AK Parti ile MHP'nin önceki gün başdöndüren trafiğinin sonunda baş
örtüsü problemini çözmek için uzlaşmaya varıldı. İki parti
Anayasa değişikliğinin yanı sıra YÖK Kanunu'nda da değişiklik yapma kararı aldı. Ancak bu kez karşılarına Anayasa Mahkemesi'nin geçmişte verdiği "iptal" kararları çıktı.
YOĞUN ÇALIŞMA
AK Parti ile MHP'nin
hukukçu kurmayları saatlerce süren kelime oyununun ardından, bu kez kapatmaya gerekçe olmayacak '
kilit' kelimeleri bulmayı başardı.
“Dini inanç” ve "başörtüsü" yerine, "eğitim özgürlüğü" ve "başın örtülmesi" getirildi. Örneğin, YÖK Kanunu'nun EK 17 Maddesi'nde yapılacak değişikliğe "başörtüsü" veya "
türban yerine", "başın örtülmesi" kelimesi yazıldı. Yine geçmişte kapatmaya gerekçe olan, "Dini inanç sebebiyle" ibaresine bu kez ne Anayasa'da ne de YÖK Kanunu'nda yer verilmedi.
1989’DA YARGIYA GİTTİ
Böylece Anayasa Mahkemesi'nin değişiklikleri Anayasa'nın
laiklik ilkesine dayanarak iptal etmesinin önüne geçilmesi hedeflendi.
Anavatan Partisi, başörtüsü problemini sona erdirmek için 10
Aralık 1988 tarihinde, YÖK Kanunu'nun EK-16 Maddesine, "Dini inanç sebebiyle
boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir" hükmünü ekledi. Kanun değişikliği, dönemin Cumhurbaşkanı Kenan
Evren tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürüldü. Mahkeme, 7
Mart 1989'da verdiği kararda, EK-16'da yapılan tarifin, Anayasa'nın 2 (laiklik), 10 (
kanun önünde eşitlik) ve 24. (din özgürlüğü) maddelerine aykırı bulduğunu belirterek iptal etti.
EK 17’DEN ÖRTÜ ÇIKTI
Bu kez Anavatan Hükümeti, 25
Ekim 1990 tarihinde, YÖK Kanunu'nun EK 17. Maddesine, "Yürürlükteki Kanunlara aykırı olmamak kaydı ile,
yükseköğretim kurumlarında kılık ve
kıyafet serbesttir" hükmünü ekledi. Saçların örtü veya türbanla kapatılmasına ilişkin herhangi bir kelimeye yer verilmeyen
düzenleme yeniden Anayasa Mahkemesi'nin önüne gitti. Mahkeme, bu kez EK- 17 Maddeyi iptal etmek yerine gerekçeli kararla geçmişteki kararına atıfta bulundu ve o günden bugüne yaşanan kaotik ortam ortaya çıktı.
DİNİ İNANÇ YAZILMADI
AK Parti ile MHP önceki gün YÖK Kanunu EK-17 Maddesi'nde başörtüsünün tarifini yaparken, geçmişte verilen kararları gözeterek ve Anayasa Mahkemesi'nin laiklik ilkesine dayanarak yapılacak düzenlemeyi iptal etme ihtimaline, ne Anayasa'da ne de YÖK Kanunu'nda yapılacak değişiklikte, "dini inanç" kelimesine yer vermedi. İki partinin uzlaştığı metinde dikkati çeken bir başka sözcük ise YÖK Kanunu'nun EK 17. Maddesinde yapılacak değişiklikte göze çarpıyor. İki parti, YÖK Kanunu'nun EK 17 Maddesinde yer alan, "Yürürlükteki Kanunlara aykırı olmamak kaydı ile üniversitede kılık ve kıyafet serbesttir" hükmünden sonra gelmek üzere, “Hiç kimse başının örtüyle olması sebebiyle yüksek öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz ve bu yönde
uygulama ve düzenleme yapılamaz.
ÇENE ALTINDAN
Ancak başın örtülmesi, kişinin yüzü açık ve kimliğinin tanınmasına imkan verecek ve
çene altından bağlanacak şekilde olması gerekir" hükmünü ekleme kararı aldı. Burada "başörtüsü"' veya "türban" yerine, "Başın örtülmesi", "yüzü açık ve kimliğinin tanınmasına imkan verecek ve çene altından bağlanacak şekilde olması gerekir" cümleleri dikkat çekti.
BUGÜN