinden kaynaklanan bir taleple ilgili olabilir. Birileri bir şey yapın demişse ve o doğrultuda hareket ediyorlar demektir. Kendilerinin dahi kuşkusu olan bir çözümü Türkiye'ye kabul ettirme gayreti içindeler.
İmralı çıkıp konuşacak. 15
Ağustos İmralı açıklaması kafasının arkasında Erdoğan'ın. Onu temel alan bir arayışın içinde. Sakıncalı bir yöntem izliyorlar. Hepimiz çok ciddi bir kaygıyla izliyoruz. 12 gazeteci ile bir araya gelmiş olmaları iyi niyetli ve sorumlu bir yaklaşım olarak görülmemelidir. Türkiye'nin milli bütünlüğünü sarsmaya yönelik tartışmanın polis akademisinde tartışılması garip." dedi.
Baykal, açılımın Türklerle Kürtleri bütünleştirme yerine ayrıştıracağını iddia etti. Herkesin kendi etnik kimliğini ifade etmesi, anadilinde yayın yapmasının herkesin temel hakkı olduğunu ifade eden Baykal, "Etnik kimlik ile milli kimlik birbiriyle çatışır değildir. 30 yıl önce bu konudaki düşüncemizi söyledik. Türkiye bir siyasi bilinç devleti dedik. Bizim şimdi etnik temelde milleti ayrıştırabilecek mekanizmaları devreye sokmaktan kaçınmamız gerekiyor. Niyet, kaynaştırma değil ayrıştırmadır." şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'Yİ ÇÖZÜYORLAR"
Baykal, hükümetin bilinçli ve duyarlı olmadığını gördüğünü ifade ederek, o
bölgede yaşayan insanların ekonomisi, kültürel ve
ekonomik yaşamının kendilerini Türkiye'nin bir parçası olarak hissetmesine neden olmadığını savundu. Baykal, şöyle dedi:
"Böyle hissetmeleri için haklı nedenleri de var. Orada yaşayan gençlere ve çocuklara Türkiye'nin tümü üzerinde söz sahibi olabilecek kanalları açmak gerekiyor. Kaderlerine elbette razı olmayacaklar. O bölgenin işsizlik başta olmak üzere ekonomik problemleri mutlaka çözülmelidir. O bölge Türkiye ile entegre olmalı. Sadece haritada değil, yüreklerinde entegre olmalıdır.
Başbakan'ın süreci başlatmış olması, İmralı ile müzakere yapılmayacağı anlamına gelmez. Bu müzakerelerle bir çözüm ortaya çıkmaz. Terörü sahiplenenlerle yapılacak müzakere çözüm getirmez. Başbakan'ın eğer bölücü olmaktan korkuyorsa kendisini bölücü olarak anacak politikacılardan uzak durması gerektiğine inanıyorum."
MECLİS BAŞKANI SEÇİMİNİ ELEŞTİRDİ
Baykal, Meclis Başkanlık
seçimini de eleştirdi. Daha önce
Meclis Başkanının mutabakatla seçildiğini hatırlatan Baykal, "Şimdi bu kararı Başbakan kendi iradesiyle alıyor. Kimseye hiçbir şey söylemeden bekletiyor. Son anda tebliğ ediliyor, falan kişi diye.
TBMM kimi başkan seçeceğini Başbakan'ın son andaki tebliğine kadar bilemez halde bekliyor. Başbakan, kişisel hegemonya anlayışını Meclis Başkanlığı kürsüsüne kadar taşıyor. Bu seçim Meclis'in kendisine yakışır yöntemlerle gerçekleştireceği seçim olmayacaktır. AKP'li vekiller seçecek ve o da AKP'li bir başkan olarak ortaya çıkacaktır." diye konuştu.
(CİHAN)