Nursuna
Memecan da bu çiçeği burnunda
milletvekili adaylarından biri. Çizimleriyle
Türkiye’nin gönlüne taht kurmuş
Salih Memecan’ın eşi.
Robert Koleji’nden
mezun olduktan sonra
Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’ni bitiren Memecan, ABD’de MBA yapmış.
Son dokuz yılını
Amerika’da geçiren Memecan, tam bir
demokrasi âşığı. Türkiye’de şartsız koşulsuz demokrasinin hakim olmasını isteyen
milletvekili adayı, beğense de beğenmese de karşı tarafın hakkına saygı duymayı öğrenmemiz gerektiğini söylüyor. Kimsenin kimseden üstün olmadığını belirten Memecan, “Kimse kimseden üstün değil. Üstün olduğunu zannediyorsa kötü bir haberim var, üstün değil. Herkes eşit ve herkes hayatını istediği şekilde
yaşama hakkına sahip.” diye konuşuyor.
Türkiye’de lüzumsuz korkuların hakim olduğuna dikkat çeken
Nursuna Memecan, bu sorunların karşılıklı empati yapılarak aşılacağını düşünüyor. “Adaylığınız eşinizin çizgilerini etkiler mi?” soruma ise Memecan, “Salih düzen adamı değil, bir
sanatçı. Toplumu düşünerek kendi doğru bildiği neyse onu yapar.” cevabını veriyor. “Beni lüle saçlı bir
Yahudi de, türbanlı da rahatsız etmez.” diyen Memecan ile demokrasiyi ve Türkiye gerçeklerini konuştuk.
AK Parti rozetini yakanıza takarken, “Yurtdışından Türkiye’nin bu dönemde ne kadar ilerlediğini gördüm. Bu nedenle buradayım.” dediniz. Sizce AK Parti tercihinizi tanımlamada bunlar yeterli mi?
Hayır, tabii ki yeterli değil. Benim için önemli olan, insanlarla uyumlu çalışıp çalışamayacağımdır. AK Partili insanları çok uzun zamandan beri tanıyorum. Parti kuruluşundan itibaren hem milletvekilleri hem de parti merkezinde çalışan insanlarla yakından ilişkim var.
Abdullah Gül ve eşi yakın dostumuz. Ben onlardaki hırsı, Türkiye’yi dünyaya açma, dünyayla entegre etmede gösterdikleri muazzam gayreti görüyorum. Ve ben de ‘onlara nasıl yardımcı olabilirim’ düşüncesiyle yola çıktım.
Şimdi artık AK Parti’den İstanbul milletvekili adayısınız ve seçim çalışmalarına başlayacaksınız. İnsanlar neden Nursuna Memecan’a oy versin?
Eğer daha çok
insan hakları, demokrasi ve
refah istiyorlarsa AK Parti’ye oy versinler. Hedefimiz Türkiye’yi
Avrupa Birliği ülkelerinden biri yapmak. Ben bunları istiyorum. Kim bunları istemiyor, onu anlamıyorum. Bana oy versinler ki; hep beraber bunları yapalım. Dünya standartlarında insan hakları bizde de olsun.
Seçimde bunları mı vurgulayacaksınız?
Evet; çünkü bunlar her şeyin başı. Bunlardan sonra yapılacak projeler hep bu çerçevenin alt başlıkları olabilir.
Maalesef özgürlük anlayışı bizde biraz köşeli. Demokrasi var; ama şu şartlarda değişebilir deniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Demokrasi cümlesine başlanıp arkasından ‘ama’, ‘ancak’ kelimelerine bağlanmasını katiyen kabul etmiyorum. “Demokrasi, demokrasi; ama burası Türkiye” ne demek yani? Asıl bu coğrafyanın demokrasiye ihtiyacı var. Şarta, koşula bağlı demokrasi olmuyor. Bir tane tür demokrasi, bir tane tür insan hakları var. Varsa var, yoksa yok. Yok olmasını istemeyi düşünemiyorum.
Amerika’daki yaşam tecrübeniz böyle düşünmenizde etkili oldu mu?
Kesinlikle çok şekillendirdi. Amerika’daki insanlar farklılıklarıyla yaşamasını, beğenseler de beğenmeseler de karşı tarafın haklarına saygı duymayı öğrenmişler. Ben bu tutumu çok beğeniyorum. Kimse kimseden üstün değil. Üstün olduğunu zannediyorsa kötü bir haberim var, üstün değil. Herkes eşit ve herkes hayatını istediği şekilde yaşama hakkına sahip. Tabii karşı tarafın sınırlarına kadar.
“Beni lüle saçlı bir Yahudi de, türbanlı da rahatsız etmez.” demişsiniz. Sizce Türkiye’nin demokrasi düzeyi bunu anlamaya ve sindirmeye müsait mi?
Müsait. Herkes böyle olmaya mecbur. Belki bazı önyargılardan kurtulmak, yanlış algılarımızdan sıyrılmak daha
vakit alacak. Ama bunun başka yolu yok. Demokrasinin tek ve şartsız yol olduğunu öğreneceğiz.
Önyargılarımız, tutumlarımızı ciddi biçimde etkiliyor. Türkiye’de korkular üzerinden siyaset yapılıyor. Sizce kutuplaşmanın önüne nasıl geçeriz?
Bence iyi bir koordinasyon, iyi bir
iletişim kurulmalı. İnsanların korkuları ve önyargıları olabilir. İnsanlara niyetlerimizi ifade etmeliyiz. Dinlemeliyiz ve kendimizi korkan insanların yerine koyarak empati yapmalıyız. Ben gerçekten korkanlara çok üzülüyorum. Çünkü çok lüzumsuz bir korku yaratılmış ve insanlar buna kapılmış gidiyor.
Adaylığınız, eşinizin çizgilerini etkiler mi?
Salih’in demokrat bir çizgisi var. Üstelik son derece de tutarlı. Bir de Salih sanatçı, bir şeye göre çizmez. Kafasına ne uyuyorsa, ne istiyorsa onu yapar. Sipariş ve empoze Salih’e işlemez. Salih, toplumu düşünerek kendi doğru bildiği neyse onu yapar. Kendi fikrine aykırı neyse onu eleştirir. Bir kurumu bir şeyi
hedef alıp da
karikatür yapmaz. Düzen adamı hiçbir zaman olmadı. Demokratik değerlerin adamıdır.
Salih Memecan’ın çizgileri her kesim tarafından büyük beğeni görüyor. Ve başarısı kesinlikle yadsınamaz. Ama ileride herhangi bir meselede “eşine destek oluyor” gibi yorumlar yapılacaktır. Bu, sizi nasıl etkileyecek?
Etkilemeyecek, hiç takmayacağım kafama. Ne ben ne de Salih takacak. Çünkü biz neyi ne için yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Birine yaranmaya falan hiç ihtiyacımız yok. Salih, dünya çapında bir
karikatürist. Kendini ispatlamış biri. Çizgisi, bugüne kadar yaptığı şeyler belli.
Size AK Parti adaylığınızdan sonra sık sık “Dindar mısınız?” sorusu soruldu. Üstelik dini referans almayalım diyen kesimler tarafından. Bu soruya muhatap olmak sizi üzdü mü?
Hiç alakası yok aslında. Benim AK Parti adaylığımla
dindar olup olmamamın ne alakası olabilir? Bu işe layık olup olmam; ancak liyakat sahibi olmamla ilgili olabilir.
Zaman