CHP,
halka
açılım projesinin her adımında parti içinden yoğun bir direnişle karşılaşıyor. Toplumun değişik kesimlerine ulaşmak isteyen Genel Başkan
Kemal Kılıçdaroğlu, parti içi statükonun mevcut temsilcileri tarafından her defasında adeta sabote ediliyor.
CHP liderinin Parti
Meclisi'ne aldığı ilahiyatçı
Muhammet Çakmak'ın
Fethullah Gülen Hocaefendi'yi öven sözlerinden rahatsız olan Genel Sekreter
Süheyl Batum'un çıkışı da partideki değişimin sancılı olacağını gösteriyor. CHP'nin üst düzey bir
yöneticisi, partide Çakmak gibi farklı isim ve görüşlerin artık daha sık gündeme geleceğini, Batum'un sergilediği dışlayıcı söylemin ise zamanla sona ereceğini savunuyor. Eski CHP'li
vekil İnal Batu da, "CHP halk partisi ise her görüşe saygı duymak zorunda." uyarısında bulunuyor.
Çok partili dönemde tek başına
iktidar olamayan CHP, son dönemlerde toplumun manevi değerleriyle barışıp oy potansiyelini artırmanın yollarını arıyor. Deniz
Baykal'ın 2000 yılında başlattığı '
Anadolu solu' projesi, CHP'nin toplumla kucaklaşma çabalarının önemli bir adımıydı. Ancak 2002 yılında başlayan anamuhalefet sürecinde '
laiklik ve rejim' içerikli korku söylemleri kullanıldı.
AK Parti 2007 seçimlerinde yüzde 47'ye çıkarken CHP'nin yüzde 20 bandında devam etmesi, Baykal liderliğindeki partide yeni bir durum değerlendirmesi yapılmasına sebep oldu. Bu çerçevede 2008'de çarşaflılara
rozet takılarak muhafazakar kesime yönelik radikal bir açılım yapıldı. CHP'li kadınlar,
Yozgat ve Trabzon'da vatandaşlara başörtüsü dağıttı. 2009 yerel seçimleri öncesinde CHP'li başkan
adayları Kur'an kursu açma vaatlerinde bulundu. Muhafazakar kesime açılmaya yönelik her çalışma toplumun geniş kesimlerinden
destek bulurken, CHP'nin simge isimleri ve parti tabanının bir bölümü tarafından tepkiyle karşılandı. '
Çarşaf açılımı' olarak anılan süreç, bu yılın başında Mersin'de CHP'li kadınların 'çarşaf yırtma eylemi' ile sona erdi.
Mayıs ayında genel başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal'ın başaramadığı 'değişim süreci'ni tamamlamayı hedefliyor. Çeşitli sorunların çözümüne ilişkin iddialı açıklamalarından, parti içinden yükselen itirazlar nedeniyle kısa sürede vazgeçmek zorunda kalan Kılıçdaroğlu, bu nedenle en çok 'lider olamadı' eleştirisine maruz kaldı. Geçen hafta yapılan olağanüstü kurultayda kendi ekibini oluşturma şansı bulan Kılıçdaroğlu, yeni
yönetimde parti tarihinde ilk kez 'ezber bozacak' düşüncelere sahip isimlere de yer verdi. Parti Meclisi (PM) üyesi seçilen ilahiyatçı Muhammet Çakmak, verdiği röportajda CHP'nin tabularını sarstı. "
Fethullah Gülen, Türkiye'de bir fenomendir; kimsenin görmezden gelemeyeceği
bilge bir adamdır, iyi şeyler yapıyor. Türkiye'de irtica tehdidi olduğuna yönelik yorumları
komik buluyorum." diyen Çakmak, Gülen'in ABD tarafından desteklendiği iddiaları için "Eski Marksist jargona dair, geri kalmış kafaların ürünü olan söylemler." nitelemesinde bulundu. Ancak hemen ardından Genel Sekreter Süheyl Batum, İzmir'de katıldığı bir panelde "Gülen, bir CIA projesidir" iddiasında bulundu.
Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının büyük bölümü, partinin toplumla kucaklaşması için çeşitli kesimlerle diyaloğa geçmek ve onları anlamak gerektiğine inanıyor. İstanbul'da bunu kısmi oranda başaran Gürsel Tekin'i partinin ikinci önemli koltuğuna getirerek değişim konusundaki kararlılığını gösteren CHP lideri,
genel seçimler öncesindeki 6 aylık süreçte tüm Anadolu'da 'toplumun değerleriyle sorunlu CHP' algısını değiştirmek istiyor. Kılıçdaroğlu'na yakın bir yönetici, CHP'de Muhammet Çakmak gibi farklı isimlerin ve farklı görüşlerin artık daha sık gündeme geleceğini, buna karşılık Süheyl Batum'un sergilediği suçlayıcı ve dışlayıcı söylemin zamanla sona ereceğini savunuyor. Bir PM üyesi ise Batum'un sözlerinin yanlış olduğunu ancak yeni
Merkez Yönetim Kurulu (MYK) listesi belirlenmeden bu konuda görüş belirtmek istemediğini anlatıyor. Bu tablo, CHP'de değişimin zaman alacağını ve değişim isteyen isimlerin daha cesur olması gerektiğini ortaya koyuyor. Diğer yandan
referandum öncesinde başörtülü kadınların rahibelere benzetildiği afişleri asan belediye başkanına hâlâ bir müeyyide uygulanmaması, CHP'deki değişim samimiyetinin sorgulanmasına neden oluyor.
Eski CHP'li vekil Batu: Halk partisi iseler her görüşe saygı duymak zorundalar
"CHP bugün itibarıyla ahengli bir orkestradan çok herkesin ayrı makamlardan çaldığı kakafonik bir
müzik yapan orkestraya benziyor. Halk partisi ise ve kitle partisi ise her türlü görüşe saygılı olmak durumundalar. Bu böyle devam eder, her görüşünü açıklayan, farklı görüşü dile getiren kişilere böyle saldırmaya devam ederse, CHP bozuk sazlardan oluşan bir orkestraya dönüşür. Bu
seçmen katında da böyle bir tablo hiç hoş karşılanmaz. Bir halk partisi, kitle partisi iseniz uyum ve hoşgörü gerekiyor. Bu insanlar
parti meclisine zorla girmedi. Bu insanlar seçilerek o makama getiriliyor. Parti Meclisi üye seçiminde tek seçici genel başkandı. Herhalde görüşlerini bilerek seçiyor bu insanları. Bilmiyor ise de aday göstermeden önce bir konuşmalıydı. Hem parti meclisine alacaksın hem de yerden yere vuracaksın. Burada bir tutarsızlık görüyorum."
Konuşamayacaksa partiye vitrin için mi alınıyor bu insanlar?
"Bir insanın fikrini zikrini biliyor ve onu eğer partiye alıyorsanız o kişi, görüşlerini özgürce söylemeli. Eğer düşüncelerini bilmediğiniz biri ise bir şey diyemem. Ancak Muhammet Çakmak, İstanbul'da partinin
dayanışma toplantısında fikir alışverişinde bulunulması için yer almıştı. O toplantıda kendisinin düşüncelerini beğendiler ki partiye aldılar. Bırakın insanlar fikirlerini söylesin. Yok efendim 'Ben seni aldım ama benim istediğim gibi konuşacaksın' deniyorsa neden alıyorsun partiye? Konuşamayacaksa, partiye vitrin için mi alınıyor bu insanlar? Yoksa gerçekten solun gördüğü bazı sorunların çözümü için mi alınıyor? Bütün mesele burada kilitleniyor. Eğer vitrin için ise bunu halkın takdirine bırakıyorum ama bu, takiyyeye girer. Biz Muhammet Çakmak'ı CHP'ye alırken CHP'yi mi Muhammet Çakmak'laştıracağız yoksa Muhammet Çakmak'ı mı CHP'lileştireceğiz? Dün fikrini açıklamış bir parti meclis üyesinin bugün fikirlerinden dolayı eleştirilmesi, parti içindeki kapalı toplantıda yapılmalı. Kamuoyunda ve medyada bu
tartışma yapılıyorsa bu işte bir yanlışlık var."